Türkiye'nin yerli ve milli hamlelerine karşı çıkan CHP bu sefer de Akbelen'de kirli bir provokasyona soyunmuştu.
Muğla Milas'ta 1980'lerden bu yana yerli linyitten elektrik üreten Yeniköy Kemerköy termik santrallerinin maden sahasının genişletilme kararı sonrası sözde çevreci argümanlarla eyleme başlayan CHP yandaşlarına CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da eşlik etti.
Yaşadığı seçim hezimetini ve partisindeki 'değişim' kavgasını perdelemek için bölgeye giden Kemal Kılıçdaroğlu yanına CHP Grup Başkanı Özgür Özel ve milletvekillerini de aldı.
KILIÇDAROĞLU AKBELEN'DE PROVOKASYONU KÖRÜKLEDİ
Termik santrali protesto eden CHP yandaşlarıyla buluşan Kılıçdaroğlu, "Sizi ve verdiğini mücadeleyi takip ediyorum. Buraya geliş nedenim davayı yeni öğrendiğim için değil, sizin derdinizi anlatmanıza imkan tanımak için. Benim Ankara'da konuşmamın bir önemi yok, sizin burada konuşmanız önemli, sizin derdinizi anlatmanız önemli. Çünkü derdi yaşayan sizlersiniz, sorunu yaşayan sizsiniz, mağdur olan sizsiniz" iddiasında bulundu.
Sözde çevrecilik nutukları atan Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
"Bu ağaç, bu çam sadece sizin ağacınız değil, 85 milyonun ağacıdır bu ağaç... Bu ağacın ömrü bizden çok daha fazladır. Ama bu ülkede ormanda ne olduğunu, ormanda yaşamanın ne olduğunu, ekosistemi, bütün bunların hepsini bilen birisiyim. Ağacı kestiğinizde suyu kesmiş olursunuz. Ağacı kestiğinizde tabiatı öldürmüş olursunuz. Ağacı kestiğinizde oksijeni bitirmiş olursunuz. Bütün dünya bunu biliyor ama bir avuç çete bunu bilmiyor."
Kılıçdaroğlu provokasyonun devam etmesi için sözde çevrecilerden destek isteyerek"Kömür yerin altında kalacak" savunmasını yaptı ve bölgeye tekrar geleceğini ifadelerini kullandı.
ALMAN DW'DE DEVREYE GİRDİ
Alman merkezli Deutsche Welle Türkçe'nin Türkiye kamuoyuna yönelik manipülatif ve kışkırtıcı haber dili devam ediyor.
Son olarak ise DW ikiyüzlü tutumunu Akbelen olayı üzerinden sergilemeye başladı. Sosyal medya üzerinden Akbelen haberini öne çıkaran DW, "Akbelen'deki ağaç kıyımıyla gündeme gelen Yeniköy ve Kemerköy santralleri halk sağlığını tehdit ediyor. Yeniköy ve Kemerköy termik santralleri 35 bin 195 erken ölüme, yaklaşık 230 bin çocuğun bronşit hastası olmasına yol açtı" ifadelerini kullandı.
İKİYÜZLÜLÜĞÜN BELGESİ
DW'nin 2022 yılında yaptığı 'Almanya kömür santrallerine dönmede karar aşamasında' başlıklı haberinde, "Elektrik üretiminde Rusya'nın doğal gazına alternatif arayan Almanya'da hükümet kömür santrallerini yeniden devreye sokmaya hazırlanıyor. Kışın yaşanacak doğal gaz sıkıntısında taşkömürü ve ham petrol yakıtlı 16 termik santral tekrar faaliyete geçebilecek" ifadelerini kullandığı görülüyor.
AKBELEN GERÇEKLERİ
Peki Akbelen gerçekleri neler, CHP ve yandaşlarının iddia ettiği gibi çevre katliamı var mı, santral bölgede nasıl bir faaliyet yürütüyor? İşte detaylar...
İLK KEZ 1987'DE FAALİYETE GEÇİRİLDİ
Yeniköy ve Kemerköy Termik Santralleri Muğla ili, Milas ilçesinde yerli linyit kömüründen elektrik üretmek amacıyla, sırasıyla 1987 ve 1995 yıllarında faaliyete geçirildi.
1.095 MW KURULU GÜCE SAHİP
Bölgede bulunan kömür rezervinin kalitesine ve kimyasal özelliklerine bağlı olarak terzi işi inşa edilen santrallerde sadece bölgede çıkarılan yerli köm��r kullanılabiliyor. Yeniköy Termik Santrali'nde 2 ünite ve Kemerköy Termik Santrali'nde 3 ünite ile toplam 1.095 MW kurulu güce sahip santraller yerli kaynaklarla üretim yapmaktadır.
BÖLGENİN ELEKTRİK İHTİYACININ YÜZDE 62'SİNİ KARŞILIYOR
Bu santraller ülke için stratejik öneme sahip olurken ülkemizin elektrik ihtiyacının ortalama %2,5'ini, önemli bir turizm bölgesi olan Ege'de kullanılan elektriğin ise yaklaşık %62'sini karşılıyor.
ŞİRKET KİME AİT
Yerli linyit kömürü kullanarak elektrik üretimi gerçekleştiren Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş. özelleştirme ihalesi neticesinde 23 Aralık 2014 tarihinde 2.67 Milyar USD bedelle IC İçtaş ve Limak Enerji firmaları tarafından devir alındı. Şirket 3.100 çalışanıyla bölgenin en büyük işvereni konumunda...
BÖLGE HALKI İSTİHDAM EDİLİYOR
Çalışanların %75'i bölge halkından oluşurken santrallerin yerel istihdam politikası, bölgede köyden kente göçü büyük oranda engelliyor.
1,3 MİLYAR METREKÜP DOĞALGAZ İTHALATININ ÖNÜNE GEÇİL
Yerli linyit kaynağı sayesinde sadece 2022 yılında 1,3 Milyar m3 doğalgaz ithalatının önüne geçilmiştir. Bu sayede, cari açığın kapatılmasına her yıl 1 milyar USD pozitif katkı sağlanmaktadır.
Devir sonrasında genel üretim performansında %52'lik bir artış yaşanmış ve devir alınan ünitelerde baca gazı arıtma sistemlerinin geliştirilmesi ile kapasite artırımı için toplam 360 Milyon euro bedelle rehabilitasyon yatırımı devam ediyor.
AYNI MİKTAR KÖMÜR İLE DAHA FAZLA ELEKTRİK
Yatırım sonunda toplam 1.050 MW (5 Ünite x 210 MW) olan kurulu güç 1.153 MW'a çıkacak olup, yenilenen teknoloji ile aynı miktarda kömür ile daha fazla elektrik enerjisi üretilecektir.
156 MİLYONLUK REZERV VAR
2015-2022 yılları arasında linyit kömüründen 51 Milyar kWh elektrik üreten şirketin yeraltında 156 Milyon ton kömür rezervi bulunmaktadır.
Maden ruhsat sahası 23 bin 307 hektar olan şirketin elektrik üretimine devam edebilmesi için o saha içinde 78 hektar büyüklüğünde olan Akbelen Ormanı altındaki linyit rezervini çıkarması gerekiyor. Akbelen ormanı kızılçam ağaçlarından oluşmaktadır ve 50 yıl dönüş müddeti (idare müddeti) ile endüstriyel üretim (ekonomik kazanç) amaçlı olarak işletilmektedir. Akbelen endüstriyel plantasyon statüsündedir.
DAHA ÖNCE DAVA AÇILDI
Akbelen Ormanı'ndaki ağaçların kesilmemesi için bazı kuruluşlar Orman Genel Müdürlüğü ile Tarım ve Orman Bakanlığı aleyhinde dava açmışlardır.
Açılan dava kapsamında 3 farklı bilirkişi heyetinin incelemesi sonucunda, mahkeme 01.12.2022 tarihinde bahsi geçen yürütmeyi durdurma kararının reddine karar vermiş ve yargısal bir engel kalmamıştır. Özelleştirme öncesi dahil şimdiye kadar kamulaştırılan alan toplamı 1650 hektardır. Mevcut durumda buna ilave 285 hektarlık kamulaştırma ve Akbelen ormanı için 2020 yılında tahsis edilen 78 hektar orman izninin uygulanması önem taşımaktadır. 2023 Eylül ayına kadar Akbelen sahasına madencilik faaliyetleri devam etmediği takdirde elektrik üretimi 2024 yılı içerisinde durmak zorunda kalacaktır.
Şirket ile Orman Genel Müdürlüğü arasında 2020 yılında imzalanan "Ağaçlandırma İşbirliği Protokolü" kapsamında ülke genelinde 3 Milyon fidan dikimi gerçekleştirildi. Söz konusu miktar 2000 futbol sahası büyüklüğünde alana denk gelmektedir ve hedef bu sayıyı 2025 yılı sonuna kadar 5 Milyona çıkarmaktır.
MESELE AĞAÇ DEĞİL
Öte yandan Şirket ile Orman Genel Müdürlüğü arasında 2020 yılında imzalanan "Ağaçlandırma İşbirliği Protokolü" kapsamında ülke genelinde 3 Milyon fidan dikimi gerçekleştirildi. Söz konusu miktar 2000 futbol sahası büyüklüğünde alana denk gelmektedir ve hedef bu sayıyı 2025 yılı sonuna kadar 5 Milyona çıkarmaktır. Şirketin ruhsat sahasındaki kapatılan ocaklara 1992 yılından beri belirli bir planlama dahilinde ağaç dikimi yapıldığı da öğrenildi. 1992'den günümüze kadar maden sahalarında 415 binin üzerinde akasya, zeytin, kızılçam, fıstık çamı, mavi selvi, sakız ağacı ve incir ağacı dikimi yapıldığı belirtildi.
DÜNYADA DA BENZER ÖRNEKLERİ VAR
Bir ülkenin madenlerinin bulunduğu yeri değiştirme şansının olmadığı ve madenlerin nerede keşfedilirse oradan çıkarıldığı ifade ediliyor.
Ormanlık araziye denk gelen madenlerde, önce maden araması yapılan şirkete izin veriliyor ve karşılığında daha fazla alanın ağaçlandırılması yapılıyor.
Konuya ilişkin Milliyet Yazarı Zafer Şahin de çarpıcı bir yazı kaleme aldı.
Şahin, "Ortada bir çevre katliamı falan yok. Avrupa'nın ortasında termik santraller nasıl ileri derecede teknolojik baca/filtreleme sistemleri ve çevreye duyarlı şekilde çalışıyorsa bizdekiler de öyle çalışıyor. " ifadelerini kullandı.
Şahin'in yazısı şu şekilde:
"Toprağın altında jeolojik olarak 8 bin ton metal altın (480 milyar dolar) potansiyelin öylece durur. Ama sana 2000 yılına kadar o altını çıkarttırmazlar. Onun yerine Bergamalı köylülerin Boğaz Köprüsü'nde yaptığı sözde çevreci eylemleri alkışlatırlar! (Bugüne kadar çıkarabildiğimiz altın miktarı 382 ton! 2020 yılında 42 ton üretimle Avrupa'nın en çok altın üreten ülkesi olduk).
Tespit edilmiş 21 milyar tonluk kömür rezervin vardır. Buna rağmen dışarıdan yılda 40 milyon ton kömür satın alırsın!
Almanya doğal gazdan daha ucuz olduğu için kapalı olan kömür santrallerini bile yeniden açar, kömürden elektrik üretimine ağırlık verir. Sen aynı yolu izlediğinde birdenbire çevre hassasiyeti yüksek arkadaşlar eş zamanlı olarak "Zeytinliklere dokunma" diye tweet atmaya başlar!
Kaz Dağları'na olan sevgisini eline aldığı kazla gösterir ama o bölgede mantar gibi çoğalan lüks villalara kimin izin verdiğine hiç kafa yormaz. Kuzey Ege'den Hatay'a kadar uzanan coğrafyada rant hırsıyla katledilen zeytinlikler, betona boğulan sahiller umurunda bile değildir.
Haklarını teslim edelim, dünyanın en orijinal çevrecileri bizde. Rüzgâr santrallerine, HES'lere, kömüre, nükleere her şeye karşılar. Tabii yüksek elektrik faturalarına da.
Faturayı düşürmenin tek çaresi yenilenebilir enerjiye yüklenmek. Bizimkiler ona da karşı! Ama yapacak bir şey yok, yürümeye devam edeceğiz.
Türkiye büyüyen sanayisinin sürekli artan elektrik ihtiyacını karşılamak, petrol ve doğal gaz gibi fosil yakıtlardan kaynaklı cari açığını azaltmak zorunda.
Eğer Türkiye tipi çevreciliğin, daha doğrusu, bazı lobilerin baskısına teslim olsaydık, son 21 yılda toplam 105 bin megavata çıkardığımız elektrik kurulu gücümüzdeki yenilenebilir enerjinin payını 57 bin 460 megavata yükseltemezdik.
Ürettiğimiz toplam elektriğin yüzde 45'ini rüzgâr, güneş, jeotermal, hidroelektrik ve biyokütle gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlayamazdık. Bu yatırımlar devreye girmeseydi doğal gaz fiyatlarının uçuşa geçtiği bir süreçte bugünkü elektrik faturalarını bile mumla arar durumda olurduk.
Türkiye tipi çevrecilikten devam edelim. Şu sıralar yine hareketliler. Gündemlerinde Muğla'daki Yeniköy Kemerköy Termik Santralleri var. Yüksek takipçili ve popüler oyuncu-sanatçı destekli bir "İstemezük-Zeytinliklerime Dokunma" kampanyası başlattılar. Bölge halkını da bu operasyonel faaliyetlerine dâhil etmeye çalışıyorlar.
Seçim başarısızlığına kılıf arayan muhalefetin de desteğiyle bölgedeki üretimi durdurmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Dün "İşin aslı nedir? Mesele gerçekten de zeytinlikler mi? Eğer iddia ettikleri gibi bir çevre katliamı söz konusuysa biz de mücadeleye katkı koyalım" düşüncesiyle konuyu araştırdım. Edindiğim bilgiler şöyle:
1 - Bu santraller 1987 ve 1995'ten beri faaliyette. Yeniköy'de 2 ünite ve Kemerköy'de 3 ünite ile toplam 1095 MW kurulu güce sahip santrallerde yerli kaynaklarla üretim yapılıyor.
2 - Türkiye'nin toplam elektrik ihtiyacının yüzde 2.5'ini, Ege Bölgesi'nde kullanılan elektriğin yüzde 62'sini bu santraller karşılıyor. Yani ülkemiz için stratejik öneme sahipler. Bu santraller olmasa yüksek çevreci hassasiyete sahip arkadaşların çok sevdikleri Bodrum ve Çeşme dâhil önemli turizm merkezleri karanlıkta kalma riskiyle karşı karşıya.
3 - Santrallerde 3 bin 100 kişi istihdam ediliyor. O bölgedeki en büyük iş sahası da denilebilir. Çalışanların yüzde 75'i bölge halkından oluşuyor. Yerel istihdam politikasıyla köyden kente göç engelleniyor.
4 - Yerli linyit kaynağı sayesinde sadece 2022 yılında 1.3 milyar m3 doğal gaz ithalatının önüne geçilmiş. Bu, Türk ekonomisinin en önemli sorunu olan cari açığın kapatılmasına her yıl 1 milyar dolar pozitif katkı demek.
52015-2022 yılları arasında linyit kömüründen 51 milyar kWh elektrik üreten şirketin yer altında 156 milyon ton daha rezervi bulunuyor.
6 - Maden ruhsat sahası 23 bin 307 hektar olan şirketin elektrik üretimine devam edebilmesi için o saha içinde 78 hektar büyüklüğünde olan Akbelen Ormanı altındaki linyit rezervini çıkarması gerekiyor. Akbelen Ormanı kızılçam ağaçlarından oluşuyor ve 50 yıl dönüş müddetiyle endüstriyel üretim amaçlı işletiliyor. Bu ormandan ağaç kesilmemesi için Orman Genel Müdürlüğü ve bakanlık aleyhine açılan davalar yargı tarafından reddedilmiş. Yani ortada hukuki bir engel olmadığı gibi, şirketin kendi kafasına göre ağaç kesmesi durumu söz konusu değil. 2023 Eylül'üne kadar bölgede madencilik faaliyeti devam etmezse elektrik üretimi 2024 yılı içinde durmak zorunda kalacak.
7 - Şirket ile Orman Genel Müdürlüğü arasında 2020 yılında imzalanan protokole göre, ülke genelinde 3 milyon adet fidan dikimi gerçekleştirilmiş. Bu 2 bin futbol sahası büyüklüğünde bir alana denk geliyor. Şirketin 2025 yılı ağaçlandırma hedefi bu sayıyı 5 milyon fidana çıkarmak.
Sonuç olarak… Ortada bir çevre katliamı falan yok. Avrupa'nın ortasında termik santraller nasıl ileri derecede teknolojik baca/filtreleme sistemleri ve çevreye duyarlı şekilde çalışıyorsa bizdekiler de öyle çalışıyor.
Gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelerle arasındaki ekonomik farklılığın en önemli sebeplerinden biri, onların yakın tarihin en önemli enerji kaynağı olan kömürden sağladıkları fayda. Türkiye'nin enerjide kaybedecek bir saniyesi bile yok.
Efendim, madeni işleten şirket Türkiye tipi çevreci arkadaşların hiç hazzetmediği bir sermaye grubuna aitmiş!
Sen yaptığı işe, hukuka, yönetmeliklere, kurallara uyup uymadığına bak. Bir de Türkiye ekonomisine, istihdama sağladığı katkıya. Gerisi hep boş laf."
Öte yandan Yeniköy Kemerköy termik santrallerinin maden sahasının genişletilmesine gelen tepkiler üzerine santral çalışanları dün aileleriyle birlikte açıklama yaptı.
Milas'a bağlı İkizköy'de bulunan Akbelen Ormanı'ndaki kömür maden sahasının genişletilmesine ilişkin köylüler ve çevrecilerin tepkilerine karşı ortak açıklama yapmak üzere Yeniköy- Kemerköy termik santrallerinin çalışanları ve aileleri bir araya geldi.
Santral bahçesindeki futbol sahasında toplanan yaklaşık 2 bin 500 kişi, ellerindeki 'Evimizde huzur istiyoruz', 'Ekmeğimize sahip çıkıyoruz', 'Yerli ve milli enerji engellenemez', 'Anne, babam işsiz mi kalacak?', 'Biz halk değil miyiz?', 'Babam işsiz kalmasın' yazılı pankart ve dövizlerle santral girişine kadar yürüdü. Yürüyüş sırasında, 'Emeğe uzanan eller kırılsın', 'İş, ekmek yoksa barış da yok', 'Direne direne kazanacağız' sloganları attı.
Grup adına çalışanlar tarafından açıklama yapıldı.
'İKİ SANTRAL TÜRKİYE'DEKİ TOPLAM ENERJİNİN YÜZDE 2,5'İNİ ÜRETİYOR'
Yaşanan süreçle ilgili açıklama yapan YK Enerji Genel Müdürü Mesut Serhat Dinç, "Günlerdir içinde olmayı hiç istemediğimiz, bizim dışımızda herkesin konuştuğu, eksik, yanlış bilgilerin havada uçuştuğu bir dezenformasyon sürecinin içindeyiz. 'Santraller kapatılsın' diyen de var bu konuyu sadece 'ağaç' boyutuyla tek olarak anlatan da. Haklı olarak bu ortamda, bugün burada hep birlikte biz de kendimizi anlatmak istiyoruz. Öncelikle Türkiye'nin milli değerleri olan bu santraller ülkemizdeki toplam enerji üretiminin yüzde 2,5'ini karşılıyor. Bu çok büyük bir rakam. Yani ülkemizdeki her 40 haneden biri Yeniköy ve Kemerköy santrallerinde üretilen enerji ile aydınlatılıyor. Bizler, 1980'li yılların sonunda devletimiz tarafından kurulan bu santrallerin ülkemize katkı sunması için canla başla çalışıyoruz. Aramızda yıllarını bu santrallere adamış isimler var. Kimilerinizin babası kimilerinizin dedesi buradan emekli oldu. Hatta şu an aynı aileden birlikte çalışan onlarca mesai arkadaşımız var" dedi.
Şu an santrallerinde çalışan 3 bini aşkın kişinin ve ailelerinin işlerini kaybetme korkusu yaşadığını bildiğini vurgulayan Dinç, "Çocuklarına iyi bir gelecek vermeye çalışan bizleri, görmezden geliyorlar. Oysa onlar şunu bilmiyorlar ki bu santralde çalışanların büyük bir kısmı burada doğdu, burada büyüdü, burada aile kurdu ve bundan sonra da burada yaşamaya devam etmek istiyor. Lütfen sesimizi duyuralım. Dışarıdan gelip hepimiz adına konuşan ve kaderimizi belirlemek isteyenler var. Buranın gerçek sahibi ve sakini bizleriz. Kaderimizle ilgili başkalarının karar vermesine müsaade etmeyeceğiz" diye konuştu.
"ARTIK BİZDE KONUŞMAK İSTİYORUZ"
YK Enerji çalışanları adına açıklama yapan Mustafa Koçak da "Maalesef buraları bilmeyen, çoğu dışarıdan gelen birileri bizi 'doğa düşmanı, vatan haini' gibi göstermeye çalışıyor. Bu durum hepimizi çok üzüyor, yaralıyor. Artık biz de konuşmak istiyoruz. Bizim de söyleyecek sözümüz var. Çünkü konuyu bilen bilmeyen herkes konuşuyor. Dedelerimiz, babalarımız bu santrallerden emekli oldu. Santralde çalışanların neredeyse yüzde 80'i 90'ı Milaslı ve bu köylerde yaşıyor. Santral sayesinde çoğumuz sigortalı olduk, emekliliğe hak kazandık. Çocuklarımızı okula gönderdik, evlerimizi yaptırdık, zeytinliklerimize daha iyi bir şekilde bakmaya başladık" dedi.
"MANİPÜLASYON KAMPANYASI YÜRÜTÜLÜYOR"
YK Enerji'nin desteğiyle sürdürülen arkeolojik kazılarda görev yapan arkeolog Ezgi Karaman da söz alarak şunları söyledi:
"2006 yılından beri maden sahalarının içinde yer alan bölgede kazılar sürdüren ekipte çalışıyorum. Sadece ben değil, 94 kişi çalışıyoruz. 75 kişilik işçi kadromuzda ise Milas köylerinde yaşayan 34 kadın çalışanımız bulunuyor. Arkeolojik kazılarla ilgili olarak son günlerde gerçeklikle ilgisi olmayan bir manipülasyon kampanyası yürütülüyor. Milaslı kadınların emeği yok sayılmaya, değersizleştirilmeye çalışıyor. İnsanlığın ortak mirası kültürel değerlerin gün yüzüne çıkarılması için çalışmalarımıza devam etmek istiyoruz. Burada yaşayan ve çalışanlar olarak biz de sesimizin duyulmasını istiyoruz."
"ÇOCUKLARIMI İŞİM SAYESİNDE OKUTUYORUM"
İşçilerin eylemine bölge esnafı da destek verdi. Ali Gökbel, yıllardır Yeniköy Termik Santrali'nde çalışanları servis aracıyla taşıyıp, ekmeğini kazandığını belirtip, "Çocuklarımı, buradan kazandığım parayla büyütüp, okutuyorum. Santrallerin kapanması durumunda bu bölgenin bakkalı, kasabı, manavı nasıl mağdur olacaksa ben ve ailem de mağdur olacak. Buralardan göç etmek, başka illerde mücadele etmek zorunda kalacağız. Sadece servis çekenler değil, bölgedeki tüm esnaf bundan kötü etkilenir" dedi.