Bakan Özhaseki, bu işin üç ayağı olduğuna değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"En başta Bakanlık var. Bir şemsiye kuruluşu olarak bu tür hazırlıkları yapıyor. Elbette ki oradaki kentsel dönüşüme liderlik edecek ama bir taraftan da bu işin olmazsa olmazı iki ayak daha var. Birisi belediyeler. Gerek büyükşehirler gerekse ilçe belediyeleri. Onların kendi vatandaşlarıyla görüşüp, bulundukları yerlerdeki çöküntü alanlarını, depremde ilk hasar yerleri veya dönüşüm için en acil kod veren yerler her ne ise buraları tespit etmesi lazım. Sonra bu işin bir diğer ayağı da elbette ki vatandaş. Ev sahibi o, konutta oturan o. O razı olmadığı sürece hiçbirimizin yapacağı hiçbir şey yok. Eğer vatandaş gönüllü olursa, belediyeler onlarla görüşüp o uygun ortamı hazırlarsa biz de Bakanlık olarak sonuna kadar destek vermeye çalışırız. Para verilecekse para veririz. Rezerv alan verilecekse rezerv alan hazırlar veririz kendilerine. Kira yardımı yapılacaksa, kira yardımı yaparız. TOKİ girmesi gerekiyorsa, TOKİ girer işe. Bundan endişemiz yok ama dediğim gibi burada bir an önce belediyelerimizin kendi bölgelerinde, kendi yerlerinde hazırlık yapması elzem gibi gözüküyor."
"Bin yılın afeti" olarak tarif ettikleri Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'taki depremlerde çok sayıda canı toprağa verdiklerini anımsatan Özhaseki, karşılarında çok büyük bir hasarın kendilerini beklediğini söyledi.
Bir an önce oradaki konutları yapmaları gerektiğine işaret eden Özhaseki, "180 bin civarında konutumuzun ihalesi yapıldı. Şu anda hızla inşaatlar devam ediyor. Aslında teslim edebileceğimiz konutlar var. Köy evleri var. İki ay sonra verebileceklerimiz var. Üç ay sonra, dört ay sonra verebileceklerimiz var. Onlar da bittikçe zaten teslimatı sürdüreceğiz. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın da 319 bin konutun bir yıl içerisinde inşaatlar başladıktan sonra verileceği konusunda sözleri var. O taahhütleri de yerine getireceğiz inşallah. Oradan bir sapmamız yok." değerlendirmesinde bulundu.
"ŞEHRE YAKIN YERLERDE 250 BİN KONUT YAPACAK BİR ALAN YOK"
Bakan Özhaseki, karşılarına bazı zorlukların çıktığını anlatarak, şöyle devam etti:
"İstediğimiz kadar rezerv alan falan bulamıyoruz. Yani Hatay'ın merkezinde bizim 254 bin konut yapmamız lazım ama 254 bin konutu nereye yapacaksınız? Rezerv alan dediğimiz şey daha çok Hazine arazileri üzerine yapılır, şehre yakın yerlerde aranır ama şehre yakın yerlerde 250 bin konut yapacak bir alan yok. Kimi yere gidiyorsunuz zeytinlik çıkıyor karşınıza. Yan tarafta bir boşluk Hazine arazisi buluyorsunuz. Orman vasfında oluyor ki buralarda yapı yasağı var. Bir başka zorluğumuz da vatandaşlar yaşadıkları hatıraların olduğu yerlerden kopmak istemiyorlar, çıkmak istemiyorlar. Yerinde dönüşüm istiyorlar. Yerinde dönüşüm hususunda da orada ciddi adımlar attık. Kendileriyle konuştuğumuzda, 'Bakanlık desteklerse biz yerinde dönüştürürüz.' dediler. Bir karar daha aldık. Şehrin merkezinde meydanlarını da biz yapacağız Bakanlık olarak. Çünkü o meydanlar birçok insanın hatırasının olduğu yerler. İleride belki kartpostallara konu olacak yerler. Herkesin şehrimizin meydanı diye iftihar ettiği, gösterdiği bir yer olarak ortaya çıkan yerler. Buralardaki düşündüğümüz planlamaları da doğru bir şekilde yapalım diye, örnek olsun, aynı örneklik devam etsin diye biz başladık. Her hafta da gidip bir şehirde bunları yapmaya çalışıyoruz."
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, "İstanbul tüm bilim adamlarının kabulüne göre, dünyadaki 10 en büyük deprem riski taşıyan şehirlerden birisi olarak gözüküyor. Onun içindir ki bizim bir an önce tedbirimizi alıp, takdiri de Allah'a bırakmamız icap ediyor." dedi.
Kayseri'de düzenlenen "Medya Buluşması" programında bir konuşma yapan Özhaseki, Bakanlık çalışmalarında, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'taki depremlerin ve bütün bilim insanlarının uyarmasıyla İstanbul depremine hazırlık meselesinin daha ön plana çıktığını söyledi.
Bundan 6 ay kadar önce "bin yılın afeti" ile karşı karşıya kaldıklarını anımsatan Özhaseki, "Çünkü 18 ilimiz etkilendi. Tam 14 milyon insan da az veya çok zarar gördü ve orada özellikle 680 bin konutumuz ve 170 bin civarında da iş yeri, depo vesaire gibi tek katlı binalarımız ya ağır hasarlı veya orta hasarlı olarak yıkımı bekliyor. Karşımızdaki tablo gerçekten çok büyük. Bazı şehirlerde merkezler neredeyse yüzde 90 oranında yok oldu. Hatay gibi, Antakya'nın yüzde 90'ı yok şu anda mesela. 254 bin konutla Hatay ön planda gözüküyor. Kahramanmaraş'ta 112 bin konutun yıkılması ve yeniden yapılması söz konusu, Malatya'da 103 bin, Adıyaman'da 64 bin gibi büyük sayılar var. Bunlar birkaç tane şehrin yeniden yapılması demek." diye konuştu.
Özhaseki, 1 milyon 900 bin kişinin dışarıda olduğuna dikkati çekerek, bunlardan 80 bininin yurtlarda, sosyal tesislerde misafir edildiğini anlattı.
525 bin kişinin de konteyner kentlerde kaldığını dile getiren Özhaseki, şunları kaydetti:
"Çadırlarda kimse kalmadı. 325 bin aileye de kira yardımı yapmaya devam ediyoruz. 325 bin ailede de toplamda 1 milyon 300 bin kişi bulunduğunu söyleyebiliriz. Şimdi böyle olunca bizim gece gündüz demeden bir an önce o 1 milyon 900 bin vatandaşımızın evlerini yapıp, o sağlıklı bölümlere, evlere almamız icap ediyor. Birinci işimiz bu.
Bunun dışındaki her şey neredeyse adeta teferruat gibi kalıyor. İkinci işimiz de İstanbul'u bir an önce depreme hazırlamak. Eğer siz deprem öncesi hazırlıkları yaparak bir şehri depreme hazırlarsanız bir birim harcıyorsunuz, yok deprem olmuş, hasarları giderelim diye uğraşırsanız tam yedi misli harcama yapıyorsunuz. O zaman doğrusu bir an önce deprem gelmeden sizin hazırlık yapmanız. İstanbul tüm bilim adamlarının kabulüne göre, dünyadaki 10 en büyük deprem riski taşıyan şehirlerden birisi olarak gözüküyor. Onun içindir ki bizim bir an önce tedbirimizi alıp, takdiri de Allah'a bırakmamız icap ediyor. Tedbir almadan öbür türlü herhalde söylemek doğru olmaz gibi geliyor."
"BİRİNCİ VE İKİNCİ DERECEDE TOPRAKLARIMIZIN YÜZDE 66'SI DEPREM BÖLGESİ"
Bakan Özhaseki, Türkiye'nin bir deprem bölgesi olduğunu hatırlatarak, "Birinci ve ikinci derecede topraklarımızın yüzde 66'sı deprem bölgesi. Nüfusumuzun da yüzde 71'i bu bölgelerde yaşıyor. Son yüzyıl içerisinde Türkiye'de 6 ve üzerinde yıkıcı şiddetteki deprem sayısı 60. Eğer denizlerimizi de katarsak buna 226 tane, 6 ve üzerinde şiddetli deprem var. Yani denizler dahil olduğunda neredeyse senede 2, 3 tane 6 üzerinde şiddetli deprem var. Ana karamızda da 60 tane deprem var. Ölen insan sayısı 130 bin. Verdiğimiz canları düşünün artık siz. Maddi hasar hiç hesaplanacak gibi değil. O zaman bizim bir an önce ülkemizdeki yaşadığımız o gözümüz gibi baktığımız, sevdiğimiz, kendi kentlerimizi depreme bir an önce hazırlamamız icap ediyor." ifadelerini kullandı.
Türkiye'de artık yeni bir dönemin başladığını vurgulayan Özhaseki, kırmızı çizgileri olduğunu, bu konularda taviz vermeyeceklerini belirterek, şöyle dedi:
"Birincisi fay kırıklarının olduğu yerde, fay hatlarının geçtiği yerlerde asla yapılaşma olmayacak. Şehirlerin en merkezinden geçebilir ki Adıyaman'da, Kahramanmaraş'ta, Hatay'da bunu görebiliyoruz. Oralarda asla yapı olmayacak. Yapı yasağı var. 65 metre civarında bir alan, fay kırığının geçtiği yerde yeşil alan olacak. Bina asla yapılmayacak oraya. Eğer bina yaparsanız yarın bir gün yeni deprem geldiğinde onun yıkılmasına da hazır olun. Çünkü çelikten de bir bina koysanız üzerine, aşağıdan öyle bir enerji geliyor ki fay kırığı üzerinde her ne varsa yok ediyor ve içine alıyor. O yüzden fay kırığı üzerine asla bir şey yaptırmayacağız bundan sonra. İmar planlarına işleyeceğiz. Kırmızı çizgiler olarak da bunlar zaten orada kalacaklar. İkincisi zeminde sıvılaşma olan yerler var. Buralarda da yapı yasağı var. Dere yataklarına asla yapılaşma bundan sonra olmayacak. Belki de bu daha çok Hatay'ı ilgilendiriyor. İşte orada Asi Nehri'ne ulaşan yataklar var. Bunların üzerine de asla yapı yaptırmamamız lazım. Son olarak da söyleyeceğim şey, bundan sonra mühendislik hesaplarından başlayıp uygulama safhasında inşaat bitinceye kadar sıfır tolerans uygulanacak."
Bakan Özhaseki ve il protokolü daha sonra Kocasinan Belediyesince yapılan "Agrega Üretim Tesisi Açılış Töreni"ne katıldı.