ZEKERİYA ÖZ DİLEKÇEYİ YIRTTI
Bayraktar ifadesinde, kendisine ait olan şirketleri kefil göstererek Bank Asya'dan usulsüz bir şekilde 300 milyon dolar civarında kredi alan Çevikel'in bu paraları şirketi için kullanmadığını, yaptığı araştırmalar sonucunda bu paraların büyük bir çoğunluğunun Pensilvanya'ya gönderildiğini söyledi. Sonuç olarak, şüpheli İbrahim Yalçın Çevikel ile Bank Asya yöneticileri iş birliği yaparak Bayraktar'ın şirketleri hileli bir şekilde borç batağına sokuldu ve borcuna karşılık şirketleri değerinin altında devri yapıldı.
İfadesinde, avukatının yazmış olduğu şikayet dilekçesini İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına götürdüğünü söyleyen Bayraktar, "Dönemin Cumhuriyet Başsavcı Vekili Cihan Kansız'a dilekçeyi verdim. Kendisi Cumhuriyet Savcısı Bekir Gencer'i aradı, hatta Mali Şubeyi de aradı. Cihan Kansız bana, 'Senin dosyanın çok büyük bir dosya, bu konudan kimseye bahsetme, çok dallanıp budaklanmasın, ara ara çağırıp seni bilgilendireceğim daha sonra operasyon yapacağız.' diye söyledi. Hatta aynı dilekçeyi 2012 yılı Temmuz ya da Ağustos ayında yine götürdüm. Cumhuriyet Başsavcı Vekili Cihan Kansız'ın odasına gittim. Yanında Cumhuriyet Başsavcı Vekili Zekeriya Öz de vardı. O götürdüğüm dilekçede avukatımın ismi yoktu. Hem Cihan Kansız hem de Zekeriya Öz dilekçeyi okuyarak karar vereceklerini söylediler. 3-4 gün sonra tekrar Cihan Kansız'ın yanına gittim. Hemen arkamdan Zekeriya Öz de geldi.
Zekeriya Öz dilekçeyi alarak, 'Biz bir operasyonun içerisindeyiz, şu anda bu dilekçeyi vermen iyi olmaz, bizden haber bekle, operasyon öncesinde dilekçeni alarak operasyon yapacağız.' diyerek benim dilekçemi kendi elleriyle yırtarak çöpe attı. Beni arayacaklarını söyleyerek cep telefonu numaralarımı aldılar. Ben ara ara Cihan Kansız'ın odasına bizzat gittim. Hatta bir seferinde Zekeriya Öz bana İstanbul 6. Asliye Ceza Mahkemesinde bir davan varmış dedi. Ben de ticari bir mesele olduğunu söyledim. Zekeriya Öz bana, 'Bu olayı ihmal etme, sana ciddi sıkıntı yaratabilir. İyi bir avukat bul!' diyerek tavsiyede bulundu" dedi.
"BİR ŞEY ÇIKACAĞINI MI ZANNEDİYORSUN?"
Dilekçeyi verdikten sonra Bank Asya'da toplantı halindeyken Zafer Ertan'ın kendisini yanına çağırdığını söyleyen Bayraktar, Ertan'ın kendisine, "Biz sana devletiz diye söylemedik mi, sen bu dilekçeden bir şey çıkacağını mı zannediyorsun? Devletin başbakanını, bakanlarını ve diğer bürokratlarını biz atıyoruz. Senin gittiğin Mali şube Müdürü ve elemanları hocamızın okuttuğu, bizim de burs verdiğimiz çocuklarımızdır" dediğini söyledi. Daha sonra Zafer Ertan'ın dönemin Mali Şube Müdürü Yakup Saygılı'yı aradığını belirten Bayraktar, Saygılı'nın telefonda, "Başkanım o şikayetten bir şey çıkmayacak, sayın savcılarım Zekeriya Öz ve Cihan Kansız beni aradılar, usulen işlem yaparak iade edeceğiz ve takipsizlik kararı verilecek, korkulacak bir şey yok, bilginiz olsun" dediğini söyledi.
10 YIL SONRA İDDİANAME HAZIRLANDI
Söz konusu şikayetin ardından yaklaşık 10 yıl sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere iddianame hazırlandı.
İddianamede, Bank Asya tarafından herhangi bir fizibilite yapılmadan başka bir kurum tarafından hazırlanan ve birbiriyle çelişen raporlara dayanarak limit tahsisi, mali tahlil ve istihbarat raporlarında belirtilen olumsuzluklara rağmen yapılan kredi tahsislerinin bankacılık usul ve prensiplerine uygun olmadığı ve Banka yöneticisi bir kısım şüpheliler yönünden atılı suçun oluştuğu; söz konusu eylemlerin "Zincirleme şekilde bankacılık zimmeti" suçunu oluşturacağı yer aldı.
Bayraktar'ın Reysaş firmasına ortaklığının gerçekleştiği tarihlerin hemen öncesinde "riskin yönetilemez boyuta ulaştığı" hususu gerek Bank Asya yönetimi ve gerekse şüpheli İbrahim Yalçın Çevikel tarafından bilinmesine rağmen bu hususların gizlenerek Bayraktar'ın ortaklığa dahil edildiği, Bayraktar'ın borç sarmalına çekilmek üzere hedefe konulduğu belirtildi.
İddianamede, müşteki ve şirketlerine yönelik olarak bankacılık mevzuatına ve ticari teamüllere aykırı iş ve işlemlerin önceden planlanan kronolojik bir sıra dahilinde uygulamaya konulduğuna da dikkat çekildi.
İbrahim Yalçın Çevikel ve Asya Katılım Bankası A.Ş. yönetiminin iştirak iradesiyle birlikte hareket ettiği, Bank Asya'nın o dönemdeki görünen aldatıcı gücünün kullanılarak DT Metal'in Bank Asya tarafından adeta koruma altına alındığı algısının oluşturulduğu, Bayraktar'ın grup şirketlerine ortak edileceği ortamının oluşturularak Reysaş'a ortak edildiği, daha sonra usulsüz kredi tahsisleriyle suni borç sarmalına alındığı ve ekonomik anlamda hareket edemez hale getirildiği vurgulandı.
Şüpheliler Abdullah Çelik, Abdurrahman Selçuk Berksan, Ahmet Çelik, Cemil Özdemir, Mahmut Erdem Kubilay, Murat Sungurlu, Salih Sarıgül, Mustafa Kasapoğlu, Şeref Bacak, Tahsin Tekoğlu, Ünal Kabaca, Zafer Ertan, Behçet Akyar ve İbrahim Yalçın Çevikel'in cezalandırılmalarına karar verilmesi talep edildi.