Yermez'in iddialarını doğrular nitelikte olay yerinde bir kadının kanı tespit edildi. Yermez, bu kadının Meral olduğunu söyledi fakat kadının kim olduğu bulunamadı.
Daha sonra Yermez, "Cinayeti hırsızlık için işledim" dedi. Ancak Garih'in kolundaki 50 bin dolarlık saati ve cüzdanı almadı.
Cinayate dair başka soru işaretleri de vardı. Yermez'in üzerinde sadece küçük bir kan lekesi bulundu. Oysa Garih tam 11 kez bıçaklanmıştı. Yermez o gün giydiği bütün giysileri değiştirdiyse dolabındaki pantolona kan lekesi nasıl bulaştı?
Cinayeti işlerken eldiven kullanmadığı bilenen Yermez'in cinayet mahallinde hiç parmak izine rastalanmadı.
Garih'in olay günü cep telefonuyla kimi ya da kimleri aradığı paylaşılmadı. Arayan ve aranan numaralar sır gibi saklandı.
Garih'in Eyüp Mezarlığı'na neden yalnız gittiği de ortaya çıkartılmadı.
Garih'in arkadaşı Doğan Kasadolu, cinayetle ilgili "Sıradan bir ceza yok, gerisinde bir örgüt olabilir" iddiasında bulundu. Savcılığa yapılan bu kabahat duyurusunda bugüne değin bir arpa boyu yol alınamadı.
Kasadolu,"Cinayetin azmettiricisi Amerika'daki Ermeni diasporası, taşeronu da FETÖ olabilir. Amerikan Yahudileri bir ara Ermeni soykırımı iddialarını kabul edecek gibi oldular. Ermenilerin amacı Yahudilerden güç almaktı. Türk Yahudileri bunu öğrendiğinde Üzeyir Garih ve bazı arkadaşları Amerika'ya gitti.
Böyle bir soykırımın olmadığını söylediler. Amerikan Yahudileri de 'Tamam ama biz Ermenilerle anlaştık. Karşılığında da 1 milyon dolar aldık. Bu parayı iade etmemiz gerekir. Lakin kasamızda da para yok' dediler." dedi.
Cinayette Ermeni lobisi ve FETÖ işbirliğine dikkat çeken Kasadolu, "Ermeni diasporası bu işten dolayı Üzeyir Garih'e kinliydi. Yani azmettiricisi Amerika'daki Ermeni diasporası, taşeronu da FETÖ'dür. İnfazı FETÖ'ye yaptırmışlardır." ifadelerini kullandı.
FETÖ'NÜN AYAK İZLERİ
Olaya ilişkin önce polis incelemesi, sonra yargı aşamasında FETÖ parmağı olduğu tahmin ediliyor. Yener Yermez'le ilgili mahkûmiyet kararını veren mahkemenin başında şimdi FETÖ'den tutuklu olan hâkim Nesibe Özer'in imzası bulunuyor.
FETÖ'CÜ ZEKARIYA ÖZ OLAYI SORUŞTURAN SAVCILAR ARASINDAYDI
Özer, 2010 referandumu ile FETÖ tarafından âdeta ödüllendirilip HSYK 2. Daire Başkanı yapıldı. Ayrıca olayı soruşturan savcılar da FETÖ üyesiydi. Fikret Seçen, Zekeriya Öz, Muammer Akkaş, Nihat Taşkın ve Cihan Kansız bu isimlerin başında yer alıyordu.
O dönemde cinayet araştırması, İstanbul Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şube Müdürü Adil Serdar Saçan'ın görevlendirdiği bir ekipçe yürütülüyordu.
Ancak Saçan'ın beyanlarına göre KOM Şube, olay yerindeki bir mezar taşında gizemli bir kadın kanı bulduktan sonra FETÖ'cüler, soruşturmanın KOM Şube'den alınmasını sağladı.
Bunu yapan ise o dönemde İstihbaratta Şube Müdür Yardımcısı olan Sami Uslu idi. Şimdi FETÖ'den tutuklu. Ayrıca bu kadın kanını araştıran Kriminal'den Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Samet Doğan şüpheli bir trafik kazasında öldü. Saçan'ın iddiasına göre öldürüldü.
Giz perdesi aralanamayan cinayetin ardında FETÖ'nün olup olmadığı veya cinayet esnasında başka bir kişinin olup olmadığına ilşkin cevapsız onlarca sorunun olduğu bu dosya üzerinden 20 yıl geçtiği için zaman aşımına uğardı.
ÇARPICI İDDİA
Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı eski müsteşar yardımcısı Necdet Topçuoğlu'nun Üzeyir Garih ile ilgili ABD'de yaşadığı bir anısı ise cinayete ilişkin şüpheleri derinleştirdi.
Topçuoğlu, ABD'de katıldıkları bir toplantıda emekli bir ABD'li generalin yaptığı konuşmada, "Bosna Hersek sorunu ile Kürt sorunu tam olarak birbirinin benzeridir!.." demesi ve Türkiye'de bir federasyona gidilmesinin zorunlu olduğunu vurgulamasına Üzeyir Garih'in verdiği tarihi cevabı köşe yazısı olarak kaleme almıştı.
Bu sözler üzerine söz alan Garih, "Ben Yahudi kökenli Türk vatandaşıyım. Alarko Holding yönetim kurulu başkanıyım. '80 yıldır biz Türkiye'de ticaret ile meşgulüz. Kazanıyoruz, vergimizi veriyoruz. Hiç bir sorunumuz yok. Hukuk önünde hür ve eşit Türk vatandaşlarıyız!' dedi.
Konuşmasına, "Benim ülkemde herhangi bir etnik ayrım, inanç ayrımı söz konusu değildir. Kürt yurttaşlarımızdan Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis Başkanı, Ordu Komutanı, zengin iş adamları çıkmıştır. Her yurttaş yeteneği ölçüsünde fırsat eşitliğine sahiptir. " diyerek devam etti.
Garih'in "Bu nedenle senatör, sayın generalin 'Yugoslavya'nın Bosna Hersek sorunu ile Türkiye'nin sözde Kürt sorunu arasında bir benzerlik var!" ifadesinin gerçeği yansıtmadığını belirtmek istiyorum; ancak senatör, general bir benzerlik arıyorsa, ben kendisine adres vermek istiyorum. Esas benzerlik; 'Miloseviç ile Abdullah Öcalan arasında var; çünkü ikisi de kandan besleniyorlar" şeklinde konuştuğunu belirten Topçuoğlu, salonun buz kestiğini de ifade etti.