İşte İstanbul'un deprem tarihi! Dikkat çeken 129 yıl detayı! İstanbul'da ne zaman deprem olacak?

Türkiye 6 Şubat’ta yaşanan Kahramanmaraş merkezli ve 11 ili birden etkileyen asrın felaketinin şokunu henüz üzerinden atamamışken gözler büyük İstanbul depremine çevrildi. Deprem uzmanlarının “eli kulağında” diye uyarılarda bulunduğu İstanbul depreminin büyük yıkımlara yol açmaması için kentsel dönüşüm çalışmaları daha da hız kazanırken megakenti etkileyen depremlerin 250 yılda bir gerçekleştiği iddia edildi. Sabah gazetesi yazarı Erhan Afyoncu, köşe yazısında İstanbul’u yıkan son dört depremin farklı tarihlerde olduğuna dikkat çekti. İşte İstanbul’un deprem tarihi…

Kahramanmaraş merkezli asrın felaketi Türkiye'yi derinden yaraladı. 11 ili etkileyen depremin ardından gözler büyük İstanbul depremine çevrildi. İstanbul'da beklenen deprem hakkında açıklamalarda bulunan tüm deprem uzmanları "eli kulağında" diyerek uyarıda bulundular. İstanbul depremi için ortaya atılan en büyük iddia ise yıkıcı depremlerin 250 yılda bir olduğu. Söz konusu iddiayı köşesine taşıyan Erhan Afyoncu İstanbul'un deprem tarihini inceledi.

İşte Erhan Afyoncu'nun konuyla ilgili o yazısı:

"Eli kulağında" denilen İstanbul depremine karşı kentsel dönüşüm çalışmaları sürüyor. İstanbul'u etkileyen büyük depremlerin 250 yıllık arayla olduğu söyleniyor.

Fakat İstanbul'u yıkan son dört büyük deprem farklı zaman aralıklarında oldu. 1894'teki deprem İstanbul'un altıda birini yıkmıştı. Ancak uzmanlar tarafından İstanbul depremi olarak kabul edilmiyor.

Osmanlı döneminde İstanbul'da meydana gelen depremlerle ilgili araştırmalar son yıllarda arttı.

İstanbul depremleriyle ilgili Mustafa Cezar, Kevork Pamukçiyan, Caroline Finkel-Nicholas Ambraseys, Erhan Afyoncu-Zekai Mete, Deniz Mazlum, Orhan Sakin, Recep Karacakaya, Mehmet Yıldız, Bülent Terekli, Fatma Ürekli, Feriha Öztin ve Sema Küçükalioğlu Özkılıç'ın araştırmaları vardır.

KÜÇÜK KIYAMET

16 Ocak 1489: Türkler, İstanbul'u fethettikten sonra ilk deprem 1489'da oldu. Tarih kitaplarında depremde bazı bina ve minarelerin yıkıldığı yazıyor. Ancak tarihçilerin üzerinde fazla durmaması nedeniyle çok şiddetli bir deprem olmadığını tahmin ediyoruz.

10 Eylül 1509: Gece saat dörtte İstanbul büyük bir depremle sallandı. 1296 yılındaki depremden sonra en büyük zelzeleydi. Zelzele, Bolu'dan Edirne'ye kadar olan sahada kendini hissettirmişti. Dönemin yerli ve yabancı kaynaklarına göre 5 ile 13 bin arasında kişi ölmüş, 10 binden fazla kişi de yaralanmıştı. Depremin gece meydana gelmesinden dolayı ölü sayısı fazlaydı. En büyük hasar camilerdeydi. 109 cami yıkılırken, ayakta kalanların ise hemen hemen hepsinin minaresi hasar almıştı. Yıkılan 1070 evin yanı sıra İstanbul'un surları da büyük hasar görmüş, burçlardan 49'u ise ya yıkılmış veya ağır hasar görmüştü.

Fatih ve Bayezid camilerinde hasar çoktu. İki caminin de kubbeleri ve sütunları tahrip olmuştu. Ayrıca bu camilerin yanlarında bulunan medrese ve hastanelerin de bazı yerleri yıkılmıştı. Ayasofya Camii'nin ise fetihten sonra yapılan minaresi yıkılmış, duvarları süsleyen mozaikleri kapatmak için yapılan sıvalar bile dökülmüştü. İstanbul'da bulunan kaleler de depremden zarar görmüştü. Rumelihisarı, Anadoluhisarı, Anadolu Kavağı'ndaki Yoros Kalesi ile Kızkulesi'nde de hasar vardı. Bu deprem İstanbul için o kadar yıkıcı olmuştu ki, tarihçilerce "Kıyamet-i Sugra", yani "Küçük Kıyamet" olarak adlandırılmıştı.

10 Mayıs 1556: Gece vakti meydana geldi. Birçok İstanbul depreminde olduğu gibi bu depremde de Fatih Camii büyük zarar gördü. Ayrıca Ayasofya Camii ile surlarda da hasar oluştu. Bazı evler zarar görürken bacalar yıkıldı. Depremde asıl etkilenen yerlerden biri Aydıncık'tı (Edincik). Deprem Bursa ve Isparta'dan da hissedilmiş, Bursa'da bazı camilere zarar vermişti.

21 Haziran 1648: Gece vakti meydana gelen depremde bazı evlerin çatı ve duvarları yıkıldı. Tarih kitaplarının İstanbul'da fazla bir hasardan bahsetmemelerinden dolayı depremin merkez üssünün İstanbul'dan uzakta olduğu düşünülüyor.

11 Temmuz 1690: Akşam vakti meydana gelen deprem çok şiddetli olmadığı için hasar fazla değildi. Büyükçekmece'deki bir caminin minaresi, şehir surlarının bazı yerleri ve bazı evler yıkılmıştı.

25 Mayıs 1719: Sabah ezanı sırasında meydana gelen deprem oldukça şiddetliydi. Deprem en çok İzmit, Sapanca, Orhangazi, Karamürsel ve Yalova'da hasara yol açmıştı. Zelzele Bursa ve Düzce'yi de etkilemişti. Dönemin kaynakları İzmit'in hemen hemen tamamının yok olduğunu ve 4 bin kişinin öldüğünü yazar. Deprem sabah namazı vaktinde olduğu için camilere giden insanlar, yıkılan camilerin altında kalmıştı. Birçok bina da denize gömülmüştü. Deprem, İstanbul'da İzmit kadar olmasa da hasara yol açmıştı. Sarayda hasar oluşmuş, 40 cami ile surlardaki 27 burç ve surların önemli bir kısmı yıkılmıştı.

29 Temmuz 1752: Akşamleyin iftardan sonra meydana gelen deprem İstanbul'dan Bulgaristan'a kadar olan bölgeyi etkiledi. Edirne ve civarında hasar çokken, İstanbul yıkılan birkaç evin dışında bu depremde fazla zarar görmemişti.

2 Eylül 1754: Gece vakti meydana gelen depremde surlar ve burçlar yıkıldı. Yedikule'nin bazı kuleleri çöktü. Fatih ve Bayezid camilerinin kubbeleri yıkıldı. Bazı camilerin minareleri devrildi. Topkapı Sarayı, Galata Kulesi ve Ayasofya'da hasar oluştu. Bazı hanlar çöktü. Dönemin tarihçileri ölü sayısını 50-60 olarak verirler. Depremin asıl etkilediği yer İzmit ve civarı idi. Bursa, İznik ve Karadeniz Ereğlisi de depremden etkilenmişti.

SURLAR YIKILDI

22 Mayıs 1766: 22 Mayıs Perşembe günü, güneş doğduktan yarım saat sonra vuku bulan deprem Kurban Bayramı'nın üçüncü gününe rastlamıştı. Deprem sırasında korkunç gürültüler işitilmiş ve bu gürültüleri yaklaşık iki dakika süren bir sarsıntı takip etmişti. Bir süre sonra ise daha düşük şiddette bir deprem daha olmuştu. Bu depremin artçısı olan sarsıntılar sekiz ay kadar devam etti.

İstanbul'da özellikle Yedikule ve Edirnekapı civarındaki binalarda yıkılmalar çoktu. Hemen her depremden etkilenen Fatih Camii'nin kubbesi çökmüş, imaret, hastane ve medrese yıkılmıştı. 173 cami ve hamam hasar görmüştü. Topkapı Sarayı ve Eski Saray da hasar gören yapılar arasındaydı. Tarihçiler depremde 4-5 bin kişinin vefat ettiğini söylüyorlar.

Şehrin surları da depremden etkilenip yer yer yıkılmıştı. Surların yıkılması, ona bitişik veya yakınında bulunan ev, dükkân, değirmen gibi binaların hasar görmesine sebep olmuştu. Birçok han da depremden etkilenerek hasar görmüştü. Kapalıçarşı, Esir Pazarı ve Örücüler Çarşısı da hasar görmüş, bunların mahzenlerinde çökmeler meydana gelmişti. Yerebatan Sarnıcı'nın desteklerinden birisi çökmüş, şehrin birçok yerinde su yollarında hasarlar oluşmuştu. Çatalca, Kumburgaz, Büyük ve Küçükçekmece bölgelerinde de ciddi hasarlar meydana gelmişti.

Bu deprem, İzmit'ten Tekirdağ'a ve Marmara Denizi'nin güneyinde büyük bir bölgede tesirini gösterdi. Çorlu, Lüleburgaz gibi şehirler de depremden etkilenmişti. Deprem, İstanbul'un doğusunda da etkisini göstermiş, İzmit Körfezi'nde çok sayıda köy ve kasaba harap olmuştu. Tekirdağ'ın ötesinde ise fazla hasar yoktu.

5 Ağustos 1766: Üç ay sonra İstanbul'u da etkileyen ikinci bir deprem daha meydana geldi. Depremin asıl etkilediği alan Tekirdağ-Gaziköy- Gelibolu bölgesindeydi. Çanakkale, Bozcaada ve Midilli de depremden ciddi hasar aldı. İstanbul'da bazı çarşı ve hanlar yıkıldı. Kocamustafapaşa bölgesinde ölen ve yaralananlar oldu. Deprem Edirne, Bursa, İzmit, Yalova ve Karamürsel'i de etkiledi.

27 Ekim 1802: İstanbul'da etkisi çok az olan depremde Kapalıçarşı'daki bazı kemerler ve eski evler yıkıldı.

28 Şubat 1855: Sabahleyin saat 09.15'te olan ve Bursa'yı yıkan bu depremin İstanbul'da etkisi azdı. Bazı surlar yıkılırken, Davud Paşa Camii'nin son cemaat yerindeki iki kubbesi çöktü. Bâbıâli'deki Hazine-i Evrak ve diğer bazı binalarla birlikte Fatih, Bayezid, Saraçhane, Samatya, Yenibahçe, Galata, Unkapanı gibi yerlerde bazı yapılarda çok büyük olmayan hasarlar vardı.

SON BÜYÜK DEPREM

10 Temmuz 1894 (1310 Zelzelesi): İstanbul, öğleden sonra saat 12.00'yi 19 dakika geçe ezan okunurken şiddetli bir depremle sarsıldı. 18 saniye süren ve birbirini takip eden üç dalga halinde etkisini hissettiren deprem, Adapazarı, İzmit, Gebze, Kartal, Adalar, Üsküdar, İstanbul, Büyükçekmece, Küçükçekmece, Çatalca, Marmara Denizi'nin bir kısmı, Bozburun, Yalova, Karamürsel ve Sapanca'yı etkiledi.

Depremde 161 kişi vefat ederken 378 kişi yaralandı. Depremin gündüz vakti meydana gelmesi ve süresinin çok uzun olmaması can kaybını azaltmıştı. İstanbul'daki evlerin altıda biri depremden zarar görmüştü. Zelzelede hasar gören 20 bin 959 sivil yapının 20 bin 300'ü İstanbul'daydı. Bunların 10 bin 171'i ağır hasarlıydı. Yıkılan veya ağır hasarlı binaların 4 bin 926'sı Cerrahpaşa bölgesindeydi. İstanbul'da zarar gören 20 bin 300 yapıdan 12 bin 762'si ise Suriçi'nde yani bugünkü Fatih ilçesindeydi. Kamu ve vakıf binalarıyla birlikte depremde hasar gören yapı sayısı 22 bin 500'dü.

Depremde hasar gören yapıların 472'si cami ve mescit; 97'si dergâh, tekke, zaviye ve hankâh; 37'si kilise, manastır ve sinagog; 54'ü türbe; 139'u medrese; 17'si muvakkithane; 144'ü mektep; 101'i karakol, polis merkezi, jandarma ve zabıta dairesi; 34'ü askeri yapı; 47'si devlet dairesi; 20'si imaret; 12'si hastane; 22'si çeşme, şadırvan, sebil; 14'ü kütüphane; 21'i hamam; 4'ü elçilik binası; 171'i işyeri; 65'i han; 22'si fırın; 15'i fabrika, 10'u da oteldi.

Diğer bölgelerde ise hasar İstanbul'a göre azdı. İzmit Sancağı'nda (İzmit, Adapazarı, Karamürsel, Geyve, Kandıra) ikinci derece hasarlı bina sayısı 600, Bursa'da ise 49'du.

9 Ağustos 1912: Osmanlı döneminde İstanbul'u etkileyen son büyük deprem, Şarköy-Mürefte'de geceleyin saat 01.19'da meydana gelen 7.3 büyüklüğündeki depremdi. 50 saniye kadar sürmüş, 4 Kasım'a kadar 288 artçı deprem olmuştu. Depremde Mürefte'de 707, Şarköy'de 183, Gelibolu'da 33, Çanakkale'de 3, Limni'de 1, Erdek'te 1, Tekirdağ'da 110 kişi vefat etmişti. Daha sonra bölgeye giden doktorlar toplam kaybı 1115 olarak verirler. Şarköy-Mürefte'de evlerin yüzde 83'ü yıkılmıştı. Gelibolu'da ise 6 bin 699 evden 2890'ı harap olmuştu.

Edirne vilayetinin güneyinde büyük hasara yol açan deprem, İstanbul'da bazı evlerin bacasının yıkılmasına, duvarların çatlamasına, telgraf direklerinin devrilmesine sebep oldu. Edirnekapı, Saraçhane ve Yedikule'deki bazı dükkânlar ve debbağhaneler yıkıldı. Çatalca ve Büyükçekmece'de bazı bina ve köprülerde hasarlar yaşandı. Beyazıt Yangın Kulesi ile Fatih Camii'nin yanında bulunan Tabhane Medresesi'nde de hasar oluştu. Bazı kamu binalarında da çatlaklar meydana geldi.

1894 ZELZELESİ İNCELENMELİ

İstanbul'u etkileyen büyük depremlerin 250 yılda bir olduğu devamlı olarak tekrarlanıp duruluyor. Ancak İstanbul'u harabeye çeviren son dört büyük deprem (1296, 1509, 1766 ve 1894) çok farklı zaman aralıklarında (213, 257, 128 yıl arayla) oldu. İstanbul depremlerine bir zaman aralığı koymanın doğru olup olmadığı tekrar tartışılmalıdır.

İstanbul'un son büyük zelzelesi olan ve 129 yıl önce meydana gelen, ancak uzmanların İstanbul depremi olarak kabul etmedikleri 1894 depremi İstanbul'un altıda birini yıkmıştı. 1766 depreminde 173 cami hasar alırken, 1894'te 472 cami hasar görmüştü. Ayrıca bu depremin İzmit'teki etkisi çok büyük değildi.

1894'te İstanbul'da çok büyük hasar olup İzmit'te hasar daha azken (üstelik binalar ikinci derecede hasarlıyken) bu zelzelenin niçin İstanbul depremi sayılmadığı meselesi tartışılmalıdır. 1894 zelzelesinin deprem uzmanları tarafından tekrar tekrar incelenmesi gerekiyor.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN

GÜNÜN DİĞER HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.