Zirve marjında ve uluslararası tüm platformlarda muhataplarımızla yaptığımız görüşmelerimizde enerji konusunu öncelikli ve ayrı bir başlık altında ele alıyoruz. Enerji konusunda her zaman yeni ve farklı çalışmalarımız olmuştur, olacaktır. Görüştüğümüz liderlerle enerji konusundaki ilişkilerimizi, atılacak yeni adımları konuştuk. Rus gazının Türkiye üzerinden Avrupa'ya ulaştırılması için çalışmalarımız devam ediyor. Başka ülkelerin de kaynaklarının Avrupa pazarına ulaşması Türkiye'nin küresel enerji merkezi olması ile mümkün. Özellikle önümüzdeki süreçte Türkiye'de kurulacak fiziki doğalgaz üssü gibi atacağımız somut adımlarla küresel doğalgaz fiyatı Türkiye'de belirlenecek. Bunun için çalışmalarımız devam ediyor. Çalışmalar olgunlaştıkça, nihayete erdirme aşamasına gelindiğinde, yeni müjdelerimizi de kamuoyu ile paylaşırız. Fiyatlandırma olayı onlarla birlikte atacağımız bir adım, alacağımız bir karar. Bunları Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız, Bakanımız muhataplarıyla bu görüşerek neticelendirecek. Bu görüşmelerin neticesinde müşterek alacağımız kararlarla da yola devam edeceğiz. Bakın bu ara mesela petrolde Suudi Arabistan ve Rusya fiyatlarla şöyle bir oynadı. Fiyatlarla oynamanın
neticesinde dünya ne yaptı? Tek başına 'Ben verdim kararı oldu'yla olmaz. Beraber olacak.
SORU: Hindistan Başbakanı'nın gündeme getirdiği Hindistan - Orta Doğu - Avrupa Tren Hattı, Çin'in kuşak-yol projesine karşı ABD destekli bir plan olarak değerlendirilebilir mi? Joe Biden da hemen destek verdi. Çin'i engellemeye yönelik yeni bir hamle midir?
Biz jeostratejik konumumuz itibari ile dünyadaki bütün koridorlarla ilgili gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Kuşak ve yol girişimi konusunda Çin mesafe aldı, devam ediyor. Biliyorsunuz bizim de Çin'in attığı bu adıma yönelik aldığımız mesafe var. Yani Marmaray'a varıncaya kadar hepsi o projenin, planın içinde.
Biz diplomasiyi kazan-kazan ilkesi çerçevesinde yürütüyoruz ve bu alternatif güzergahlardan ne ölçüde yararlanabiliriz ne kazanabiliriz bunun çalışmasını yapıyoruz. Ülkeler ticari yol ve güzergahlarla, etki alanlarını da geliştirme gayretindeler. Bunun da farkındayız. Ancak bizler "yol medeniyettir" diyen bir şiarla konuya bakıyor ve tüm bu projelerin medeniyetin gelişmesine, insanların refahına, barışına hizmet etmesi temennisinde bulunuyoruz.
Biz şunu diyoruz, Türkiyesiz bir koridor olmaz. Türkiye, önemli bir üretim ve ticaret üssü. Doğudan batıya trafik için en uygun hat Türkiye üzerinden geçmek durumunda.
Bu süreçte bizim çok önemsediğimiz bir adım ise Körfez'in bizimle beraber attığı adım. Irak, Katar, Abu Dabi üzerinden, Türkiye üzerinden Avrupa'ya giden bir yoldan bir koridordan bahsediyoruz. Bu konuda özellikle Muhammed Bin Zayed dün çok daha kararlı bir telkinde bulundu, 'Bu işi uzatmayalım, 60 günde görüşmeleri arkadaşlarımız bitirsinler ve hemen temelleri atalım, yola koyulalım' dedi. Yani bu işin heyecanını bu denli duyuyorlar ve biz de gerek Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan'a, gerek Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız Abdulkadir Uraloğlu'na gerekli talimatları verdim. Onlar muhataplarıyla görüşerek inşallah bu adımı atacaklar. Bu rakam öyle ufak rakam değil. Ama Birleşik Arap Emirlikleri bu işe çok hazır. Katar çok hazır. Bizler de buna çok çok hazırız. Bu adımı inşallah bu şekilde atmış olacağız.
SORU: Ekrem İmamoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu partinin başında devam ederse İstanbul'un kaybedilebileceğini söylemişti. Ancak şimdi aday oldu. Akşener de İstanbul ve Ankara dahil 81 ilde aday gösterecekleri ve kaybetmeyi göze aldıkları yönünde bir açıklama yaptı. "Muhalefet şu anda kazanmayı değil kaybetmeyi konuşuyor." değerlendirmeleri var. Bu açıklamalarla ilgili neler söylersiniz?
Onlar zaten kendi aralarında değerlendirmelerini yapıyor. Ne diyor Genel Başkan? Diyor ki 'Altılı masa değil gerekirse on altılı masa.' Yani biraz daha konuşsa on altılı masa yüz altmış altılı masa da olacaktı. Ama masa devrildi. Kötü devrildi. O masanın içerisinde bu belediye başkanları da vardı. Hepsi Cumhurbaşkanı yardımcısı da oldular. Gelinen nokta ortada… Bizim böyle bir derdimiz yok. Biz bu belediye başkanlığını İstanbul'da da yaptık, Ankara'da da yaptık. Bizim belediye başkanlığımızın kalitesi, seviyesi nedir? Bunu İstanbullu gayet iyi bilir, Ankaralı gayet iyi bilir. Öbür tarafta şöyle bir İzmir'e bakın. İzmir'in belediyeciliği ne durumda görüyorsunuz. Şu anda İzmir bir felaketi yaşıyor. Türkiye'de maalesef şu anda oralarda yaşayan vatandaşlarım 'illallah' diyor. Adana'ya bakın, Mersin'e bakın aynı. Antalya'da işte Menderes Bey'den sonra bir dönem yaşandı. Maalesef berbat. Buralarda yapılan hizmetin ne olduğunu yaşayanlar biliyor. Lafla, konuşmakla bu iş olmuyor. Mühür vurmakla bu iş olmuyor. Neyin mührü? Hangi sel afetinde giydin çizmeleri geldin sel afetiyle mücadele ettin? Bunların böyle bir derdi yok. Onun için burada en büyük karar merci İstanbulludur, Ankaralıdır ve onlar da Adana olsun, Antalya olsun, Mersin olsun, bütün buralarda inanıyorum ben, en güzel kararı en bağlayıcı kararı benim milletim verecek. Bunlarla daha fazla gidilmez. Biz 21 yıldır iktidar olarak, kendi rekorlarımızı yenilemek için kendimizle yarışıyoruz. AK Parti'nin, kendisiyle yarışan, hizmette yarışan bir partidir. Muhalefet ise rant için, koltuk için yarışan partilerden oluşuyor. CHP'nin evlere şenlik genel başkanının durumu da farklı değil. O da koltuk hayalleri ile döndü dolaştı en son mevcut koltuğunu koruyabilmek için masaları tokatlamaya kadar işi getirdi. Genel seçimler öncesi kurdukları 9'lu masada çevirdikleri dümenler yeni yeni ortaya saçılıyor. Tüm milletimiz, masada dönen pazarlıkları, masa altından kimlerin birbirini tekmelediğini gördü, daha da görecektir. Bunlar sabah başka akşam başka konuşurlar. Bunlar İzmir'de başka, Ankara'da başka, Diyarbakır'da başka, Erzurum'da başka konuşurlar. İşte bu yüzden bunların ne dediğinden çok ne yapacaklarını bekleyip görmek lazım. Artık milletim bunların gerçek yüzünü gördü. Türkiye gibi büyük ve güçlü bir ülke böyle kifayetsizlerin elindeki bir muhalefeti hak etmiyor. Tek dertleri rant ve koltuk olan bir muhalefetin ülkemize ve vatandaşlarımıza bir hayrı olmaz. Girdikleri tüm seçimi kaybetmelerine rağmen, "başarılıyız" açıklamaları bile yaptıkları işi ciddiye almadıklarını, seçmenleriyle dalga geçtiklerini gösteriyor. Başarılıyız açıklamasını yapanlar, bardağın dolu tarafına falan bakmıyor. Bunlar bardaklarının boş olduğunu anlamayacak kadar saflar. Yerel seçimlerde de CHP'nin eline düşen şehirlerimizi de milletin tertemiz oyları ile kurtaracak ve Cumhur ittifakına verecek inancındayız. Bunun için rehavete kapılmadan çok çalışacak ve milletin gönlünü de seçimi de kazanacağız.
SORU: CHP'li vekil Sezgin Tanrıkulu daha önce İHA ve SİHA'ları hedef almış hatta Selçuk Bayraktar'ı yargılamakla tehdit etmişti. Tanrıkulu son olarak katıldığı bir televizyon programında Türk Silahlı Kuvvetleri'ni hedef alan skandal açıklamalar yaptı. TSK'nın 15 köylüyü helikopterden attığı, köyleri yaktığı ve bombaladığı iftirasını attı. Bu konu hakkında soruşturma da başlatıldı. Bir siyasetçinin, özellikle Türkiye'nin ana muhalefet partisine mensup bir milletvekilinin bu tarz açıklamalar yapmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Her şeyden önce bu zat bir vatansever, bir milliyetperver kişi değil. Bu zat, her şeyden önce PKK terör örgütüyle YPG'yle, HDP'yle bunlarla el ele kol kola dolaşanlar bunlar. Bunlar tabii genel başkanlarıyla beraber de aynı şeyleri yapmadılar mı? Terör örgütlerinin temsilcileriyle bunlar Ankara'dan İstanbul'a yürümediler mi? Ama bu ismini verdiğiniz zat, teröristlerin cenaze merasimlerinden tutun dağdakilerle beraber yürümeye varıncaya kadar bunların hepsini yapmış olan kişiler. İnanıyorum ki bu seçimde benim vatandaşım artık bunlara yerel bazda yürü demeyecek. Bunların ipini kesecek diye inanıyorum. Böyle düşünüyorum. Milletle milletin değerleriyle uzaktan yakından bağı olmayanların alçak iftiralarından başka bir şey değil bu. Sürekli çamur at izi kalsın türü açıklamalarla düşmanına bile zulmetmeyen Türk Silahlı Kuvvetleri'ne iftiralar atmaktan bıkmadılar. Mehmetçiğin ve milletin düşmanı bir ismin Türkiye'nin ikinci büyük partisinin mensubu olması da ayrıca düşündürücüdür. Seçimde Kandil'den CHP'ye ve onun adayı Kemal Kılıçdaroğlu'na selamlar ve destekler gönderilirken bu şahıs CHP kimliğiyle terör örgütünün kurulduğu köyden örgüte selam veriyordu. Bu millet CHP ile terör örgütünün o dayanışmasını unutmadı, sandıkta da yanıtını verdi. Bu şahıs, dünyanın en şerefli, en mert ordusuna dil uzatmanın cezasını hukuk önünde alacaktır. Düşmanlarının bile mertliğinden övgüyle söz ettiği Türk Silahlı Kuvvetlerimize yapılan bu namertçe hakaret, iftiralar cezasız kalmayacaktır.
SORU: Yeni bir anayasa için yeniden çağrıda bulunuyorsunuz. İki yıl önce yaptığınız çağrıya muhalefetten olumlu bir dönüş olmamıştı. Şimdi yeni konjonktürde muhalefetin buna olumlu bir cevap vermesini bekliyor musunuz? Bu konuda nasıl bir yöntem, nasıl bir yol haritası öneriyorsunuz? Örneğin, 2011 ve 2015'te olduğu gibi Meclis'te temsil edilen partilerin katılımıyla bir komisyon yeniden tesis edilebilir mi?
2011'de, 2015'te olduğu gibi Parlamentodaki partilere şüphesiz tekliflerimizi götüreceğiz. Ama hepsinden önce Cumhur İttifakı olarak biz ön hazırlıklarımızı yapacağız ve bu ön hazırlıklarımızı yaptıktan sonra da Parlamentoda grubu olanlarla bu konuyu olgunlaştırmanın gayreti içerisinde olacağız. Zira anayasa olmazsa olmazımız. Yani bir kenara bunu atmamız mümkün değil. Şu an itibarıyla parlamentodaki grubumuz diğer gruplarla görüşmelerini yapıp eğer birlikte bir adım atabilirsek, müşterek olarak böyle bir sivil anayasayı yapabilirsek adımımız bu olacak. Eksikler nelerdir? Neler değildir? Bunları gözden geçirip kuracağımız komisyonlarla da bu çalışmaları inşallah sürdüreceğiz. Darbelere bakışımız ve darbe anayasalarına karşı tutumumuz siyasi hayatımızın özeti gibidir. Ülkemizi sivil anayasaya kavuşturmak arzumuz da hayalin ötesinde, siyasetimizin aksiyonu oldu. Türkiye'nin 21 yılda yargı teşkilatının fiziki yapısını güçlendirdik, beşerî varlığını sürekli tahkim ettik. Tüm bu yapılanları sivil bir anayasayla da taçlandırmak, Türkiye Yüzyılını sivil bir anayasa ile inşa etmek istiyoruz. Türkiye artık darbe döneminin mahsülü bir anayasa ile yönetilmeyi hak etmiyor. Türkiye'ye yeni, sivil, özgürlükçü bir anayasa yapmak yakışır. Millet Türkiye Büyük Millet Meclisi aritmetiğini şekillendirirken partilere "uzlaşın ve artık yeni anayasa yapın" mesajını da vermiştir. Meclis zemininde mümkün olan en geniş uzlaşı ile sivil toplumun tüm kesimlerin fikirleri de alınarak yeni bir anayasa yapmak mümkündür. Arzumuz sivil anayasayı en geniş katılımla, mutabakatla hazırlamak. Yasama yılının açılmasıyla birlikte de Cumhur İttifakı olarak bu konu üzerine yoğunlaşacağız.
SORU: Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile görüştünüz. 2022'de Katar'da bir görüşmeniz olmuştu ama şimdi resmi bir görüşme oldu. Nasıl geçti görüşme? Bu görüşmede karşılıklı ziyaretleriniz gündeme geldi mi?
Görüşmemiz gayet olumlu geçti. Davet konusu da gündeme geldi. Öncelikle dışişleri bakanlarımızı, istihbarat başkanlarımızı görevlendirdik. Onlar birbirleriyle karşılıklı olarak görüşmelerini yapacaklar. Onlar tabii önce bizi bekliyorlar ama ben dedim ki 'Biz sizi bekliyoruz'. Tarih verilmedi. Tarihi bakan arkadaşlarımız ve istihbarat başkanımız görüşecekler. Ona göre de adımlarımızı atacağız. Görüşmemizde kendilerine de görevlendirdikleri büyükelçinin sunacağı güven mektubunu yakında kabul edeceğimi söyledim. Türkiye ve Mısır ilişkilerini hak ettiği seviyeye birlikte en kısa zamanda ulaştıracağız. Her iki ülke ekonomi ve ticari alanda büyük potansiyele sahip. Karşılıklı ticaret hacmimizi iki katına çıkartmak için çalışma yapacağız. Biliyorsunuz Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi oluşturmuştuk. Bunu yeniden canlandırmak için çalışacağız. İlişkilerimizin eskisinden daha iyi hale gelmesi Suriye meselesi başta olmak üzere birçok bölgesel sorun alanında olumlu neticeler almamızı sağlayabilir.
SORU: G20 Sonuç Bildirgesinde Afrika Birliğinin G20'ye dahil edilmesi yer aldı. Türkiye'nin Mısır ile ilişkilerin normalleşmesi konusunda mesafe alındı. Türkiye'nin Hindistan ve bölge ülkelerine yönelik bir açılımı söz konusu olabilir mi? Acaba dünyada bir yön değişikliği mi olacak? Türkiye nasıl davranacak?
G20'nin içerisinde sadece doğu ülkeleri yok, batılı pek çok ülke de var. G20, adeta doğuyla batının bir sentezi. Ancak bu son gelişmelerde Batı ile maalesef Rusya-Ukrayna olayında bir çatışma var diyebilirim. Nedir bu çatışma? İşte Sayın Putin'in 'Batı bana verdiği sözleri tutmadı, onun için tahıl koridorunu sekteye uğrattım' diyor. Nedir o? Elli yıl Batı bize verdiği sözü tuttu mu? Avrupa Birliği olayında elli yıldır bizi oyalıyor. Bugün yine Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Charles Michel ile görüştük, söyledik. Bu terazi, bu kadar sıkleti çekmez.