29 Kasım 2019'da '500 milyonluk asansör rantı' başlığıyla gündeme getirilen olayda CHP'li eski Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy doğrular şekilde tüm detaylarıyla anlattı. Aksoy'un anlattıkları 'Mızrak çuvala sığmıyor' dedirtti.
2019 seçimlerinde Menemen Belediye Başkanlığı koltuğuna oturduktan sonra kredi alabilmek için Ankara'ya gittiğini anlatan Aksoy şunları söyledi:
Ankara'da Levent Göktaş ile görüştüm. Bana 'Tuncay Özkan'ın senden bazı talepleri olacak' dedi. Ben de 'Tamam' dedim. Tuncay Özkan ve o zamanın CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, İzmir'deki tüm belediyeleri dolaştılar. Bana da And Asansör ve Güneş Medya için geldiler. İzmir Körfezi'ne bakan, 1800 villa yapmayı planladığımız 1.5 milyon metrekarelik çok değerli bir arazi vardı. Tuncay Özkan, bu araziyi de istedi. ANKA Haber Ajansı ile KRT Medya'ya her ay belli tutarda para yatırmamız istendi. Hepsini reddettim. Bunu da vermedim. Bizi haraca bağlıyorlardı. CHP'nin Genel Başkan Yardımcısı And Asansör ya da Güneş Medya'ya para toplamak için belediyelere gider mi?
LEVENT GÖKTAŞ'I MİT MÜSTEŞARI YAPACAKTI
İktidar olursak Kemal Kılıçdaroğlu, Levent Göktaş'ı MİT Müsteşarı yapacaktı. Levent Göktaş'ın Hablemitoğlu cinayetiyle ilgili tutuklanmasından önce konuşulan bir şeydi. Belediye başkanının sıkıntılı işleri varsa, Ankara'da hallediliyor. Ben Ankara'dan hiçbir hukuk bürosu ile anlaşmadım. Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Levent Göktaş'ın hukuk bürosu ile anlaşıyor. Levent Göktaş'ın hukuk bürosu, Çerçioğlu ile ilgili davalara bakıyor. Ayrıca firması vasıtasıyla ihaleler de alıyor. Bir büyükşehir belediyesinin hukuk işlerine siz bakacaksınız ve ihale alacaksınız ve bundan Tuncay Özkan'ın haberi olmayacak. Tuncay Özkan'ın bilmemesi imkânsız.
CHP FETÖ BAKANLIĞINA DÖNDÜ
Tuncay Özkan isterse beni mahkemeye verebilir. Sözlerimin arkasındayım. Mahkemeye versin ki hesaplaşalım. Kanaltürk'ü FETÖ'ye satan Tuncay Özkan nasıl milletvekili oluyor? CHP, Tuncay Özkanların partisi oldu. FETÖ ile geçmişte iş tutmuş adamlar nasıl CHP'den milletvekili oluyor? Geldikleri nokta FETÖ bataklığıdır. CHP, FETÖ bataklığına dönmüştür. Necip Hablemitoğlu suikastı şüphelisi ile birlikte iş tutacaksınız, buna Atatürk'ün partisi diyeceksiniz. CHP artık Atatürk'ün partisi değil. Bizim gerçek Atatürkçüler olarak CHP'de artık yerimiz yok. CHP'den istifa ettim. CHP'ye FETÖ'den ihraç edilerek getirilmedim. 50 yıllık CHP'liyim. Babam, 3 dönem milletvekili oldu. Deniz Baykal'ın yardımcılığını ve MYK üyeliği yaptı. Dayım ilçe başkanlığı yaptı. Ben de ilçe başkanlığı, belediye başkanlığı yaptım.
Aksoy, tüm bu olayların Kılıçdaroğlu tarafından bilindiğine işaret ederek, Özkan'ın bunlara rağmen partide kalmasını şu sözlerle açıkladı:
"Özkan'ın bunlara rağmen partide kalması 2 güce dayanıyor. Birinci gücü 'medya gücü' bugün CHP medyası dediğiniz medya tamamiyle Tuncay Özkan'ın medyasıdır. Otur, otur, kalk ,kalktır. İkinci gücü bizzat bu Ankara Genel Merkez'de de söyleniyor ve biliniyor. Tuncay Özkan'ın çok büyük bir video arşivine sahip olduğu söyleniyor bu temel iki gücü olduğunu görüyorum."
SAHTE İMZA İLE KUMPAS
Sabah'ta yer alan habere göre; İzmir Menemen Belediyesine yönelik "zimmet ve irtikap" operasyonu sonrası açılan davada, 'basit zimmet' suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezası alan eski Belediye Başkanı Serdar Aksoy, "Ben sahte bir imzadan dolayı cezaevine girdim. Bu sahte imzalı belgeyi de düzenleyen CHP milletvekili. İmza incelendi. Sahte olduğu ortaya çıktı. Hapis kararını istinaf bozdu. Beraat ettim. Şimdi yerel mahkemenin kararını bekliyorum." dedi.
İTİRAFLARDAN HABLEMİTOĞLU'NUN KATİLLERİNDEN GÖKTAŞ DA ÇIKTI!
Konuyu köşesine taşıyan Sabah Gazetesi Yazarı Mahmut Övür, "Siyaset adına tablo iç karartıcı. Sadece küçük belediyelerden, il ve ilçe düzeyindeki yolsuzluklardan söz etmiyorum, CHP'nin üst düzey isimlerinin de karıştığı inanılmaz olaylardan söz ediliyor. Anlatan da bizzat İzmir'in CHP'li eski Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy. İşin içinde Tuncay Özkan'dan Engin Özkoç'a, Heblemitoğlu cinayetine karıştığı iddiasıyla tutuklanıp yargılanan eski Özel Harpçi Levent Göktaş'a kadar birçok isim var." ifadelerini kullandı.
İşte Övür'ün 3 Ekim tarihli yazısı:
Muhalefet partileri siyaset üretemeseler bile toplumun hassasiyet gösterdiği konularda dikkatli olmalılar ki halka umut versinler. Ama ne gezer, ana muhalefet partisi CHP'de iki hassasiyet de yitirilmiş durumda. Bu yüzden şu sıralarda sadece parti içi siyasi kavga yok, "yolsuzluk" ve "delege borsası" kavgası ayyuka çıkmış durumda.
Siyaset adına tablo iç karartıcı. Sadece küçük belediyelerden, il ve ilçe düzeyindeki yolsuzluklardan söz etmiyorum, CHP'nin üst düzey isimlerinin de karıştığı inanılmaz olaylardan söz ediliyor. Anlatan da bizzat İzmir'in CHP'li eski Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy. İşin içinde Tuncay Özkan'dan Engin Özkoç'a, Heblemitoğlu cinayetine karıştığı iddiasıyla tutuklanıp yargılanan eski Özel Harpçi Levent Göktaş'a kadar birçok isim var.
Aslında bugün Levent Göktaş adının da karıştığı ve ortaya saçılan yolsuzluk iddiaları 2019 yılından beri biliniyor. O tarihte Muharrem İnce kendisine yöneltilen "Külliye'deki CHP'li" suçlamasına karşı, "Teknede tatil yapan çete" diye CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç ile Genel Başkan Yardımcısı Tuncay Özkan'ı suçlamış ve ortaya "asansör yolsuzluğu" dosyası çıkmıştı. Sabah'ın, "Çete tekneden indi, asansöre bindi" başlığıyla duyurduğu haberde adı geçen ikilinin, çok sayıda belediyeye baskı yaparak asansör işi aldığı anlatılıyordu.
O günlerde bu haberi yalanlamaya çalışan Özkan, bugün o haberi doğrulayan eski CHP'li Belediye Başkanı Serdar Aksoy'un şu sözlerine ne diyecek doğrusu merak ediyorum:
"Ankara'da Levent Göktaş ile görüştüm. Bana 'Tuncay Özkan'ın senden bazı talepleri olacak' dedi. Ben de 'Tamam' dedim. Tuncay Özkan ve o zamanın CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, İzmir'deki tüm belediyeleri dolaştılar. Bana da AND Asansör ve Güneşim Medya için geldiler."
CHP'li Aksoy, Özkan'ın 1.5 milyon metrekarelik bir arsayı da istediğini söylüyor ve çok daha güncel bir skandala dikkat çekiyordu: "ANKA Haber Ajansı ile KRT Medya'ya her ay belli tutar para yatırmamız istendi. Hepsini reddettim. Bunu da vermedim. Bizi haraca bağlıyorlardı."
Şu ilginçliğe bakın; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu parti iç kavga başlayınca kendisine muhalefet eden İmamoğlu'na destek veren medyayı da aynı biçimde suçluyordu: "Köşe yazarları üzerinden parti içi meseleler tartışılıyor. Ben kimin nereden ne kadar maaş aldığını biliyorum."
Gel de merak etme; acaba Kılıçdaroğlu kendisine yakın medyaya kimlerin zorla para verdiğini de biliyor mu? Aslında bütün bunlar yazıldı ve Kılıçdaroğlu'nun bilmemesi mümkün değil. Geçen yıl 22 Nisan 2022'de bu köşede Serdar Aksoy meselesini ele almış ve CHP içindeki kirli ilişkilere dikkat çekmiştim:
"İzmir Menemen Belediyesi'nde yaşanan ve siyasilerin değme 'çetelere' taş çıkartacak yolsuzluk iddiası inanılmaz boyutlarda. Tam bir 'Yeni CHP' modeli, içinde her şey var: Rant, kumpas, tehdit ve siyasi hesaplaşma... Milyarlara varan arsa ve gayrimenkul yolsuzluğuyla ilgili iddianın hedefinde Kılıçdaroğlu'nun başdanışmanı Tuncay Özkan'dan yardımcısı Seyit Torun'a, kaçak villacı ekonomi uzmanı Aykut Erdoğdu'dan İzmir İl Başkanı Deniz Yücel'e kadar çok sayıda bilinen isim var. Bu isimleri anlatan da öyle sıradan değil, kökten CHP'li biri: 2019 yılında Menemen'de belediye başkanı seçilen Serdar Aksoy..."
Şu satırlar da o yazıdan, Serdar Aksoy anlatıyor:
"İzmir İl Başkanı çağırdı, ben de gittim. Görüşmede Seyit Torun ve Oğuz Kaan Salıcı da vardı. Salıcı pek karışmadı ama Deniz Yücel ve Torun, 'Tahir'in üzerine gitme' (Eski Belediye başkanı) dediler. 'Olmaz, kira gelirim yok' dedim. 10 gün sonra il başkanı tekrar aradı beni. 'Genel Merkez'den 3 milletvekili seninle görüşmek istiyor' dedi, mecbur gittim.
Aykut Erdoğdu, Cavit Arığ ve Ensar Aytekin, üçü de engizisyon mahkemesi gibi dizilmiş, daha içeri girdiğim anda benimle ilgili bir dosyanın bilgilerini sordular. İşte beni bu dosyadan tutukladılar. 63 bin TL'lik bir hurda olayıyla ilgili. Bunlar kendi partimin milletvekilleri."
O gün bu iddialar karşısında susan Kılıçdaroğlu, bugün fondaş medyadan şikâyet ediyor. Ne diyelim ektiğini biçiyor. Partiyi getirdiği yer de farklı değil. Aksoy, Sabah'a yaptığı son açıklamada CHP'nin geldiği noktaya dair çarpıcı bir tespitte bulunuyor:
"Tuncay Özkan isterse beni mahkemeye verebilir. Sözlerimin arkasındayım. Mahkemeye versin ki hesaplaşalım. Kanaltürk'ü FETÖ'ye satan Tuncay Özkan nasıl milletvekili oluyor? CHP, Tuncay Özkanların partisi oldu. Geldikleri nokta FETÖ bataklığıdır. CHP, FETÖ bataklığına dönmüştür. Necip Hablemitoğlu suikastı şüphelisiyle birlikte iş tutacaksınız. Buna Atatürk'ün partisi diyeceksiniz. CHP artık Atatürk'ün partisi değil."
DAVA 27 KASIM'DA GÖRÜLECEK
Bilindiği gibi Göktaş, Hablemitoğlu'nun suikastının bir numaralı ismi olarak yargılanıyor. Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu suikastına ilişkin, firari FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile emekli albay Levent Göktaş'ın da arasında bulunduğu 10 sanığın yargılandığı dava 27 Kasım'da görülecek.
İDDİANAMEDEN
FETÖ'ye ilişkin çalışmalar yapan Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu'nun 18 Aralık 2002'de Çankaya'daki evinin önünde başından vurularak öldürülmesine ilişkin FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in yanı sıra Mustafa Özcan, Enver Altaylı, Aydın Köstem "tasarlayarak öldürmeye azmettirmek", emekli albaylar Levent Göktaş ve Ahmet Tarkan Mumcuoğlu ile emekli binbaşı Fikret Emek "tasarlayarak öldürmek" suçundan "ağırlaştırılmış müebbet hapis" cezası istemiyle yargılanıyor.
Eski yüzbaşı Nuri Gökhan Bozkır ve FETÖ firarisi Serhat Ilıcak'ın "tasarlayarak kasten öldürmeye yardım" suçundan 20 yıla kadar hapsi istenen davada, Göktaş'ın emir astsubayı Mehmet Narin'in de "suç örgütüne üyelik"ten 4 yıla kadar hapsi talep ediliyor.
Mahkeme, 18 Mayıs'taki celsede tutuklu sanıklar Göktaş, Altaylı, Bozkır, Mumcuoğlu, Köstem ve Emek'i "yurt dışına çıkış yasağı" adli kontrol tedbiriyle tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakmıştı.
Mahkeme, adli kontrol tedbirlerine uymadığı gerekçesiyle sanık Bozkır hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkartmıştı.