Anayasa Mahkemesi, "MİT tırları davası"nda hapis cezasına çarptırılan firari Can Dündar'ın, hakkında çıkan haberler nedeniyle hak ihlali iddiasıyla yaptığı başvuruyu kabul edilemez buldu.
Anayasa Mahkemesi, "MİT tırları davası"nda hapis cezasına çarptırılan firari Can Dündar'ın, hakkında çıkan haberler nedeniyle hak ihlali iddiasıyla yaptığı başvuruyu kabul edilemez buldu.
Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanan karara göre, Dündar, ulusal bir gazetede kendisi hakkında çıkan bir dizi haber nedeniyle kişilik haklarının zedelendiği iddiasıyla tazminat davası açtı. İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesi, davanın reddine karar verdi. Dündar'ın karara karşı yaptığı itirazlar sonucu değiştirmedi ve hüküm kesinleşti.
Dündar, açtığı davadan sonuç alamaması üzerine şeref ve itibarın korunması hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yaptı.
Başvuruyu görüşen Yüksek Mahkeme, olayda şeref ve itibarın korunması hakkının ihlal edilmediğine karar verdi. Mahkeme, açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle başvuruyu kabul edilemez buldu.
KARARIN GEREKÇESİNDEN
Anayasa Mahkemesinin gerekçesinde, bahse konu haberlerde, "Dündar'ın FETÖ ile ilişkisinin olduğu, MİT tırlarına ilişkin haberin bu çerçevede çıkar ilişkisi nedeniyle yapıldığı, evini örgüt mensuplarına rayiç bedelinin çok üzerinde bir fiyata sattığı, örgütün bu fiyat farkını MİT tırlarına ilişkin haber nedeniyle ödediği ve söz konusu alışverişte MİT tırları operasyonunda yer alan bir generalin de bulunduğunun" iddia edildiği aktarıldı.
Haberlerde öne sürülen bilgilerin adli kaynaklar ile başvurucunun yargılandığı dosyadan elde edildiği tespitine yer verilen gerekçede, bu nedenle anılan haberde yer alan ifadelerin olgusal bir temele dayandığı belirtildi. Yüksek Mahkemenin gerekçesinde, haberin kamuyu ilgilendiren güncel bir mesele hakkında ve başvurucu tarafından yayımlanan MİT tırları haberlerinin güvenilirliğini sorgulamaya yönelik olduğu bildirildi.
Dündar'ın o tarihlerde başka bir gazetenin genel yayın yönetmeni olduğu, hakkındaki haberlere rahatlıkla cevap verebileceği kaydedilen gerekçede, haberde kullanılan dilin rahatsız edici bulunması karşısında da "başvurucunun eleştirilere daha fazla hoşgörü göstermesi gerektiği" ifade edildi.