Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'tan Ayasofya'da "Filistin" haykırışı: Dünya bu soykırımı sadece seyrediyor! Elinde kılıçla çıktı

İsrail'in Gazze'de uyguladığı katliam devam ederken Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Ayasofya Camii'nde okuduğu Cuma hutbesinde Filistin'e ses oldu. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, "İnsanlık tarihinin şahit olduğu en büyük zulümlerden biri bugün Filistin’de, Gazze’de yaşanıyor. Bebek, çocuk, kadın, yaşlı demeden masum insanlar vahşice katlediliyor. Evler, camiler, okullar ve hatta hastaneler acımasızca bombalanıyor. Bütün dünyanın gözü önünde büyük bir insanlık suçu işleniyor. Binlerce masum insan aynı anda can verirken insaf ve vicdanını kaybetmiş dünya bu soykırımı sadece seyrediyor." dedi. Erbaş'ın hutbeye elinde kılıç ile çıkması dikkat çekti.

Hamas'ın 7 Ekim'de düzenlediği Aksa Tufanı Operasyonunun ardından saldırılarının dozunu artıran İşgalci İsrail Filistin'de büyük bir soykırım yapıyor.

Gazze'de elektiriği suyu ve gıdayı kesen İşgalci İsrail fosfor bombası kullanarak savaş ve insanlık suçu işledi. Camileri, okullları hastaneleri hedef alan siyonistler kadın çocuk dinlemeden katletti.

İsrail'in Gazze'de uyguladığı katliam devam ederken Cuma sebebiyle Mescid-i Aksa'da namaz kılmak isteyen Müslümanlara da biber gazı ve tomalarla saldırıldı. Batı İsrail'in zulmüne arka çıkarken Türkiye ise mazlumların sesi olmaya devam ediyor.

ALİ ERBAŞ'TAN AYASOFYA'DA FİLİSTİN HAYKIRIŞI
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Ayasofya Camii'nde Cuma hutbesini okudu. "Rahmet ve Sekinet Müjdesi: İnşirah Suresi başlıklı" hutbeyi okuyan Erbaş, "İnsanlık tarihinin şahit olduğu en büyük zulümlerden biri bugün Filistin'de, Gazze'de yaşanıyor. Bebek, çocuk, kadın, yaşlı demeden masum insanlar vahşice katlediliyor. Evler, camiler, okullar ve hatta hastaneler acımasızca bombalanıyor. Bütün dünyanın gözü önünde büyük bir insanlık suçu işleniyor. Binlerce masum insan aynı anda can verirken insaf ve vicdanını kaybetmiş dünya bu soykırımı sadece seyrediyor." dedi.

Erbaş'ın Ayasofya'da okuduğu Cuma hutbesinden öne çıkanlar şu şekilde:

"Allah Resûlü (s.a.s)'in peygamberliğinin ilk yıllarıydı. Müşriklerin, Mekke'de Müslümanlara uyguladığı baskı ve zulüm iyice artmış, müminler için hayat çekilmez bir hal almıştı. İşte böyle zor bir zamanda, Yüce Allah, bizler için nice müjde ve hikmeti içinde barındıran İnşirâh suresini indirdi. Peygamber Efendimiz (s.a.s), bu surenin nazil olmasıyla sevinç duydu, ferahladı ve Rabbimizin her zorluğun ardından mutlaka bir kolaylık, bir sekinet lütfedeceğini müjdeledi.

Bugün, başta Filistin olmak üzere yeryüzünde baskı ve zulme maruz kalan bütün kardeşlerimize İnşirâh suresinin gönülleri rahatlatan, müminlere umut aşılayan mesajlarıyla seslenmek istiyorum:

"İNANIYORUZ Kİ FERAHLIK MUTLAKA GELECEKTİR"
Bizler inanıyoruz ki her şeye kâdir olan Allah'tır. Rahmet ve merhametiyle bizleri kuşatan O'dur. Göğsümüzdeki darlığı giderecek de, gönlümüze inşirâh verecek de O'dur. Cenâb-ı Hak, üzerimizdeki ağır yükleri kaldıracak, her türlü zorluk ve sıkıntıdan bizleri mutlaka kurtaracaktır.

Evet, inanıyoruz ki her hüznün ardından bir sevinç, her sıkıntının ardından bir ferahlık mutlaka gelecektir. Zira Cenâb-ı Hak, peygamberleri ve inananları hiçbir zaman yalnız bırakmamıştır. Onları, zalimlerin ve düşmanların insafına asla terk etmemiştir. Hz. Nûh'u tufanın helakinden, Hz. İbrâhim'i Nemrut'un ateşinden, Hz. Mûsâ'yı Firavun'un zulmünden, Hz. Yûsuf'u zindanın karanlığından kurtarmıştır.
Ve nihayet, Peygamber Efendimiz (s.a.s)'i inkârcıların türlü eza ve cefasından felaha çıkarmış, ona nice fetih kapıları açmıştır.

"BİR İŞİ BİTİRİNCE HEMEN BAŞKA BİR İŞE KOYUL. SADECE RABBİNE YÖNEL"
Ayet-i kerimelerde de belirtildiği gibi bizlere tembellik ve vurdumduymazlık yakışmaz. Mümin, sorumsuz ve ihmalkâr olamaz, rehavete kapılamaz. Yeryüzünde iyilik hâkim oluncaya kadar, hak ve hakikati, adalet ve merhameti yaşamaya, yaşatmaya ve yaymaya gayret eder. Mümin, her işini Allah'ın rızasını gözeterek yapar. İmanından aldığı güçle zorluklar karşısında ümidini yitirmez. İstiklalini ve istikbalini muhafaza etmek için var gücüyle çalışıp çabalar.

"BEBEK, ÇOCUK, KADIN, YAŞLI DEMEDEN MASUM İNSANLAR VAHŞİCE KATLEDİLİYOR"
İnsanlık tarihinin şahit olduğu en büyük zulümlerden biri bugün Filistin'de, Gazze'de yaşanıyor. Bebek, çocuk, kadın, yaşlı demeden masum insanlar vahşice katlediliyor. Evler, camiler, okullar ve hatta hastaneler acımasızca bombalanıyor. Bütün dünyanın gözü önünde büyük bir insanlık suçu işleniyor. Binlerce masum insan aynı anda can verirken insaf ve vicdanını kaybetmiş dünya bu soykırımı sadece seyrediyor. Mazlumun ırkına, diline ve dinine bakılmaz. Tüm insanlığı zalimin karşısında mazlumun yanında olmaya davet ediyoruz.

Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadis-i şerifinde şöyle buyuruyor: "Zulüm, zalim için kıyamet gününde zifiri karanlıktır." Müslümanların bugün yaşadığı sıkıntılar elbet sona erecek, zalimler dünyada da ahirette de acı bir akıbete maruz kalacaktır. İnananlar, Allah'ın yardımıyla mutlaka galip gelecektir. İçinden geçtiğimiz zorlu süreçler, yeni dirilişlerin habercisidir.

Yeter ki, Müslümanlar olarak bizler, birlik ve beraberlik içerisinde hareket edelim. Kardeşlik ve muhabbetimizi daim kılalım. Birbirimize karşı merhametli, düşmana karşı ferasetli ve kuvvetli olalım. Allah'ın rahmetinden ümidimizi kesmeyelim. Rabbimize, kardeşlerimize ve insanlığa karşı sorumluluklarımızı yerine getirelim. Getirelim ki Rabbimiz, zorluklarımızı kolaylaştırsın, meşakkatlerimizi rahmete dönüştürsün. Bizi insanlığa yeniden önder ve örnek kılsın."

NEDEN KILIÇLA ÇIKTI?
Erbaş'ın hutbeye elinde kıllıç ile çıkması dikkat çekti.

FETHİN SEMBOLÜ
Osmanlı "Fetih" geleneğinde fethin sembolü olarak caminin minberine iki yeşil sancak asılır ve minberin sağ giriş tarafına 3 Hilalli kılıç konulurdu.

"DOSTA GÜVEN" MESAJI
Hutbede kılıç taşımanın, hatta kılıcı hangi elle tutulacağı dahi özel anlam taşıyor. Sağ ele alınan kılıç, 'kullanma' niyetini ortaya koyuyor ve düşmanı korkutmayı amaçlıyor. Hutbelerde kılıç sol ele alınıyor. Bu da, dosta güven verme amacını taşıyor."

YEŞİL SANCAKLAR
Öte yandan Ayasofya'daki 'Yeşil Sancak' da dikkatlerden kaçmadı. Sancaklarda yeşil zemin üzerinde üç beyaz hilal bulunmaktadır. Bu üç hilal üç kıta olan Avrupa, Asya ve Afrika'yı temsil etmektedir.


Osmanlı Devleti'nin armasında yer alan yeşil sancak hilafet sancağıdır. Yeşil sancak, İslamiyetin hakimiyetini temsil etmektedir. Hilafet Osmanlı'da çok önemlidir.

GÜNÜN DİĞER HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.