Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi.
Cumhuriyet'in 100'üncü yaşına ulaşmasının sevincinin yaşandığı bu tarihi günlerde, bütün vatandaşların Cumhuriyet Bayramı'nı kutlayan Erdoğan, Cumhuriyet'in banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Milli Mücadele'nin tüm kahramanlarını, aziz şehitleri, vatan topraklarını kanlarıyla sulayan yiğit gazileri rahmetle yad etti.
Türkiye'nin gelişmesi, kalkınması, güçlenmesi için samimiyetle çalışan herkese teşekkür eden Erdoğan, gerek telefonla arayarak gerekse mesaj göndererek 100'üncü yıl heyecanını paylaşan dost ülkelerin liderlerine şükranlarını sundu.
Erdoğan, yurt dışı temsilciliklerinde düzenlenen 29 Ekim törenlerine katılan misafirlere de teşekkür ederek, şöyle konuştu:
"Cumhuriyetimizin 100'üncü yıl dönümünü manasına ve önemine yakışır bir şekilde 85 milyon olarak hep birlikte büyük bir gururla kutladık. Özellikle İstanbul Boğazı'nda yapılan geçit törenimizde, ülkemizin savunma sanayisi alanında ulaştığı seviyeyi yeniden görme fırsatı bulduk. Dünyanın ilk SİHA gemisi vasfını taşıyan, donanmamızın amiral gemisi TCG Anadolu'nun öncülüğünde 100 savaş gemimiz tarafından yapılan geçit töreni, bizi hem duygulandırdı hem de kıvanç kaynağımız oldu. Bizlere bu gururu yaşatan donanmamızı, hava kuvvetlerimizi, Solo Türk ve Türk Yıldızları ile kahraman ordumuzun tüm komutanlarını, bütün mensuplarını buradan tekrar kutluyorum. Geçit törenimiz, donanmamızın gücünü göstermesi yanında, çok önemli stratejik mesajlar da içeriyor. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılında bazı gerçekleri tekrar hatırlattık. Vatanımızı canımız pahasına koruyacağımızı, istiklalimize sonuna kadar sahip çıkacağımızı, mabetlerimizin üzerine namahrem eli değdirmeyeceğimizi, her gün beş defa gök kubbeyi çınlatan ezanlarımızı susturmayacağımızı, rengini şehitlerimizin mübarek kanından alan ay yıldızlı al bayrağımızı indirtmeyeceğimizi, bağımsızlığımıza gölge düşmesine izin vermeyeceğimizi bir kez daha 85 milyon olarak tüm dünyaya ilan ettik."
Bölgenin içinden geçtiği muhataralı dönemde bu mesajların doğru bir şekilde okunacağına inandığını dile getiren Erdoğan, "Bizim hiçbir ülkenin toprağında, denizinde, egemenliğinde, iç işlerinde gözümüz yok. Biz sadece 'Hazır ol cenge ister isen sulh-ü salah' diyen ecdadın rehberliğinde vatanımızı korumaya çalışıyoruz." dedi.
Başkan Erdoğan, bin yıldır kesintisiz mücadele eden, istiklal ve istikbali için sürekli bedel ödeyen bir millet olarak, bunun bir tercih değil mecburiyet olduğunu vurguladı.
"GAZİ MUSTAFA KEMAL'İN DE MURADINI YANSITMIŞTIR"
Türkiye'nin hayatta kalabilmek için başta savunma sanayisi olmak üzere her alanda güçlü olmak, sürekli kendini geliştirmek zorunda bulunduğuna işaret eden Erdoğan, "Diğer türlü çekile çekile 780 bin kilometrekareye sıkıştığımız mevcut vatan topraklarını bile bize çok göreceklerini gayet iyi biliyoruz. Bu gerçeğin şuurunda olarak, kimseye husumet beslemeden, hiç kimseye düşmanlık etmeden ordumuzu güçlendirmeye devam edeceğiz." diye konuştu.
Erdoğan, 100'üncü yıl hitabında, Türkiye'nin son bir asırda kat ettiği mesafeyi somut rakamlarla karşılaştırmalı olarak ortaya koyduklarını anımsatarak, birkaç ana başlıkta özetin özeti mahiyetinde ifade ettikleri rakamların, kimin Cumhuriyet'e hakkıyla sahip çıktığını, kimin bunun istismarını yaptığını açıkça gösterdiğini vurguladı.
100'üncü yıl etkinliklerinin milli bayram kutlamaları açısından bir referans teşkil edeceğine inandığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Cumhuriyet'i salonlara ve balolara hapsedenlere, millete mal etmek yerine kendi ideolojilerinin aparatı haline getirenlere, Cumhuriyet adına bu ülkede yıllarca cumhur karşıtlığı yapanlara, velhasıl Cumhuriyet'i tapulu mülkü gibi görenlere bu tarihi yıl dönümünün nasıl idrak edilmesi gerektiğini gösterdik. Ayrıca günlerdir kutlamalarla ilgili yalan yanlış bilgi yayarak, milletin ensesinde boza pişirenlere de cevabımızı en güzel şekilde verdik. Milleti dışlayan, milletin olmadığı soğuk törenler yerine Cumhuriyetimizi, ruhuna uygun şekilde halkımızla omuz omuza kutladık. Davetimize icabet ederek evlerini, araçlarını, iş yerlerini bayraklarımızla süsleyen tüm vatandaşlarıma teşekkür ediyorum.
Pazar günkü tablo Gazi Mustafa Kemal'in de muradını yansıtmıştır. Gazi'nin yaklaşık bir asır önce yaptığı şu ikaz son derece mühimdir. Çevresindeki kimi şahısları, Gazi Mustafa Kemal bakınız nasıl uyarıyor, 'Beni övme sözlerini bırakınız, gelecek için neler yapacağız onları söyleyin.' Evet, Cumhuriyet'i sahiplenmek, Gazi'nin emanetine sahip çıkmak, övgü yarışına girmekle olmaz, ülkenin geleceğine ufuk çizmekle olur. Gazi'nin mirasını gerçek anlamda yaşatanlar, millete efendilik taslayanlar değil, 85 milyonun tamamına hizmetkarlık yapanlardır. Biz, işte bunu sağladık, bunu başardık."
"BUNLARIN KİM OLDUKLARINI BİLİYORUZ"
Kendi dönemlerine kadar Türkiye'nin en büyük sorununun, milletin kurduğu Cumhuriyet'i milletin değerleriyle, inancıyla, kültürüyle hesaplaşma aracı haline dönüştüren istismarcılar olduğunu dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gardırop Atatürkçüleri yıllarca bu ülkeyi ikinci sınıf demokrasiye, ikinci sınıf ekonomiye mahkum ve mecbur etmişlerdir. Cumhuriyet'e ve kazanımlarına gardırop Atatürkçüleri kadar zarar veren başka bir kesim olmamıştır. Gazi'nin vefatından sonra milleti yıllarca inim inim inletenler işte bunlardır. Milleti mümeyyiz görmeyip, yıllarca sandığı önünden kaçıranlar bunlardır. Rahmetli Menderes'ten merhum Özal'a kadar, Türkiye sevdasıyla çalışanlara hayatı zindan edenler bunlardır. Güya Cumhuriyet'i koruma adına 1960'tan itibaren her 10 yılda bir milli iradeye kastedenler bunlar, Anadolu insanını 'takunyalı, örümcek kafalı, makarnacı, yobaz, göbeğini kaşıyan adam' diyerek aşağılayanlar bunlardır. Kızlarımızı kılık kıyafetlerinden dolayı üniversite kapılarında ağlatanlar bunlardır. Kadınların sadece okuma hakkını değil, kamuda çalışma ve seçilme hakkını da gasbedenler yine bunlardır. 'Cumhuriyet mitingleri' adı altında darbe çığırtkanlığı yapanlar bunlardır. Sırf oy tercihleri sebebiyle depremzedelerimize hakaret edenler yine bunlardır, bu faşist zihniyetin mensuplarıdır.
Milletle ve milli iradeyle barışmak istemeyen bu çevreler, bugün de farklı yöntemlerle içlerindeki nefreti kusmaya devam ediyor. Biz, bunların kim olduklarını ve hangi habis niyetlerle hareket ettiklerini gayet iyi biliyoruz. Cumhuriyet kutlamalarına bile nefret söylemi bulaştıran bu güruha asla boyun eğmeyeceğiz, hiçbir zaman prim vermeyeceğiz."
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, "Avrupa ve Amerika'nın koşulsuz desteğini arkasına alan İsrail yönetimi tam 25 gündür tüm dünyanın gözleri önünde insanlık suçu işliyor." dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi.
Demokrasiden ve milli iradenin rehberliğinden ne 40 yılı aşan siyasi hayatı boyunca ne de 21 yıllık iktidarları döneminde asla sapmadıklarını belirten Erdoğan, hizmet ve eser siyasetini dünya görüşlerinin merkezine yerleştirdiklerini, siyasi ikballeri uğruna milleti kutuplaştıranlardan değil, tüm kesimleriyle toplumu kucaklaştıranlardan olduklarını söyledi.
Erdoğan, kimseyi dışlamadan, farklılıkları tehdit olarak görmeden herkesi aynı hedef, aynı kader etrafında toplayarak milli birliği tahkim ettiklerini vurgulayarak, "Yılların ihmallerini gidermekte kalmadık, Gazi'nin 'En büyük eserim' dediği Türkiye Cumhuriyeti'ne tarihinin en büyük yatırımlarını kazandırdık. Milli iradeyi hakim kılmak, demokrasimizi tüm kurum kurallarıyla tesis etmek, cumhurla Cumhuriyet arasına çekilen tel örgüleri kaldırmak, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilelebet payidar olması için gece gündüz demeden çalıştık, çabaladık, mücadele verdik." diye konuştu.
"TÜRKİYE 100. YAŞINI KUTLARKEN DAHA ÖNCE OLMADIĞI KADAR GÜÇLÜDÜR"
Eksiklerle kusurların, yapılmak istenip de tüm gayretlere rağmen yapılmayan şeylerin de şüphesiz olduğunu dile getiren Erdoğan, "Elini vicdanına koyan herkesin kabul edeceği gerçek şudur; Türkiye Cumhuriyeti 100. yaşını kutlarken daha önce hiç olmadığı kadar güçlüdür, güvendedir, itibarlıdır. 21 yıl boyunca karşılaştığımız onca engele, zorluğa ve saldırıya rağmen bu hayali gerçeğe dönüştürmenin haklı gururunu yaşıyoruz." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, pazar günü itibarıyla girilen Cumhuriyet'in ikinci asrını Türkiye Yüzyılı ile taçlandırmayı hedeflediklerini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Daha fazla demokrasi, özgürlük, güvenlik, kardeşlik, refah, huzur ve kalkınma için 85 milyonun tamamını Türkiye Yüzyılı'nın inşasına destek olmaya davet ediyoruz. Biz birlikte Türkiye'yiz. Biz tüm zenginliklerimizle büyük Türk milletiyiz. Biz tarihi şanlı zaferlerle dolu kahraman ecdadın torunlarıyız. Bize yakışan birliktir, beraberliktir bir duvarın tuğlaları gibi kenetlenmektir. Bunu başardığımızda Allah'ın izniyle önümüze çıkacak hiçbir engel yoktur. El ele gönül gönüle vererek Türkiye Yüzyılı'nı, kucaklaşmanın, büyümenin, kalkınmanın ve barışın yüzyılı yapacağımıza yürekten inanıyorum. Görüş farklılıklarına rağmen Türkiye ortak paydasında ve Türkiye Yüzyılı ülküsünde birleşen herkese buradan teşekkür ediyorum."
"İSRAİL YÖNETİMİ 25 GÜNDÜR TÜM DÜNYANIN GÖZLERİ ÖNÜNDE İNSANLIK SUÇU İŞLİYOR"
Cumhuriyet'in 100. yaşını Gazzelilerin ve Filistinlilerin katliama uğradığı hüzünlü bir dönemde karşıladıklarını anımsatan Erdoğan, şunları söyledi:
"7 Ekim'den bu yana Gazzeli kardeşlerimiz çok büyük bir zulme ve vahşete maruz bırakılıyor. Avrupa ve Amerika'nın koşulsuz desteğini arkasına alan İsrail yönetimi tam 25 gündür tüm dünyanın gözleri önünde insanlık suçu işliyor. El Ehli Hastanesi'nden sonra dün de Gazzeli kardeşlerimize hediyemiz olan dostluk hastanesi İsrail güçleri tarafından hedef alındı. Kanser hastalarını tedavi eden bu kritik sağlık kuruluşu İsrail barbarlığının en son kurbanı oldu. Kanser hastaları ilaca erişim imkanlarını yitirdi. Oysa savaşta bile hastanelere dokunulmaz, hasta taşıyan ambulanslar vurulmaz, bir ülkenin veya şehrin sağlık altyapısı çökertilmez. Örgütler ile devletler arasındaki en büyük fark işte budur."
Erdoğan, devletlerin savaş hukukuna uymakla mükellef olduğuna işaret ederek, "Sadece bu saldırı bile tek başına İsrail'in hiçbir hak, hukuk ve insani değer tanımadığını ispata yeterlidir. İsrail'in doğrudan sivillere yönelik saldırıları sonucunda bugüne kadar çoğu bebek, çocuk ve kadın olmak üzere 8 bin 500 Filistinli şehit edildi, 21 binden fazla Filistinli kardeşimiz yaralandı. Birleşmiş Milletler'e göre 1000'den fazla cenaze halen yıkıntıların altında. Yerlerinden edilenlerin sayısı 1 milyonu aştı. Gazze'deki binaların çok önemli bir kısmı yıkıldı veya tahrip oldu. Elektriği, suyu, yakıtı, gıdası üç hafta önce kesilen Gazzeliler bir taraftan açlıkla diğer taraftan da ağır bombardımanla adeta kıyıma uğruyor." ifadelerini kullandı.
"İSRAİL'İN BİR AN ÖNCE DURDURULMASI GEREKTİĞİNE İNANIYORUZ"
Demokrasi ve insan haklarının beşiği olma iddiasındaki ülkelerin bu kıyıma aleni destek verdiğine dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye olarak ilk günden bu yana sergilediğimiz insani, adaletli ve onurlu tavrı bugün de sürdürüyoruz. Sivillere yönelik eylemleri kabul etmediğimizin altını her fırsatta çiziyoruz. Daha fazla kan dökerek, daha fazla çocuk öldürerek, daha fazla hastane, okul, cami, kilise, pazar yeri vurarak, Gazze'ye daha fazla bomba yağdırarak güvenliğin sağlanamayacağını ifade ediyoruz. Devlet aklını tamamen yitirdiği görülen ve örgüt gibi davranan İsrail'in bir an önce durdurulması gerektiğine inanıyoruz. Gazze'de işlenen savaş suçlarının faillerinin hukuk önünde hesap vermesi için görüşmelerimiz devam ediyor. Gazzeli mazlum ve masumların hakkını her platformda sonuna kadar savunacağız."
Erdoğan, çatışmaların daha fazla büyümeden sona erdirilmesine dair politika önerilerini AK Parti'nin grup toplantısında paylaştıklarını hatırlatarak, şunları kaydetti:
"28 Ekim'de Atatürk Havalimanı'nda gerçekleştirdiğimiz Büyük Filistin Mitingi ile de Gazzeli kardeşlerimizin yanında olduğumuzu gösterdik. 1,5 milyondan fazla insanımızın iştirak ettiği mitingimiz başta İsrail olmak üzere dünyanın birçok yerinde çok yakından takip edildi. Mazlum ve mağdurların hamisi olan ülkemiz bu konudaki hassasiyetini güçlü biçimde ortaya koydu. Pazar günü Londra'dan Paris'e, New York'tan Berlin'e, Pakistan'dan Lübnan'a kadar dünyanın farklı köşelerinde ahlak, vicdan ve hassasiyet sahibi insanlar Gazzeli mazlumlar için sokaklara döküldü. İsrail ile dayanışma adına sadece gösterileri değil, Filistin bayrağını bile yasaklayan Batılı ülkelerden yükselen bu tepkileri çok kıymetli buluyoruz. İstanbul'daki mitinge iştirak ederek Gazze için kıyama kalkan siyasi parti genel başkanlarına, sanatçılara, yabancı misafirlerimize ve 1,5 milyonu aşkın yürekli insana burada tekrar teşekkür ediyorum."
"YENİ BİR GÜVENLİK MEKANİZMASININ TESİS EDİLMESİNİ GEREKLİ GÖRÜYORUZ"
Erdoğan, 25'inci günü geride kalan katliamın önüne geçilmesinin, en öncelikli mesele olduğunu vurgulayarak, "Bunun için evvelemir de ateşkesin sağlanması, ardından da kalıcı barışa giden yolun açılması gerekiyor. İlgili tüm tarafların iştirakleriyle düzenlenecek Filistin İsrail Uluslararası Barış Konferansı'nın bunun için en uygun platform olacağı kanaatindeyiz. Bölgedeki aktörlerin işbirliğinde yeni bir güvenlik mekanizmasının tesis edilmesini gerekli görüyoruz. Böyle bir adım atılması halinde Türkiye olarak sorumluluk almaya hazırız. Bizim amacımız bölgemizi içine sürüklendiği bu anafordan çıkarmaktır." diye konuştu.
Savaşı diplomatik yollarla sona erdirmek için çalışırken Gazzelilere tüm imkanlarla sahip çıkmaya devam ettiklerini söyleyen Erdoğan, "Mısır makamlarıyla koordinasyon içinde bugüne kadar 10 uçak dolusu yardım malzemesini El Ariş Havalimanı'na sevk ettik. Aralarında doktorların, sağlıkçıların, AFAD, Kızılay, basın mensuplarının da olduğu 54 görevlimizin bölgeye intikalini sağladık. Ülkemizin gönderdiği ve bir kısmı Gazzeli kardeşlerimize ulaşan yardım malzemelerinin toplamı 213 tonu buldu. Daha fazla insani yardım tırının Refah Kapısı'ndan Gazze'ye girişine izin verildikçe biz de yardımlarımızı artıracağız." bilgisini verdi.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, "İsrail'in katliamlarına ses çıkarmayan tatlı su hak savunucularından insanlığa da dünyaya da hiçbir hayır gelmez." dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi.
Gazze ile Mısır arasındaki Refah Sınır Kapısı'nın açık tutulması konusunda uluslararası toplumun İsrail yönetimine baskı yapmasının önemine işaret eden Erdoğan, Türkiye'nin dünkü gibi bugün de Filistinli kardeşlerinin yanında olduğunu ve bunun gereğini yerine getirdiğini söyledi.
Erdoğan, "Ancak başta Avrupalı ülkeler olmak üzere Batı dünyası, Gazze'deki insanlık sınavında bir kez daha sınıfta kalmıştır. Tam 25 gündür çocuklar ölüyor, kadınlar ölüyor, hastaneler bombalanıyor. Tam 25 gündür 360 kilometrekarede 2,3 milyon mazlum hayatta kalma mücadelesi veriyor. Tam 25 gündür Gazze'de insanlığa ait ne kadar haslet varsa hepsi tek tek yok ediliyor ama Avrupa Birliği bırakın İsrail'i kınamayı, çıkıp ateşkes çağrısı bile yapamıyor." diye konuştu.
Uluslararası basın kuruluşlarının, 34'ten fazla meslektaşları Gazze'de öldürüldüğü halde eleştirel tek cümle dahi kuramadığına dikkati çeken Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Bunu yapmadıkları gibi hepsi bir ağızdan İsrail mezalimine kılıf uydurmaya çalışıyorlar. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Gazze'deki Birleşmiş Milletler kuruluşlarının ve personelinin hedef alınmasını sadece seyrediyor. İnsan hakları kuruluşları, 25 gündür işlenen insanlık suçları karşısında hiçbir tepki göstermiyor. Hasılı, mesele Türkiye ve İslam dünyası olunca ortalığı ayağa kaldıranlar, İsrail'in savaş suçları karşısında ortalıkta görünmemeyi tercih ediyor. Bugün binlerce Gazzeli çocuğun ölümüne seyirci kalanların, yarın herhangi bir konuda söyleyecekleri hiçbir sözün kıymetiharbiyesi olmaz. Asıl olan zor zamanda konuşmaktır, hakikatleri bugün dile getirmektir, hakkı bugün haykırmaktır. İsrail'in katliamlarına ses çıkarmayan tatlı su hak savunucularından insanlığa da dünyaya da hiçbir hayır gelmez."
Erdoğan, bundan sonra da dik ve kararlı duruşlarını koruyacaklarının altını çizdi.
"30 YIL SONRASININ HEDEFLERİNİ BELİRLİYORUZ"
Uluslararası alanda etki sahibi bir ülke olmanın yolunun, tüm unsurlarıyla ekonomisi güçlü ülke olmaktan geçtiğine işaret eden Erdoğan, bu anlayışla Türk ekonomisini güçlendirmeye, büyütmeye, karşılaştığı zorlukların üstesinden başarıyla gelmesi için çalışmaya devam ettiklerini belirtti.
Erdoğan, eylül başında Orta Vadeli Program'ı kamuoyuyla paylaştıklarını dile getirerek, şöyle devam etti:
"2024 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı, geçen hafta yayımlandı. Geçtiğimiz haftalarda 12. Kalkınma Planı'nı Meclisimizin takdirine sunduk. 2024-2028 yıllarını kapsayan 12. Kalkınma Planı'nı Meclis görüşmeleri tamamlandıktan sonra yürürlüğe koyacağız. Katılımcı bir anlayışla tüm taraflarla istişare edilerek hazırlanan planın en önemli özelliği 2053 vizyonumuza ışık tutmasıdır. Birileri parti içi kavgalarla, Güneş Motel utancını aratmayan pazarlıklarla, siyasete güveni zedeleyen ayak oyunlarıyla günlerini geçirirken biz 30 yıl sonrasını düşünüyoruz, 30 yıl sonrasının hedeflerini belirliyoruz."
"2053 HEDEFİMİZ 7,7 TRİLYON DOLAR MİLLİ GELİR DÜZEYİNE ULAŞMAKTIR"
Cumhuriyet'in 100. yılına 21 sene öncesiyle kıyas dahi edilemeyecek kadar güçlü bir ülke olarak girildiğini dile getiren Erdoğan, "İstanbul'un fethinin 600. seneidevriyesini inşallah satın alma paritesine göre dünyanın ilk 5 ekonomisinden biri olarak karşılayacağız." dedi.
Erdoğan, Türkiye ekonomisi için 2053 hedeflerinin 7,7 trilyon dolar milli gelir düzeyine ulaşmak olduğunu söyleyerek, Türkiye'nin, bugün birileri için hayal gibi görünen bu seviyeyi yakalayacak potansiyel, imkan ve kapasiteye fazlasıyla sahip olduğunu vurguladı.
"3,3 MİLYON ÖĞRENCİMİZİN TOPLAM 27 MİLYAR LİRALIK BORCUNU SİLDİK"
Bu hedeflere giderken en kritik hususun, günlük sorunlarda boğulmamak olduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Gözümüzü ufuktan ayırmamaya hassasiyet gösteriyoruz. Meydanlarda vatandaşımıza verdiğimiz sözleri, ekonomimizin şartlarını zorlama pahasına tutmaya devam ediyoruz. Örgün eğitimdeki üniversiteli gençlerimize vaadimiz olan cep telefonu ve bilgisayar desteği ile ücretsiz 10 cigabaytlık internet sözümüzü geçen hafta yerine getirdik. Gençlerimizin kendilerini en iyi, en donanımlı şekilde yetiştirebilmeleri için hiçbir fedakarlıktan kaçmıyoruz. Göreve geldiğimizde yükseköğrenim öğrencilerimizin, kredi burs miktarı 45 liracıktı. Biz bu rakamı 27 kat artışla 2023 yılı itibarıyla lisansta 1250 liraya, yüksek lisansta 2 bin 500 liraya, doktorada 3 bin 700 liraya çıkardık. Ayrıca kredi almış öğrencilerimizin, geri ödemelerindeki TEFE-TÜFE oranlı güncellemeleri silerek yalnızca anaparanın ödemesini temin ettik. Bu şekilde 3,3 milyon öğrencimizin toplam 27 milyar liralık borcunu silmiş olduk."
Başkan Erdoğan, şartları taşıyan öğrencilerin burs, başvuran her öğrencinin de kredi imkanından faydalanmasını sağladıklarını belirterek, "Aynı şekilde tek bir öğrencimizi dahi açıkta bırakmamak için yurtlarımızın sayısını ve yatak kapasitesini artırdık. Bu sene 950 bini aşkın gencimize yurtlarımızda barınma imkanı sunuyoruz." dedi.