İşgalci İsrail, 7 Ekim'den bu yana abluka altına aldığı Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının şiddetini artırarak devam ettiriyor.
İşgalci İsrail, 7 Ekim'den bu yana abluka altına aldığı Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının şiddetini artırarak devam ettiriyor.
Geçtiğimiz günlerde Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın, İsrail'e 'Savaş suçu işliyorsun" uyarısının ardından Uluslararası Ceza Mahkemesi'nden (UCM) benzer bir açıklama gelmesi dikkat çekti.
Öte yandan hukukçular, İsrail'in UCM önünde hesap vermesini gerektirecek birçok savaş suçu işlediğine vurgu yaptı.
Hukuk ve Fikir Platformu Başkanı Faruk Keleştimur, "İsrail'in Gazze'de yürüttüğü soykırım ve katliamın hiçbir tutar yönü yoktur.Zaten soykırım, savaş suçu bahsinin de ötesinde bir suç olarak karşımıza çıkmaktadır.Soykırımın hiçbir sebebi ve gerekçesi olamaz. Bugün İsrail'in yürüttüğü eylemler, yeni doğanların içinde bulunduğu hastanelerin hedef alınması, nüfusun Gazze'ye hapsedilerek bombalanması, ayrım gözetmeksizin sivil yerleşim yerlerinin vurulmasının hepsi soykırıma tahvil olabilecek eylemlerdir." dedi.
Tam ablukanın kabul edilemez olduğunu kaydeden Avukat Keleştimur, "Refah sınır kapısının kapatılarak Gazze'nin dış dünya ile olan ilgisinin tamamen kesilmesi de ayrı bir bahistir. Gazze'de savaş hukukuna hiçbir şekilde uygun olmayan surette 'tam abluka' uygulanmaktadır. İlaç, gıda ve zaruri enerji içeri girememektedir. Bu durum, İsrail'in soykırımının tam ablukayla desteklenmesi anlamına gelmektedir.İsrail'in mevcut uygulamaları, insan hakları hukuku ya da insancıl hukukla uyumlu olmak bir yana, hukukun bu dallarını ortaya çıkaran acı vakıaların tekrarı niteliğindedir. Uluslararası Ceza Mahkemesi başta olmak üzere BM İnsan Hakları Konseyi, ulusal mahkemeler ve çeşitli yargı organlarında seslerini yükseltmeleri gerekmektedir. Sivil toplumun da BM Ekonomik ve Sosyal Konsey başta olmak üzere bütün uluslararası platformlarda İsrail'in yaptığı soykırımları anlatması önemli bir kazanım sağlayacaktır." ifadelerini kullandı.
Avukat Ferhat Çakır, "İsrail aleni bir şekilde savaş suçu işliyor. Hastanelerin bombalanması, sivillerin sığındıkları yerlerin hedef alınması savaş suçudur. Nitekim gelinen noktada bu durum yüksek sesle dillendirilmeye başlandı. İsrail'in yaptıkları bütün uluslararası hukuku ayaklar altına almaktan ibarettir. Bugün bu duruma karşı vicdanı olan herkes sesini yükseltmektedir. Bir milletin göz göre temel gıdadan bile mahrum bırakılması savaş suçundan da öte bir durumdur." şeklinde konuştu.
Avukat Muhammed İnceyılmaz, "İsrail'in uzun yıllardır Gazze'ye abluka uygulayarak orada yaşayan insanları ağır yaşam koşullarına maruz bırakması, sistematik olarak saldırılar düzenleyerek insanları öldürmesi soykırım suçunu oluşturmaktadır. Bugüne gelindiğinde ise halihazırda devam eden silahlı çatışmalarda İsrail'in sivilleri hedef alması, hastaneleri bombalaması, çocukları öldürmesi, gazetecileri öldürmesi gibi eylemler de Savaş suçları kapsamındadır.İsrail 1948'den bugüne kadar yaptığı eylemlerle Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Tüzüğü'nün 6, 7 ve 8. Maddelerini açıkça ihlal etmektedir. Bu doğrultuda bu katliamı yapan Netanyahu ve İsrail hükümeti savaş suçlusu olarak yargılanmalıdır." dedi.
Hukukçular Birliği Vakfı Genel Başkanı Avukat Yaşar Baş: Gazze'de yaşanan siyonist vahşetin failleri, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin statüsünü belirleyen Roma Tüzüğü'nde yer alan suçların tamamını birlikte işlemektedir. Uluslararası insancıl hukukun bu kadar yoğun ihlaline tarihin hiçbir döneminde rastlanmamıştır. İnsanlık dışı bu suçlarla ilgili uluslararası yargılama yetkisi Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne ait. Biz Hukukçular Birliği Vakfı olarak, Gazze'de yaşanan siyonist vahşetin sorumluları hakkında işlem yapılması için Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcılığı'na başvurmak üzere hazırlık yapıyoruz.