Seçimlere 'müstakil' gireceğini ilan eden İYİ Parti zaman ayarlı kriz ve istifalarla boğuşuyor.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in "İsterse en yakınım olsun. Vallahi billahi değiştireceğim. En yakınım olsun, en güvendiğim olsun. Kazık atan herkesi buradan silmezsem adımı değiştireceğim. Defolup gitsinler" restinin etkileri sürerken; parti binasındaki telefonların dinlendiği ve milletvekili adaylarından birer milyon TL alındığı söylentisi çıktı.
Akşener, "Oğlunun banka hesaplarının gayri resmi kontrol edildiğini" öne sürerek, "Benim ve ailemin belediyelerde işi-gücü yok. Kanıtlanırsa siyaseti bırakırım" açıklamasında bulundu.
KUZEN DİLEKÇE VERDİ: AKŞENER'İN HESAPLARI İNCELENSİN
İYİ Parti'yi karıştıran tartışma ise Ümit Dikbayır ve Cem Özdemir arasında çıktı. Özdemir İYİ Parti'nin kasasının 16 milyon TL ekside olduğunu söyledi. Dikbayır ise "Kasada 132 milyon varken, şimdi bu para nerede" diye sordu.
İYİ Parti Disiplin Kurulu'na dilekçe veren Dikbayır, Meral Akşener ve ailesinin, Akşener'in özel kalem müdürü ve eşinin de banka hesaplarının incelenmesini istedi.
Yaşanan bu gelişmeler tüm sıcaklığını korurken İYİ Parti Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır'dan İYİ Parti'yi karıştıracak bir çıkış daha geldi.
"Hakkımdaki iddiaların birisi bile kanıtlanırsa milletvekilliğinden istifa edeceğim" diyen Dikbayır, Meral Akşener'e "'Beni yanıltmışlar' deyip açıklama yapmalı. Kendisini kim yanılttıysa, bu iftiraları kim önüne getirdiyse gereğini yapmalı" ültimatomu çekti.
VEKİL BORSASI: 250 BİN, 500 BİN, 1 MİLYON TL...
İYİ Parti'deki yeni yönetimin milletvekillerini maddi durumlarına göre sınıflandırıp, kiminden 250 bin lira, kiminden 500 bin lira, kiminden 1 milyon lira partiye yardım istediğini öne süren Ümit Dikbayır, bu durumun "Partinin parası mı yok, bizden para istendi?" sorularına yol açtığını söyledi.
"ÇALIŞANLARA ZAM YAPMAMAK İÇİN KASADA PARA YOK DİYORLAR"
Daha önce "Kasada 132 milyon varken, şimdi bu para nerede?" sorusunu yönelten Dikbayır, "Yerime mali işlere bakan kişi, benim ne kadar para bıraktığımı bilmez olur mu? Neden öyle söyledi? Çalışanlara zam yapmamak için. Böyle şeyler olur mu? Vallahi, billahi çalışanlara zam yapmamak için kasamızda para olmadığı söylendi" dedi.
Partide "dedikodu kazanının" kaynadığını belirten Dikbayır, "Genel Başkan'a dedikodular götürülüyor. 'Vay efendim bu senin için böyle yapıyor, bu senin için böyle diyor' diye Genel Başkan'ı bunaltanlar var. Partide üç-dört kişi bir araya gelse bunun altında bir şey arıyorlar. Üç-dört kişi bir yerde yemek yiyemez mi? Bir arkadaşımızın ofisine gidip oturup çay kahve içemez miyiz? Böyle şey olur mu? Uğurhan Bey benim 5 yıldır arkadaşım. Ofisine gitmem ya da onun benim yanıma gelmesi kadar doğal ne olabilir?" diye konuştu.
AKŞENER'İN İMZASIYLA KESİN İHRAÇ TALEBİ
Yaşanan bu gelişmelerin ardından İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, Meral Akşener'in yakınlarının hesaplarını incelettiği iddia edilen İYİ Parti Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır'ın tedbirli ve kesin ihraç istemiyle disiplin kuruluna sevk edildiğini açıkladı.
Zorlu, kesin ihraç talebinin Akşener'in imzasıyla gerçekleştirildiğini ekledi.
SEVK GEREKÇESİ TACİZ
Öte yandan CHP yandaşı gazeteci İsmail Saymaz sosyal medya hesabından Ümit Dikbayır'ın sevk gerekçesinin taciz olduğunu iddia etti.
Saymaz, "İyi Parti Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır, Akşener tarafından tedbirli ve kesin ihraç istemiyle disipline sevk edildi. Sevk gerekçesinde, taciz suçlaması yöneltiliyor" ifadelerini kullandı.
İsmail Saymaz iddiaları bugünkü köşe yazısına da taşıdı.
Söz konusu yazından öne çıkanlar şu şekilde;
İyi Parti lideri Meral Akşener, dün Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır'ı tedbirli ve kesin ihraç istemiyle disipline sevk etti. Sevk gerekçesi, Akşener'in oğlu ve kızının banka hesaplarının incelenmesi değil, Dikbayır'ın partideki bir kadın çalışanı birkaç yıl önce taciz ettiği iddiasına dayanıyor.
KADIN ŞİKAYETTE BULUNDU, OLAYIN ŞAHİTLERİ VAR
Dikbayır'la ilgili suçlamaların dile getirildiği bu süreçte kadının partiye gelerek, şikayette bulunduğu kaydediliyor. Ayrıca iki şahidin iddiaları doğruladığı belirtiliyor.
Taciz suçlamasını Dikbayır'a sordum. Dikbayır, "Bugüne kadar işitmedim" dedi. Akşener'in fuhuş oteli işleten emniyet müdürlerinden söz etmesinin de partideki bu gerilimle bağlantılı olduğu belirtiliyor. Akşener, yarın grup toplantısında Dikbayır hakkındaki iddialara değinecek. Dikbayır da bu hafta sonu istifa etmeyi düşünüyor.
CANLI YAYINDA PERŞEMBE GÜNÜNÜ İŞARET ETTİ
Ümit Dikbayır da televizyon programına telefon bağlatısı ile katıldı. Perşembe gününü işaret Dikbayır çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Ümit Dikbayır şu ifadelere yer verdi:
"CEVAP VEREMİYECEĞİM TEK BİR SORU YOK"
Yaklaşık bir buçuk aydır benim üzerimde korkunç bir iftira ve dedikodu kumpası var. Ben bir buçuk aydır sabrediyorum. Niye sabrediyorum? İYİ Parti'ye milyonlarca insan oy verip umut bağladı. Teşkilatlarımızdan insanlar sahada çalıştı. Bütün bu arkadaşlarımızın emeklerine halel gelmesin diye sabrediyordum. Artık durum öyle bir hal aldı ki olanları anlatmam farz oldu. Perşembe akşamı olanları anlatacağım. Ortada çok kirli bilgi dolanıyor. Ben şimdi bir süreç yürüyorum. Üstüme atılan iftiraların hiçbirini kabul etmiyorum. Benim cevap veremeyeceğim tek bir soru yok. Ben bu iftiraların, kumpasların üzerimde kalmaması için süreç yönetiyorum.
"HER ŞEYİN BİLİNMESİ LAZIM"
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına ve Meclis Divanı'na dilekçe vereceğim. Dokunulmazlığımın kaldırılmasını talep edeceğim. Bu süreci tamamlayıp gelip anlatacağım. Vatandaşlarımızın her şeyi bilmesi lazım.
"ÇIKIP EDEPSİZ EDEPSİZ AÇIKLAMA YAPIYORLAR"
İstifam söz konusu değil. Ben bu partinin kurucusuyum, benim emeğim var. Şimdi çıkıp edepli edepsiz açıklama yapıyorlar. Kürşad Bey çıkıp 'siyasi kalpazanlar' dedi. Ben bunların hepsine tek tek yanıt vereceğim. Bilgehan Yılmaz'a yanıt vereceğim 'çürük elmalar' dedi. Genel başkana yanıt vereceğim. Ben Sakarya'da bana oy atan milletimizi, teşkilat arkadaşlarımızı utandıracak en küçük bir şey yapmadım. Bundan sonra bana atılacak her iftiranın takipçisi olacağım.
"İTTİFAK TARAFTARIYIM"
Parti bir karar alır biz bu kararlara uymak zorundayız ama yanlış bulduğumuzu doğru bulduğumuzu söylemek sorundayız üstümüzde sorumluluk var. Ben Ankara ve İstanbul başta olmak üzere bütün alınan Millet İttifakı'nın belediyelerinde tekrar bir iş birliği yapılması taraftarıyım.
"İDDİALAR DOĞRU ÇIKSIN İSTİFA EDERİM"
Ben kendimden eminim dokunulmazlığımı kaldıracağım. Bu iddialardan bir tanesi doğru çıksın ben milletvekilliğinden istifa edeceğim. Akşener bu iddialarla ilgili benim gözümde kuşkulu değil. Genel Başkan Meral Akşener'i dedikodu zinciri içinde boğdular. Ben onları da söyleyeceğim.
"BENDEN 500 BİN TL İSTENDİ"
"Biz meclis açıldıktan sonra meclise gittik kısa bir süre sonra milletvekillerinden para istendi. 'Biz partiye bina alacağız, kampanya yapacağız' denseydi kimin ne durumu varsa verirdi." diyen Dikbayır, "Sizden de para istendi mi?" sorusuna "Vekillerden partinin parası yok diye para istediler, benden 500 bin TL istediler, ben vermedim, diğer vekiller bana sordu ben de valla ben görevi bırakırken partinin parası vardı o yüzden ben vermiyorum dedim. Aslında çalışanların maaşını yükseltmemek için para yok yalanı attılar bugünkü açıklamalarında para var dediler hani para yoktu kendileriyle çelişkiye düştüler" dedi.
İYİ PARTİ'DEN BİR AYRILIK DAHA
İYİ Parti Ağrı Milletvekili adayı ve Merkez Disiplin Kurulu Üyesi Çağdaş Çelik partisinden istifa etti.
Ayrılığına ilişkin sosyal medya hesabından açıklamada bulunan Çelik şu ifadeleri kullandı:
"Kurucu üyelerinden biri olduğum İyi Parti, ne yazık ki kuruluş ilke ve amaçlarından giderek uzaklaşmış kurumsal kimliğini ikili ilişkilere teslim etmiş bir tabloya bürünmüştür. İktidara talip olan, ülke yönetimini proje ve stratejileriyle yönetme vaadi olan partimizin yönetim mekanizmaları liyakati değil sadakati esas alan bir tavra girmiş, parti içi demokrasinin ve istişarenin önü tıkanarak bu konuda eleştiri dahi kabul etmez bir çıkmaz oluşmuştur.
Üzülerek belirtmek isterim ki bu noktaya bir günde gelinmemiştir. Uzun süredir devam eden ve onarılmasını umduğumuz sistem sorunları sürekli halı altına süpürmüş, yok edemediği gibi artık tahammül edilemez bir yere taşımıştır. Cumhurbaşkanlığı seçiminde izlenen yolun öz eleştirisi yapılmadan yerel yönetimler seçiminde takınılan tavır partimizin hedeflerinden uzaklaştığı ve konforlu muhalefeti benimsediğini düşündürmektedir.
Bugün yaşanan kriz ve sancıların ayyuka çıkma sebebi ise parti yönetiminin Türkiye'yi sadece İstanbul ve Ankara'dan ibaret sanması ve parti yönetimini sadece bu şehirlerden ibaret kurmasıdır. Ayrıca yerel yönetimler seçinde aday belirleme süreçlerinde hiçbir matematiksel ve sosyal veriye dayanmadan, gerçeklikler değerlendirilmeden izlenen yoldur.
Zira gözümün bebeği Eskişehir'de yaşanan aday belirleme süreci de tüm kamuoyunda sözlerimi ispatlamıştır. Yinelemekte fayda var ki hiçbir matematiksel ve sosyolojik veriye dayanmayan, şehirde yaşamayan bir Büyükşehir Belediyesi Başkan adayının çıkartılması bu hususların sadece gün yüzüne çıkan kısmıdır. Aday belirleme süreçleri artık partimizde bilimsel ve sosyolojik verilere göre değil sözüm ona sadakat (!) ve ikili ilişkiler üzerinden yürütülmektedir. Ne yazıktır ki, gelinen noktada büyük umut ve emeklerle kurduğumuz İyi Parti, siyasi bir parti olmaktan çok, Genel Başkanın kapısının önünde dönen ikili ilişkilerle yönetilen, Meral Akşener'i sevenler derneği halini almıştır.
Partimiz iktidar hedefinden ve kuruluş ilkelerinden uzaklaştığı gibi aday belirleme süreçlerinin hür ve müstakil adı altında CHP ile yapılacak gizli ittifaklara delalet olduğu şüphesi yoğunlaşmıştır. Yıllardır bu partide mücadele etmiş, parti bayrağını memleketin her köşesinde dalgalandırmak için maddi ve manevi bedel ödemiş, verdiği mücadele için hiçbir beklenti içine girmemiş bir nefer olarak bu konuda yaptığımız en ufak eleştiriler bile ciddiye alınmamış hatta eleştirilerimizin neticesi aleyhimizde kullanılmak için her yol denenmiştir.
Partiye emek verenlerin dışlandığı, genel başkana yakın özel isim ve o isme yakın olanların parti kurum ve kurullarını hiçe sayarak adeta kafa kafaya vererek bizleri aforoz etme çabaları ise bardağı taşıran son hamle olmuştur. Özellikle Eskişehir Milletvekilimiz Nebi Hatipoğlu'nun istifası sonrası şahsıma reva görülen bu mobbing süreci hızlanmış, özel ilişkiler ve sosyal medya hesaplarındaki beğeniler bile bir tehdit aracı olarak kullanılmak istenmiştir.
Birbirinden farklı siyasi görüşlere sahip olan aile bireylerim üzerinden birtakım dedikodular türetilmiş ve nahoş bir etiketleme çabasına girilmek istenmiştir. Partimiz her gidenin suçlu olduğunu iddia ederek, neden sorusunu sormadan hiçbir yere varamayacağı gibi parti içi demokrasiyi ve istişareyi tıkayarak mevcut partililerini de hızla kaybettiğini görmezden gelmeye devam etmektedir. Henüz bir parti olmadan başlayan ve en yoksun, en zorlu zamanlarda sırtladığımız partimizde mücadeleye yeni katılmışların bize kapıyı göstermelerinden ve bu gücü genel başkan odasının önünden almaları katlanılması zor bir durumdur ve gereğini yapmak şahsım adına farz olmuştur.
Görünen odur ki artık İyi Parti'de mücadele etmenin, liyakatin ve bazı yaraları zamanla sarmanın mümkünatı kalmamıştır. Bu sebepler ışığında Gençlik Kolları Eskişehir İl Başkanlığı, Gençlik Kolları Genel İdare Kurulu Üyeliği, Bölge koordinatörlüğü, Ağrı Milletvekili adaylığı ve Merkez Disiplin Kurulu üyeliği gibi hemen her kademesinde üstün özveri ile görev yaptığım İyi Parti'den istifa ettiğimi tüm kamuoyuna duyurmak istiyorum. Görev sürem boyunca birlikte çalıştığım yol arkadaşlarıma, değerli büyüklerime, kardeşlerime teşekkür ediyor ve varsa hakkımı helal ediyorum. Üzerimde hakkı olan herkesten haklarını helal etmelerini temenni ediyorum.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün söylediği gibi; muhtaç olduğu kudreti damarlarındaki asil kandan alan bir Türk genci olarak, inandığım ve benimsediğim yolda gerekirse tek başıma yürüyeceğim. Herhangi bir tartışmaya mahal vermemek adına belirtmek isterim ki, aktif siyasi hayatıma şimdilik bir virgül koyuyor ve istifamın ardından herhangi başka bir siyasi parti rozeti takmayacağımı belirtmek istiyorum."
AMAÇ BELLİ: AKŞENER'İ ZORLA BASKIYLA MASAYA OTURTMAK
Takvim.com.tr, İYİ Parti'deki depremin perde arkasında Meral Akşener'i baskı altına alıp ittifaka zorlamak olduğunu yazdı.
Bu durumun somut örnekleri ise şöyle;
Bahadır Erdem "ittifaksız yerel seçim kararına itiraz" ettiği için ayrıldığını öne sürdü.
Akşener'in 'abi' dediği Cihan Paçacı seçimlere müstakil girilmesine karşı çıktığını beyan etti.
"Akşener'in hesapları incelensin" dilekçesi veren Ümit Dikbayır'ın ise karın ağrısı başka çıktı. Dikbayır, İmamoğlu ve Yavaş'ın desteklenmesini istiyor.
EKREMCİLER KÖŞE BUCAK SIKIŞTIRIYOR
Ekremciler de İYİ Parti'ye köşe köşe ittifak baskısında bulunuyor. İsmail Saymaz, "Akşener koltuğunu koruyamaz" dedi.
İYİ PARTİ'Yİ KARIŞTIRAN EL İMAMOĞLU MU?
Takvim.com.tr'nin somut örneklerle yazdığı Meral Akşener'e ittifak dayatmasına Hürriyet Gazetesi köşe yazarı Abdulkadir Selvi de dikkat çekti. Selvi geçtiğimiz günlerdeki köşe yazısında "Akşener tehdit mi ediliyor? İddialar neden şimdi gündeme getiriliyor?" sorularını sordu.
İYİ Parti'deki krizde Ekrem İmamoğlu'nun parmağına dikkat çeken Selvi, "Akşener, ittifak yapmayacağını açıkladıkça bir el İYİ Parti'yi karıştırmaya başladı. Bu el Ekrem İmamoğlu'nun eli olabilir mi? Orasını bilemiyorum ama Akşener'e, ittifak yapması için diz çöktürülmeye çalışılıyor" dedi.
YİNE İTTİFAK ÇIKIŞI
Gelişmelerin ışığında Ekrem İmamoğlu bir kez daha "İttifak" çıkışı yaparak Akşener'i sıkıştırdı.
İYİ Parti'den İstanbul aday adayı olduğunu duyuran İBB İYİ Parti Grup Sözcüsü Suat Sarı hakkında, "Aday adayı olmak önemlidir. Suat Sarı değerli bir arkadaşımız. Kararında başarılar dileriz kendisine" diyerek şunları söyledi:
"İttifak meselesi bir kişinin kararıyla değil, partilerle ilgili bir süreçtir. Toplumsal ittifakı en güçlü şekilde kurmaya kararlıyız. Bunun kurumsal olarak da görüşmesi de mümkündür. Bir kişi aday adayıyım diyebilir ama en son karar verecek olan partilerdir.
39 ilçenin tamamına iddia koymak istiyoruz. Böylesi bir zaman dilimi çok hassas. Bizde nihai karar merkezi Parti Meclisi'dir. Biz de en üst seviyede tavsiyelerimizi ileteceğiz. 2024 yerel seçimini Türkiye'de büyük bir değişimin ana adımı olarak görüyorum. Bu anlamda çok büyük bir sorumluluk sahibiyiz. 2024 Mart ayına amasız, fakatsız doğruları yapmak için çaba sarf edeceğiz. Aralık, ocak ayına geçmemesini arzu ediyorum. Sonrasında adaylaşan arkadaşlarımızla yol yürüyeceğiz."