"İSRAİL'İN HIRSIZLIĞI DA ARTIK ULUSLARARASI ALANDA DAHA ÇOK DİLLENDİRİLMEYE BAŞLANDI"
Erdoğan, Arap Ligi ile birlikte Riyad'da gerçekleştirilen olağanüstü ortak zirveyle İslam dünyası olarak Filistin meselesindeki duruşlarını ortaya koyduklarını aktararak, zirvede işgalci yerleşimcilerin ilk kez "terörist" olarak tanımlanması başta olmak üzere gerçekten kilometre taşı mahiyetinde kararlar aldıklarına işaret etti.
Başkan Erdoğan, "İsrail'in katilliği yanında, hırsızlığı da artık uluslararası alanda giderek daha çok dillendirilmeye başlandı. Zirve kapsamında teşkil edilen Dışişleri Bakanları Temas Grubu, çeşitli ülkelerde görüşmeler yürüttü. Gazze'de akan kan duruncaya kadar bu görüşmeler devam edecek." ifadelerini kullandı.
Başka adımların da atılması gerektiğine vurgu yapan Erdoğan, İsrailli yöneticilerin işledikleri savaş suçları dolayısıyla sorumlu tutulmalarının bunlardan biri olduğunu söyledi.
"NÜKLEER SİLAHLAR MESELESİNİN UNUTULMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ"
Erdoğan, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi ve Uluslararası Ceza Mahkemesini bu kapsamda mutlaka değerlendirmeleri gerektiğini anlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Aynı şekilde İsrail'in mevcudiyetini kabul ettiği nükleer silahlar meselesinin de unutulmasına izin vermeyeceğiz. İsrail'in atom bombası var mı? Var ama sorarsan 'yok' diyorlar. Biz bunun ne olduğunu gayet iyi biliyoruz ve şu anda Gazze kasabı olan Netenyahu bir savaş suçlusu olmanın ötesinde kesinlikle Gazze kasabı olarak aynen Milosevic nasıl yargılandıysa bu da yargılanacaktır. Gazze'nin yeniden imarıyla ilgili hazırlıkları da şimdiden başlamalıyız. İsrail'in Gazze'yi insansızlaştırma politikalarına karşıda çok net bir duruş sergilemeliyiz. Farklı hevesler peşinde koşan İsrailli yöneticilere şu gerçeği bir kez daha hatırlatmak istiyorum; Gazze, Filistin toprağıdır. Gazze, Filistinlilerindir. Ebediyen de öyle kalacaktır. İslam dünyası olarak Gazze'nin tek bir karış toprağını dahi işgalci İsrail'e bırakmamak hepimizin boynunun borcudur. Bunu sadece Gazzeli ve Filistinli kardeşlerimiz için değil, aynı zamanda kendi güvenliğimiz, kendi toprak bütünlüğümüz için de yapmalıyız. Bugün Gazze'yi işgal edenlerin yarın Arz-ı Mev'ud hezeyanıyla başka yerlere göz dikeceğini çok iyi biliyoruz. Nitekim bu niyetlerini artık saklama ihtiyacı bile hissetmiyorlar. Gazze kasabı Netanyahu, meselenin Gazze veya Ramallah olmadığını yayılmacı hedefler peşinde koştuğunu kameralar önünde bizzat ifşa etti. Dolayısıyla bugün Gazze'yi ve Filistin'i savunmak demek Kudüs'le birlikte Mekke'yi, Medine'yi, İstanbul'u savunmak, Şam'ı, Beyrut'u, Bağdat'ı ve diğer İslam beldelerini de savunmak demektir. Yangının, acının ve feryadın bizim ocağımıza ulaşmasını beklersek Allah korusun o yangın bir gün mutlaka evimize gelecektir."
Başkan Erdoğan, Asya'dan Afrika'ya, Amerika'dan Avrupa'ya 2 milyar ferdi olan büyük aile bir olduklarının şuuru ve duyarlılığıyla hareket ettikleri takdirde kimsenin kendilerini tehdit edemeyeceğini, kimsenin kendilerine parmak sallayamayacağını belirtti.
Filistin halkıyla dayanışmalarını arttırmalarının bilhassa kardeşlerinin bu zor günlerinde çok daha kritik hale geldiğine dikkati çeken Erdoğan, Türkiye olarak uluslararası alandaki çabaların yanı sıra insani yardımları da bölgeye ulaştırmaya çalıştıklarını, Mısırlı kardeşleriyle işbirliği içinde şimdiye kadar 12 uçak dolusu malzeme ve 2 sivil yardım gemisini El Ariş'e sevk ettiklerini kaydetti.
Erdoğan, kanser hastaları ve çocuklar başta olmak üzere yaralıların Türkiye'ye intikalini sağladıklarını belirterek, "Bu hastaları biz de bizzat ziyaret ettik. Ülkemiz ve milletimiz adına acılarını paylaştık. Eşimin himayesinde pek çok ülkeden devlet ve hükümet başkanlarının eşleriyle özel temsilcilerin katılımıyla düzenlenen 'Filistin İçin Tek Yürek' toplantısı da ülkemizin duruşunu göstermesi açısından anlamlıydı." diye konuştu.
Bu çabaları çok yönlü bir şekilde sürdüreceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Son olaylarla birlikte 1967 sınırlarında başkenti Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğe sahip bir Filistin Devleti'nin vücut bulmasının ne kadar önemli olduğu tekrar anlaşılmıştır. Bölgemizde barışa giden yol Filistin Devleti'nin kuruluşundan geçmektedir. Biz, bu çerçevede bir barışın tesisi ve temini için diğer ülkelerle birlikte garantörlük dahil her türlü mesuliyeti üstlenmeye hazırız." ifadelerini kullandı.
"MÜSLÜMANLAR HER GÜN İSLAM KARŞITI MUAMELEYE MARUZ KALMAKTADIR"
Müslümanlar olarak tehdit boyutu artan sorunlardan birisinin de İslam düşmanlığı olduğuna değinen Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Avrupa'nın birçok ülkesinde göçmen nüfusun kahir ekseriyetini oluşturan Müslümanlar her gün bir başka yabancı düşmanı, ırkçı, ayrımcı ve İslam karşıtı muameleye maruz kalmaktadır. Son yıllarda özellikle Batı Avrupa ülkelerinde yaşayan vatandaşlarımıza, mülklerine ve camilerine yönelik saldırı ve tehditlerde artış yaşanıyor. Ocak 2023'ten bu yana İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ülkelerin Avrupa'da bulunan büyükelçiliklerinin önleri başta olmak üzere Kur'an-ı Kerim'in yakıldığı 500'e yakın İslam karşıtı saldırı gerçekleştirildi. Geçen hafta Filistin kefiyesi takan 3 genç ABD'de sokak ortasında silahlı saldırıya uğradı."
Erdoğan, İslam düşmanlığının Batı toplumlarında veba gibi yayılırken hükümetler tarafından hiçbir tedbir alınmadığını, Kur'an-ı Kerim'e yönelik alçakça eylemlerin "ifade özgürlüğü" kisvesi altında meşru ve mazur gösterildiğini vurguladı.
"ASIL AMAÇ BİR MÜSLÜMAN SORUNU OLUŞTURMAK"
Bu saldırılara göz yumanların mesele Filistin ve Gazze'deki masumların haklarını savunmak olduğunda birden nasıl yasakçı davrandıklarını hep birlikte gördüklerini dile getiren Erdoğan, "Fikir ve toplanma hürriyeti diyenlerin aslında böyle bir hassasiyetlerinin bulunmadığını biz çok iyi biliyoruz. Burada asıl amaç Müslümanları kışkırtarak tıpkı 85 sene önce olduğu gibi bir Müslüman sorunu oluşturmaktır. Allah'ın izniyle biz buna fırsat vermeyeceğiz, bizi ve kardeşlerimizi çekmek istedikleri tuzağa düşmeyeceğiz." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İİT üyesi ülkeler olarak bu nefret suçlarına karşı ortak hareket etmelerinin ehemmiyetini tekrar vurgulamakta fayda gördüğünü, gerek ikili düzeyde gerekse uluslararası platformları kullanıp nefret suçlarıyla mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceklerini söyledi.
İslam ülkeleri arasında tercihli ticaret sisteminin geçen yıl yürürlüğe girmesinden büyük bir memnuniyet duyduğunu dile getiren Erdoğan, "Sisteme dahil olan ülkelerin gerekli tedbirleri alarak anlaşmayı bihakkın uygulamalarına büyük önem veriyoruz. Sisteme henüz taraf olmamış ülkeleri de bir an evvel katılmaya davet ediyoruz. Birlikte geliştireceğimiz ekonomik fırsatlar, refahı, bereketi ve ekonomik istikrarı beraberinde getirecektir. Ülkelerimiz arasındaki ticareti ve yatırımları teşvik edecek ve arttıracak bir diğer önemli husus ise uyuşmazlıkların çözümü meselesidir." dedi.
"HELAL GIDA MESELESİ İŞBİRLİĞİMİZİ YOĞUNLAŞTIRMAMIZ GEREKEN BİR ALAN"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle faaliyetlerini İstanbul'da sürdüren İİT Tahkim Merkezi'nin yatırım ve ticari uyuşmazlıkların çözümü noktasında önemli bir adres olması için İSEDAK üyesi ülkelerin desteğini çok kıymetli bulduklarını kaydetti.
"İSEDAK KOBİ" programının teşkilat üyesi ülkelerde faaliyet gösteren KOBİ'lerin güçlendirmelerine katkı sağlayacağına inandıklarını belirten Erdoğan, "Elektronik ticaretin geliştirilmesi', bu konuyu bu seneki Bakanlar toplantımızın istişare toplumunun ana teması olarak belirledik. Elektronik ticaret ve dijital dönüşüm alanlarının yenilikçiliği teşvik ettiği ve ekonomik büyümede yeni fırsatlar sunduğu aşikardır. Helal gıda meselesi işbirliğimizi yoğunlaştırmamız gereken çok önemli bir alanı teşkil ediyor. İslam İşbirliği Standartlar ve Metroloji Enstitüsü, bu kapsamda yürütülen çalışmalarda hamdolsun ciddi mesafe katettik." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Helal Akreditasyon Kurumları İslami Forumu'nun kurulmasını ve ilk toplantısını geçen ay gerçekleştirmesini memnuniyetle karşıladıklarını dile getirerek, forum kapsamında yapılacak çalışmaların ülkeler arasındaki ticaretin artmasına önemli katkılar sağlayacağının altını çizdi.
TÜRKİYE, "İSLAMİ FİNANS ZİRVESİ"NE EV SAHİPLİĞİ YAPACAK
Ülkeler arasında altın borsası ve uluslararası yatırım fonu gibi helal ve yenilikçi ürün alternatiflerinin geliştirilmesini teşvik ettiklerine dikkati çeken Erdoğan, "Finans alanında maalesef henüz arzu ettiğimiz tabloyu yakalayamadık. Oysa küresel finansın ağırlık merkezi Batı'dan Doğu'ya doğru kaymaktadır. Ülkemizle birlikte bölgemizin de potansiyelini değerlendirmek üzere nisan ayında İstanbul Finans Merkezi'ni açtık. Toplam 1,4 milyon metrekareyi bulan alanıyla İstanbul Finans Merkezi, özellikle 'Fintek' ve 'Katılım Finans'ta sektörün kalbi olmaya aday bir projedir. Stratejik önemi yüksek bu merkezden teşkilatımızın ve siz dostlarımızın da faydalanmasını arzu ediyoruz." değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan, El-Bereke Forumu'nu İstanbul Finans Merkezi'ne taşımak suretiyle İslam ekonomisi alanındaki işbirliklerini güçlendirmek amacında olduklarını aktararak, "El-Bereke İslami Finans Vakfının böyle bir adım atmasının bu alandaki fikri ve teorik zeminin zenginleşmesine katkı sağlayacağına inanıyorum. Dünyadan önde gelen akademisyen, yatırımcı, bankacı ve araştırmacıları bir araya getirecek İslami Finans Zirvesi'ne nisan ayında İstanbul'da ev sahipliği yapmaktan memnuniyet duyacağız. Zirveye İslami Bankalar ve Finansal Kurumlar Genel Konseyi, İslam Kalkınma Bankası ile İslam İşbirliği Teşkilatının gereken desteği vermesini bekliyoruz." diye konuştu.
"BU DESTEK MEKANİZMALARINDAN ÜLKELERİMİZİN DAHA ÇOK YARARLANMASINI TEMENNİ EDİYORUZ"
İSEDAK Sektörel Çalışma Grubu toplantılarında birçok kalkınma meselesinin bu yıl ülkelerden ilgili uzmanların katılımıyla ele alındığını belirten Erdoğan, çalışma grupları tarafından geliştirilen politika tavsiyelerinin ülkelerin kalkınmasına ve vatandaşların refahının artmasına destek olacağını ifade etti.
Erdoğan, bu politika tavsiyelerinin hayata geçirilmesi noktasında İSEDAK Proje Destek Programları'nın önemli bir işlevi yerine getirdiğinden bahsederek, şunları söyledi:
"Bugüne kadar İSEDAK Proje Finansmanı kapsamında 130, İSEDAK Kovid Müdahale Programı kapsamında 14 ve İSEDAK Kudüs Programı kapsamında ise 13 proje başarıyla hayata geçti. Ayrıca bu yıl dijital dönüşüm işbirliği alanına yönelik projeleri de destekleme kararı aldık. Bu destek mekanizmalarından ülkelerimizin daha çok yararlanmasını temenni ediyoruz. Hayırda yarışmayı emreden bir dinin mensupları olarak, hep birlikte ülkelerimiz arasındaki dayanışmayı, dostluğu ve işbirliğini pekiştirmek için elimizden gelen her türlü çabayı göstereceğimize yürekten inanıyorum."
Erdoğan, hayatını kaybeden eski Diyanet İşleri Başkanı ve senatörlerden Lütfi Doğan'a Allah'tan rahmet niyaz ederek, "Merhum Hocamızın yakınlarına, öğrencilerine, dava ve yol arkadaşlarına Rabb'imden sabr-ı cemil diliyorum. Mevla, muhterem Hocamızı cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin." şeklinde konuştu.
İSEDAK 39'uncu Bakanlar Oturumu'nun hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, katılımcılardan Katar'da yapılacak Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı'na katılmak üzere müsaade rica etti.
Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan oturumda, İsrail'in Gazze'de gerçekleştirdiği saldırılara ilişkin video gösterisi de yapıldı.