"BU KRİZİN ASIL MÜSEBBİPLERİ, GELİŞMİŞ, ZENGİN, MÜREFFEH BATILI ÜLKELERDİR"
İklim değişikliğinin olumsuz etkilerine giderek daha fazla maruz kalındığını belirten Erdoğan, Akdeniz çanağında yer alan Türkiye'nin, aynı coğrafyayı paylaştığı diğer ülkelerle birlikte iklim krizinin can yakıcı sonuçlarını en çok hisseden, bundan en çok mağdur olan devletlerin başında geldiğini söyledi.
Erdoğan, "İklim krizi gerçeğiyle ne kadar erken yüzleşirsek, ülkemize yansımalarını da o derece hızlı kontrol altına alabiliriz. İklim değişikliğinden bahsederken burada şu noktanın asla gözden kaçırılmaması gerekiyor, bugün 8 milyar insanın hayatını etkileyen bu krizin asıl müsebbipleri, gelişmiş, zengin, müreffeh batılı ülkelerdir." dedi.
İklim krizinin, kontrolsüz büyümenin, aşırı tüketim hırsının bir sonucu olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Tabiatı emanet olarak değil de sömürülmesi gereken bir meta olarak gören zihniyet, son iki asırda dünyamıza çok büyük zarar vermiştir. Bu zihniyette köklü bir değişim olmadan iklim krizinin önüne geçemeyiz. Türkiye olarak her platformda bu gerçeği dile getiriyoruz. Bir başka hakikat, iklim değişikliğiyle mücadelenin yeni adaletsizliklere, yeni sömürü düzenine yol açmamasıdır. Dünyayı en çok kirleten ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadelede mali açıdan daha fazla yük almaları kaçınılmazdır. Biz insanlığa ve gelecek nesillere karşı mesuliyetimizin bir gereği olarak iklim değişikliği meselesinde elimizi taşın altına koyuyoruz. Sera gazı emisyonunda tarihi sorumluluğumuz eser miktarda olmasına rağmen insanlığın ortak geleceğine katkıda bulunmak adına kendi imkanlarımızla çok önemli adımlar atıyoruz. Bu çerçevede ilan ettiğimiz net sıfır emisyon hedefine 2053 yılında ulaşmayı öngörüyoruz."
"YÜRÜYÜŞÜMÜZÜ KARARLILIKLA SÜRDÜRÜYORUZ"
Dubai'de düzenlenen Dünya İklim Eylemi Zirvesi'nde tüm bu konuları artısı eksisiyle çok net biçimde ifade ettiklerini belirten Erdoğan, zirvede ayrıca Gazze'de yaşanan insanlık dramını gündeme taşıdıklarını aktardı.
Dün ve önceki gün gerçekleştirdikleri Doha ziyaretinin ise hem Katar ile ikili ilişkiler hem de Körfez İşbirliği Konseyi ile münasebetler bakımından oldukça önemli olduğunu dile getiren Erdoğan, 2014 yılında kurulan Türkiye Katar Yüksek Stratejik Komitesi'nin 9. toplantısını başarıyla icra ettiklerini söyledi.
Komite toplantıları sırasında farklı alanlarda 12 belge imzaladıklarını anımsatan Erdoğan, "Ziyaretimizin ikinci gününde dönem başkanı Katar'ın onur konuğu olarak Körfez İşbirliği Konseyi 44. Zirvesi'ne iştirak ettik. Konsey üyesi ülkelerle son 20 yılda 20 milyar dolardan fazla yükselişle 23 milyar dolara çıkardığımız ticaret hacmimizi daha da artıracağız." dedi.
Yarın Yunanistan'a, 18 Aralık'ta Macaristan'a ziyaret gerçekleştireceğini belirten Erdoğan, "Karşılıklı saygı ve ortak çıkarlar temelinde komşularımızdan başlayarak bölge ülkeleriyle işbirliğimizi güçlendireceğiz. Ülkemizin uluslararası platformlar ile ikili ilişkilerinde siyasi, diplomatik ve ekonomik alanda katettiği her mesafe, bizi Türkiye Yüzyılı'na bir adım daha yaklaştırmaktadır. Bu anlayışla hem içerde hem de küresel düzeyde belirlediğimiz hedeflerimize doğru yürüyüşümüzü kararlılıkla sürdürüyoruz." diye konuştu.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantılarına 11 Aralık'ta başlanacağını belirterek, işçilerin onayını alacak, işverenleri yormayacak ve istihdama zarar vermeyecek bir asgari ücret seviyesi hedefiyle sürecin yönetileceğini bildirdi.
Hiçbir geçici sıkıntının, sinsi çelmenin, karanlık projenin kendilerini yollarından alıkoymasına müsaade etmeyeceklerini belirten Erdoğan, "Hamdolsun milletimiz bu hakikati görüyor. İhtiyaç duyduğumuz her durumda bizim yanımızda yer alarak, Türkiye Yüzyılı vizyonumuza omuz veren her bir vatandaşımıza şükranlarımızı sunuyorum." dedi.
İnsanları günlük hayatında sıkıntıya sokan meseleleri birer birer çözüme kavuşturup, üstlerine serpilmeye çalışılan karamsarlık havasını darmadağın ettiklerini dile getiren Erdoğan, "En zoru geride kaldı, inşallah bundan sonra hep birlikte sürekli daha iyiye doğru gideceğiz. Enflasyonu yavaş yavaş kontrol altına alıyoruz. Hiçbir ekonomik, mantıki ve ahlaki temeli olmayan fiyatlandırma davranışları, yerini rasyonel fiyatlamalara bırakmaya başladı." diye konuştu.
Salgın ve küresel krizlerle sarsılan makro finansal istikrarı güçlendirecek adımları kararlılıkla attıklarına işaret eden Erdoğan, üretim, istihdam, ihracat ve büyüme tarafındaki olumlu tablonun yeni rekorlarla sürdüğünü aktardı.
Türkiye'nin yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 5,9 oranında büyüyerek, OECD ülkeleri arasında en iyi performansı gösteren ülke olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Böylece 13 çeyrektir süren kesintisiz büyüme trendimizi 14'e çıkardık. 2023'ün ilk 9 aylık döneminde ekonomimiz yüzde 4,6'lık büyüme kaydetti. Kaliteli ve sürdürülebilir büyüme hedefimizden en küçük bir sapma yoktur. Yılın ilk 11 ayındaki ihracatımız 234 milyar doları buldu. Son verilere göre, istihdam 32 milyona ulaştı, işsizlik oranı ise yüzde 9,2'lere geriledi." bilgisini verdi.
"ASGARİ ÜCRET TESPİT KOMİSYONU TOPLANTILARINA 11 ARALIK'TA BAŞLANIYOR"
Erdoğan, çalışan emeklilerde serzenişlere sebep olan sıkıntıyı da gidereceklerini belirterek, "Meclisimizin onayından sonra ilk düzenlemeden istifade edemeyen 4 milyon 689 bin emeklimizin hesabına bir defaya mahsus 5'er bin liralarını süratle yatıracağız." dedi.
Aile ve Gençlik Fonu'nun kuruluşu ile ilgili yasal sürecin de tamamlandığını dile getiren Erdoğan, "Üniversiteli gençlerimize seçim öncesi verdiğimiz ücretsiz internet ve indirimli teknoloji desteği sözümüzü tuttuk. İhtiyaç sahibi vatandaşlarımıza yönelik doğal gaz tüketim desteğini, düzenli sosyal yardım programlarımıza dahil ettik. Yıllık 900 ila 2 bin 500 lira arasında olan toplam 8 aylık ödeme miktarını 1500 ila 3 bin 500 liraya yükselttik." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarına her ay aktarılan kaynak tutarının da 450 milyon liradan 850 milyon liraya çıktığını belirtti.
10 ay önce yaşanan ve ülke ekonomisine 104 milyar dolar ilave yük getiren deprem felaketine rağmen hiçbir vatandaşı, 85 milyonun hiçbir ferdini ihmal etmediklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Yılbaşında çalışanlarımızın ücretlerinde hem genel ekonomik dengeyi sarsmayacak hem de onların kayıplarını telafi edecek bir artış yapılacak. Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantılarına 11 Aralık'ta başlanıyor. İşçilerimizin onayını alacak, işverenlerimizi de yormayacak ve istihdama zarar vermeyecek bir asgari ücret seviyesi hedefiyle bu süreç yönetilecek."
Önümüzdeki yılı "dengeleri yeniden sağlamlaştırma", bir sonraki yıldan itibaren olan dönemi ise "atılım süreci" olarak gördüklerini vurgulayan Erdoğan, büyük ve güçlü Türkiye'nin inşası yolunda bıkmadan, usanmadan, durmadan mücadele etmeyi, yürümeyi, adım adım hedeflere ulaşmayı sürdüreceklerini belirtti.
Erdoğan, "Yeter ki 85 milyon olarak birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize, huzurumuza, mücadele azmimize sıkı sahip çıkalım. Aramıza fitne fesat sokulmasına izin vermeyelim. Gerisi sadece sabır ve vakit işidir. İnşallah 2028'i siyasi, ekonomik, beşeri ve askeri bakımdan bölgesinin ve dünyanın sayılı güçleri arasına girmiş bir ülke olarak karşılayacağız." dedi.
"ECDADIMIZDAN TEVARÜS ETTİĞİMİZ BİR HASLETTİR"
Başkan Erdoğan, Türkiye'nin, dünyanın neresinde bir mazlum ve mağdur var ise inancına, rengine, kimliğine bakmadan onun yanında olmayı ilke edinmiş bir devlet olduğuna dikkati çekerek, "Bu bizim medeniyetimizden, tarihimizden, kültürümüzden, ecdadımızdan tevarüs ettiğimiz bir haslettir. Gerektiğinde bedel ödeme pahasına şahit olduğumuz kötülükleri, yapabiliyorsak elimizle düzeltmenin, mümkün değilse dilimizle anlatmanın, ona da mani varsa kalbimizle buğzetmenin gayreti içinde olduk. Bu da imanın en zayıf derecesidir. Sadece son 70 yılımıza baktığımızda dahi bu yaklaşımın pek çok örneğini görebiliyoruz. Kore'ye bu hissiyatla gidip kan döktük, can verdik. Kıbrıs'taki soydaşlarımızı kurtarmak için bu hassasiyette Barış Harekatı gerçekleştirdik. Irak'ta, Suriye'de, Ukrayna'da ve daha pek çok yerde başı dara düşen insanlara kapımızı bu anlayışla açtık." ifadelerini kullandı.
İslam dünyasından, Türk coğrafyalarından, Afrika'dan, Güney Asya'dan sayısız insana da bu vizyonla sahip çıktıklarını aktaran Erdoğan, Karabağ'ın işgaline, "Türkistan"daki zulme, Keşmir ve Arakan'daki haksızlıklara da bu düşünceyle rıza göstermediklerini, Balkanlar'dan Kuzey Afrika'ya, gönül coğrafyasının her köşesine hep bu şekilde baktıklarını anlattı.
Bugün aynı onurlu duruşu, Gazze'ye yönelik "barbarlık" karşısında Filistin halkının yanında yer alarak sergilediklerini vurgulayan Erdoğan, "Tevfik Fikret'in 'Zulmün topu var, güllesi var, kal'ası varsa Hakk'ın da görülmez kolu, dönmez yüzü vardır.' dizelerinde ifade ettiği gibi bizim safımız, yalnızca bükülmez kolu, dönmez yüzüyle Hakk'ın yanı olabilir. Üstelik Gazze'de öldürülen binlerce çocuğun, kadının, yaşlının, masumun yanında yer almak için öyle çok derin felsefi gerekçeler aramaya gerek de yoktur." diye konuştu.
"İSRAİL, FİLİSTİN COĞRAFYASINDA UYGULADIĞI HER ZULMÜN HESABINI ELBETTE VERECEKTİR"
Erdoğan, Tolstoy'un "Bir insan acı duyuyorsa canlıdır, başkasının acısını duyuyorsa insandır." sözünde işaret ettiği gibi Gazze halkına uygulanan zulme karşı çıkmak için sadece insan olmanın yeterli olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti:
"İsrail, 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana Filistin coğrafyasında uyguladığı her zulmün hesabını elbette verecektir. Bundan kaçış yok, Netanyahu nereye kaçar bilemiyorum. Mülteci kamplarında uyguladığı katliamlar ve Gazze'de 7 Ekim'den bu yana işlediği savaş suçları, bu ülkeyi yönetenlerin yakın gelecekteki yargılanmalarında ayrı bir yere sahip olacaktır. Türkiye, kendisi gibi düşünen devletler ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte bu meseleyi her platformda gündeme getirecek, takip edecek ve somut sonuçlara ulaşmasını sağlamak için sonuna kadar çalışacaktır. Evet, İsrailli yöneticiler, er ya da geç insanlık mahkemesinde yargılanacak, hak ettikleri cezaları çekecek, tarihin çöplüğündeki yerlerini alacaklardır. Daha önemlisi Netanyahu yönetimine bu cüreti veren, işlediği insanlık suçlarının üzerini örten Batılı ülkeler de aynı akıbeti paylaşacaklardır. Şayet Amerika ve Avrupa ülkeleri, İsrail'e sınırsız siyasi, askeri ve ekonomik destek vermemiş olsa bu terör devletinin yöneticileri böylesine pervasız ve acımasız hareket edemezdi."
Başkan Erdoğan, Batı'nın tarihinin bu açıdan oldukça karanlık, çirkin, vahşi ve gaddarlık örnekleri ile dolu olduğunu dile getirerek, "Biz bunların tıynetini Bosna'dan, Makedonya'dan, Yunanistan ve Bulgaristan'dan, Çanakkale'den, Ermeni isyanlarından, Filistin'den, Irak'tan, Suriye'den, oralardaki vahşetlerinden ve sinsi oyunlarından biliriz." ifadesini kullandı.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, "Batı'nın etekleri altına saklanan İsrail yönetimi, zulmünü ne kadar tırmandırırsa sonuçta ödeyeceği bedeller de o kadar ağır olacaktır." dedi.
Başkan Erdoğan, dünyayı asırlardır Batı değerleri safsatasıyla oyalayanların, sadece kendi güvenlik ve refahları dışında hiçbir değerleri olmadığını defalarca ispatladığını söyledi.
Batı'nın "değerlerim" diye sunduğu inanç, felsefe, hukuk ve bilim unsurlarının tamamının başka coğrafyalara ve toplumlara ait olduğunu ifade eden Erdoğan, "Batı'nın inancı Kudüs, Nasıra, bu felsefe Ege ve Batı Anadolu, hukuki itibarıyla Akdeniz ve Roma, bilimi Endülüs ve Doğu dünyası kökenlidir. Sadece barbarlık gerçek anlamda Batı'ya ait bir vasıftır." diye konuştu.
Haçlı Seferleri'nde 4 milyon, sömürgelerinde 50 milyon, 1'inci ve 2'nci Dünya savaşlarında 70 milyon insanı katleden Batı'nın bu vasfını hep sergilediğini dile getiren Erdoğan, Gazze'deki vahşete ortak olan Batı'nın çalıp çırptığı tüm değerleri bir kenara bırakıp yine sadece mayasındaki barbarlık dürtüsüyle hareket ettiğini söyledi.
Erdoğan, "İsrail'e en küçük bir söz söyletmeyip Gazze'de yapılanları dile getirenlerin üzerine hoyratça giden Batı yönetimleri bireysel düzlemde insan olma, kurumsal düzlemde devlet olma özelliklerini kaybetmişlerdir. Aynı şekilde Birleşmiş Milletler ve onun en önemli organı olan Güvenlik Konseyi gibi kurumlar da bu zulüm karşısında sergiledikleri acizlikle insanlığın ortak çatısı olma hüviyetlerinden iyice uzaklaşmışlardır." şeklinde konuştu.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres'in samimi çabalarının Güvenlik Konseyi'nin kimi daimi üyeleri tarafından engellendiğine dikkati çeken Erdoğan, yıllardır "Dünya beşten büyüktür" diye haykırırken bu gerçeklere işaret, bu haksızlıklara isyan ettiklerini kaydetti.
Erdoğan, şöyle konuştu:
"Buradan açıkça söylüyorum; Batı'nın etekleri altına saklanan İsrail yönetimi, zulmünü ne kadar tırmandırırsa sonuçta ödeyeceği bedeller de o kadar ağır olacaktır. Masum çocukları, kadınları, yaşlıları, silahsız ve çaresiz insanları dünyanın en modern savaş araçlarıyla öldürmek sadece İsrail yöneticileri gibi korkaklara mahsus bir zavallılıktır. Gazze'deki bir avuç sivil karşısında yüreği de bacağı da titreyen İsrail'in gerçek bir orduyla gerçek bir güçle karşı karşıya geldiğinde paramparça olacağı muhakkaktır. İsrail yönetiminin böyle bir acı akıbete gerek kalmadan bir an önce aklını başına toplamasını ümit ediyoruz. Bölgeye huzur gelmesinin tek yolunun, 1967 sınırlarında Doğu Kudüs'ün başkenti olduğu, coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız, egemen bir Filistin devletinin kuruluşundan geçtiğini bir kez daha hatırlatıyoruz."