Türkiye, Gazze'deki insani dramın sona ermesi için 7 Ekim'den bu yana dünyaya çağrı yaparken attığı diplomatik adımlarla fark yaratıyor.
ABD'nin 8 Aralık'ta BM Güvenlik Konseyi'ne BAE tarafından sunulan ve ateşkes çağrısı içeren karar tasarısını veto etmesi üzerine, BM Genel Kurulu'nun Filistin konulu 10. Acil Oturumu, Arap Ligi ve İslam İşbirliği Teşkilatı gruplarının talebiyle 12 Aralık'ta toplandı.
KAYDADEĞER ROL
26 Ekim'de düzenlenen bir önceki Acil Özel Oturumu'nda Ürdün tarafından sunulan karar; 121 olumlu, 14 olumsuz, 44 çekimser oy ile kabul edildi. 12 Aralık'ta kabul edilen karar için ise 153 olumlu, 10 olumsuz ve 23 çekimser oy verildi. Kararda daha fazla ülkenin olumlu, daha az sayıda ülkenin olumsuz oy kullanması Türkiye'nin insanlığın sesi olarak attığı adımların etkisini bir kez daha gösterdi.
BM Güvenlik Konseyi'nin de uluslararası camianın ortaya koyduğu bu net vicdani tavırla uyumlu hareket etmesi ve Gazze'deki katliamı durdurması gerektiğinin altı çiziliyor. Oturumda, Mısır tarafından Arap Grubu adına sunulan ve Türkiye dahil 104 ülkenin eş-sunucu olduğu "acil insani ateşkes talebi" içeren karar tasarısı 153 olumlu oyla kabul edildi. Kararın ezici çoğunlukla kabul edilmesi, İsrail'in saldırılarına karşı uluslararası camianın durduğu noktayı da açıkça gözler önüne serdi.
Bu sonucun alınmasında Türkiye'nin son dönemde yürüttüğü yoğun diplomatik çabaların kaydadeğer bir rolü ve katkısı oldu. Türkiye'yi Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın temsil ettiği temas grubu cuma günü Oslo'da Norveç, İsveç, Finlandiya, Danimarka, Belçika, Hollanda, Lüksemburg ve İzlanda Dışişleri Bakanlarıyla görüşecek.
Temas grubu Türkiye, Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır, Endonezya, Nijerya ve Filistin dışişleri bakanlarıyla İİT Genel Sekreteri'nden oluşuyor. Akan kanın durması için tam ve koşulsuz ateşkesin şart olduğunu vurgulayan grup, İsrail'in daha fazla kan dökerek vatandaşlarının güvenliğini sağlayamayacağını ifade ediyor.
İsrail'in güvenliğinin, ancak Filistin'le barış yaparak mümkün olduğunu ve bu konuda uluslararası toplumun İsrail'e gerekli mesajları vermesi gerektiğini dile getiriyor.
ULUSLARARASI ALANDA GÜÇLÜ MESAJ
BM Genel Kurulu'nda, Güvenlik Konseyi'nin aksine hiçbir ülkenin veto hakkı bulunmuyor. Uluslararası barış ve güvenliği etkileyen önemli konularda, karar tasarısının geçmesi için 3'te 2 çoğunluk gerekiyor. Bağlayıcılığı olmasa da Genel Kurul kararlarının siyasi ağırlığı bulunuyor ve uluslararası topluma güçlü mesaj veriyor.
BM DÜZENİ GÜÇLÜDEN YANA
İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki katliamları 7 Ekim'den bu yana tüm vahşetiyle sürerken Birleşmiş Milletler'in (BM) soykırımı durduramamasına yönelik tartışmalar büyüyor. Türkiye'nin yıllardır dile getirdiği "BM'nin işleyişi değişmeli" söylemine bu süreçte destek artıyor. Son olarak eski Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Yardımcısı ve Irak İnsani Yardım Koordinatörü Alman diplomat Hans von Sponeck konu hakkında konuştu. Sponeck, haklının değil güçlünün muteber kabul edildiği mevcut dünya düzeninin, insanlar için sürdürülemez olduğunu söyledi.
SİYONAZİLER KAYBETMEYE MAHKUM
BMGK'da oylamanın sonuçlarını köşesine taşıyan Sabah Gazetesi yazarı Bercan Tutar, "Oylamanın sonucunu yorumlayan Amerikan medyası "Müttefikleri bile ABD'yi İsrail konusunda yalnız bıraktı" diye yazdı. Kuşku yok ki BM'deki bu tablonun ortaya çıkmasında Türkiye'nin yürüttüğü yakın markaj diplomasisinin rolü çok büyük. Nereden bakılırsa bakılsın insanlığa karşı savaş açan Siyonaziler kaybetmeye mahkûm görünüyor. Soykırım politikaları ters tepti. ABD bundan sonra İsrail'i kaderine terk edip paçasını kurtarmaya bakacaktır." dedi.
İşte Tutar'ın 14 Aralık tarihli yazısı:
"İşgalci İsrail'in Gazze'ye yönelik barbar katliamlarına tam destek veren Avrupa ve ABD'de hava değişiyor. Soykırımcılara isyan eden kamuoyu ve akademi dünyasına kartel medyası da katıldı. WP, İsrail'in savaş suçu sayılan fosfor bombasının kanıtlarını verirken NYT de ABD'nin en büyük altı sivil toplum kuruluşunun Joe Biden'a hitaben yazdığı "İsrail'in değil insanlığın yanında ol!" uyarısını yayımladı.
Anketlerde de halkın yüzde 61'i Gazze'de kalıcı ateşkes istiyor. BMGK'de ateşkes tasarısını veto etmesinden sonra dünyada hızla yalnızlaşan ABD yönetimi şimdi de içeriden gelen yoğun bir Gazze basıncıyla karşı karşıya. Filistin'e destek gösterilerini yasaklamadıkları için Kongre'de İsrail sorgusuna alınan Pennsylvania Üniversitesi rektörü istifa etse de MIT ve Harvard rektörleri baskılara boyun eğmedi. Rektörler, Siyonist vesayet altındaki ABD'nin ezberlerini bozan savunmalarıyla dikkat çekti.
***
Siyonizmin kalesi Kongre'de de stajyer isyanı var. Biden'ın soykırım politikasını şiddetle eleştiren 140 stajyer, kamuoyundan gelen 700 bin ateşkes çağrısına dair talebin Kongre'de sümen altı edildiğini duyurdu.
İnsan içine çıkamaz hale gelen Amerikan yönetimi iyice köşeye sıkışmış halde. Durumun vahametini gören Biden'ın önceki gün "İsrail küresel desteği kaybediyor" çıkışı büyük yankı uyandırdı. Bebek katili Netanyahu, ABD ile aralarındaki derin çatlağa işaretle "Evet, savaş sonrasına dair konularda bir anlaşmazlık var" dedi.
Öte yandan ABD medyasından sonra İsrail medyası da tavır değiştiriyor. Haaretz, JP, Times of Israel ve Yediot Ahronoth gibi İsrail'in en güçlü gazeteleri Hamas'a karşı ağır kayıplar verdiklerini ve Gazze'de zaferin hâlâ çok uzak olduğunu itiraf etmeye başladı.
***
İsrail ve ABD'den oluşan Siyonazi ittifakına bir darbe de BM'deki oylamadan geldi. ABD'nin BM Güvenlik Konseyi'ndeki Gazze'de ateşkesi öngören tasarıyı veto etmesinden sonra pes etmeyen ülkeler BM Genel Kurulu'nda önceki gün 193 üyenin katılımıyla bir oylama daha yaptı. Tasarı 23 "çekimser" ve 10 "hayır" oyuna karşı 153 ülkenin ezici desteğiyle kabul edildi.
Kanada, Japonya, Güney Kore, Avustralya ateşkese 'evet' derken Almanya, İtalya, İngiltere, Macaristan, Hollanda, Litvanya, Slovakya ve Ukrayna çekimser kaldı.
Oylamanın sonucunu yorumlayan Amerikan medyası "Müttefikleri bile ABD'yi İsrail konusunda yalnız bıraktı" diye yazdı.
Kuşku yok ki BM'deki bu tablonun ortaya çıkmasında Türkiye'nin yürüttüğü yakın markaj diplomasisinin rolü çok büyük. Nereden bakılırsa bakılsın insanlığa karşı savaş açan Siyonaziler kaybetmeye mahkûm görünüyor.
Soykırım politikaları ters tepti. ABD bundan sonra İsrail'i kaderine terk edip paçasını kurtarmaya bakacaktır.