Yüksek gelir getiren "fon" vaadiyle çok sayıda kişiyi dolandıran Banka Müdürü Seçil Erzan'a en yakın isimlerden biri kuzeni Tanın Yılmaz'dı. Erzan ifadesinde "Bu zamana kadar onlardan aldığım parayı fazlasıyla ödedim" dese de Yılmaz miktarını belirtmeden "20 yıllık birikimimiz gitti" diyor. "Seçil'i kardeşim yerine koydum" diyen Yılmaz, Erzan'ı şöyle tanımlıyor:
"Hep tatlı dilli, enerjisi yüksek ve anaç biriydi. Bir sorun yaşasa kendisi halletmeye çalışırdı ve fikir danışmazdı. Tek başına mücadele etmeyi tercih eden biriydi. Ürkek, korkak biri asla değildi, risk almayı seviyordu."
Tanın Yılmaz, "kardeşim" dediği Erzan'ı anlattı. "Seçil ile benim kuzen ilişkimiz yoktu, Seçil'i kardeşim yerine koydum, Seçil benim kardeşimdi" diyen Yılmaz, Erzan'la ilişkisine dair şunları söylüyor: "Ben onu çekirdek ailemin bir parçası olarak gördüm ve koşulsuz olarak kendisine güvendim. Siz bu olaylardan önce gelip bana, 'Seçil şöyle böyle...' deseydiniz inanmazdım ve sizi konuşturmazdım. Çünkü her konuda Seçil'e güvenimiz sonsuzdu. Evimizin içinden biriydi. Babası hayatını kaybetti, annesi zaten hasta ve kardeşi de yoktu. Biz onun her şeyiydik yani öyle biliyorduk ama bizi de kandırdı. Seçil'in hayatıyla ilgili her şeyi bildiğimi sanıyordum ama bilmiyormuşum"
'KORKAK DEĞİLDİ'
Milliyet'te yer alan habere göre, Yılmaz ve Erzan, 2007 yılından sonra daha sık görüşmeye başlamış: "Çocukluk yıllarımda biz İstanbul'da, Seçiller ise Çorlu'da yaşıyordu. Çocukluk yıllarımızda arada bayramlarda görüşürdük. Bazen de yaz tatillerinde bize gelirlerdi. Lise döneminde çok fazla görüşmedik. Daha sonra ben üniversite için yurt dışına gittim. Ancak ara ara telefonlaşmaya devam ettik. 2007'nin sonunda ben evlendikten sonra daha sık görüşmeye başladık, eşimle çok iyi anlaşıyorlardı. Bu tarihten sonra sürekli birlikteydik ve kuzen ilişkisinden çok kardeş gibi olduk artık. Seçil hayatının her döneminde hep tatlı dilli, enerjisi yüksek ve anaç biriydi. Seçil'in en büyük özelliklerinden biri de, herhangi bir sorun yaşasa, bu sorun ne olursa olsun kendisi halletmeye çalışırdı ve fikir danışmazdı. Tek başına mücadele etmeyi hep tercih eden biriydi. Ürkek, korkak biri asla değildi, risk almayı seviyordu."