Your browser doesn’t support HTML5 audio

1999'da enkaz altında kalan devlet artık yok! Başkan Erdoğan liderliğinde asrın felaketinin yaraları sarılıyor: 1 yılda tam 75 bin deprem konutu teslime hazır

Türkiye yaklaşık 24 yıl arayla iki büyük deprem felaketi yaşadı. 17 Ağustos 1999'da yaşanan Gölcük depreminden 2 yıl sonra bile dönemin hükümeti vatandaşı adeta enkaz altında ölüme terk etti. Depremden 1 yıl hatta 2 yıl sonra bile gazeteler, "Yok öyle acele burası Türkiye" , "Depremzede bu kış da evsiz" manşetlerine yer verdi. 2023'te ise Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü liderliğinde asrın çifte felaketini yaşayan vatandaşını sahipsiz bırakmadı. Yapılan çalışmalarla 1 yılın ardından toplam 75 bin konutun kurası tamamlanmış olacak.

Türkiye yaklaşık 24 yıl arayla iki büyük deprem felaketi yaşadı. 17 Ağustos 1999'da yaşanan Gölcük depreminden 2 yıl sonra bile dönemin hükümeti vatandaşı adeta enkaz altında ölüme terk etti. 2023'te ise Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü liderliğinde asrın çifte felaketini yaşayan vatandaşını sahipsiz bırakmadı.


1999'DA FELÇ OLAN SİSTEM: DEPREMZEDE BU KIŞ DA EVSİZ
17 Ağustos depremi tüm Marmara Bölgesi'nde, Ankara'dan İzmir'e kadar geniş bir alanda hissedildi. 1999'da Kızılay bir ay boyunca yeterli çadır dağıtamamıştı. Depremin üzerinden yıllar geçmesine rağmen dönemin hükümeti deprem bölgesine yeterli yardımı ulaştıramadı. Dönemin hükümeti yeniden ihya ve imar noktasında da sınıfta kaldı. Depremden 1 yıl hatta 2 sonra bile gazeteler, "Yok öyle acele burası Türkiye" , "Depremzede bu kış da evsiz" manşetlerine yer verdi.


NEREYE GİTTİ BU PARALAR?
Depremden iki yıl sonra Radikal gazetesinde çıkan haberde, "NEREYE GİTTİ BU PARALAR? Depreme niyet toplandı, krize kısmet oldu" başlığıyla verilen haberde afet için toplanan paraların ekonomik kriz bahanesiyle çarçur edildiği belirtiliyor.

Haberde, "Deprem vergilerinden 4 katrilyon lira toplandı. 166.9 trilyon bağışlardan, 320 trilyon bedelli askerlikten geldi. IMF 500 milyon dolar nakit verdi. Depremzedelere ise 2.3 katrilyon gitti." ifadelerine yer veriliyor.

BU KIŞ DA SOKAKTA
30 Eylül 2000 tarihinde çıkan Radikal Gazetesinde yer alan bir haber ise depremzedelere vaat edilen konutların hala yapılamadığını gösteriyor.


Haberde, "Kalıcı deprem konutlarının çoğunluğu ancak temel aşamasına gelebildi. Gecikmenin ana nedeni, yılı yapay gündem ve krizlerle 'idare eden' hükümetin bürokrasiyi azaltmaması" ifadeleriyle hükümetin krizi çözmek yerine uzattığı bildiriliyor.


YOK ÖYLE ACELE BURASI TÜRKİYE
Hürriyet Gazetesinde yer alan bir haberde hükümetin İstanbul'da deprem için hayati bir çalışmayı beklettiğini bildirildi. Haberde, "Dışişleri Bakanlığı İstanbul için hayati önem taşıyan deprem projesini tam 8 aydır kapısında bekletiyor" ifadelerine yer verildi.

Depremin 1. yılında Hürriyet Gazetesinin davetiyle bölgeye giden efsane futbolculardan Turgay Şeren, "Gölcüklü lanet ediyor" başlıklı yazısıyla o dönem Gölcük'teki depremzedelerin neler yaşadığını gözler önüne serdi.
İşte Şeren'in o yazısı:

Dün Gölcükteydim, Genel Yayın Yönetmenimiz Ertuğrul Özkök beni de Hürriyet ekibi ile birlikte 17 Ağustos depreminin yıl dönümünde oraya davet etti. Kendisine bin kere teşekkür ederim. Nedeni, bizler televizyon ekranlarında başbakanımızı, başbakan yardımcılarını, bayındırlık ve iskan bakanının iç açıcı beyanlarını dinleyerek ve etrafındakilerin alkışlamasını görerek zannediyoruz ki, deprem bölgesinde büyük bir faaliyet var. Ben dün gözlerimle her şeye şahit oldum. Bir yılda belki ufak tefek şeyler yapılmış ama Gölcük kan ağlıyor. Daha birkaç gün önce şöyle göstermelik yıkım başlamış. Gölcük halkı perişan ve bezmiş. Onlara o kadar yalan söylenmiş, o kadar tutulmayan vaatler verilmiş ki, artık ne söylenirse söylensin kimsenin umurunda değil. Zira inanmıyorlar.


YARDIMLAR NEREDE?
Sabah saat 09.00'dan 11.00'ye kadar Gölcük Amatör Kulübü'nün başkanı Sebahattin Kurt ile Gölcük'teki depreme uğrayan tüm yerleri gezdik. İnsanın tüyleri diken diken olur. Merak ettiğim şey şu: Yurt dışından milyonlarca dolar kare dolar geldi. Bırakın devleti, sivil toplum dernekleri deprem bölgelerine para, yiyecek maddesi, giyim kuşam her şeyi gönderdiler. Ancak gözüken o ki, hiçbir şey tam yerine gitmemiş. Gölcüklü şunları söylüyor:

"Depremden sonra yıkım başlamalıydı. Zira, can derdi bittikten sonra şimdi hepimizde mal derdi başladı. Deprem sonrası tüm Gölcük halkı ölenlerin yası içindeydi. Apartmanları yıkılmış, yanmış, yerle bir olmuş hiç umurlarında değildi. Ama bugün oturacak yerleri olmadığından, çadırlarda perişan yaşadıklarından ve prefabrik evlerdeki rezalet ortamdan kurtulmak, yarısı yıkılmış, yarısı kalmış evlerine dönmek istiyorlar."


GÖZLERİM DOLDU
Bir aile bana aynen şunları söyledi: "Turgay Bey. Geçen kış yağmurla, soğukla, karla savaştık. Bu bir yaşam biçimi değildir, Çadırlarda titreştik. Ailece birbirimize sarıldık, ısınmaya çalıştık. Şimdi yıkık, çürük çarık evimize dönmek istiyoruz. İkinci bir deprem olmuş ki min umurunda, Böyle yaşamaktansa, yarısı kaybolmuş yarısı ölmüş ailemi zin yanına gitmek daha akıl karı."
Gözlerim doldu, boğazım kurudu, bir şey söyleyemedim. Üzüldüm, utandım. Bir şey yapamamanın azabını çektim.


6 AYDA 5 KAYMAKAM
6 ayda 5 tane kaymakam değişmiş Gölcükte. Orta hasarlı denilen binalar milletin başına dert olmuş. Bir örnek vereyim. 20 daireli bir apartman onarılmak isteniyor. 3 aile "hayır" diyor, diğerleri "evet" diyor. Sonuçta mahkemelik oluyorlar. Ve bizlerde mahkemelerin ne kadar sürdüğünü hepimiz biliyoruz. Bu binayı ve bu tip onlarca binayı gördüm. Öyle müzelik bekliyorlar. İdare Mahkemesi bakalım ne karar verecek. Burada suçlu
kimler biliyor musunuz?
BİZİ KANDIRMIŞLAR
Başbakan Ecevit, Başhakan yardımcılarımız, en son katılan Mesut Yılmaz da dahil ve Bayındırlık Bakanı Koray Aydın. Hepiniz bugüne kadar bizleri vatandaş olarak kandırdınız ve deprem yörelerini bize TV ekranlarından makyajlı gösterdiniz. Ama ben gittim, gördüm. Gölcüklülerle beraber yaşadım. Ve sizin hiçbir sözünüze artık İnanmıyorum. Bakın orada bir mahalle var. Kocaman yazılarla aynen şunlar yazıyor: "YANDIM ANAM MAHALLESİ. KURTAR BENİ CADDESİ ALLAH'A EMANETİZ"
Sevgili okuyucular, gerçekten Gölcük Allah'a emanet. Her işimizde olduğu gibi sadece laf üretmişiz, sadece yalan söylemişiz. Yazıklar olsun.


17 Ağustos'un 1. yılında Hürriyet Gazetesinde yer alan başka bir haberde ise depremin kazananları ve kaybedenlerine yer verildi. Haberde şu ifadelere yer verildi:
DEPREM İTİBAR SKALASI
17 Ağustos depremi birçok acıyı beraberinde getirirken, çok sayıda kurumun yaptıkları hizmetle itibar kazanmasını sağladı. Aynı şekilde, deprem öncesi ve sonrası görevlerini ihmal eden birçok kurum da itibar kaybetti.
KAZANANLAR

AKUT
Depremin ilk saatlerinden itibaren bölgeye her türlü ilkyardım ve kurtarma teçhizatı ile en kısa sürede ulaşan AKUT, çok sayıda vatandaşın enkaz altından çıkarılmasını sağladı. AKUT'a depremden hemen sonra çok sayıda gönüllü üye başvuru yaptı, teknolojik imkanları artırıldı.
SİVİL TOPLUM
Depremin ilk saatlerinden itibaren vatandaşlar kendi imkanları ile bölgeye yardıma koştu. Yüzlerce kampanya ile toplanan gıda, giyecek, çadır en kısa sürede vatandaşlar tarafından bölgeye ulaştırıldı.


TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ
Depremden en çok etkilenen yerlerin başında Gölcük Donanma Komutanlığı olmasına rağmen, Türk Silahlı Kuvvetleri bütün gücüyle vatandaşların yardımına koştu.

KANDİLLİ RASATHANESİ
Deprem gününe kadar dikkatimizi çekmeyi başaramayan Kandilli Rasathanesi de depremin bize öğrettikleri arasında yerini aldı. Özellikle Rasathane Müdürü Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, Türkiye'nin sevgilisi oldu.
İSRAİL VE YUNANİSTAN
Yunanlı sivil savunma ekipleri ve Yunan vatandaşları, depremin ilk saatlerinden itibaren kurtarma ve yardım çalışmalarına katıldı. AKUT'un da Atina depremindeki kurtarma çalışmaları, iki ülke arasındaki sıcak diyaloğun başlamasını sağladı. Aynı şekilde, İsrail de çadırkentleri, yardım malzemeleri ve kurtarma ekipleri ile depremde başrol alanlardan biriydi.


MEDYA
Depremi bütün acısıyla ve eksikleri ile kamuoyuna duyuran ve eleştiri oklarını hedef tanımaksızın yönelten medya da haklı bir övgü aldı. Yetkililerin, 'ulaşamadığımız bölgeler var dediği yerlere, basın mensupları girerek, bütün gerçeği çıplaklığıyla ortaya koydu.

KIZILAY
Depremin belki de en çok itibar kaybettirdiği kurum Kızılay oldu. Trilyonluk bütçesine ve imkanlarına rağmen yaraları sarmada başarılı olamadı. Ayrıca çadırlarının da çok eski ve kullanışsız olması, Kızılay'ın bir deprem yaşamasına neden oldu.
BELEDİYELER
Depremin en çok hissedildiği bölgelerin belediyeleri de verdikleri inşaat ruhsatları ve denetim yapmadıkları gerekçesiyle eleştiri oklarından nasibini aldı.
SAĞLIK BAKANLIĞI
Özellikle Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un "Dış yardıma ihtiyacımız yok. Yunan kanı istemiyorum" diyerek, gelen yardımları engellemeye çalışması ve Amerikan gemilerine hasta göndermemesi de Sağlık Bakanlığı'nın eleştirilmesine neden oldu.

TELEFON KURULUŞLARI
Depremin birinci dakikasından itibaren iletişimin kopmasına ve günler boyu sağlanamamasına neden olan Turkcell, Telsim ve Türk Telekom da eleştirildi.
İNŞAAT ŞİRKETLERİ
Bazı büyük inşaat şirketlerinin Yalova, İzmit ve Gölcük'te yaptığı sitelerin yıkılması, kendilerine puan kaybettirdi.

İSLAM ÜLKELERİ
ABD ve Batılı ülkelerin depremin ilk saatlerinden itibaren kurtarma ve yardım için seferber olmaları övgüyle karşılanırken, İslam ülkelerinin duyarsızlığı ortaya çıktı.
BAYINDIRLIK BAKANLIĞI
Bayındırlık Bakanlığı, vatandaşların kış şartlarında uzun süre çadırlarda yaşamasına neden oldu. Kalıcı konutların da ihalelerin gecikmesi ile aynı sorunlar yine yaşandı.

YARALAR SARILMADI
Depremin ikinci yılında Milli Gazete'de çıkan "YARALAR SARILMADI" başlıklı haberde depremin üzerinden 2 yıl geçmesinde rağmen yaraların sarılmadığı belirtiliyor. Haberde, "Tam iki yıl önce 17 Ağustos sabahı saatler 03.02'yi gösterirken 7.4 şiddetindeki depremle sarsılan Marmara Bölgesi'nde, yaşanan felaketin izleri silinmediğinden bilinçaltlarına hapsedilen korkuların da bir türlü üstesinden gelinemiyor. Merkez üssü Gölcük olan ve Yalova, Kocaeli, Sakarya, Bolu, Düzce ve İstanbul'da 20 binden fazla insanımızın hayatını kaybetmesine, 30 bine yakın insanın da sakat kalmasına neden olan depremin yaraları bir türlü sarılamıyor." ifadelerine yer verildiği görülüyor.

17 Ağustos 2000 yılında yayımlanan Hürriyet Gazetesinde depremin bilançosuna yer verildi.


(xx)Ölenlerin 527'si İstanbul dışından yaralı olarak getirilenlerdir.

17 AĞUSTOS SONRASI ÖZÜRLÜ KALANLAR


İKİ BİN AİLE NE OLACAK BELLİ DEĞİL
17 Ağustos 2000'de yayımlanan Hürriyet Gazetesindeki köşesinde deprem bölgesindeki izlenimlerini, "Çadırkent'te yaşam Ankara'daki lojmandakine benzemiyor" başlığıyla duyuran Fatih Altaylı bölgede şu ifadeleri kullanıyor:
1 yıl önce Gölcük'te binalar yıkıktı. Bugün ise umutlar yıkık. Anormal şartlara uyarlanmış bir yaşam bütün hızıyla sürüyor ama normale geçiş konusunda fazlaca umut yok. Çünkü deprem bölgesinde her şey yavaş ilerliyor. Kalıcı konut ihtiyacı 7 binin üzerinde. Yapılması kararlaştırılan kalıcı konut sayısı ise 5 bin 500 civarı. 2000 konutluk bir açık var.
O iki bin aile ne olacak belli değil. Yapılacak olan 5 bin konutun inşası ise çok yavaş ilerliyor. Bayındırlık Bakanlığı tarafından yapılacak 2 bin küsur konutun inşaatı başlamış. Temeller atılmış.


Ancak Dünya Bankası tarafından yapılacak 3000'i aşkın konutla ilgili henüz bir hareket yok.
Değil temel atmak, altyapı konusunda bir çalışma dahi yürütülmemiş.
Yani depremzede bu kışı da açıkta geçirecek.
İlgililer işlerin hızla yürüdüğünü söylüyorlar.
Ama Ankara'da hızlı akan zaman, çadırkentlerde o kadar hızlı akmıyor. Kar kış, yağmur çamur lojmanda sıkıcı, çadırkentte ise yıkıcı oluyor.
Ve çadırkentlerde en hızlı umutlar yıkılıyor..

6 ŞUBAT 2023'TEN BİR YIL SONRA BAŞKAN ERDOĞAN LİDERLİĞİNDE YENİDEN İHYA


1999'da vatandaşının sahipsiz bırakan devlet 2023'te Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü liderliğinde asrın çifte felaketini yaşayan vatandaşını sahipsiz bırakmadı.

Asrın felaketi olarak nitelenen Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerle sarsıldık.



120 bin kilometrekarelik alanda 11 il, 124 ilçe, 6 bin 929 köy ve mahallede ağır yıkımlarda 53 bin 537 vatandaşımızı kaybettik, 107 bin 213 vatandaşımız yaralandı, 14 milyon vatandaşımızı doğrudan etkiledi.



Önce çadırlara ardından konteyner evlere alınan vatandaşlar, depremin 1. yıl dönümünde ise kalıcı konutlarına kavuşuyor.


75 BİN KONUT TESLİM EDİLECEK
Başkan Recep Tayyip Erdoğan talimatı ile Bakan Mehmet Özhaseki'nin öncülüğündeki Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından inşa edilen konutlar için Şubat ayının ilk 10 gününde 45 bin 901 konutun kura çekimi gerçekleştiriliyor.


Mart ayının ortasına kadar da 30 bin konutun kuraları çekilerek 2 ay içinde toplam 75 bin konutun kurası tamamlanmış olacak.

Rezerv alanlarda ve şehir merkezlerinde yapımı biten konut, köy evleri ve iş yerleri; her ay ortalama 15-20 bin olmak üzere hak sahiplerine teslim edilecek.

75 BİN 364 KONUTUN DAĞILIMI
Kura çekimleri gerçekleştirilecek 75 bin 364 konutun dağılımı:
*Adana: 2.408
*Adıyaman: 6.001

*Diyarbakır: 4.500
*Elazığ: 2.736

*Gaziantep: 15.160
*Hatay 10.418

*Kahramanmaraş: 19.501
*Kilis: 2.011

*Malatya: 6.672
*Osmaniye: 3.638
*Şanlıurfa: 2.319

680 BİNİ KONUT, 170 BİNİ İŞ YERİ KULLANILAMAZ HALE GELDİ
Asrın felaketinden etkilenen 11 şehirdeki hasar tespit çalışmalarına göre 680 bini konut, 170 bini iş yeri olmak üzere toplam 850 bin bağımsız bölüm ağır hasar alarak kullanılamaz hale geldi.

Afetinin ortalama maliyetinin 104 milyar dolar olduğu tespit edildi. Sabah'ta yer alan göre, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı; 11 şehirde 930 şantiyede, 110 bin 450 personelle gece gündüz demeden çalışmalarını sürdürüyor.

GÜNÜN DİĞER HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.