Zeynep Kılınç'ın kaza sırasında neden dümende olabileceğini değerlendiren Kaptan İrfan Çiriğ, ihtimalleri şöyle sıraladı:
"Geminin neden battığını tam olarak bilmiyoruz. Bizim 'ballast tankları' dediğimiz denge tankları delik olabilir. Özellikle eski gemilerin balast tankları sorunlu ya da delik olabilir. Gemi yüklüyken genelde bu tanklar boş olur. Geminin çökmeye başlamasının sebebi, balast tanklarının su alması olabilir. Tüm personel balast tanklarıyla ilgili sorunu gidermek için makine dairesine inmiş olabilir. Gemiye yeni katılan makine personeli yağcı, gemiyi iyi tanımadığı için ciddi sorun oluşturmuş olabilir. Bu gemilere gelen kişilerin çoğu denize ilk kez çıkan, temelinde denizcilikte çalışma kültürü olmayan, sosyal ve maddi sorunlarla boğuşan insanlardır. Denize yeni başlayan tecrübesiz yeni gemi personelleri bu tür gemilerde 'vardiya tutma belgesi' almak için çalışıyor. Bu şekilde belirli bir süre gemide deniz hizmeti yaptıktan sonra uluslararası sefer yapan gemide çalışabiliyorlar. Dâhili hat gemisi Batuhan A'da da seyir esnasında mutlaka birinin yukarıda, köprü üstünde olması gerekiyordu. Zeynep'te de eğer gemici yeterliliği ve vardiya tutma belgesi varsa seyir esnasında köprü üstünde bulunabilir. Ancak dümen tamamen Zeynep'e bırakılamaz, sadece köprü üstünde gözcü olarak durabilir. Mutlak suretle zabit/kaptan köprü üstünde seyir esnasında bulunmak zorundadır. Gemiciye gemi bırakılmaz. Tahminim, makine dairesinde acil bir durum olduğu ve makinecilerin yanında tüm personelin oraya inmiş olabileceği yönünde."
'ANNE İZNE GELECEĞİM' DİYORDU
Milliyet'te yer alan habere göre, 'Batuhan A' gemisinin aşçısı Zeynep Kılınç'ın annesi Nilüfer Kılınç da kızına dair duygularını, "Zeynep'im gibisi var mıydı?" diyerek anlattı. Anne Kılınç, genç kadını bayram tatili için beklediklerini de belirterek sözlerine şu şekilde devam etti:
"Zeynep'im gibi insan var mıydı? Benim kızım 3 senedir orada çalışıyordu. Bayramdan 1 hafta önce izne gelecekti, bunun için gün sayıyordu. 'Anne, izne geleceğim' diye söyleyip duruyordu. Kendi isteğiyle gemilerde çalışmaya başladı, bu işi de internetten buldu. Zaten aşçıydı. Gemicilik belgesini de alıp usta gemici oldu. Benim çocuğum iyilerin iyisiydi."
Karadeniz'de Kafkametler gemisinin battığı gün yani 19 Kasım 2023'te Zeynep'in Kaptan İrfan Çiriğ'e WhatsApp üzerinden yazdıkları son derece dikkat çekiciydi. Zeynep'in ölümünden yaklaşık 4 ay önceki sözleri şöyle:
Kaptan İrfan Çiriğ: Sana tavsiyem, denize devam edeceksen eski gemilerden uzak dur. Zamanla kendine karada iş tut.
Zeynep: Aynen. Abi duydum duyalı onu düşünüyorum. Bayağı etkilendim ya, yok ben bu işi kışın yapmayacağım. Yok, bu 3 kış oldu artık. Zaten kaç gündür düşünüyorum da kesin kararlıyım. Eğer sağ salim yaşarsak öyle yapacağım.
16 Aralık 2023'te ise yaşanan kötü hava koşulları dolayısıyla Kaptan İrfan Çiriğ ve Zeynep arasında dikkat çekici bir diyalog daha geçiyor:
Zeynep: Biz Gemlik'teyiz abi, berbat bir hava var. Bugün gece kalkacaktık, vazgeçtik.
Kaptan İrfan Çiriğ: Bu hava Gemlik'e vurmaz.
Zeynep: Yarına bakalım ama acayip soğuk.
Kaptan İrfan Çiriğ: İntihar olur. Şu an 40 mil esiyor. Sakın ha!
Zeynep: Evet baya kötü.
'KAFKAMETLER'DEN SONRA ÇOK KORKTU'
Pek çok denizci için bu işi yapmak bir tutku. Zeynep de işini çok seven, 1971 yapımı 53 yaşındaki son derece yaşlı 'Batuhan A' gemisinde her işe koşan bir denizciydi. Ancak güvenliği konusunda 19 Kasım 2023'te Ereğli Limanı'nda mendireğe çarparak batan Kafkametler gemisinin geçirdiği kazadan beri endişe duyuyordu. Hatta genç kadın, 2020 yılında denizcilerin rutin olarak katıldığı eğitimlerde tanıştığı Kaptan İrfan Çiriğ'e de korkularını anlatmıştı. Zeynep'le olan yazışmasını paylaşan Kaptan Çiriğ, "Zeynep bana abi diyen manevi kardeşimdi" diyerek konuşmasını sürdürdü:
"Zeynep'le 2020 yılının ekim ayında Tuzla'da gittiğimiz uzak yol kaptanlığı kursunda tanıştık. 'Gemi adamı' olmak için kursa geliyordu. Gemiciler arasında cana yakın, saygılı ve sessiz bir kız olarak bilinirdi. Masamızdaki boşları toplardı, dalgın bir hali vardı. Bizim de kaptan arkadaşlarla onun bu dalgın hali dikkatimizi çekti. İlerleyen günlerde kendisiyle sohbet etmeye başladık, 'gemi adamı' belgesini alır almaz çalışmak istediğini söyledi. Ben de ona 'Bak bizim masada her türlü gemi sektöründen kaptan abilerin var. Neden gelip bizimle sohbet etmiyorsun?' dedim. Zeynep için uluslararası sefer yapan bir gemide iş bulmuştuk. Ancak 'Abi ben bir yerle anlaştım' dedi. Zamanla abi-kardeş gibi olduk. İşle ilgili konuşurduk. İçten bir 'abi' deyişi vardı, benim de hoşuma giderdi. Her zaman başı sıkışırsa destek olacağımı söylerdim. Kafkametler gemisi battıktan sonra birkaç kere 'Abi korkuyorum' demişti. Eğer çalıştığı gemi hava kötü olduğunda çıkmaya çalışırsa, sahil güvenliği aramasını söylemiştim. Hatta 'Beni ara. Ben de sahil güvenliği, liman başkanlığını ve savcılığı ararım' dedim. Kötü havalara meydan okur gibi çıkıyorlardı. Bunun kurbanı oldular. 5 bofor kuvvetindeki bir havada liman başkanlığı size karışmaz. Ancak fırtınalı havalarda liman başkanlığı çıkışa izin vermez. Liman başkanlığı, gemi aşırı yüklendiyse (overload), gemi seyrinde engel teşkil edecek teknik ve personel yetersizliği durumlarında seyir izni vermez. Bu gemi ise 50 yaşından büyük, zaten deforme olmuş durumda."
Anne Nilüfer Kılınç da kızının hayatına mâl olan 'Batuhan A' gemisinin eski olduğunu bildiklerine dikkat çekerek, Zeynep'in Kafkametler kazasına çok üzüldüğünü şu sözlerle dile getirdi:
"Geminin eski olduğunu biz de biliyorduk, o da biliyordu. Gemi tamir de oldu, bakım da yapıldı. Böyle olacağını bilse durur muydu? Gelirdi kızım buraya. Kafkametler'in batışına çok üzülmüştü, korkmuştu. Orada ölenlerden biri de arkadaşıydı. 'Anne, arkadaşımın cenazesi bulunamadı' demişti."