ÖZEL VE İMAMOĞLU'NA REST: DEM'LİLERLE YÖNETMEYECEĞİM
Burcu Köksal da Kemal Kılıçdaroğlu'nun izinden gidip hem Ekrem İmamoğlu'na hem de Özgür Özel'e rest çekti. Basın toplantısı düzenleyen Köksal, "Belediye başkanı olduğumda belediyeyi DEM'lilerle yönetmeyeceğim" dedi.
DEM'LİLERİ KAPI DIŞINA İTTİ: BU ÜLKENİN BİRLİĞİNİ SAVUNANLARA KAPI AÇIK
Belediyenin kapısının sadece Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan bu ülkeyi seven, bu ülkenin birliğini ve bölünmez bütünlüğünü savunanlara açık olacağını söyleyen Köksal, DEM'lileri kapı dışarı etti.
Konuyu köşesine taşıyan Sabah Gazetesi Yazarı Mahmut Övür, Özel ile Köksal arasında yaşanan telefon konuşmasına köşesine taşıdı. Siyaset kulislerinde konuşulan telefon konuşmasında Köksal'ın Özel'i yerden yere vurduğunu belirten Övür, "Özel, Burcu Köksal'ı arıyor ve o da onu azarlıyordu: "Ben düzeltme yaptım, beni dinlemediniz. Hemen adaylıktan istifa edin..." Köksal'ın cevabı ise kamuoyunun yakından bildiği Canan Kaftancıoğlu-İmamoğlu kavgasını hatırlatıyordu: Özgür Bey, genel başkan olarak 80 ili ve İstanbul'u bir müteahhide peşkeş çektiniz ve partiyi teröristlere teslim ettiniz. Asıl siz istifa edin." ifadelerini kullandı.
İşte Övür'ün 9 Mart tarihli yazısı:
'BİR MÜTEAHHİDE PEŞKEŞ ÇEKTİNİZ'
Bütün bunlar da gizli saklı değil, kamuoyunun gözü önünde oldu ve işin sadece görünen kısmıydı. Arka planda ise çok daha sert ve derin bir kavga vardı. Açıklamanın duyulmasından sonra küplere binen İmamoğlu, hemen telefona sıralıyor ve "Genel Başkanı" Özgür Özel'i arıyordu. Kulislerde buna arama değil, "azarlama" deniyordu:
"O kadını kaldır at partiden..."
Sonra Özel, Burcu Köksal'ı arıyor ve o da onu azarlıyordu:
"Ben düzeltme yaptım, beni dinlemediniz. Hemen adaylıktan istifa edin..."
Köksal'ın cevabı ise kamuoyunun yakından bildiği Canan Kaftancıoğlu-İmamoğlu kavgasını hatırlatıyordu:
"Özgür Bey, genel başkan olarak 80 ili ve İstanbul'u bir müteahhide peşkeş çektiniz ve partiyi teröristlere teslim ettiniz. Asıl siz istifa edin."
Köksal çok daha ayrıntılı bu kavganın içyüzünü açıklar mı göreceğiz ama kulislerde yüze kapanan telefonlar, İmamoğlu'nun tehdide varan konuşmaları gibi onlarca şey konuşuluyor.
Gördüğünüz gibi CHP'de tablo mayıs travmasından çok daha vahim ve patlamaya hazır durumda.
Kurultay sonrası CHP'nin yönetilemediği, 160 bini aşkın CHP üyesinin istifa ettiği, çok merkezli bir CHP olduğu ve bunlar arasındaki kavganın er veya geç patlayacağı biliniyor ve bekleniyordu ama bu kadar erken açığa çıkacağı tahmin edilmiyordu.
Siyaset üretmeden siyaset yapmanın, gizli kapaklı ittifaklarla iş kotarmanın nasıl bir siyasi savrulmaya ve dip dalgaya yol açacağını kestirmek hiç kolay değil. CHP tam da bunu yaşıyor.