Fatih Erbakan'ın Genel Başkanlığındaki Yeniden Refah Partisi Milli Görüş çizgisinde ilerleme iddiasında bulunsada yolundan saptı.
MÜTEDEYYİN SEÇMEN HUZURSUZ
Yeniden Refah'ın özellikle İstanbul'da "AK Parti'ye İstanbul'u kaybettirme" çizgisinde yürüttüğü siyaset mütedeyyin seçmeni de huzursuz etti.
Yeniden Refah'ın izlediği siyaset CHP tarafından da koşulsuz desteklendi.
İBB FİNANSE EDİYOR
Partinin seçim kampanyasını CHP'li İBB'nin finanse ettiği söyleyen Yeniden Refah kurucularından Mahmud Altunsoy "Parti, merhum Erbakan'ın çizgisinden uzaklaştı" dedi.
'Yanlıştan dön' çağrıları yapılan Fatih Erbakan ise İstanbul adayını geri çekmek için bazı şartlar sıraladı.
Fatih Erbakan'ın bu şartları tutuştuğu pazarlığı perdelemek istediği anlaşıldı.
Konuya ilişkin bir yazı kaleme alan Sabah Yazarı Melih Altınok, "Evet Fatih Bey, kimse sizi seçimlere neden bağımsız giriyorsunuz diye eleştirmiyor. Müzakere yapmak da ayıp değil. Tepkinin nedeni, yürüttüğünüz maddi pazarlığa giydirdiğiniz manevi kılıfın fazlasıyla sırıtması." ifadelerine yer verdi.
Altınok şunları yazdı:
31 Mart seçimlerine 3 gün kala Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, İstanbul adaylarını çekmek için üç şart açıkladı:
"Ey troller, bizim şartlarımız belli. İktidar İsrail'le ticareti sonlandırdığını ilan etsin, İsrail'e ihracatı kestiğini ilan etsin, Malatya'da İsrail'i korumak için kurulan Kürecik Radar Üssü'nü kapattığını ilan etsin ve emekli maaşını 20 bin TL'ye çıkardığını ilan etsin, biz bugün İstanbul adayımızı çekmeye hazırız. Alın bakalım, size hodri meydan."
Sırayla gidelim...
İsrail'le ticaretin ciddi oranda azaldığını gösteren istatistiklere, verilere, kaynağı meçhul slogandan ibaret iddialardan daha çok güveniyorum. İktidar da İsrail'le ticari ilişkinin minimuma indirilmesi iradesini diplomasinin sınırlarını zorlayarak açıkça ortaya koyuyor.
Kürecik Radar Üssü'nün kapatılması da takdir edersiniz ki yerel seçim vaadi, kahvehane geyiği olarak tartışılacak bir mevzu değil.
Emeklilerin maaşını 20 bin TL'ye çıkarmaksa şu anki ekonomik koşullarda imkânsız.
Fatih Bey de bu gerçekleri biliyor olmalı ki, sözlerinin muhatabı iktidar, AK Parti değil, "troller".
Kaldı ki zaten bir ay önce iktidardan "gerçekçi" taleplerini bizzat kendisi şöyle açıklamıştı:
"İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde biz destek oluyorsak biz de bir tane Anadolu yakasında, bir tane Avrupa yakasında ilçe isteriz dedik. İsmi çok önemli değil dedik biz ama onlar da zaten 'Peki verelim, nereyi istiyorsunuz?' demedikleri için ilçe isimlerini çok konuşamadık."
Evet Fatih Bey, kimse sizi seçimlere neden bağımsız giriyorsunuz diye eleştirmiyor. Müzakere yapmak da ayıp değil.
Tepkinin nedeni, yürüttüğünüz maddi pazarlığa giydirdiğiniz manevi kılıfın fazlasıyla sırıtması.
"İsmi önemli değil, verin işte bir iki tane belediye" dedikten sonra talepleriniz reddedilince İsrail'e koyduğu postanın sesi hâlâ yankılanan Erdoğan'a karşı "Siyonistler" edebiyatına başlamanız.
NECMETTİN ERBAKAN İSRAİL'İN ADAMI OLMADIĞI İÇİN Mİ DEVRİLDİ?
Fatih Erbakan, "Bre gafiller, Erbakan Hoca İsrail'in adamı olsa 12 ay mı iktidarda kalırdı" diyor.
Belli ki yine "trollerle" konuşuyor.
Zira Necmettin Erbakan'a "hayalci" diyenleri duydum. Ama rakiplerinin bile kendisinden "İsrail'in adamı" diye bahsettiğine şahit olmadım.
Aklı başında ciddiye alınacak kimse böyle bir şey söylemez. Necmettin Erbakan döneminde İsrail'le sürdürülen askeri ve ticari ilişkiler de böyle bir iddiaya delil gösterilemez.
Ne var ki Erbakan'ın 28 Şubat'ta askerin tehdidine ancak bir yıl direnebilmesi, İsrail'in adamı olmadığından çok yeterince cesur olmadığının göstergesidir.
Yaşayan siyasi liderler arasında, 27 Nisan'da sözle, 15 Temmuz'da sokağa çıkarak darbeye kalkışanlara "Biz değil siz gideceksiniz" diyen de var neticede."