İşte Tezel'in 27 Kasım tarihli yazısı:
Kamu çalışanlarının fazla olduğunu iddia eden Koç yanılıyor!
Türkiye'de 5,5 milyon değil 5 milyon 101 bin 689 kişi kamu sektöründe istihdamda bulunuyor.
Koç rakamı yukarı doğru yuvarlamış olabilir.
Ancak Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı verilerine göre 5,1 milyon çalışanın 3 milyon 467 bini kadrolu personel, 277 bini sözleşmeli personel, 1 milyon 205 bini sürekli işçi ve 49 bini geçici işçi statüsünde çalışıyor.
Toplam istihdam içinde kamu istihdamı oranı ise sadece yüzde 13,4.
OECD'NİN ALTINDAYIZ!
Yüzde 13,4 bile size yüksek geliyorsa Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ortalamasının yüzde 18,6 olduğunu hatırlatalım.
Yani OECD ortalamasının hayli altında yer alıyoruz.
2021 yılı verilerine göre toplam istihdam içerisinde kamu istihdamı oranı en yüksek olan ülke yüzde 30,9 ile Norveç.
Bu ülkeyi sırasıyla yüzde 29,3 ile İsveç, yüzde 28 ile Danimarka, yüzde 25,4 ile Finlandiya takip ediyor. Evet, ilk dörtte yer alanlar sosyal devlet anlayışı güçlü, refah seviyesi yüksek İskandinav ülkeleri.
10'uncu sırada Fransa (yüzde 21,1), 12'nci sırada Kanada (20,7) var.
Serbest ekonominin kitabını yazan İngiltere bile yüzde 16,9 ile 22'inci sırada.
Devletin sağlık sistemine bile tam destek vermediği, kapitalizmin ağa babası ABD'de bile toplam istihdam içerisinde kamu istihdamı oranı yüzde 14,9.
Türkiye ise yüzde 13,4 ile 36 OECD ülkesi arasında 31. sırada.
Kısacası Rahmi Koç, klasik patron yorumu yapmış! OECD rakamları onun fena halde yanıldığını gösteriyor.
Tabii kamu çalışanlarının sayısı kadar, iş verimi de önemli.
Eğer liyakat ve iş veriminde sorun yaşanmıyorsa Türkiye'de kamu sektörü verimli çalışıyor diyebiliriz.
KÜRESEL ÇETENİN TÜRKİYE AYAĞININ FİNANSÖRÜ KOÇ
Birçok ülkede kanlı çatışmalarla ve soykırım yoluyla nüfus artışını frenleyen Batı, Türkiye'de ise yıllarca, Koç ailesinin kurduğu Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı (TAP Vakfı) aracılığıyla 'kansız soykırım' uyguladı. Başarısından dolayı vakfın kurucusu Vehbi Koç'a BM tarafından 1994'te ödül bile verilmişti.
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE NÜFUSU AZALTMAK İÇİN ÇALIŞIYOR: KOÇ'A GÖRE, 50 MİLYON BİLE FAZLA
Vehbi Koç'un 1985 yılında bir grup işadamı, akademisyen, iş ve işveren kuruluşları temsilcileri ile birlikte kurduğu Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı, Türkiye'nin nüfusunun hiç de fazla olmadığı bir dönemde nüfus planlaması kampanyaları, yürüttü. Türkiye'nin nüfusunun düşürülmesi için milyonlarca dolar harcanarak medyada kampanyalar gerçekleştirildi. Rahmi Koç, Türkiye'nin nüfusunun 50-60 milyonu geçmemesi gerektiğini belirtirken, babası Vehbi Koç'un, nüfusu kontrol amacıyla vakıf kurduğu 1985 yılında nüfusun 50 milyon 664 bin kişi olması dikkat çekiyor. Bu durum, Koç'lara aslında 50 milyonun da fazla olduğunu gösteriyor.
BM'DEN KOÇ'A ÖDÜL
Vehbi Koç'un Türkiye'nin nüfusunu düşürme çabaları karşılıksız kalmadı. Dönemin BM Genel Sekreteri Boutros Gali tarafından ödüllendirildi. Koç Holding resmi internet sayfasında kurucu Vehbi Koç'un aldığı "Dünya Nüfus Planlaması Ödülü"ne, "1994'te Birleşmiş Milletler Teşkilatı, Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı'nı ve başkanını başarılı çalışmalarından dolayı ödüllendirdi. Dünya Nüfus Planlaması Ödülü, 14 Haziran 1994'te, Boutros Gali tarafından Vehbi Koç'a verildi" ifadeleriyle yer veriliyor. Koç'un yönettiği bu vakfın; Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), Alman Uluslararası İşbirliği Kurumu (GIZ), Hollanda Büyükelçiliği Matra ve İnsan Hakları Programı, İsveç Konsolosluğu, Hollanda Konsolosluğu, DVV International Türkiye, Dünya Bankası, Merck Sharp & Dohme gibi uluslararası ve yabancı kuruluşlardan destek alması dikkat çekiyor.
RAHMİ KOÇ'UN LİBERAL ÇELİŞKİSİ
Koç'un açıklamalarını aynı tarihlerde köşesine taşıyan Sabah Gazetesi Yazarı Melih Altınok, "Cumhuriyet'in 100. yıl perspektifi hakkında bir gazeteye konuşan Rahmi Koç şöyle söylüyor: "Devlette 5.5 milyon kişi çalışıyor. Buna askerler dâhil değil. Dolayısıyla 2 milyon kişiyle bu devlet rahatlıkla döner. 600 milletvekili var, 200'üyle rahatlıkla hallolur." Kesinlikle katılıyorum. Memur cumhuriyetiyiz.
Ancak Rahmi Bey'in mülakatının devamında söyledikleri, liberal yaklaşımıyla çelişiyor:
"O bakımdan nüfus artışı çok önemli. Bunu rahmetli babamız zamanında görmüş ve Aile Planlaması Vakfı'nı kurmuş. Bunun üzerine bugün çalışılıyor. 5 yıllık, 10 yıllık planlar yapılmalı, onlara uyulmalı. Hangi hükümet gelirse gelsin o bayrağı daha da ileri götürmeli. Ben ikinci yüzyılı böyle görüyorum."
Nüfus artış hızının düşmesinin Avrupa'yı nasıl zorladığı bir yana yaşamın doğal dengesine müdahale etmek devlete mi kaldı?" ifadelerini kullandı.