Başkan Erdoğan'dan 201 eserin toplu açılışında önemli açıklamalar! Fetih mirası Kariye Camii'nde zincirler kırıldı... İsrail'e dört koldan baskı

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde Vakıf Haftası Toplu Açılış ve Vakıf İnsan Ödül töreninde konuştu. Türkiye'nin Gazze'ye en fazla yardım yapan ülke konumunda bulunduğunu belirten Erdoğan, "İsrail'e baskının dozunu sürekli yükseltiyoruz. İsrail'in hukuk önünde hesap vermesi için tüm imkanlarımızı kullanacağız" ifadelerini kullandı. 'Seçim sonrası muhasebe' mesajı veren Erdoğan "Son dönemde artan serzenişlerin farkındayız, tespit ettiğimiz tüm eksiklerin, hataların, varsa ihanetlerin üzerine bundan sonra daha kararlı gideceğiz" dedi. Daha sonrasında aralarında Kariye Camii'nin de bulunduğu 201 eser dualarla açıldı.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :06 Mayıs 2024 , 07:01 Güncelleme Tarihi :07 Mayıs 2024 , 07:22
Başkan Erdoğan’dan 201 eserin toplu açılışında önemli açıklamalar! Fetih mirası Kariye Camii’nde zincirler kırıldı... İsrail’e dört koldan baskı

İÇİNDEKİLER

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Vakıflar Genel Müdürlüğünce restorasyonu yapılan 201 eserin, Cumhurbaşkanlığı Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'ndeki toplu açılış törenine katıldı.

Bu yılki Vakıf Haftası'nın, yurt içinde ve yurt dışında restorasyonu tamamlanan 201 vakıf eserinin toplu açılışı yapılarak idrak edildiğini ifade eden Erdoğan, vakıf kültür varlıklarının ülkeye ve millete hayırlı olmasını diledi.

Başkan Erdoğan, İstanbul, Sivas, Hatay ve Priştine'ye bağlanarak, bu eserlerin bir kısmının açılışının yapılacağını dile getirdi.

Erdoğan, 1996-2002 yıllarında toplam yalnızca 56 tarihi eserin onarıldığı dikkate alınırsa Vakıflar Genel Müdürlüğünün nasıl büyük bir başarıya imza attığının görüleceğini belirterek, "Sadece Türkiye içinde, sadece Anadolu ve Trakya'da değil, dünya üzerinde nerede bizlere, atalarımıza ait bir eser veya kültürel miras varsa oraya ulaşıyor ve gün yüzüne çıkarıyoruz. Son 21 yılda, ülkemiz içerisinde ve gönül coğrafyamızın dört bir yanındaki 5 bin 500 ecdat yadigarı eseri yeniden ayağa kaldırdık." diye konuştu.


Erdoğan, pek çok eserin restorasyonunun, imarının ve ihyasının başarıyla gerçekleştirildiğini kaydetti.

Törende ödülünün takdim edileceği iş insanı ve hayırsever Bayram Kızılaslan'ın 6 Şubat depremlerinde ağır hasar alan Malatya Yeni Camisi'nin tüm yapım masraflarını üstlendiğini aktaran Erdoğan, Kızılaslan'ın maddi desteğiyle şehrin simgelerinden olan bu tarihi eserin süratle ayağa kaldırılacağını ifade etti.

Depremde yıkılan ve hasar gören vakıf eserlerinin ihyası için gösterilen her türlü çabayı takdirle karşıladıklarını dile getiren Erdoğan, vakıf medeniyetinin oluşumunda sürdürülmesinde, muhafazasında emeği geçen herkese şükranlarını sundu, ebediyete intihal eden vakıf insanlarını ve hayırseverleri rahmetle yad etti.

"SOYKIRIM DAVASINA DA MÜDAHİL OLMAYI KARARLAŞTIRDIK"

Erdoğan, Vakıflar Genel Müdürlüğünün, sadece vakıf eserlerinin korunması ve ihyasında değil, kültürel hizmetlerden burslara, muhtaçlara yardımdan cemaat vakıflarına kadar geniş bir alanda iftihar kaynağı çalışmalara imza attığını anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk, orta, lise ve yüksek öğrenim seviyesinde 50 bin ihtiyaç sahibinin vakıflardan burs veya eğitim yardımı aldığını, Genel Müdürlüğün, 7 Ekim'den beri soykırıma uğrayan Gazzelilere el uzattığını görmekten ayrıca memnuniyet duyduklarını söyledi.

Gazze'ye yardımlar kapsamında, mart ayının sonunda toplam 3 bin tonluk 125 bin gıda kolisi taşıyan sekizinci iyilik gemisinin Gazze'ye uğurlandığını hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Daha sonra bu yardımlarımızı artırarak devam ettirdik, devam ettiriyoruz. Bugüne kadar toplam 50 bin tona ulaşan insani yardım miktarıyla Türkiye, dünyada Gazze'ye en fazla yardım gönderen ülke konumuna ulaştı. İyice canileşen İsrail yönetimini ateşkese zorlamak maksadıyla diplomasi ve ticaret boyutunda baskının dozunu sürekli yükseltiyoruz. İlk etapta 54 ürün grubuna ihracat kısıtlaması getirmiştik, geçen haftadan itibaren İsrail ile ihracat ve ithalat işlemlerini tüm ürünleri ihtiva edecek şekilde durdurduk. İsrail'e karşı Uluslararası Adalet Divanında açılan soykırım davasına da müdahil olmayı kararlaştırdık. 15 bini çocuk 35 bin kardeşimizin hayatına kastedenlerin hukuk önünde hesap vermesi için tüm imkanlarımızı kullanacağız. Bu kararlarımızın, bölgede akan kanın durmasını isteyen diğer ülkelere de cesaret aşılayacağına inanıyorum."

Filistin halkının en zor günlerinde imdadına koşan Türk milletinin, kardeşlik vazifesini ifa etmenin yanında insanlığın da vicdanı olduğunu vurgulayan Erdoğan, "İçimizdeki kimi işgüzarlar bunu görmese veya gördükleri halde çarpıtsalar da devletiyle vatandaşıyla sivil toplum kuruluşlarıyla Türkiye, Gazze sınavını en başarılı veren ülkelerden biridir. Bunda AFAD'ımızın, Türk Kızılay'ın, Vakıflar Genel Müdürlüğümüzün ve diğer gönüllü kuruluşlarımızın gerçekten büyük payı vardır. Sizlerin şahsında dünyanın neresinde olursa olsun mazlumlara ve mağdurlara destek olan herkesi tüm kurumlarımızı tebrik ediyorum." sözlerini sarf etti.


Erdoğan, Vakıflar Genel Müdürlüğünce restorasyonu gerçekleştirilen 201 eserin, Cumhurbaşkanlığı Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'ndeki toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, sevgi ve merhamet medeniyetinin temsilcisi olunduğunu söyledi.

Nefes alırken havayı, su içerken ırmağı, hasat toplarken toprağı, meyve koparırken ağacı özellikle incitmemeye, zarar vermemeye çalışan yüce gönüllü bir kültür ikliminde yetişilerek bugünlere gelindiğini anlatan Erdoğan, cenk meydanlarında hasımlarla göğüs göğüse muharebe ederken dahi gayrimeşru, gayri insaniyollara tevessül edilmediğini vurguladı.

Sefere çıktığında dalından kopardığı bir meyvenin ücretini bile ödeyen ecdadın, hem örnek olacak hem de iftihar edilecek eşsiz bir miras bıraktığını, Fatih Sultan Mehmet'in "Hüner bir şehir bünyad etmektir. Reaya kalbin abad etmektir." tavsiyesinin asırlarca millete rehberlik ettiğini belirten Erdoğan, "Evet, önemli olan sadece toprak kazanmak değil bir şehri imar etmek, gönülleri de fethetmektir." diye konuştu.

Erdoğan, bu anlayışla tarih boyunca hem nice şehirler, yollar, köprüler imar edildiğini hem de kalplerin kazanıldığını dile getirerek, "Vakıflarımız, şehirlerimizin imarının yanı sıra fethettiğimiz yerlerdeki halkın gönlünü kazanmamıza vesile olan en önemli kurumlarımızdır. Balkanlar'dan Afrika'ya, Asya'dan Orta Doğu'ya kadar gönül coğrafyamızın her bir köşesinde ecdat tarafından inşa edilen camilerin, imarethanelerin, köprülerin ve kervansarayların çoğunluğu vakıf eseridir." ifadelerini kullandı.

"VAKIFLARIMIZ, MİLLETİMİZİN HUZUR VE GÜVENLİĞİNİN DE TEMİNATI OLMUŞTUR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Selçukluyu, Osmanlıyı gezen Batılı seyyahların, bu devletler için "vakıf cenneti" tabirini kullandıklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"'Hayırda yarışınız' emri mucibince atalarımız, vakıf kurmak suretiyle özellikle birbiriyle yarışmış, kimseyi çaresiz ve sahipsiz bırakmamıştır. Fakir fukarayı, garip gurabayı, yolda kalanı, yetimi, öksüzü, düşkünü, biçareleri gözeten, ihtiyaç sahiplerine yardımı esirgemeyen vakıflarımız, aynı zamanda milletimizin huzur ve güvenliğinin de teminatı olmuştur. 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' ilkemizin ete kemiğe büründüğü kurum, tartışmasız bir şekilde vakıflarımızdır. İslam'a göre insan, zübde-i alem yani alemin özüdür. İnsana hizmet, İslam medeniyetinin temelini oluşturur. Vakıflarımız, yalnızca insana hizmetle kendilerini sınırlandırmamıştır. Şanlı tarihimizde özellikle aç kuşlar için, göç eden leylekler için hatta ağaçlar için, köprüler için kurulan nice vakıflar görüyoruz.

Hayata ve hayatın akışına dair ne varsa oraya hitap eden, elini uzatan ve kol kanat gelen bir hayır kurumuna, yapıya veya vakfa mutlaka rastlıyoruz. Sadece vakıf kurmakta değil ecdat, vakıfların korunması ve vakıf malına el sürülmemesi hususunda da çok büyük itina göstermiştir. "

Erdoğan, "Vakfa bir çivi çakan abat, bir çivi söken berbat olur." sözünün hem vakıf hizmetlerinin değerini hem de riskini ortaya koyduğuna işaret ederek, "Vakıf faaliyeti öyle hassas, öyle titizlikle yürütülmesi gereken bir iştir ki kişiye cennetin kapılarını da açabilir, Allah korusun cehenneme de sürükleyebilir çünkü bir vakfiyede tüm insanların, tabiatın, hayvan ve bitkilerin, gelecek kuşakların hakkı, hukuku vardır." diye konuştu.





"BULUNDUĞUMUZ TÜM MAKAMLARI AZİZ MİLLETİMİZE BORÇLUYUZ"

Devlet geleneğinde "Bir vakıf içinden geçerken üzerine vakıf malının tozu bile bulaşmasın" hassasiyetiyle faaliyetler yürütüldüğünü, aynı inceliğe başka alanlarda da şahit olduklarını belirten Erdoğan, "Vakıf malına gösterilen bu ihtimamın kamuya dair tüm işlerde hepimize örnek olması gerektiğine inanıyorum. Burada şu hususun altını çizerek ifade etmek istiyorum: Vakıf eserleri, nasıl bize ecdadın ve vakıf sahibinin emaneti ise kamu malı ve kamu görevi de milletin emanetidir. Tüyü bitmemiş yetimin hakkının olduğu kamu malı ve kamu görevi ancak böyle yüksek bir şuurla yerine getirilirse verimli olur, bereketli olur, faydalı olur, sorumluluğun hakkı tam manasıyla verilmiş olur." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, kamu görevlisinin, kendi mesuliyeti veya mesuliyet sahasıyla ilgili işlerde vatandaşlara hizmet etmeye memur, mesul ve mecbur olduğunun altını çizerek, şöyle konuştu:

"Millete hizmet yolunda üşengeçliğe, rehavete, kaprislere, 'Bugün git, yarın gel' sorumsuzluğuna asla ve asla yer yoktur. Her zaman söylüyorum, bugün bir kez daha ifade ediyorum: Bulunduğumuz tüm makamları aziz milletimize borçluyuz. Hangi konumda olursak olalım, hepimiz milletimize karşı sorumluyuz. Millete büyüklenmek, yukarıdan bakmak, efendilik taslamak, sorunlarını görmezden gelmek kesinlikle kabul edilemez. Hele hele kamu malına el uzatmak, bizim nazarımızda ihanete eş değerdir. Siyasetçiler, kamu görevlileri, yönetim mevkisindekilerin ülkeye ve millete karşı vazifelerini yerine getirme noktasında hiçbir bahanesi olamaz. Milletin derdiyle dertlenmedikten, sorunlarına çözüm bulup hayır duasını almadıktan sonra hangi vazife olursa olsun insan için yüktür.

Eski Türkiye manzaralarını, milletimize tekrar yaşatmamakta kararlıyız. Bu konuda özellikle son dönemde artan serzenişlerin farkındayız. Tespit ettiğimiz tüm eksiklerin, hataların, varsa ihanetlerin üzerine inşallah bundan sonra çok daha kararlı bir şekilde gideceğiz. Kamu hizmetlerinin sorunsuz ve kusursuz sunulması için her türlü tedbiri alacak, bürokratik atalete hiçbir şekilde müsaade etmeyeceğiz."




Cumhurbaşkanı Erdoğan, düzenlenen töreni, emanete sahip çıkma bakımından sergiledikleri hassasiyetin yeni bir nişanesi olarak gördüğünü söyledi.

Toplam 201 vakıf eserini asli kimliğine ve kullanım amacına uygun şekilde restore eden Vakıflar Genel Müdürlüğünü millet adına tebrik eden Erdoğan, eserlerin yeniden ihyasına katkı sağlayan hayırseverlere teşekkürlerini iletti.

Vakıf Haftası'nı kutlayan Erdoğan, hafta boyunca düzenlenecek etkinliklerin özellikle gençlerin köklü vakıf medeniyetini anlamasına vesile teşkil etmesini diledi.

Erdoğan, "Rabb'im bizleri vakıfların kıymetini bilenlerden, vakıf sahibi olanlardan geride hayırla yad edilecek eserler bırakanlardan eylesin." diyerek, restorasyonu tamamlanan eserlerin hayırlı olmasını temenni etti.

- NOTLAR

Programa Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve Vakıflar Genel Müdürü Sinan Aksu da katıldı.

Programda, İstanbul Tarihi Müzik Topluluğunca müzik dinletisi sunuldu. Vakıflar Genel Müdürlüğünün tanıtım filmi, UNESCO Ahşap Camiler filmi ve 201 eserin tanıtımı gösterildi.

Programda Erdoğan, 6 Şubat depremlerinde ağır hasar alan Malatya Yeni Camisi'nin tüm yapım masraflarını üstlenen iş insanı ve hayırsever Bayram Kızılaslan'a "Vakıf İnsan Ödülü"nü verdi.

Kariye Camii’nde namaz kılınacak olan naos - harim bölümündeki iki resim yapıyı çevreleyen taşların renklerinden tasarlanan açılır kapanır perdelerle örtüldü.Kariye Camii’nde namaz kılınacak olan naos - harim bölümündeki iki resim yapıyı çevreleyen taşların renklerinden tasarlanan açılır kapanır perdelerle örtüldü.

Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy ile Vakıflar Genel Müdürü Aksu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Süleymaniye Camisi'nin kıble cephesindeki çini üzerinde, İznik çinileriyle yapılmış mihrap nişinden esinlenerek oluşturulan eseri takdim etti.

Mihrabın her iki yanında, lacivert zemin üzerine yazılmış Fatiha Suresi'ni içeren dairesel formların replikası olan eser, Kütahyalı çini ustaları Osman Yol, Cemil ve Lütfiye Tokgöz ile Okay Hamdi Çakır tarafından yazıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra canlı bağlantılarla vakıf eserlerinin toplu açılışını kurdele keserek yaptı. Törende Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş dua etti.

RESTORASYON 4 YIL SÜRDÜ
İnşasının ardından uzun yıllar kilise olarak kullanılan yapı, 2. Bayezid döneminde Sadrazam Hadım Ali Paşa (Atik Ali Paşa) tarafından camiye çevrildi.

1948 yılında da dönemin Müzeler İdaresine bağlanarak müze haline getirilen Kariye, 1 Ağustos 2020 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yeniden cami oldu.

Bu kararın ardından restorasyonuna başlanan camideki çalışmalar 4 yıl sonra tamamlandı.

MOZAİK VE FRESKLER KORUNDU
Osmanlı döneminde kullanılan mihrabı elden geçirilen Kariye Camii, dış mekandaki restorasyonun tamamlanmasıyla ibadete hazır hale geldi. Restorasyon işlemleri devam ederken müze olarak ziyarete açık tutuldu. Restorasyonda tarihi caminin içinde yer alan mozaik ve fresklerin özgünlüğünün korunduğu ifade edildi.

Caminin ibadet alanları ve minberiCaminin ibadet alanları ve minberi

Büyük İstanbul depremlerinin tanığı Kariye Camii, farklı dönemlerde geçirdiği büyük inşa ve restorasyon çalışmalarından sonra bugünkü halini aldı. Dışarıdan bakıldığında taş ve tuğla duvarlarıyla sade bir yapı gibi görünen Kariye asıl mimari değerini çerisindeki mozaik ve dekoratif öğelerden alıyor. Yıkılan kubbesi ahşaptan yapılarak üzeri alçı ile kaplanmıştı, kubbesinin sadece kasnağı orijinal olarak bugüne gelebildi.

6'ncı yüzyılda inşa edilen Kariye Kilisesi, İstanbul'un fethinin ardından 1511'de Sultan II. Bayezid'in sadrazamlarından Atik Ali Paşa tarafından camiye çevrildi. Bakanlar Kurulu'nun 2 Ağustos 1945'te aldığı kararla 79 yıl önce müzeye çevrilen Kariye Camii bugün yeniden camii olarak ibadete açılacak. Açılış öncesi camiinin ibadet alanını ve minberini görüntüledi.

1875'te Sultan Abdullaziz'in yaptırdığı başta Enver Paşa, Mareşal Fevzi Çakmak, Türkiye'deki ilk akciğer hastalıkları kürsüsünü kuran Tevfik Sağlam, tarihçi İsmail Hakkı Uzunçarşılı ve yazar Mehmed Rauf'un da mezun olduğu Gülhane Parkı karşısındaki Soğukçeşme Askeri Rüştiye Binası da 33 bina ile birlikte restore edildi. Bir ara Mekteb-i Mülkiye olarak kullanılan bina, daha sonra adli tıp ve morg oldu, 12 Eylül'den sonra Devlet Güvenlik Mahkemesi, sonra İstanbul Çocuk Mahkemeleri oldu. Şimdilerde ise Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Enstitüsü olarak kullanılıyor.


İstanbul'da restorasyonun ardından yeniden hizmete alınacak Vakıflar 1. ve 2. Bölge Müdürlüklerine ait 33 eserden bazıları şunlar:

Soğukçeşme Askeri Rüştiyesi, Muradiye Camii, Muhtesip İskender Ağa Camii, Bostani Ali Camii, İstanbul-Eyüpsultan Mihrişah Valide Sultan Külliyesi"nde İmaret (Eyüp İmareti), İstanbul-Eyüpsultan Arpacı Hayrettin Camii, Hz.Cabir Camii (Koca Mustafapaşa Camii) Şile Çavuş Ahmet Camii, Üsküdar Altunizade İsmail Zühtü Paşa Camii, Kazasker Abdulkadir Efendi Camii, İskele Camii, Şeyh Devati Camii, İbrahim Hakkı Konyalı Kütüphanesi, Pervititch Evi, Hacı Selim Ağa Kütüphanesi.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN