Tüm tuşlara basmalarına rağmen 14-28 Mayıs seçimlerinde bekledikleri neticeyi alamayanların, daha sonra sırf koltuklarını koruyabilmek uğruna siyaseti yüksek gerilim hattına mahcup ettikleri değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, "Seçim sonuçlarını kabullenmek yerine farklı tartışmalarla milletin iradesine kara çalmaya, gölge düşürmeye çalıştılar. Sorumlu siyasetçiler gibi davranarak milletin menfaatlerini kendi şahsi hesaplarının önüne bir türlü koyamadılar. Sandıkta tecelli eden iradeyi yok sayan etik dışı beyanlar karşısında daima basiretle hareket ettik. Kışkırtmalara rağmen mutedil ve soğukkanlı tavrımızı koruduk. Enerjimizi polemiklerle israf etmek yerine ülkemize ve milletimize hizmet etmeye harcadık." ifadelerini kullandı.
Başkan Erdoğan, deprem bölgesinin yeniden ihyası ve ekonomideki sıkıntılar başta olmak üzere Türkiye'nin meselelerini çözmeye odaklandıklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"31 Mart seçimlerinde milletimizin iradesi daha farklı tezahür etti. Biz de bunu öpüp başımızın üstüne koyduk. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak milli iradeyi sorgulama, küçümseme, başkaları gibi sandığın itibarını zedeleme gibi yollara tevessül etmedik. Sonuçların belli olmasıyla özellikle seçim tartışmalarını geride bıraktık ve önümüzdeki dört yıllık seçimsiz dönemi ülkemiz ve milletimiz için en verimli şekilde değerlendirmeye baktık.
31 Mart sonrasında AK Parti ve Cumhur İttifakı'nın sergilediği olgun tavır siyasi partiler arasında yeni bir diyalog zemininin oluşmasına vesile olmuştur. Türkiye böylece seçim atmosferinden çıkıp asıl gündemine yoğunlaşma fırsatı bulmuştur. Bunu Türk siyasetinin ulaştığı yüksek tekamül seviyesinin bir işareti olarak görüyoruz."
CHP GENEL BAŞKANI ÖZEL İLE GÖRÜŞME
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, 31 Mart seçimleri sonrasında, AK Parti Genel Merkezi'nde kendisini ziyaret ettiğini anımsatan Erdoğan, "Arayı uzatmadan Kurban Bayramı'ndan önce ben de kendisine iadeiziyarette bulunacağım. Sayın Özel'in ziyareti akabinde siyasette bir yumuşama arzuladığımızı, bunu teşhis etmeye çalıştığımızı ifade ettim. Bu yumuşamanın bir tarafı iktidarsa bir tarafı da muhalefettir. Biz bu konuda son derece rahatız, özgüvenliyiz. Tekrar ediyorum, biz kutuplaşmanın, kamplaşmanın, gerilimin tarafında hiç olmadık. Ama eğer yine de üzerimize düşen bir şey varsa hiç çekinmeden gereğini yaparız. Burada asıl olan muhalefetin kendi politikalarını gözden geçirmesidir. İktidarı gerilim yanlısı olarak yaftalamak kolaydır ancak asıl muhalefet kendisini bu noktada samimi bir özeleştiriye tabi tutmalıdır." değerlendirmelerini yaptı.
Erdoğan, hem AK Parti ve ittifak ortağı MHP'nin hem de Ana Muhalefet Partisi ve muhalefet partilerinin kırmızı çizgilerinin olduğuna dikkati çekerek, sözlerine şöyle devam etti:
"Elbette siyaset belli bir çerçevede, belli sınırlar içinde yapılır. Yumuşama adı altında kimliğimizden, ilkelerimizden, duruşumuzdan, hassasiyetlerimiz ve kırmızı çizgilerimizden taviz verecek değiliz. Muhalefetten de böyle bir taviz beklemiyoruz. Ancak siyasetin özellikle de muhalefetin yıkıcı, yıpratıcı, ötekileştirici bir zemin üzerinde ilerlemesi Türkiye'ye fayda değil zarar getirir. Türkiye bu siyaset tarzının acısını geçmişte defalarca yaşadı, çok ağır bedeller ödedi. Vesayet güçleri ve oligarşik yapılar, siyasetin bu gerilimli atmosferinde kendilerine alan açtı, hatta demokrasiye müdahale imkanı buldu.
Terör örgütlerine siyaseti dizayn fırsatı veren yine aynı kasvetli iklimdi. Türkiye düşmanları da bunu ülkemizin yumuşak karnı olarak gördü. Muhalefetin de son dönemde bu gerçeği görerek yeni üslup ve söylem geliştirme çabalarını takdirle karşılıyoruz."
Başkan Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile burada partisinin düzenlediği Filistin sergisini gezdi.
"HUKUK İÇİNDE OLDUĞU MÜDDETÇE HER TÜRLÜ ELEŞTİRİYE SAYGIMIZ SONSUZDUR"
Siyasete hukuku referans aldıklarını vurgulayan Erdoğan, hukuk içinde olduğu müddetçe her türlü eleştiriye, söyleme, ifadeye, eyleme saygılarının sonsuz olduğunun altını çizdi.
Başkan Erdoğan, hukukun dışına çıkıldığında ülkenin mahkemeleri, hakimleri, savcılarının elbette gerekeni yapacağını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Bu bizim için de muhalefet için de bu ülkede yaşayan her bir birey, faaliyet gösteren her bir kurum için de geçerlidir. Terör, terörü meşrulaştırmak, sırtını terör örgütlerine dayamak, şiddet, şiddeti övmek, darbe, sokak eylemleri ile darbe girişimi, hakaret ve iftira hukuk dışıdır. Çok açık söylüyorum, bizim hukuk karşısında boynumuz kıldan incedir, Şeriatın kestiği parmak acımaz. Aynı tavrı aynı tutumu muhalefetten de bekleriz. Onların da hukuka saygı duymasını isteriz."
"Siyasette yumuşamaktan kastedilen hukuka, demokrasiye, insan haklarına saygı duyulmasıdır." diyen Erdoğan, "Bizden hukuksuzluk karşısında kimse yumuşak bir tavır beklemesin. Demokrasiyi ortadan kaldırmaya, insan haklarını çiğnemeye yönelik eylemler karşısında kimse bizden yumuşak tavır beklemesin. Özgürlükleri kısıtlamaya yönelik girişimler ya da özgürlük adı altında başkalarının özgürlüğünü daraltmaya yönelik eylemler karşısında bizden kimse yumuşak tavır beklemesin. Milletin inanç değerlerine, kutsallarına, mukaddesatına yönelik karşısında kimse bizden yumuşak tavır beklemesin." diye konuştu.
Terör, terörist, terör örgütü, terörü destekleyenler, terörle arasına mesafe koyamayanlar ile sırtını teröre dayayanların ve insan canına kasteden bölücüler ile FETÖ'cülerin karşısında kimsenin kendilerinden yumuşak tavır beklememesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Türkiye'ye saldıranlar, Türkiye'nin çıkarlarına zarar verenler, ülkemizin hak ve hukukunu çiğnemeye kalkan müstevliler karşılarında kimse bizden yumuşak tavır beklemesin. Biz işte ana muhalefetten ve muhalefetten de bunu bekliyoruz. Türkiye'nin bazı meselelerinin siyaset üstü bir yaklaşımla ele alınması, gerilimi zaten kendiliğinden düşürecektir. Milletin siyaset kurumundan beklentisi de bu yöndedir. Milletimiz, bizden sandıkta kendisini temsil yetkisi verdiği siyasetçilerden ortak bir zeminde bir araya gelip derdine derman olmamızı bekliyor. Örneğin, terör karşısında iktidarı, muhalefeti, ortak bir tavır geliştirebildiğinde sadece gerilim düşmekle kalmayacak terör de artık tamamen miadını dolduracaktır. Mesela darbe anayasasının, sivil, yeni, kuşatıcı ve özgürlükçü bir anayasa ile değiştirilmesi konusunda hep beraber el ele verebilirsek sadece siyasetin havası değil inşallah ülkemizin bahtı da değişecektir."
"DAR ALANDA SİYASET YAPILMAZ"
Türkiye'nin çıkarlarını yurt dışında savunma ve başkalarına karşı koruma hususunda siyasi kimliklerin ötesine geçilmesinin 85 milyonun her bir ferdine yarayacağını dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dar alanda siyaset yapılmaz. Sıkılı yumruklarla musafaha olmaz. Bir elini tokalaşma için uzatıp diğer eliyle arkasında hançer tutanlarla diyalog olmaz, uzlaşı olmaz. Nitekim geçmişte olmadı. 15 Temmuz ihaneti sonrasında şahsımızın ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin iyi niyetli gayretleriyle tesis edilen Yenikapı ruhu ne yazık ki birilerinin ihtiraslarına kurban edildi. Aynı aktörlerin medya ve sosyal medya silahşorlerini kullanarak mevcut atmosferi kundaklamaya çalıştıklarını görüyoruz. Milletimizin umutlarını arttıran siyasetteki yumuşamanın bu sefer kelebek ömürlü olmamasını temenni ediyoruz. Her konuda aynı düşünmek, konuşmak, aynı cümleleri kurmak zorunda değiliz.
Siyaset ve sosyal farklılıklarımız, zenginliğimizdir. Türkiye'nin beşeri ve kültürel hazinesini yansıtan birer değerdir. Yöntemlerimiz farklı olabilir, üsluplarımız farklı olabilir, yaşam biçimimiz siyasetteki doğrularımız farklı olabilir ama hepimiz Türkiye'nin büyümesini, gelişmesini kalkınmasını, daha fazla refaha ulaşmasını istiyoruz. Hepimiz evlatlarımızın daha müreffeh, ekonomik, askeri, siyasi ve sosyal bakımdan daha güçlü bir Türkiye'de yaşamasını arzu ediyoruz. Bunun önünde duran ne varsa ortak tavır göstermemiz kaçınılmazdır."
"HER ALANDA YOĞUN MESAİ İÇİNDEYİZ"
Türkiye'nin 10 yıllardır ayağına pranga olan sorunun terör olduğuna dikkati çeken Erdoğan, teröre karşı ortak tavır geliştirmeden Türkiye'nin daha ileriye götürülemeyeceğini belirtti.
Milletin kardeşlik bağlarını güçlendiren, devletin birliğini, bütünlüğünü perçinleyen, istiklal ve istikbal mücadelesine destek olan, içerideki ve dışarıdaki düşmanlara karşı demokrasiyi destekleyen her çabayı kimden gelirse teşvik ve takdir etmenin görevleri arasında olduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak bu ve benzeri alanlarda özgürlüklerin gelişmesine, demokrasinin standartlarının yükselmesine, Türkiye Yüzyılı'nın inşasına katkıda bulunan aktörlerle diyaloğa varız, hazırız. Temennimiz, farklılıkların korunduğu ama sosyal fay hatlarının kapandığı bir iklime siyasetin öncülük etmesidir. Siyasette tatlı bir rekabet içinde olduğumuz partilerle gerçekleştirdiğimiz temaslara biz bu zaviyeden bakıyoruz. Türkiye'yi devleti ve milletiyle ilelebet kılma mücadelemizi Allah'ın izniyle insanımızın hayır duasıyla yılmadan, yıkılmadan sürdüreceğiz.
Kıymetli yol arkadaşlarım, dış politikadan ekonomiye terörle mücadeleden 6 Şubat depremlerinin yaralarının sarılmasına kadar her alanda yoğun mesai içindeyiz. Ekonomide 2024 yılına dair veriler güzel gelmeye devam ediyor. Türkiye ekonomisi yılın ilk çeyreğinde yüzde 5,7 oranında büyüdü. Böylece ekonomimiz Kovid-19 tedbirlerinin uygulandığı 2020 yılının ikinci çeyreğinden sonra üst üste 15 çeyrek büyümüş olacak."
Çalışanların büyümeden aldığı payın asgari ücrete yapılan ara zamların da etkisiyle rekor seviyeye ulaştığını aktaran Erdoğan,"Çalışanların büyümeden aldığı pay bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 42 olarak gerçekleşti. 1998 yılından beri görülen en yüksek seviyeyi yakalamış bulunuyoruz. Enflasyon inşallah yılın ikinci yarısından itibaren iniş trendine girecek. Son dönemde açıklanan neredeyse tamamı Orta Vadeli Program'a uygun seyrediyor. Hayat pahalılığını körükleyen fahiş fiyat ve fırsatçılık sorununda yeni düzenlemeyle birlikte elimiz daha da güçlendi. Milletimizi bizar eden diğer konularla ilgili gerekli adımları atıyoruz. Seçkinlerin, tuzu kuruların, sesi çok çıkanların değil sessiz yığınların sesi, milletin birikmiş sorunlarının çözüm adresi olmaya devam edeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
"İSRAİL'E KARŞI SOMUT TEDBİRLER ALAN TEK ÜLKEYİZ"
Erdoğan, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına ilişkin, "7 Ekim'den beri Gazze'de yaşanan katliama en güçlü tepkiyi gösteren, bununla kalmayıp İsrail'e karşı somut tedbirler alan tek ülkeyiz." dedi.
Önce 54 kalemde ardından da bütün kalemlerde İsrail ile ticari işlemleri durduklarının altını çizen Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Gazzeli kardeşlerimize gönderdiğimiz insani yardımların toplam miktarı 55 bin tonu aştı. Vatanlarını savunan kahraman Filisin halkının yanında dimdik duruyoruz. Filistin direnişine kara çalmak ve sömürgeleştirilmiş zihinlere rağmen hakkı ve hakikatı haykırmaktan çekinmiyoruz. Tek başımıza kalsak da bu uğurda bedel ödesek de inşallah bu vicdanlı, onurlu ve cesur duruşumuzdan vazgeçmeyeceğiz. Filistin davasına ve Gazzeli kardeşlerimizin özgürlük mücadelesine destek veren AK Parti camiasıyla birlikte Milliyetçi Hareket Partisi yönetimi başta olmak üzere Meclis'teki diğer siyasi partilere de teşekkür ediyorum."
Erdoğan, Meclis'in önceki gün oy birliğiyle aldığı İsrail'in Refah katliamlarının lanetlenmesine dair kararını da son derece kıymetli bulduklarını vurgulayarak, şahsı ve millet adına teşekkür ettiğini söyledi.
"Vicdan yoksunu 3-5 siyonist işbirlikçi, Filistin konusundaki milli mutabakatı bozmaya çalışsa da bugüne kadar hamdolsun başaramadılar, inşallah bundan sonra da emellerine ulaşamayacaklar" ifadelerini kullanan Erdoğan, kampta İnsan Hakları Başkanlığınca düzenlenen "Siyonizmin Katliam ve Soykırım Tarihi" başlıklı serginin de yer aldığını belirtti.
İsrail'in 76 yıllık işgal ve katliam politikalarını tüm vahametiyle gösteren sergiyi de biraz sonra gezeceklerini aktaran Erdoğan, katılımcılara sergiyi gezmeleri tavsiyesinde bulundu.
Erdoğan, "Rabbim, topraklarıyla birlikte tüm insanlığın haysiyetini savunan Filistinli kardeşlerimizin yar ve yardımcısı olsun." diye konuştu.
Üç ilçe ve dört beldede yaşayanların yarın bir kez daha sandığa gideceklerini anımsatan Erdoğan, buralarda yapılacak belediye başkanlığı seçimlerinin de hayırlara vesile olmasını diledi.
Erdoğan, kuruluşundan bugüne AK Parti'nin çatısı altında emek veren herkesi bir kez daha şükranla yad ettiğini, ebediyete intikal edenlere ise Allah'tan rahmet niyaz ettiğini ifade ederek, "Hala partimizin kademelerinde görev üstlenen kardeşlerimize Mevla'dan muvaffakiyetler temenni ediyorum. 31'inci İstişare ve Değerlendirme Toplantımızın başarılı geçmesini diliyorum. Katkılarınız ve katılımlarınız için teşekkür ediyorum." dedi.
Erdoğan, konuşmasının ardından AK Parti İnsan Hakları Başkanlığınca açılan ve İsrail'in Filistin'e yönelik 76 yıllık zulmünü anlatan sergiyi ziyaret etti.
PROGRAM BELLİ OLDU
Öte yandan 31. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın programı belli oldu.
İSRAFIN ÖNÜNE GEÇİLECEK
Kamuda tasarruf hamlesini başlatan AK Parti, kampta alacağı tedbirlerle de kamuya örnek olmaya özen gösterecek. Kamp sürecinde israfın önüne geçebilmek için mikro önlemler alınacak. Katılımcılar tedbirlere uymak zorunda kalacak.
Kampa vekiller aileleri ile katılmayacak, otelde de tasarruf tedbirleri kapsamında her odayı 2 vekil paylaşacak. Basılı doküman dağıtılmayacak. Dokümanların dağıtımı dijital olarak yapılacak. Katılımcıların önemli bir kısmı genel merkezden kaldırılacak otobüslerle kamp yerine ulaşacak.