AP SEÇİMLERİ
Bahçeli, Avrupa Parlamentosu'nda (AP) görev alacak 720 milletvekilinin seçimi dolayısıyla 27 AB ülkesinde yapılan seçimlerin önemli siyasi sonuçları ortaya çıkardığını söyledi. Bu kapsamda Belçika Başbakanı Alexander De Croo'nun istifasıyla birlikte Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından alınan erken seçim kararının Avrupa'nın siyasal yapısında ciddi değişimlerin habercisi olduğuna işaret eden Bahçeli, şu görüşleri paylaştı:
"Yükselen ve inişe geçen partilerin veya ittifakların yol açtığı sancılı tartışmaların, bu doğrultuda AP'ye havi yeni sandalye dağılımlarının bizi ilgilendiren yanı Türkiye-AB ilişkilerinin nasıl bir seyir izleyeceği konusudur. Çünkü Türkiye-AB arasındaki ilişkilerin istikrarlı, iyi niyetli ve önyargılardan uzak şekilde ilerlemediği ortadadır. Kaldı ki AP'nin son yıllarda Türkiye'ye subjektif bakışı, özellikle terörle mücadeleye sakat yaklaşımı, fazla söze yer ve gerek bırakmamaktadır.
AP seçimlerinde oy kullanan milyonlarca seçmenin, daha korumacı, daha içe kapanmış, çağımızın en temel sorunlarının başında gelen göç ve sığınmacı meselesine karşı kapıları örten bir Avrupa siyasetine destek verdiği anlaşılmaktadır. Elbette bu kendilerinin bileceği bir şeydir. Ancak aşırı sağın tırmanışı olarak yorumlanan son seçimin ortaya çıkardığı gerçek, en başta sosyal ve ekonomik itirazların toplumsallaşıp siyasallaştığını göstermektedir."
Bahçeli, Rusya-Ukrayna savaşının yaygın risklerinin, 3. Dünya Savaşı'nın dillendirilmesinin, KOVİD-19 salgınının neden olduğu hasarların, medeniyetler ve milletler arasındaki diyalogların zayıflamasının ve sınır aşan göçlerin ağırlığının, demokratik tercihlere yansıdığını dile getirdi.
Demokrasi, özgürlük, insan hakları, hukuk, adalet gibi kavramların çarpıtılmasının, yalnızca sözde hatırlanmalarının beşeriyeti anlam ve değer bunalımına sürüklediğinin altını çizen Bahçeli, bunun sonucunda istikrarsızlıkların kökleştiğini, katliamların seriye bağlandığını, siyasal, sosyal ve ekonomik adaletsizliklerin çıta yükselttiğini aktardı.
İSRAİL'İN NUSEYRAT'A SALDIRMASINA TEPKİ
İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan dünya nizamının çatırdadığına dikkati çeken Bahçeli, bunun yanında AB'ye itirazların da gittikçe yoğunlaştığını ifade etti. Bahçeli, "Haklının güçsüz, güçlünün haksız olduğu uluslararası sistem her yerinden yaralıdır. İsrail, Gazze'de soykırım yaparken, etkisiz ve cılız açıklamalarla günü geçiren, daha kötüsü İsrail'e destek sağlayan sözde medeni ve gelişmiş ülkelerin ikiyüzlülüğü artık taşınamayacak bir yüke dönüşmüştür." diye konuştu.
Bahçeli, 9 Haziran'da Gazze'deki Nuseyrat Mülteci Kampı'na, sözde 4 rehineyi kurtarmak adına saldıran İsrail'in, 67'si çocuk, 57'si kadın olmak üzere 274 masum Filistinliyi katlettiğini hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Böylece İsrail soykırım suçuna bir yenisini daha eklemiştir. Bu insanlık dışı saldırıyı lanetliyor, hayatlarını kaybeden Filistinli kardeşlerimize Allah'tan rahmetler diliyorum. İsrail, Uluslararası Adalet Divanı'nda soykırım suçundan yargılansa da buna aldırış etmeden mazlumları canice öldürmektedir. Uluslararası barış, huzur, istikrar ve güvenliği sağlamakla görevli kurum ve kurullar iflas etmiştir. Geldiğimiz bu aşamada AB'nin ve yeniden seçimi yapılan AP'nin bir vicdan, adalet ve insani muhasebe yapması mecburiyettir. Çünkü yangın sadece Gazze'yi yakmakla kalmayacak, Avrupa ülkelerini de doğrudan doğruya etkileyip, insani felaketlerin sonuçlarıyla yüzleştirecektir."
"SINIR AŞAN GÖÇLER"
Devlet Bahçeli, göç ve sığınmacı akınının yalnızca Türkiye'nin değil, çağın ve tüm dünyanın en çarpıcı, en yakıcı sorunlarından birisi olduğunu ifade ederek, hiç kimse bu ağırlaşmış mesele üzerinde kafa yormazken, parti olarak aralarında uzman ve akademisyenlerin bulunduğu nitelikli bir komisyonca dört başı mamur şekilde hazırlığı yapılan "Sınır Aşan Göçler" çalışmasını gündeme taşıdıklarını anlattı.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Demografik istiklalimizi, demografik istikbalimizi zedeleyecek tehlikeli akımlara karşıyız, nüfus dengemizi, milli yapımızı, bu coğrafyadaki varlığımızı melezleştirecek insan akınlarının sonuna kadar karşısındayız. Ülkemizde geçici koruma statüsüyle bulunan Suriyeli sığınmacıların gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüşleri kademe kademe sağlanmalı, düzensiz göçün beli kırılmalı, Geri Kabul Anlaşması sonlandırılmalıdır. MHP'nin bu mühim konuya bakışı milletimizin bakışıyla bir ve aynıdır. Ayrıca MHP, Avrupa Birliğiyle inişli çıkışlı üyelik sürecine kategorik bir reddiye içinde değildir. Bilakis üyelik müzakerelerinde ipe un seren ve reddiyeci tavır takınan AB'dir. Dünya sadece AB'den de ibaret sayılamaz. Onurlu, eşit hak ve sorumluluk içeren, milli ve manevi değerlere hürmet gösteren, başkent Ankara'yı Brüksel'in kapı kulu haline getirmeyen bir üyelik statüsüne itirazımız elbette olmaz, olamaz.
Ne var ki aksi politik adımlar Türkiye'yi hiçe saymaktır ki buna sessiz kalmamız eşyanın tabiatına aykırıdır ve AB ile üyelik sürecini bu şartlarda ilerletmenin veya bu uğurda emek harcamanın hiçbir manasından bahsedilemeyecektir. Türkiye Cumhuriyeti tam bağımsız bir devlettir, bağımsızlık milletimizin şeref ve namus sancağıdır. Sancak yere düşmeyecek, Türkiye kör labirentlerde yolunu kaybetmeyecektir."
REZERVLERDEKİ YÜKSELİŞ UMUT VERİCİ
Bahçeli, Türkiye ekonomisinde güven veren kararların, istikrar vadeden tedbirlerin, halkın refahını gözeten vizyoner atılımların farkında ve destekçisi olduklarını belirtti. Bahçeli, "Bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 5,7, üst üste 45 aydır da büyüme başarısı gösteren Türkiye ekonomisi inanıyorum ki enflasyonda da en kötüyü geride bırakmıştır. Merkez Bankası rezervlerindeki yükseliş umut vericidir." dedi.
Ekonomi yönetiminin doğru ve kararlı politikalarının, güven ortamının kökleşmesinin, hayat pahalılığının düşüşe geçmesinin memnuniyet düzeyini artırdığına işaret eden Bahçeli, şunları söyledi:
"Dar ve orta gelirli insanımızı enflasyona ezdirmemeliyiz. Emeklilerimizin şikayetlerini kademeli şekilde dindirmeliyiz. Büyüyen, güçlenen ve gelişen Türkiye ekonomisinden her kesimin, her insanımızın adil ve hakkaniyetli pay alması için elimizden geleni yapmak durumundayız. Fiyat ve finansal istikrarın ivmesi; ihracat, üretim, istihdam, yatırım seferberliğiyle Türkiye ekonomisi zincirlerini tamamıyla kıracaktır. Çiftçimizden memurumuza, işçimizden esnafımıza, emeklimizden sanayicimize kadar herkesin yanındayız, haklı taleplerinin takipçisiyiz.
Taşeron firmalarda çalışan kardeşlerimizin kadroya alınması, staj ve çıraklık mağduru kardeşlerimize el uzatılması, terörle mücadelede yaralanan, ancak gazi sayılmayan 20 bine yakın kardeşimize gazilik unvanının verilerek şeref aylığının bağlanması, uzman çavuşlarımızın kadroya alınmalarıyla mesleki güvenceye kavuşturulmaları, yardımcı hizmetler sınıfındaki kardeşlerimizin sorunlarının çözülmesi, her insanımızın onurlu ve hiç kimseye muhtaç olmadan hayatını sürdüreceği bir gelir düzeyine ulaşması hedeflerimiz arasındadır."