Sinan Ateş davasında ilk ifadeler! Tetikçiden şok sözler: "MHP'den iki, üç isim ver seni kurtaralım" | Duruşmanın ikinci gününde tansiyon yüksek

Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin 22 sanık hakim karşısına çıktı. Duruşmada ilk savunmayı tetikçi Eray Özyağci yaptı. Doğukan Çep'in kendisine sadece Sinan Ateş'i ayaklarından vurması talimatını verdiğini söyleyen Özyağci, "Biz kaçarken 'Reisi vurduk' diye bağırıyorlardı en son. Doğukan abi aradı olaydan bir saat sonra falan, 'Sinan Ateş ölmüş, ben sana ayaklarından vur demedim mi' dedi." ifadelerini kullandı. Özyağci, emniyet sorgusunun ardından savcılıkta kendisine, "MHP'den iki, üç yöneticinin ismini ver seni kurtaralım." şeklinde ifadeler kullanıldığını iddia etti. Bugün devam eden duruşmada da tansiyon yükseldi. Mahkeme başkanı müşteki avukatlarını salondan çıkarmak istedi. Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır salondan atıldı.

Giriş Tarihi 01 Temmuz 2024, 08:23 Güncelleme 02 Temmuz 2024, 17:04
Sinan Ateş davasında ilk ifadeler! Tetikçiden şok sözler: MHP’den iki, üç isim ver seni kurtaralım | Duruşmanın ikinci gününde tansiyon yüksek

İÇİNDEKİLER

Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin 22 sanığın yargılanması başladı.

Çankaya ilçesi Çukurambar semtindeki Kızılırmak Mahallesi'nde, 30 Aralık 2022'de uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybeden Ateş'in ölümüyle ilgili 22 sanık, "tasarlayarak öldürme", "öldürmeye teşebbüs", "suça azmettirme" ve "suça yardım etme" suçlarından dün Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesinde hakim karşısına çıktı.

DAVA 5 GÜN SÜRECEK
Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki duruşma salonunda görülen dava, 5 gün sürecek.

SİYASİLER TAKİP ETTİ
22 sanıklı davanın ilk duruşması tamamlandı. Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki görülen duruşmada sanıklar hazır edilirken, duruşmayı müştekiler ile bazı siyasiler de takip etti.

DURUŞMA BUGÜN DE DEVAM EDİYOR
Dün 8 sanığın savunması alınırken duruşma bugün de devam ediyor.

Sinan AteşSinan Ateş

SAVUNMALAR ALINDI
Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin 22 sanıklı davada, tutuklu sanıklar Murat Can Çolak, Ufuk Köktürk, Mustafa Uzunlar, Osman Bayraktar, Levent Yüce, Aytaç Ataç ve Serdar Öktem'in savunmaları alındı.

Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki görülen duruşmada sanıklar hazır edilirken, müşteki Ayşe Ateş ve yakınları da duruşmayı takip etti.

Tetikçi Eray Özyağci'yi araçla İstanbul'dan Ankara'ya getirdiği belirtilen tutuklu sanık polis memuru Murat Can Çolak, savunmasında suçlamaları kabul etmedi.

Sanıklardan Aşkın Mert Gelenbey'in, "ağabeyinin sorunları olduğunu ve otoparktan alacağı bir araçla Ankara'ya gideceğini" söylediğini anlatan Çolak, bunun üzerine Ankara'da biraz eğlendikten sonra dönmek üzere yola çıktıklarını söyledi.

Ankara'ya, diğer sanıklar Gelenbey ve tetikçi sanık Eray Özyağci ile aynı araçta gittiklerini ifade eden Çolak, Özyağci'yi daha önce hiç görmediğini, Ankara'da bir süre bulunduktan sonra İstanbul'a döndüklerini anlattı.

Cinayetin azmettiricisi olduğu belirtilen sanık Doğukan Çep'i tanımadığını ileri süren Çolak, bir soru üzerine, Özyağci'nin adını bile bilmediğini, yakalaması olduğundan haberdar olmadığını öne sürdü.

AZMETTİRİCİ SANIKLA CEZAEVİNDE TANIŞMIŞLAR
Savunma yapan Ufuk Köktürk, sanık Çep ile 2013'te cezaevinde tanıştıklarını, Çep'in, Ateş cinayeti öncesi kendisini arayarak borç istediğini, bir arkadaşından aldığı parayı eşinin hesabından Çep'e gönderdiğini ifade etti.

Ateş cinayetinden haberdar olmadığını savunan Köktürk, haberdar olması halinde o tarihlerde hamile olan eşinin hesabından para göndermeyeceğini savundu.

Köktürk, emniyette kendisine MHP İstanbul İl Başkanlığı önünde çekilen fotoğrafının sorulduğunu, atılı suçla bir ilişkisinin bulunmadığını iddia etti.

Sanık tutuklu özel harekat polisi Murat Can Çolak da hakkındaki suçlamaları reddetti. Ateş cinayetinden bir gün sonra, avukat olan sanıklardan Serdar Öktem ile aralarındaki Facetime görüşmelerinin içeriğine ilişkin soru yöneltilen sanık Çolak, Öktem'in 2013'teki dava sürecince avukatlığını üstlendiğini, görüşmelerinin içeriğinin bu yönde olduğunu ileri sürdü.

Doğukan ÇepDoğukan Çep

"DOĞUKAN ÇEP'TEN ŞİKAYETÇİYİM"
Tetikçi Özyağci'yi Ankara'ya getiren aracı kiralayan sanık Mustafa Uzunlar da sanık Çep'in, Ankara'ya gidip gelmek için kendisinden araç kiralamak istediğini anlattı. Uzunlar, Çep'in, "Polis arkadaşlarla düğün tebriğine gideceğiz." demesi üzerine ücrette 500 lira indirim yaparak aracını kiraladığını söyledi.

Olayın ardından iş yerinin kamera kayıtlarını polislere kendisinin teslim ettiğini aktaran Uzunlar, aracın kim tarafından geri getirildiğini de bilmediğini savundu. Mustafa Uzunlar, "Beni kandırarak böyle bir olayın içerisine çekmesinden dolayı Doğukan Çep'ten şikayetçiyim." ifadelerini kullandı.

Çep'in telefon rehberinde neden "Sedat Güner" olarak kayıtlı olduğu sorulan Uzunlar, "Korktuğumdan dolayı." cevabını verdi.

Uzunlar, araç kiraladığında normalde kiralama sözleşmesi düzenlediğini ancak Doğukan'ı daha önceden tanıdığı ve yanında polislerle yolculuk yapacağını söylediği için sözleşme yapmadığını öne sürdü. Müşteki avukatlarının sorusu üzerine Uzunlar, kiralanan araçta takip cihazının bulunmadığını kaydetti.

"BÖYLE BİR SUÇUN İÇİNDE OLSAM ORAYA GİTMEM"
Sanık Osman Bayraktar, sanık Uzunlar ile otopark işlettiklerini, işletmede resmi ortaklığının bulunmadığını belirtti.

Cinayetin ardından kendisini arayan bir arkadaşının Uzunlar'ın evinin önünde kalabalık bir grubun olduğunu söylediğini, bunun üzerine bu eve gittiğini anlatan Bayraktar, "Böyle bir suçun içinde olsam kendi ayağımla oraya gitmem." savunmasını yaptı.

Sanıklardan Uzunlar'ı ortağı olduğu için tanıdığını aktaran Bayraktar, "Onun dışında bir bilgim yok." iddiasında bulundu.

DİĞER SANIKLARIN SAVUNMALAR
Sanık Levent Yüce, olay öncesi taksi durağı işlettiğini ve motosiklet alım satımı işleriyle uğraştığını dile getirdi.

Satışa çıkardığı motosikletlerden birine, tetikçi Özyağci'yi Ankara'da olay mahalline götüren sanık Vedat Balkaya'nın müşteri olduğunu anlatan Yüce, peşinat almasının ardından Balkaya'nın motosikleti alarak gittiğini, cinayetin ardından da tutuklandığını ifade etti.

Sanık Çağlar Zorlu da yaşanan olayla hiçbir bağının olmadığını ileri sürerek, tahliye ve beraat talebinde bulundu. Zorlu, sanık eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş'la aralarında geçtiği belirtilen, "Bir program var, kişi bilgilerini girince adresini tespit ediyor." şeklindeki konuşmayla ilgili "Böyle bir program olmadığı için uydurma iki tane adres verdim." savunmasını yaptı.

Zorlu, Demirbaş'ın kendisine, "Haylaz bir arkadaşımız var, kulağını çekeceğiz." diye bir ifade kullanmadığını da öne sürdü.

Sanık Aytaç Ataç, ticaretle uğraştığını, Tolgahan Demirbaş'ı müşterisi, Çağlar Zorlu'yu ise çocukluk arkadaşı olması nedeniyle tanıdığını söyledi.

Demirbaş ile Zorlu'nun, kişinin adresinin tespit edilmesi şeklindeki konuşmalarına şahit olduğunu, kafede otururken yanındaki kişinin bir telefon görüşmesi yaptığını, ardından Ateş'in öldürüldüğünü söylediğini aktaran Ataç, "Tolgahan'ı aradım, sordum. 'Yok abi bilmiyorum, öğrenirsem dönerim.' dedi." ifadelerini kullandı.

TELEFON ŞİFRESİNİ YİNE HATIRLAMADI: KOVİD-19 NEDENİYLE HAFIZA KAYBI YAŞIYORUM
Davanın tutuklu sanıklarından avukat Serdar Öktem, soruşturmanın usulsüz olduğunu ileri sürerek, "Bu soruşturma bir camiaya yöneltilmek istendi." savunmasını yaptı.

Soruşturma aşamasında kendisine "MHP üyesi misin?" diye sorulduğunu aktaran Öktem, "Evet, bundan da şeref duyarım. Ama 'bunun soruşturmayla ne alakası var' diye bunu soran savcıya söylediğimde savcı, 'Tamam o soruyu çıkartalım' dedi." ifadelerini kullandı.

Cinayetin ardından FETÖ firarisi bazı kişilerin "hakkında gözaltı kararı verildiği" yönündeki paylaşımları üzerine Ankara'ya doğru yola çıktığını anlatan Öktem, emniyete ifade vermeye geldiğini, hakkında gözaltı kararı olmadığının söylenmesi üzerine buradan ayrıldığını dile getirdi.

Soruşturma aşamasındaki sorgusunda, telefonunun şifresinin sorulması üzerine, "Kovid-19 geçirmesi nedeniyle şifreyi hatırlamadığını" beyan ettiğini anımsatan Öktem, şifreyi bir kağıda yazdığını, izin verilirse bu kağıda bakabileceğini emniyet görevlilerine söylediğini ancak bunun istenmediğini iddia etti. Öktem, mahkeme başkanının, "Şimdi hatırlıyor musun?" sorusuna "Hayır." cevabını verdi.

Atılı suçla bir ilgisinin bulunmadığını savunan Öktem, "16 yıllık hukukçuyum, herhangi bir kaçma şüphem yok. Yargılama sonunda beraat edeceğime inancım tamdır. Tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum." dedi.

Sanık Çep'in, "Sinan Ateş'ten Yargıtay'daki dosyası için yardım istediği" yönündeki savunması hatırlatılan Öktem'e, bu dosyanın olay tarihinde ne aşamada olduğu soruldu. Çep'in müvekkili olduğunu belirten Öktem, Çep hakkındaki dosyanın temyiz incelemesi aşamasında olduğunu aktardı.

Ateş ile Ülkü Ocakları'nda aynı dönemde görev almadığını belirten Öktem, herhangi bir husumetlerinin de bulunmadığını iddia etti.

Müşteki avukatlarının, "Hatırlaman halinde telefonun şifresini verir miydin?" sorusu üzerine Öktem, Avukatlık Kanunu'nun "sır saklama" başlıklı 36. maddesi gereği vermeyeceğini söyledi.

DURUŞMA SALONUNDA GERGİNLİK YAŞANDI
Müşteki avukatlarından birinin, Öktem'in 6 ayrı telefon numarası olduğuna dair sorusuna, sanık avukatları itirazda bulundu. Avukatlar arasındaki diyaloğun uzaması üzerine duruşma salonunda kısa süreli gerginlik yaşandı.

Mahkeme başkanı, avukatların tartışmayı sonlandırmasını istedi ancak sürmesi üzerine mahkeme başkanı ile müşteki avukatları arasında sözlü tartışma yaşandı. Daha sonra, başkanın talimatıyla bir avukat ile Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır salondan çıkarıldı.

Kısa süren gerginliğin ardından mahkeme başkanı, yargılamayı yürüttüğünü, duruşmanın düzeninin bozulmasının kimseye faydası olmayacağını söyledi. Başkan, "Sorduğunuz soruların bu davaya çok büyük katkısı olduğunu düşünebilirsiniz ama nihai kararı veren biziz. Şov yapmaya gerek yok. Müvekkillerinize bir şeyi ispat edeceksiniz diye savunma hakkını aşmanıza müsaade etmem. Sabrımız da bir yere kadar." diye konuştu.

TANSİYON YÜKSELDİ
Mahkeme başkanı müşteki avukatlarını salondan çıkarmak istedi. Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır salondan atıldı.

A Haber muhabiri İlter Yeşiltaş detayları aktardı.

İşte o açıklamalardan satır başları:

"Duruşmada zaman zaman tansiyon yükseliyor. Geride bıraktığımız dakikalarda müşteki avukatlarıyla sanık avukatları arasında bir tartışma yaşandı. Bunun üzerine de mahkeme başkanı devreye girdi. Polislere Ayşe Ateş'in avukatı Ali Yücel'in dışarı çıkarılması talimatını verdi. Müşteki avukatları da heyete tepki gösterdi. Mahkeme başkanı ise "İtiraz ederseniz dışarı çıkarırım" dedi. Müşteki avukatlarından "Atabilirsiniz" karşılığı geldi. Bunun üzerine de mahkeme başkanı "Görevini yapmayan kolluk görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunurum" dedi.

Bu sırada Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır da duruşma salonundaydı. Mahkeme başkanına itiraz etti. Mahkeme başkanı Çayır'ın dışarı çıkarılmasını istedi. Polisler bu talimat karşısında bir süre tereddüt ettiler ve mahkeme başkanı da polislere tepki gösterdi onlar hakkında işlem yapacağını söyledi ve bunun ardından da Çayır duruşma salonundan çıkarıldı. Mahkeme başkanı polislere "Kimden korkuyorsunuz devletin gücünü yerine getirmiyorsunuz, talimatı veren benim sevabı da günahı da benim" diye tepki gösterdi kolluk kuvvetlerine.

Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş duruşmaya çelik yelekle katıldıSinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş duruşmaya çelik yelekle katıldı

İŞTE DAVANIN İLK GÜNÜNDE YAŞANANLAR
AYŞE ATEŞ'TEN ÇELİK YELEKLİ ÖNLEM
Davanın ilk gününde Ayşe Ateş, Sincan'da görülen duruşmaya çelik yelek ve 6 koruma ile katılım sağladı.

Kemal Kılıçdaroğlu, Özgür Özel ve Ayşe AteşKemal Kılıçdaroğlu, Özgür Özel ve Ayşe Ateş


Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin 22 sanıklı davada, sanıklar Eray Özyağci ile Vedat Balkaya'nın savunmaları alındı.

TETİKÇİ ÖZYAĞCİ İFADE DEĞİŞTİRDİ
Tutuklu sanıklardan Sinan Ateş'e yönelik "toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen tetikçi Eray Özyağcı, duruşmada ifadesini değiştirdi ve "Doğukan Çep'i korumak için, satmamak için öyle konuştum" dedi. Özyağcı, "Benim Ankara'ya gitmem lazım' dedim Doğukan Çep'e. Bana araba ayarladı. Doğukan Çep'in azmettirici olduğunu saklamak için başlangıçta farklı ifade verdim sanki ben planlamışım sadece gibi, onu korumak satmamak için" dedi.

"AYAKLARINDAN VURACAĞIM DEDİM KABUL ETTİ"
Çep'in, dolandırıldığı için öfkelendiğini söylediğini iddia eden Özyağci, "Ona, 'Abi, sen beni biliyorsun. Sen ayarla ben ayaklarından vururum' dedim. Daha sonra Suat Kurt'u aradım. Ona 'Ankara'da bir hasmım var ayaklarından vuracağım yardım eder misin?' dedim. O da kabul etti." ifadesini kullandı.

Ankara'ya gitmesinin ardından cinayet anında motosikleti kullanan sanık Vedat Balkaya'yla buluştuğunu söyleyen Özyağci, olay gününü şu sözlerle anlattı:

"Vedat'a, Doğukan abinin alacak meselesi için biriyle görüşeceğimi, silah sesi duyması halinde korkmayıp beklemesini söyledim. Sonra kafeye oturup Doğukan abimden haber bekledim. Beni arayıp 'Sinan Ateş'in yanında iki kişi var. Ayaklarından vur uzaklaş, diğerleriyle uğraşma' dedi. Yukarıdan aşağıya üç kişinin geldiğini gördüm. Sinan Ateş'in ayaklarına sağlı, sollu ateş ettim ve sonra kaçmaya başladım. Bir kişi, hedef gözetmeksizin ateş etmeye başladı. Ben de onlara ateş ettim. Daha sonra 'reisi vurduk, reisi vurduk' diye bir ses duydum."

"SADECE AYAKLARINDAN SIK DEMEDİM Mİ?"
Özyağci, kendisini bekleyen motosiklete binerek, Çep'in daha önce kendisine gönderdiği Gölbaşı'ndaki konuma gittiklerini kaydetti.
Araçta daha önceden tanıdığı "Mustafa Kemal" isimli kişinin olduğunu söyleyen Özyağci, araca binmesinin ardından Çep'i aradığını belirterek, "Ona, 'Abi ben ayaklarına doğru sıktım ama 'reisi vurduk' diye bağırdılar. Bunda başka bir iş olmasın' dedim. Bana, 'Mustafa Kemal'le Gölbaşı'ndaki yere gidin, kafanıza göre iş yapmayın' dedi. Kimin olduğunu bilmediğim bir eve gittik. Doğukan abi, 1 saat sonra yine aradı ve 'Sinan Ateş ölmüş. Sana sadece ayaklarına sık demedim mi? dedi. Ben de adamı öldürmediğimi, ayaklarına sıktığımı söyledim. Bana kızıp telefonu kapattı. Akşam bir daha aradı ve 'Vedat yakalandı İstanbul'a gitmeyin. Birkaç gün misafir kalın' dedi. 4 güne yakın Gölbaşı'ndaki evde kaldık." savunmasını yaptı.

YUNANİSTAN'A KAÇTI
Sanık Eray Özyağci, cinayetten 4 gün sonra Mustafa Kemal ismindeki arkadaşının yardımıyla araç bagajında İzmir'e götürüldüğünü anlattı.
Bir villada yaklaşık 1 ay saklandığını anlatan Özyağci, şunları söyledi:

"Mustafa Kemal, 'botu ayarladım, seni Edirne'den yurt dışına çıkaracağız' dedi. Sonra beni bagaja soktular ve Edirne'ye bu şekilde gittim. Bagajdan indirdiklerinde 'biz yoldayken deprem oldu, o yüzden yol boştu' dedi. Beni bekleyen kişilerle botla nehre indim. Orada, bizim askerlerimiz ateş etti. Herkes panik oldu ben de direk suya atladım. Yüzerek Yunanistan'a çıktım. Birkaç saat yürümemin ardından Yunanistan askerleri yakaladı. Türk olduğumu, terörist olmadığımı söyledim. Beni kelepçeleyip dövmeye başladılar. Sonra beni botla sınır hattımıza attılar. Orada teslim oldum."

"MHP'DEN İKİ ÜÇ YÖNETİCİNİN İSMİNİ VER KURTULALIM"
Daha sonra Ankara Emniyetine teslim edildiğini, emniyet sorgusunun ardından savcılığa sevk edildiğini belirten Özyağci, şu iddialarda bulundu:
"Orada üç savcıya ifade verdim. Savcı Durmuş Ali Kaya, 'Bize hikaye anlatma. Bu işin siyasi olduğunu düşünüyoruz. Devlet Bey'den talimat aldıysan bizi uğraştırma. MHP'den iki, üç yöneticinin ismini ver seni kurtaralım. Seni içeride de dışarıda da koruyacağız. Sana insan ve araç fotoğrafları göstereceğiz. Bunları onayla yeter' dedi. Ben bunları duyunca şok oldum. 'Böyle iftiralara alet olmam. Beni neden böyle bir şeye alet etmeye çalışıyorsunuz? dedim. Ondan sonra iyice öfkelendi. Yanıma geldi ve fotoğraflar göstermeye başladı. Tanımadığımı söyledim. Sonra araçlar gösterdi. 'Bunlara binmedim' dedim. Bana, 'Öldürülmekten korkmuyor musun?' dedi. Ben de 'Ölüm kalım triplerim olsa bu işi yapmazdım' dedim. 'Ben bu dosyanın kalemşoruyum. Her türlü müdahaleyi yapacağım. Seçimden sonra herkes görecek' dedi. Bana gösterilen fotoğraflar ve araçları sonradan medyadan gördüm."

Sanık Eray Özyağci'nin savunmasının ardından çapraz sorgusuna geçildi. Özyağci, İstanbul'dan ayrılmadan önce sanık Çep'in wi-fi cihazı verip vermediği sorusu üzerine, "Hatırlamıyorum." dedi.

Olay gününden önce Ateş'in ofisinin olduğu bölgeye gittiği hatırlatılarak, adresi kimden aldığı sorulan Özyağci, "Abim bana ne diyorsa onu yaptım." ifadesini kullandı. Sanık Özyağci, olayda kullanılan silahı nereden temin ettiğine ilişkin soruya, "Benim yıllardır tabancam var zaten, parasını verip temin etmiştim." cevabını verdi.

"BANA, 'SİLAH SESİ DUYARSAN KORKMA' DEDİ"
Duruşmada savunma yapan ikinci sanık, cinayette kullanılan motosikleti süren kişi olan Vedat Balkaya oldu. Olay tarihinden bir süre önce cezaevinden çıktığını, iş bulma konusunda zorluk çektiğini anlatan Balkaya, sanıklardan Doğukan Çep'in "uyuşturucudan uzak durması" şartıyla motor alabileceğini söylediğini, kendisine verdiği sözü tuttuğunu belirtti.

Çep'in kendisine bir miktar para ve 2-3 tane de motosiklet ilanı attığını ifade eden Balkaya, bir süre sonra motoru aldığını, motoru aldıktan bir gün sonra sanık Çep'in kendisini aradığını anlattı. Sanık Balkaya, "Ataşehir'de buluştuk. 'Ankara'da birinden alacağım var, Eray'ı Ankara'ya götürecek araba var ama getirecek kişi yok.' dedi. Bunun üzerine yardım amaçlı sabah 6 suları Ankara'ya vardım." sözlerini sarf etti.



Sanık Vedat Balkaya, olay gününe ilişkin şunları anlattı:
"Ayın 30'unda öğlen 12.30 sularında Eray beni uyandırdı. 'Alacağımız olan kişi gelmiş, almaya gidiyoruz acele et' dedi. Eray arkama bindi, beni yönlendirdi, Muhsin Yazıcıoğlu Caddesi üzerinde indirdim. Bana, 'Silah sesi duyarsan korkma.' dedi. Bunun üzerine Doğukan'ı aradım, bir sıkıntı olup olmadığını sordum. Bir süre orada bekledim, sonra Eray bir hışımla geldi. Eray'ın yönlendirmesiyle yaklaşık yarım saat gittikten sonra bir petrol ofisine gittik. Eray iner inmez kaskı fırlattı. 'Benimle İstanbul'a gelmeyecek misin?' dedim. 'Gelmeme gerek kalmadı, sen devam et, İstanbul'da görüşürüz.' dedi. Kendisini bekleyen arabaya bindi ve gitti."

"BİRİNİN ÖLDÜRÜLECEĞİNİ BİLMİYORDUM"
Sanık Balkaya, olay tarihinden önce Ateş'i tanımadığını, öldürülmesinden de haberdar olmadığını ileri sürdü.

Balkaya, "Bana alacak verecek meselesi dediler. Vurulma olayı deselerdi cezaevinden yeni çıkmış biri olarak asla yardım etmezdim. Doğukan'ı aradım, Eray tedirgindi, bir şey olduysa bana söyleyin dedim. Ben bu olayın aslını Kocaeli Emniyet Müdürlüğünde öğrendim. Eray'ın birini vurduğunu orada öğrendim. Beni buraya kandırarak getirdiler. Ben Sinan Ateş'i tanımıyorum, sosyal statüsünü bilmiyorum. Burada birinin vurulacağını, öldürüleceğini bilmiyordum." savunmasını yaptı.

Sanık Balkaya, suçsuz olduğunu iddia ederek, tahliye ve beraat talebinde bulundu.

TOLGAHAN DEMİRBAŞ SAVUNMA YAPTI
Duruşmaya, tutuklu sanık eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş'ın savunmasının alınmasıyla devam edildi.

Hakkındaki suçlamaları reddeden Demirbaş, "Benim böyle bir işin içinde olmam söz konusu değil. Maktulle hiçbir husumetim ve tanışmışlığım yoktur. Diğer sanıklarla da hayatımın hiçbir anında bir araya gelmedim. Ben onları tanımam, onlar da beni tanımaz." dedi.

HİÇ KİMSEYİ BİR SUÇA SEVK ETMEDİM
Ateş'in öldürüleceğinden haberinin olmadığını savunan Demirbaş, "Benim bu olayla hiçbir alakam yoktur. Hayatımda hiç kimseyi bir suça sevk etmedim. Dosya FETÖ iltisaklı basın mensuplarına sızdırılarak bu süreçte algı operasyonu yürütülmüştür. Benim vicdanım rahat. Olay olup bittikten sonra bir camiayı zan altında bırakmak maksadıyla yapılmış olan kamuoyu baskısı ve algı operasyonuyla tutuklanan bir kişiyim ben." ifadelerini kullandı.

Olayın ardından kendisi hakkında medyada "komplo teorilerinin yer aldığını" savunan Demirbaş, buna rağmen Ankara'dan ayrılmadığını, davet üzerine de savcılığa gittiğini anlattı.

Sanık Demirbaş, cep telefonunda yer alan bilgileri sakladığı iddiasını yalanlayarak, "Kamuoyu, sosyal medya baskısıyla değil, somut delillerle bir yargılama olursa aklanacağıma inanıyorum." diye konuştu.

Telefonunda yapılan incelemelerde Sinan Ateş'le ilgili araştırmaları neden yaptığı sorulan Demirbaş, şöyle devam etti:

"Ben cep telefonumu 'bu olayla hiçbir bağım, alakam yok' diyerek kendi rızamla şifresiyle teslim ettim. Bu cep telefonunda çıkanlar olaydan 8 ay önce olup, bu olayla alakalı değildir. Geçmişte üzüntü verici bir olay yaşanmıştı. Yaşanan üzüntü verici olay sebebiyle kendisine camiada bir tepki oluşmuştu. Bu sebeple de arkadaşlar maktulün evinin önüne pankart asarak protesto yapmak istediler. Herkes kendi çapında pankartın asılacağı yerle ilgili çaba sarf etmişti. Ben de bu çabayı gösterdim. O bilgilerin maktulün ev adresi olduğunu bilmiyorum. O eve hiç gitmedim, kimseyi de yönlendirmedim. Maktule ait uçuş bilgisini kimseye atmadım, kimseyi yönlendirmedim."

Sanık Demirbaş, hiçbir kamu görevlisinden maktul veya bir başkası için bilgi talep etmediğini öne sürdü.

Davanın sanıklarından dönemin Cinayet Büro Amiri Mustafa Ensar Aykal ile yaptıkları görüşmeye ilişkin soru üzerine Demirbaş, "Bu kişinin beni aradığı doğrudur. 'Çukurambar'daki olaydan haberin var mı?' diye sordu. Ben de 'Haberim yok' dedim, 'Tamam' dedi, kapattı. Birinci konuşmadan sonra bir kez bile hiçbir yerde hiçbir şekilde kendisiyle iletişim kurmadım." savunmasını yaptı.

Demirbaş, soru üzerine, davanın tutuklu sanıklarından Çağlar Zorlu'nun kendisine bir bilgisayar programından bahsettiğini, bilgileri girince ilgili kişilerin yerinin program tarafından tespit edildiğini söyledi.

"Ateş'in evinin önüne pankart asmak" için Ateş'in bilgilerine bakmasını istediğini aktaran Demirbaş, "İki adres verdi, o adreslerin hiçbirine gitmedim, kimseyi yönlendirmedim. Zaten o adresler de sahtedir, raporlarda da ortadadır. Ben, 'haylazmış, kulak çekeceğiz' gibi hiçbir ifade kullanmadım." diye konuştu.

Cinayetten önce Emre Yüksel'e konum gönderdiği, konumun tetikçi Eray Özyağci'ye gelen konum ile aynı olduğunun hatırlatılması üzerine Demirbaş, şu iddialarda bulundu:

"Bunun nasıl olduğu hakkında bir fikrim yok. Sosyal faaliyette bulunmak için yıllardır gittiğim bir çiftlik evine gitmeye karar verdim. Emre Yüksel bir gün önce ruhsatlı tabanca almıştı, atış yapacaktı. Olay günü Yüksel ben babamlarda otururken beni aradı, yanında arkadaşı olduğunu söyledi. Bana ne yapacağımı sorunca ben de çiftliğe geçeceğimi söyledim. Ben geçtim, merkezi bir yerden kendisine konum attım. Emre gecikeceğini söyleyince benzinliğe girdim. Bu arada Yüksel misafirinden ayrılamadığını söyleyince ben direkt çiftliğe geçtim. Sonra Emre beni aradı, misafirle beraber yemeğe gideceğini söyledi. Ben de onlarla buluşmak için Ankara'ya döndüm ve beraber yemek yedik. O konumun başka birinde çıkmasından bilgi sahibi değilim."

BİLGİ NOTUNU BEN TALEP ETMEDİM
Tolgahan Demirbaş, telefonuna Ankara emniyetinden cinayetle ilgili bilgi notu gelmesine ilişkin soru üzerine ise "Bilgi notunu ben talep etmedim." dedi.

Sanık Demirbaş, "Ben ve ailem mağduruz. Olayla hiçbir alakam yokken 'azmettiren' deniliyor. Tahliyemi, davanın sonunda da beraatimi talep ediyorum." ifadelerini kullandı.

Olay günü cep telefonundan Sinan Ateş'le ilgili neden arama yaptığına dair soru üzerine Demirbaş, olay gecesi İstanbul'da bulunduğunu anımsatarak, "geçmişte camiada görev almış biriyle ilgili gelişmeleri takip ettiğini" belirtti.

OLCAY KILAVUZ İLE GÖRÜŞTÜĞÜMÜ HATIRLAMIYORUM
Demirbaş, soru üzerine, "Olay günü Olcay Kılavuz ile görüştüğümü hatırlamıyorum, olay başka yöne çekilmek isteniyor. Tespit vardır bilemem, varsa bilirkişi raporu hatalıdır." diye konuştu.

Sanık Aykal ile bir yazışmasında Sinan Ateş'i kastederek, "Onun ipini çekmişler" ifadesinin ne anlama geldiği sorusu üzerine Demirbaş, "İpini çeken eden yok. Ben böyle bir şeye hiçbir ortamda şahit olmadım. Orada 'ipini çekmişler'den kastım; teşkilatla, camiayla bir bağı olmadığı, aforoz edildiği anlamında kullandığım bir tabirdir." iddiasında bulundu.

TETİKÇİNİN EVİNDE KALDIĞI SANIK SAVUNMA YAPTI: KENDİMİ SUÇLU HİSSEDİYORUM
Savunması alınan sanık Zekeriya Asarkaya, hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini söyledi.

Ateş'e Allah'tan rahmet, ailesine de başsağlığı dileyen Asarkaya, "İstemeyerek böyle bir işin içinde bulunduğumdan kendimi suçlu hissediyorum. Sanki rüyadaymışım gibi geliyor. O kadar cezaevi hayatım var ama böyle bir şey görmedim." dedi.

Kendisini arayan, dosyanın sanıklarından Hakan Saraç'ın arkadaşının kalacak yere ihtiyacı olduğunu söylediğini ifade eden Asarkaya, "Bana, 'Misafir edebilir misin?' dedi. Ben de bir müddet düşündükten sonra kabul ettim. Bu kişiler, birkaç gün evimde kaldı. Bana, alacak meselesi olduğunu o yüzden Ankara'ya geldiklerini söylediler. Suçsuz yere cezaevinde yatıyorum. Haberim olmadan kullanıldım. Böyle bir cinayet işleneceğinden haberim yoktu. Beraatimi talep ediyorum." diye konuştu.

RAHMETLİ SİNAN ATEŞ'İN ADINI CEZAEVİNDE DUYDUM
Savunma yapan sanık Hakan Saraç da suçlamaları kabul etmediğini belirterek, 16 yıldır kaldığı cezaevinden izinle çıktığını söyledi.

Sanık Suat Kurt'un kendisini arayarak Ankara'da kalacak yer sorduğunu anlatan Saraç, "Bana, hastası olduğunu, otelde kalacak parasının olmadığını söyledi. Suat Kurt'la bir samimiyetim yoktu, bu soruyu sormasına şaşırdım. Kendisi de daha önce cezaevinde kaldığı için üzüldüm. Cezaevinden arkadaşım Zekeriya'yı arayıp ona sordum. Benim hikayem bundan ibaret. Rahmetli Sinan Ateş'in adını cezaevinde duydum. Bu olayla bir ilgim yok." dedi.

Sanık Aşkın Mert Gelenbey ise Özyağci'yla çocukluk arkadaşı olduğunu belirterek, 2019'da polis memuru olarak İstanbul'a tayininin çıkmasının ardından kendisiyle birkaç kez görüştüğünü anlattı.

Özyağci'nin 26 Aralık 2022'de kendisini arayarak Ankara'ya gitmek isteyip istemediğini sorduğunu söyleyen Gelenbey, "Maddi durumumun müsait olmadığını söylemem üzerine, 'Ben aracı ayarlarım, sen de orayı gezmiş olursun.' dedi. Ben de kabul ettim. Bana aranması olduğunu söylemedi. Söyleseydi asayiş ekiplerine teslim ederdim." diye konuştu.

Dosyanın sanıklarından Murat Can Çolak'a Ankara'ya birlikte gitme teklifinde bulunduğunu aktaran Gelenbey, Ankara'ya gitme amacının hem ağabeyini görmek hem de bir mekanda eğlenmek olduğunu savundu.

Aşkın Mert Gelenbey, "Kocaeli civarında Murat Can uyumaya başlayınca Eray ön koltuğa geldi. Ankara'da ağabeyimi arabaya alınca Eray arka koltuğa geçti ve uyudu. Eray'ı gideceği adrese bırakmaya yakın bir yerde uygulama noktasına geldik. Aracın iç ışıklarını açtım. Ekipler, 'Gençler geçin' dedi. Eray'ı gideceği adrese bıraktıktan sonra bir büfeden alkol aldım. Murat Can, İstanbul'dan Ankara'ya kadar hep uyudu. Murat Can uyanmayınca, ben de ağabeyimi gördüğümden İstanbul'a geri döndük." ifadelerini kullandı.

Savunmanın ardından mahkeme başkanı, ilk duruşmada 8 sanığın savunmasının alındığını belirterek, duruşmanın 2 Temmuz tarihine bırakıldığını bildirdi.

ÖZEL VE KILIÇDAROĞLU, ATEŞ'LE YAN YANA
Ateş ailesinin yanı sıra siyasi parti temsilcilerinin de duruşmayı takip etti. CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve CHP'nin sabık lideri Kemal Kılıçdaroğlu duruşma salonunda Ayşe Ateş'le yan yana oturdu.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit ÖzdağZafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu ve Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ da duruşmada hazır bulundu.



Özel sosyal medya hesabından, "Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş suikasti davasını Sincan'da takip ediyoruz. Adalet tecelli edene, suikast üzerindeki sis perdesi aralanana kadar bu davanın takipçisi olacağız. Yanı başında olacağız demiştik, Ayşe Hanım adalet tecelli etmiştir diyene kadar yanı başındayız..." paylaşımında bulundu.




"BAY KEMAL NEREDE?" DİYE BAĞIRDI
"Azmettirici" sıfatıyla hakim karşısına çıkan Doğukan Çep, "Bay Kemal nerede" diye bağırınca salondan çıkarıldı.

Duruşmanın başında mahkeme başkanı, taraflara, "Herhangi bir sataşma, laf atma olmasın. Gerek sanıklar gerek müşteki tarafından. Bunlara gerek yok. Bırakın işimizi yapalım. Tahrik etmeye çalışanlar olabilir. Meseli şahsileştirmeyin. Aşağıda bir sanığımız varmış. salona gelmeden önce bazı sözleri olmuş, olabilir. Sabırlı olacaksınız, sakin olacaksınız, tahriklere kapılmayın." uyarısında bulundu.

Mahkeme başkanının uyarılarının ardından Çep, duruşma salonuna getirildi.


MHP'NİN TALEBİNE RET

Bu sırada, müşteki sıralarında söz alan MHP avukatları, davaya katılma talebinde bulundu. Savcı, "suçtan doğrudan zarar görmedikleri" gerekçesiyle katılma talebinin reddine karar verilmesini talep etti. Mahkeme, "MHP'nin suçtan zarar gören sıfatı bulunmadığı" gerekçesiyle katılma talebinin oy birliğiyle reddine karar verdi.

Daha sonra, mahkeme başkanınca iddianame özetinin okunmasının ardından sanıkların savunmalarının alınmasına geçildi.

Ayşe AteşAyşe Ateş


AYŞE ATEŞ'TEN DURUŞMA ÖNÜ AÇIKLAMA
Ankara'da öldürülen eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, suçluların adil şekilde yargılanmasından başka hiçbir talepleri olmadığını belirterek, "Beklentimiz, ayrılan dosyadaki 17 kişi hakkında gerekli işlemlerin hızlı yapılarak, bu dosyanın da bizim dosyamıza eklenmesi." dedi.

Çankaya ilçesi Çukurambar semtindeki Kızılırmak Mahallesi'nde, 30 Aralık 2022'de uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybeden Ateş'in ölümüyle alakalı ilk duruşmayı izlemeye gelen Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, basın mensuplarına açıklama yaptı.

Ayşe Ateş, "Bugün eksik bir iddianame ile yarım bir mahkeme kurulacak. Bizim buradan beklentimiz ve isteğimiz şu, ayrılan dosyadaki 17 kişi hakkında gerekli işlemlerin hızlı yapılarak, bu dosyanın da bizim dosyamıza eklenmesi, eksik olan bu iddianamedeki boşlukların tamamlanarak, yeni ve doğru bir iddianamenin yazılması ve yargılamanın hızlı yapılması." diye konuştu.

Ayşe AteşAyşe Ateş

Suçluların adil şekilde yargılanmasından başka hiçbir talepleri olmadığını ifade eden Ateş, "Dilekçeler verdik, eksik deliller var, halen gelmeyen, dosyaya eklenmeyen deliller var. Bu delillerin hızlı bir şekilde dosyaya eklenmesi, eksiklerin tamamlanması, halen bazı arkadaşlarımızın ifadeleri eklenmedi, bu ifadelerin hızlı bir şekilde eklenmesi, iddianamedeki boşlukların doldurularak tamamlanması ve hızlı şekilde yargılan devamını istiyoruz. Şimdi mahkemede bunun hepsini dile getireceğim." dedi.

Ateş, bir basın mensubunun, "Sinan Ateş'in Mersin'de bazı ticari bilgileri istihbarata bildirdiği yönünde iddialar vardı. Bu konuyu gündeme getirecek misiniz?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Bahsettiğiniz şey iddialardan ibaret. Ben elimdeki somut delillere, bilgi ve belgeleri dayanarak konuştum hep. Eğer bir gün o konuyla alakalı somut bilgi ve belge elimize ulaşırsa o gün onunla alakalı da yorumumu, söyleyeceğim şeyleri söylerim ama şu an için böyle bir şey mevcut değil. Ancak Mersin olayı tabii ki de bizim olayımızın öncüsü, oradan başlayarak, onun da değerlendirilerek, gerekli ifadelerin de alınarak dosyaya konulması ve hep birlikte işlem görmesi gerektiğini sayın mahkeme heyetine ileteceğim."

Ateş, bir basın mensubunun "Bugün yoğun güvenlik önlemleri var, yanınızda da korumaları görüyoruz, bu korumalarınız uzun süredir var mı?" sorusu üzerine, "Yaklaşık bir buçuk ay oldu sanırım koruma talebinde bulunalı, uzun süredir korumalarım var. Yoğun güvenlik önlemleri altında yaşıyorum. Normal bir hayat yaşamıyorum. Evde, kızlarımla akşama kadar, çok gerekli haller dışında dışarıya çıkmadan. Bazılarının halen yaşamadığı ancak yaşaması gereken cezaevi hayatını maalesef bize layık gördüler." ifadelerini kullandı.

Sinan AteşSinan Ateş

17 ŞÜPHELİNİN DOSYASI AYRILDI
Sinan Ateş cinayetine ilişkin hakkında işlem yapılan toplam 39 kişiden, haklarında yurt dışına çıkış yasağı getirilen diğer 17'si hakkındaki soruşturma, ayrı dosya üzerinden sürüyor.

Arkadaşı Selman Bozkurt ile 30 Aralık 2022'de Çankaya ilçesi Kızılırmak Mahallesi'nde bir binadan çıktığı sırada motosikletli 2 kişinin silahlı saldırısına uğrayan ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybeden Ateş ile ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianame, mayıs ayında mahkemece kabul edilmişti.

Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş ve olay sırasında beraberindeki Selman Bozkurt'un "müşteki" sıfatıyla yer aldığı 22 sanıklı iddianamede, "müşterek fail" olarak yer alan sanıklar tetikçi Eray Özyağci, Vedat Balkaya ve Suat Kurt'un "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, müşteki Selman Bozkurt'a yönelik "tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan 13'er yıldan 20'şer yıla kadar hapis, Doğukan Çep ve Tolgahan Demirbaş'ın ise cinayete azmettirmekten ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları talep edildi.

Özyağci'nin ayrıca "ruhsatsız tabanca bulundurmak ve taşımak" suçundan 1 yıldan 3 yıla, Demirbaş'ın ise "zincirleme şekilde kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme" suçundan 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.

İddianamede, diğer sanıklar, Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Mehmet Yüce, Mustafa Uzunlar, Aşkın Mert Gelenbey, Murat Can Çolak, Osman Bayraktar, Caner Güney, Umut Ersoy, Çağlar Zorlu, Aytaç Ataç, Emre Yüksel, Serdar Öktem, Erdem Karadeniz, Alper Atay, Mustafa Ensar Aykal'ın, "iştirak halinde işlenen suça yardım ettikleri" gerekçesiyle cezalandırılmaları gerektiği belirtildi.

Bu 17 sanığın, " tasarlayarak kasten öldürmeye yardım" suçundan 15'er yıldan 20'şer yıla kadar hapsi istenirken, eski cinayet büro amiri Aykal'ın ayrıca kamu görevinin verdiği yetkiyi kötüye kullanarak maktule ait kişisel bilgileri hukuka aykırı olarak temin ettiği gerekçesiyle ayrıca 3 yıldan 6 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.

Başkan Erdoğan Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş'i kabul ettiBaşkan Erdoğan Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş'i kabul etti

BAŞKAN ERDOĞAN AYŞE ATEŞ VE KIZLARINI KABUL ETTİ

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, duruşma öncesi Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş ve kızlarını kabul etmişti.

Başkan Erdoğan Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş'i kabul ettiBaşkan Erdoğan Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş'i kabul etti

"KIZLARIM DÜN GECE RAHAT UYUDU"

Görüşme sonrası "Kızlarım dün gece rahat uyudu" paylaşımında bulunan Ateş, Başkan Erdoğan'ın kendilerine yönelik tehdit ve iftiralarla ilgilenmesi için Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'a talimat verdiğini söylemiş, "Sayın Cumhurbaşkanı'mız daha sıkı korunup kızlarımla daha sosyal bir hayat sürmemiz için de gerekenin yapılmasını söyledi" demişti.

Adalet Bakanı Yılmaz TunçAdalet Bakanı Yılmaz Tunç

"BAĞIMSIZ YARGIMIZ KARARINI VERECEKTİR"

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da Başkan Erdoğan'ın Ayşe Ateş'i kabulü sırasında görüşmede bulunduğunu belirtip "Sayın Cumhurbaşkanımız dikkatle dinledi, hiçbir şeyin karanlık kalmayacağını söyledi. Dosya zaten tüm kamuoyunun gündeminde. Süreç devam ediyor. Sinan Ateş davasında 22 tutuklu var. Duruşma 1 Temmuz'da... Bağımsız ve yargısız yargımız kararını verecektir" açıklamasında bulunmuştu.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN