Sinan Ateş davasında 3'üncü gün | Avukat beyanlarına geçildi! Dikkat çeken savunma: Hatıra binaen yaptım

Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin duruşma üçüncü gününde de devam ediyor. Davanın bugünkü celsesi Umut Ersoy'un savunmasının alınmasıyla başlanacaktı ancak Ersoy'un avukatının duruşmada olmaması nedeniyle avukat beyanlarına geçildi. Suat Kurt'un avukatı Fuat Saatçıoğlu müvekkilinin hatıra binaen yardımcı olmak kastıyla Ateş'in ofisine giriş ve çıkış saatlerini paylaştığını söyledi. Doğukan Çep'in avukatı Emine Tosun ise Sinan Ateş'in vücudundan çıkan bütün mermilerin Eray Özyağci'nin silahından çıktığına dair bir bulgu olmadığı şeklinde savunma yaptı.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :03 Temmuz 2024 , 10:07 Güncelleme Tarihi :03 Temmuz 2024 , 14:32
Sinan Ateş davasında 3’üncü gün | Avukat beyanlarına geçildi! Dikkat çeken savunma: Hatıra binaen yaptım

İÇİNDEKİLER

Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin davanın duruşması, üçüncü gününde devam ediyor.

Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, taraf avukatları, müşteki Ayşe Ateş ve yakınları katıldı.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu ve CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan da duruşmayı takip ediyor.

AVUKAT BEYANLARINA GEÇİLDİ
Davanın ilk duruşmasında 8, ikinci duruşmasında ise 13 sanığın savunması dinlendi. Duruşmaya, sanık savunmalarının alınmasıyla devam edilecekti ancak davanın son sanığı Umut Ersoy'un avukatının duruşmada olmaması nedeniyle avukat beyanlarının alınmasına geçildi.

YARGILAMA EKSİK VE HATALI
Tetikçi Eray Özyağci'nin avukatı Zeynettin Aktürk, yargılamanın eksik ve hatalı olduğunu savundu.

Özyağci'nin, savunmasında "Ben oraya yaralamaya gittim, sadece ayaklarına sıkacaktım." dediğini hatırlatan Aktürk, kamera görüntülerinin de bunu doğruladığını öne sürdü.

Müvekkilinin üç kez ateş ettiğini ve bunların Ateş'in ayaklarına isabet ettiğini iddia eden Aktürk, "Maktulün yanında bulunan Selman Bozkurt, müvekkile doğru ateş ederken müvekkilim kaçıyor. Bu kaçış esnasında iki kez daha ateş etmektedir ve Selman Bozkurt'u yaralamıştır. Olay yerinde ilk amacınız neyse ona odaklanırsınız. İlk amaç yaralama olduğu için ayaklarından vurup kaçmayı planlamaktadır. Kaçarken arkasından ateş edildiği için buna karşılık vermek zorunda kalmıştır." ifadelerini kullandı.



Aktürk, Özyağci'ye yöneltilen suç vasfının "silahla kasten yaralama" olarak değiştirilerek bu kapsamda yeniden savunmasının alınmasını talep etti.

SANIK SAVUNMALARI TAMAMLANDI
Daha sonra avukatının salona gelmesi üzerine sanık Umut Ersoy'un savunmasına geçildi. Üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini belirten Ersoy, taksi şoförü olduğunu, dosyanın sanıklarından Doğukan Çep'i de müşterisi olduğu için tanıdığını söyledi.

Gözaltına alınmasının ardından Ankara'ya götürüldüğünü anlatan Ersoy, "İddianame çıkana kadar ne ile suçlandığımı bilmiyordum. İddianamede Suat Kurt'u aradığım söyleniyor. Ben, Suat Kurt'u tanımam etmem, kendisini hiç aramadım. Tahliyemi ve beraatimi istiyorum." dedi.

CİNAYETİN GERÇEKLEŞECEĞİNDEN HABERDAR DEĞİLDİ
Özyağci'yi olay yerinden kaçıran motosiklet sürücüsü sanık Vedat Balkaya'nın avukatı Cem Ali Kılıç, müvekkilinin cinayetin gerçekleşeceğinden haberdar olmadığını öne sürdü.

"SİLAH SESİ DUYARSAN KORKMA"
Tetikçi Eray Özyağci'nin, Ateş'in ofisinin olduğu bölgede gözlem yaptığı sırada müvekkilini uzak tuttuğunu belirten Kılıç, "Özyağci, olayı gerçekleştireceği gün 'eğer silah sesi duyarsan korkma' diyor. Beraber tasarlayarak adam öldürmeye gittiğiniz bir kişiye 'silah sesi duyarsan korkma' denmez. Müvekkilim, olay tarihinden 10 gün önce cezaevinden çıkmıştır. Beraber plan yapıp olayı tasarlamasının imkanı yok. Müvekkilimin müşterek fail iradesi yok. Tutuksuz yargılanmasını talep ediyorum." beyanlarında bulundu.

Cinayet öncesi keşif yaptığı belirtilen sanık Suat Kurt'un avukatı Fuat Saatçıoğlu da müvekkilinin olayın yaşanmasından dolayı üzüntü duyduğunu ve bildiklerini samimi bir şekilde anlattığını söyledi.

HATIRA BİNAEN YAPTI
Kurt'un cinayetin işleneceğinden haberdar olmadığını öne süren Saatçıoğlu, "Sanık Doğukan Çep, müvekkilimi arayarak Ankara'da bir kişinin adresine gidip ofisinden saat kaçta girip çıktığını takip etmesini istiyor. Müvekkilim, hatıra binaen yardımcı olmak kastıyla hareket ediyor." ifadelerini kullandı.

"YARALAMA" TALİMATI İDDİASI
"Cinayetin azmettiricisi" konumundaki sanık Doğukan Çep'in avukatı Emine Tosun ise Özyağci'nin, Ateş'i öldürme kastıyla hareket etmediğini savundu.

MERMİLER KİMİN SİLAHINDAN ÇIKTI
Ateş'in bir çatışma ortasında kaldığını iddia eden avukat Tosun, şöyle devam etti:
"Sinan Ateş'in vücudundan çıkan bütün mermilerin Eray Özyağci'nin silahından çıktığına dair bir bulgu yok. Dosyadaki belirsizlikler nedeniyle kamera kayıtlarını inceledik. Kayıtlara göre olay 13.34'te gerçekleşiyor, 13.35'te Ateş'in yanında bulunan Ahmet Keçik, silahları alıp kaçıyor. Buna gerekçe olarak da 'silahlar kaybolmasın diye götürdüm' gibi mantık dışı bir ifade kullanıyor. Acaba Sinan Ateş'in vücudunda Ahmet Keçik ya da Selman Bozkurt'un silahından çıkan mermiler vardı da bunların üstü örtbas mı edilmeye çalışılıyor, diye düşünüyoruz."

Tosun, Çep'in, Özyağci'ye "Sinan Ateş'i yaralama" talimatını verdiğini, bu nedenle müvekkilinin cinayetten sorumlu tutulamayacağını iddia etti.
Sanık Tolgahan Demirbaş'ın avukatı Murat Ofli de müvekkilinin cinayetle ilgisinin olmadığını öne sürerek, Demirbaş'ın sosyal medyada "peşinen yargılandığını" söyledi.

İddianamenin hatalı olduğunu savunan Ofli, "Müvekkilimin olay anında, öncesinde ve sonrasında hiçbir ilgisi olmamasına rağmen azmettiren sıfatıyla yargılanmaktadır. Bu iddianamedeki hukuka aykırılıkları kabul etmiyoruz. Bir insanın azmettiren olması için maktulle arasında husumet olması lazım. Müvekkilimin, maktulle bir tanışmışlığı veya husumeti yok." şeklinde savunma yaptı.

Sanıklar Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç ve Aşkın Mert Gelenbey'in avukatlarının beyanları sonrası duruşmaya öğle arası verildi.

DAVA 5 GÜN SÜRECEK
Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki duruşma salonunda görülen dava, 5 gün sürecek. Bugün davanın 3. günü.

İKİNCİ GÜN NELER YAŞANDI?
Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmaya sanık Caner Güney'in savunmasıyla başlandı.

Taksi şoförü olduğunu ifade eden Güney, cinayetin azmettiricisi olduğu belirtilen Doğukan Çep'i müşterisi olduğu için tanıdığını söyledi.

Cinayetle bir alakasının olmadığını savunan Güney, Ateş'i tanımadığını, ismini olay sonrası polislerden öğrendiğini iddia etti.

Güney, dosyanın sanıklarından Suat Kurt'u saklanması için İstanbul Şile'deki bir eve götürmesiyle ilgili, "30 Aralık 2022'de Doğancan beni bir otele çağırdı. Orada Doğukan da vardı. Arkadaşını bir adrese götürmemi istedi ve para verdi. Yolculuk yaklaşık 1 saat sürdü. 31 Aralık'ta da evime giderken polis beni gözaltına aldı." savunmasını yaptı.



06 AT 5021 PLAKALI ARAÇ SORULDU
Sanık Emre Yüksel de Sinan Ateş'le hayatı boyunca bir kez dahi bir araya gelmediğini, kendisine bir husumetinin olmadığını öne sürdü.

Olaydan bir gün önce aldığı ruhsatlı silahı denemek için sanık Tolgahan Demirbaş'la çiftlikte buluşmayı planladıklarını belirten Yüksel, "Arkadaşımla görüşmem uzadığı için çiftliğe gidemedim ama sonrasında birlikte yemek yedik. Olayın olduğu gün devlet dairelerindeki resmi işlerimi hallediyordum. Bir buçuk senedir cezaevindeyim. Ne gerekçeyle tutuklandığımı dahi bilmiyorum." dedi.

Yüksel, Ateş'in avukatı Ali Yücel'in araç plakasını sorgulatmasıyla ilgili, "Kimseye Sinan Ateş'in avukatının bilgisini sormadım. Tolgahan Demirbaş'a bir plaka attım, o da Ali Yücel'e ait çıkmış. 2 buçuk yıl önce atılmış bir mesaj. Bu mesajı attığımı iddianamede gördüm. Yanlış hatırlamıyorsam o süreçte bir kafe devralmıştım. Bu araçtan rahatsızlık duyulmasından dolayı plakayı sormuş olabilirim." iddialarında bulundu.



Müşteki avukatlarının, iddianamede yer alan 06 AT 5021 plakalı aracın kime ait olduğunu sorması üzerine Yüksel, aracın MHP'ye ait olduğunu ancak Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı'na tahsis edildiğini, vakıftaki görevi nedeniyle aracı kendisinin kullandığını söyledi.

Sanık Alper Atay ise 2016'da sanık Ufuk Köktürk'ün aracılığıyla Çep'le tanıştığını belirterek, cinayetten bir gün sonra 31 Aralık 2022'de arkadaşlarıyla kafede oturduğu sırada Çep'in geldiğini ve birlikte İstanbul'daki bir otelde düzenlenen festivale gittiklerini anlattı.

Festival sonrası otelde konakladıklarını söyleyen Atay, "Doğukan stresliydi. Ne olduğunu sorduğumda 'Biraz sıkıntım var' dedi, içeriğini söylemedi. Uyandıktan sonra üçümüz odadan ayrıldık, Doğukan bizden sonra çıkacaktı. Otelden ayrıldıktan sonra Doğukan'ı görmedim. Bir festivale gittim başıma gelmeyen kalmadı. Suçsuzum, beraatimi talep ediyorum." diye konuştu.

Sanık Erdem Karadeniz, "Hakim bey neyle suçlandığımı biliyorum ama suçumun ne olduğunu bilmiyorum. 18 aydır tutukluyum." ifadelerini kullandı. Doğukan Çep'i tanıdığını ancak bir samimiyetinin bulunmadığını iddia eden Karadeniz, cinayetin ardından Çep'in otelde kalmasında bir dahlinin bulunmadığını savundu.



TELEFONUNUN ŞİFRESİNİ VERMEDİ
Sanık dönemin Cinayet Büro Amiri Mustafa Ensar Aykal, kasten öldürmeye yardım etme suçlamasını kabul etmediğini, faillere maktulün konum bilgisini verdiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını öne sürdü.

Aykal, eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş dışındaki sanıkları tanımadığını savundu.

Sanık Aykal, olaydan 8,5 ay önce, Ateş'in telefon numarasını kendisine atan Demirbaş'a, numaranın "Bu numara eski GB'ye çıkıyor" dediği, Demirbaş'ın da "Onun ipini çekmişler" cevabını verdiği iddialarını da yanıtladı.

Sorgulamasını yaptırdığı personelin, telefon numarasının "önceki Ülkü Ocakları Başkanına ait olduğu" bilgisini verdiğini söyleyen Aykal, bu kişinin telefon numarasının Sinan Ateş'e ait olduğunu söylemediğini öne sürdü.

Cinayetten önce ve sonra sanık Tolgahan Demirbaş ile 5 kez görüştüğü iddiasıyla ilgili savunma yapan Aykal, bunların 2'sinde görüşme olmadığının bilirkişi raporunda dahi tespit edildiğini aktardı.



Cinayet günü ihbar sonrası görevli olarak olay yerine gittikten 5-6 dakika sonra Ateş'in kimlik bilgisini öğrendiklerini savunan Aykal, "Maktulün önceki dönem Ülkü Ocakları Genel Başkanı olması, benim de bu camiadan tanıdığım tek kişinin Tolgahan Demirbaş olması nedeniyle onu aradım. İsim vermeden 'Bir şey duydun mu?' diye sordum. O da 'Hayır.' cevabını verdi ve telefonu kapattık." dedi.

Avukatının, "Tolgahan bir evde yakalandı mı?" yönündeki sorusuna Aykal, "Hayır, tutanakta ne yazıldıysa o. Tutanakta sadece şahsımın değil, diğer görevlilerin de imzası vardır." cevabını verdi. Aykal avukatının, "Yakalandığında herhangi bir kimse tarafından sana mukavemet gösterildi mi?" sorusunu da "Hayır, gösterilmedi." diye yanıtladı.

Mahkeme başkanının, "Telefonunun şifresini vermemişsin. Verecek misin?" sorusu üzerine Aykal, "Susma hakkım olduğunu biliyorum. Telefonumun incelenmesi için şahsıma somut bir gerekçe sunulması lazım." dedi.


Aykal, cinayet sırasında Ateş'in yanında bulunan Ahmet Keçik'in "müşteki/şüpheli", Selman Bozkurt'un ise "müşteki" sıfatıyla ifadesinin alındığını, olayla ilgili kişilere sıfat verilmesinin kendi sorumluluğunda olmadığını, daha sonra kendisinin şüpheli duruma düştüğünü öne sürdü.

Mahkeme Başkanı, sanık Aykal'ın çapraz sorgusunun tamamlanmasının ardından duruşmayı, yarın devam edilmek üzere bitirdi.

Mahkeme Başkanı ayrıca duruşmanın öğleden önceki bölümünde Ayşe Ateş'in avukatı Ali Yücel ile diğer avukatlar arasında çıkan gerginlik sırasında avukat Yücel'i, talimat vermesine rağmen ilk etapta dışarı çıkarmayan kolluk görevlileri hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.

Doğukan Çep.Doğukan Çep.

GERGİNLİK YAŞANDI

Serdar Öktem'in savunması sırasında, duruşma salonunda gerginlik yaşandı.

KİMLERE HANGİ CEZA İSTENİYOR?
İddianamede, Sinan Ateş'in olay sırasında yanında olan ve omuzundan yaralanan Selman Bozkurt ile Ateş'in eşi Ayşe Ateş, "müşteki" sıfatıyla yer alıyor. Ancak Ayşe Ateş'in ifadesi iddianamede yer almıyor.

22 sanıklı iddianamede, tetikçi Eray Özyağcı ile onu olay yerine getirerek kaçıran Vedat Balkaya ve Suat Kurt'un müşterek fail olarak "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbetle cezalandırılmaları talep edildi.

İki ismin, Ateş'in yanında bulunan Selman Bozkurt'a yönelik ise "tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan 13'er yıldan 20'şer yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları istendi.

Özyağcı'nın ayrıca "ruhsatsız tabanca bulundurmak ve taşımak" suçundan 1 yıldan 3 yıla, Tolgahan Demirbaş'ın ise "zincirleme şekilde kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme" suçundan 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.

Sanıklardan ''silahlı eylemi organize ettiği'' iddia edilen Doğukan Çep ve şüpheli eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş'ın ise cinayete azmettirmekten ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları talep edildi.

Sinan Ateş'in eşi Ayşe AteşSinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş

Sanıklardan Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Mehmet Yüce, Mustafa Uzunlar, Aşkın Mert Gelenbey, Murat Can Çolak, Osman Bayraktar, Caner Güney, Umut Ersoy, Çaglar Zorlu, Aytaç Ataç, Emre Yüksel, avukat Serdar Öktem, Erdem Karadeniz, Alper Atay, eski cinayet büro amiri Mustafa Ensar Aykal'ın "iştirak halinde işlenen suça yardım ettikleri" gerekçesiyle cezalandırılmaları istendi.

Bu 17 sanığın, "tasarlayarak kasten öldürmeye yardım" suçundan 15'er yıldan 20'şer yıla kadar hapsi istenirken, eski cinayet büro amiri Aykal'ın ayrıca kamu görevinin verdiği yetkiyi kötüye kullanarak maktule ait kişisel bilgileri hukuka aykırı olarak temin ettiği gerekçesiyle 3 yıldan 6 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.

17 KİŞİNİN DOSYASI AYRILDI
Cinayete ilişkin 22 tutuklu sanık hakkında dava açılırken, 17 şüphelinin de dosyası ayrıldı.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN