Kayseri'de Suriyeli bir kişinin kız çocuğuna cinsel istismarda bulunmasının ardından başlayan sokak olaylarında gözaltı sayısı 500'ü geçerken, polis ve istihbarat birimleri, sokakları karıştıranların izini sürmeye devam ediyor.
Bir vatandaşın evinin penceresinde cep telefonu kamerası ile görüntülediği videoda bir provokatörün kamyonetle sokaklara eylemci taşıdığı görüldü. Videoyu ihbar kabul eden Kayseri Emniyet Müdürlüğü, 19 yaşındaki Z.Y. adlı provokatörü yakaladı.
Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü'nün sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda şu açıklamalara yer verildi:
"Şahısları mahalleler arası taşıma yapan Z.Y. (19) ve aracı tespit edilmiş, ekiplerimizce yakalanarak gözaltına alınmıştır. Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması, kasten yaralama, tehdit, hakaret ve reşit olmayanla cinsel ilişki suçlarından kaydı bulunan şahıs hakkında gerekli adli işlemler devam etmektedir."
KOĞUŞ ARKADAŞLARIMI TAŞIDIM
Kamyon şoförünün de sorgusu tamamlandı. 19 yaşındaki Z.Y., kamyonla getirdiği kişilerin bazılarının hapishaneden "koğuş arkadaşı", bazılarının ise "mahalleden tanıdığı kişiler" olduğunu söyledi.
SUÇ DOSYASI KABARIK
Yeni Şafak'ın haberine göre; Z.Y., Suriyelilere ait onlarca iş yeri ve aracı ateşe veren kişiler için "Bir süre birlikte hapis yattığım koğuş arkadaşlarımı taşıdım" dedi. Koğuş arkadaşı olduğu suç makinelerini Suriyelilere saldırması için kamyonla taşıyan Z.Y.'nin de "yaralama", "tehdit", "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma" ve "reşit olmayanla cinsel ilişki" gibi birçok suç kaydı olduğu öğrenildi.
Saldırganların üzerinden silah, bıçak, çekiç, tornavida, balta, döner bıçağı, cop, sopa, keski, muştu ve maske ele geçirildi.
ÖLÜM YAZILI SOPA
Beyzbol sopalarından birinin üzerindeki "Ölüm" yazısı dikkat çekti. Suç aletleriyle yakalanan şahıslardan bazıları sorgularında organize olmadıklarını, o esnada sadece bölgeden geçtiklerini savundu, bir kısmı ise Suriyelilere yardım için geldiklerini, yangını söndürmeye çalıştıklarını söyledi. Sorguda, arkadaşları tarafından gaza getirildiğini söyleyenler de oldu.
WHATSAPP'TAN ÖRGÜTLENDİLER
4 gündür devam eden olaylarda çoğu 15 ila 30 yaş arasında olan 750 kişi gözaltına alınırken, operasyonlar ise devam ediyor. Gözaltındaki bu kişilerin çeşitli haberleşme programları üzerinden örgütlendiği tespit edildi. Daha önce polisin rutin kontrollerinden kaçmak için kullanılan bu gruplarda Suriyelilere yönelik saldırılar planlandı.
Sadece WhatsApp üzerinden 500'er kişilik 4 ayrı gruptan haberleşen şüphelilerin, Suriyelilere ait ev, iş yeri ve araçlara saldırı planladıkları ortaya çıktı. Bu gruplarda Suriyelilere ait araçların plakaları paylaşılırken, "Kalabalık olmadan temiz hareket etmek lazım, yoksa tepemize binerler", "Kameralara dikkat edin" gibi uyarılar da yapılmış. Yine gruplarda tek tek Suriyelilerin adresleri paylaşılıp kalabalık grupların bu noktalara yönlen-dirildiği belirlendi. Yazışmalarda Başkan Erdoğan ve ailesine yönelik hakaretler de yer aldı.
UZMAN İSİMLERDEN ÇARPICI DEĞERLENDİRMELER
Kayseri'de yaşanan provokasyonların Fırat Kalkanı Harekat bölgesine de sıçramasıyla ilgili Okan Müderrisoğlu, "Kayseri gibi bir huzur ve refah kentinde Suriyeli sığınmacılar üzerinden tetiklenen hadiseler, güvenliğin sınır aşan yönlerinin çok boyutlu düşünülmesini gerektiriyor. Hatta yeni bir evreye geçildiğine de işaret ediyor. Evet, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın sahaya hızla ağırlığını koyması sayesinde olaylar kısa sürede kontrol altına alındı. "Yetmez ama evet" tablosu ise elimizde kaldı." diyerek çarpıcı bir değerlendirmede bulundu.
"TÜRK DEVLETİ YANINIZA BIRAKMAZ"
Meseleyi adım adım ele alan Müderrisoğlu, şunları yazdı:
Geçici koruma statüsündeki Suriyeliler, birçok büyük kentin gettolarına tutundu, neredeyse kendi mahallelerini oluşturdu. Güvenlik planlarında, Türk vatandaşlarının sinir uçlarına basacak gelişmelerin, Suriyelilere yönelecek ölçüsüz tepkilerin, her türden provokasyonun hesaba katıldığı anlaşılıyor. Fakat Türkiye'deki bir gerilimin, Suriye'nin kuzeyindeki güvenli bölgelerde Türk varlığına karşı kalkışmaya dönüşmesi ihtimalinin, ihtiyat planlarında gerilerde kaldığı görülüyor. Gerçekten de Azez, El Bab ve Afrin'deki şiddet eylemleri hem içeride hem de dışarıda birbirini besleyen uç senaryoların sahnelenebileceği uyarısını içeriyor.
Türkiye'nin kontrolündeki merkezlerde kent yönetimine, eğitim, sağlık gibi temel hizmetlere yardımcı olmak üzere koordinatör valiler görevlendiriliyor. Asayişi temin ve terörle mücadele etmek üzere güvenlik güçleri bulunduruluyor. Sivil görevliler sahada çalışıyor. Lâkin bir kriz anında hangi birimin nasıl harekete geçeceği, iletişim ve koordinasyonun nasıl sağlanacağı noktasında yeni tedbirler alınması ihtiyacı gün gibi ortaya çıkıyor. Neredeyse her işi MİT'e havale eden genel bir kabulle, bölgede günlük hayatı idare ve idame ettirme anlayışının, iş ve isim tanımlı yeni bir çerçeveye dönüştürülmesi zaruret arz ediyor.
Bayrağımıza saldıran alçakların, Tel Rifat ve çevresinden sızan PKK terör örgütüne müzahir unsurlar ile Türkiye'den sınır dışı edilen kimi gruplar ve illegal ticareti sekteye uğrayan yerel aktörlerden oluştuğu anlaşılıyor. An itibariyle bayrağımızı yakan hainlerin tespit edildiği söyleniyor. Şimdi, yargı önünde en ağır cezayı almaları bekleniyor. Neden? Çünkü "Türk devleti yarına bırakır ama asla yanına bırakmaz!"
Sabah Gazetesi Yazarı Mahmut Övür ise Kayseri'de Suriyelilere yönelik vandalizmin, tam bir turnusol kâğıdı olduğunu ifade ederek, ırkçı-kışkırtıcı siyaset dilinin kitleleri nasıl zehirlediğinin görüldüğünü belirtti.
Övür, "Kayseri kışkırtmasında şüpheler" başlıklı yazısında aynı zaman dilimi içinde Suriye içinden Türkiye'ye yönelik saldırıların da devreye sokulduğunu belirterek, "Bu kadar tesadüf olamaz. Hadi MOSSAD'ın tweet'ini ciddiye almayalım, Kayseri'de olup bitenlerde kirli eller yok mu? İçileri Bakanı Ali Yerlikaya açıkladı; gözaltına alınan 474 kişinin 285'i sabıkalı. Suç tablosuna bakın; göçmen kaçakçılığı, yaralama, uyuşturucu, yağma, hırsızlık, mala zarar verme, cinsel taciz, dolandırıcılık, parada sahtecilik, tehdit, hakaret, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma gibi onlarca suç işleyen bir araya gelmiş." ifadelerini kullandı.
ŞİZOFREN KİŞİ BİLEREK Mİ SEÇİLDİ?
Adı geçen mahallenin problemli olduğuna dikkat çeken Övür, " Ancak ortada cevabı aranan çok sayıda soru var. En başta da taciz iddiasını ortaya atan kişinin yaptıkları. Şu tesadüfe bakın, bu kişi pazar yerine gelen ve tacizci diye suçladığı Suriyeliyi izliyor, yeğeni küçük kızla tuvalete girdikten sonra da onların görüntüsünü kameraya çekiyor. Hatta o sırada "Taciz var" diye de bağırıyor. Görüntüleri daha sonra sosyal medyada yayınlıyor. Bu işte bir gariplik yok mu? O 19 yaşındaki kişi, "şizofren" olduğu ortaya çıkan "tacizci" Suriyeliyi neden izliyor ve yeğenine tacizde bulunacağını nereden biliyor? Yoksa o "şizofren" hastası olan kişi seçilmiş biri mi? Bir kere bu konu kesin açıklığa kavuşturulmalı. Kayseri'deki saldırılar bu nedenle daha önce Ankara, Adana veya İstanbul'da yaşanan ve büyütülmek istenen olaylara benzemiyor. " dedi.
DÖRT KİŞİLİK İKİ ARABA
Kayseri'de kirli bir aklın devreye girdiği çok açık diyen Övür, "Bunun bir kanıtı da her birinin içinde 4 kişinin olduğu ve farklı bir şehrin plakasını taşıyan iki aracın sürekli insan taşımaları ve Suriyelilerin evlerini gösterip yakılmalarını sağlamaları. O iki arabada bulunan kişilerin kimlerle ilişkisi var ve oraya hangi gerekçeyle geldiler? Son dönemde parasal durumlarında bir değişim oldu mu? Sorgulama ve daha sonra yapılacak yargılama sonucunda pusuda bekleyenlerin adresine ulaşılır mı bilemem ama "operasyoncular" ilk kez bu kadar aleni yakayı ele veriyor.
Aslında uzun zamandır Suriyeli göçmenler üzerinden bir operasyon çekilmek istendiği biliniyor. Ortada bir sorun yokken bile birileri ve bazı siyasetçiler bu olayı kullandı, hatta kışkırttı. Bu kez muhafazakâr kent Kayseri'nin seçilmesi de tesadüf olmasa gerek. Suriyeli aktivist Taha Elgazi'nin şu sözleri bu açıdan manidar:
"Kadınlar ve çocuklar camilere sığınmış. Camiye sığınanlarla görüştüm. Bana, 'Dışarıdaki saldırganlar tekbir getirerek saldırmaya devam etti' dediler. Sen kime karşı tekbir getiriyorsun? Camiye sığınanlar da Müslüman."
Gerilimin nereye çekildiğine dikkat... Hükümetin özellikle de AK Parti'nin bu uyarıyı ciddiye alması gerekiyor. Süreci sabote etmek için hâlâ kışkırtıcı dil kullanan aktörlere sahip muhalefete gelince... Onlar bugün de nefret ve ırkçılık söylemleriyle attığı tohumların ürününü biçmeye devam ediyor. Tıpkı Uludere tuzağında, Gezi kalkışmasında ve Kobani vandalizminde olduğu gibi. Umarım bu kez iş sıkı tutulur, olayın içinde olanlar ve kışkırtanlar yargı önünde geç kalmadan hesap verir." şeklinde ifadelere yer verdi.
Öte yandan Kayseri'deki ortaya atılan birçok asılsız iddiaya Dezenformasyonla Mücadele Merkezi'nden (DMM) yalanlama geldi. Merkez, Suriyeli sığınmacılarla ilgili ortaya atılan 28 iddia için detaylı bir rapor hazırladı.
DMM'nin yayınladığı Suriyeli sığınmacılarla ilgili ortaya atılan 28 yalan iddiaya tek tek cevaplardan bazıları şöyle:
Suriyeliler, 1927 yılında çıkarılan Mukabele-i Bilmisil Kanunu'ndan bugüne Türkiye'de ev, arazi gibi taşınmazlar edinememektedir.