Başkan Erdoğan ve Hayati Yazıcı
MERKEZDE İNSAN VAR
AK Parti kadroları durmadan yoluna devam eder. Milletin hukukunu korumak, insanımızın sosyoekonomik engellerini ortadan kaldırmak, hayat standardını yükseltmek, bütün ülkedeki herkese hitap etmek suretiyle Genel Başkanımız öncülüğünde yola çıkan kadrolarız. Siyasetimizin merkezinde millet, partimizin bütün icraat ve faaliyetlerinin merkezinde de insan var.
Partinin kuruluş sürecinden itibaren 2010 Anayasa değişikliği ve Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişe kadar sürekli vesayetçi yapılarla mücadele ettik. Vesayetçi yapılara muazzam bir temizlik yaptık. 22 yıldır iktidarda olmamızın sırrı, gücümüzü vatandaştan alıyor olmamız. Siyasetimiz kapsayıcı ve kuşatıcı. 'Her şey Türkiye için' ve 'Aydınlığa açık, karanlığa kapalı' sloganları ile yola çıktık.
BİR İLK YAŞANDI
Kuruluş aşamasında, daha kuruluş dilekçesini vermeden, 'Kurucular arasında Tayyip Erdoğan varsa, İçişleri Bakanlığı bu partinin kuruluş bildirgesini almayacak. Bunlara alındı belgesi vermeyecek' deniyordu. Tayyip Erdoğan'la ilgili 'Siyasi hayatı bitti. Artık muhtar bile olamayacak' söylemlerini bir tarafa bırakın. Belgeleri verdik. Öyle bir şey yapmaları mümkün değil. Siyasi partilerin kuruluşunu denetleyecek olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, mali açıdan da Anayasa Mahkemesi. Kuruluşu gerçekleştirdik. Kuruluştan bir hafta sonra Türk siyasi hayatında ilk yaşandı.
Kurucu genel başkanın üyelikten çıkarılması, kurucular arasında 13 kadının 6'sının başının kapalı olması nedeniyle bunların kuruculuktan çıkarılması için AK Parti'ye ihtar verilmesi talebiyle o günün başsavcısı, Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Bunun başka bir örneği yok. Anayasa Mahkemesi bunu irdeledi ve karara bağladı. Başörtülüler için talebi kabul etmedi ama 'Erdoğan kurucu olamaz, üyelikten çıkarın' dediler. 6 ay da süre verdiler. Farklı bir uygulama yaptılar. O dönemde özneye göre farklı kararlar çıktı.
BÜYÜK DİRENÇ GÖSTERDİK
Ülkede her 10 yılda bir darbe yapıldı. Vesayet odaklarının girişimleri Türkiye'nin enerjisini boşa harcadı. Anayasa'da, içtüzükte, aday olabilme şartları açık seçik belli. O dönem Türk Silahlı Kuvvetleri'nin başında olan kişi, internette bildiri yayınlamak suretiyle aba altından sopa gösterdi. Darbe zihniyetine ve vesayetçi müdahalelere büyük bir direnç gösterdik.
15 Temmuz'da milletimiz darbeye karşı darbe yapmış, Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla millet coşmuş, tüm kesimlerden herkes bu çağrı üzerine sokaklara çıkmış, akşam başlayan darbeyi sabah önlemiş. Bu da tarihte ikinci kez darbe önlemedir. Birincisini AK Parti bunu millete yaslanarak önlemiş, 15 Temmuz'u da aziz milletimiz önledi.
SESSİZ DEVRİM NİTELİĞİNDE İCRAATLAR
O günün cumhuriyet başsavcısı, Mart 2008'de doğrudan kapatma davası açıyor. Kime karşı? İkinci defa tek başına iktidar olan partiye karşı. 70-80 dolayında siyasetçinin siyaset yapmasının yasaklanmasını istiyor. Bunların arasında Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, Başbakan var.
İçlerinde ben de varım. Sessiz devrim niteliğinde icraat gerçekleştirdik. Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi dikleşmeden dik durarak bunları gerçekleştirdik. Bu alanlardaki icraatımız Türkiye'nin demokratikleşme tarihinin en öncül sayfaları arasında yer alacak.
TÜRKİYE'Yİ DÖNÜŞTÜRDÜK
Türkiye'yi geliştirdik ve dönüştürdük. Türkiye'nin doğusu, batısı, güneyi, kuzeyi derken bir taraftan birliğe vurgu yaptık, bir taraftan da hizmeti götürmede bütün olarak baktığımızın altını çiziyoruz.
"HEY GİDİ GÜNLER"
Erdoğan'ın 24 Temmuz'da Pınarhisar Cezaevi'nden şartlı tahliyesi gün ışığında değil, gece saatlerinde, üstelik arka kapıdan yapılmıştı. "Muhtar bile olamaz" denilen Erdoğan, Türkiye'de halk tarafından seçilmiş ilk cumhurbaşkanı oldu. Hayati Yazıcı bu fotoğrafı sosyal medya hesabı üzerinden "Hey gidi günler" notu ile paylaştı.