Boğazın çivi bile çakılması yasak olan bölgede sertifikalı yaklaşık 100 ağacın kesildiği belirtildi.
Kaçak villaya kimin iznin verildiği büyük merak konusuyken bölgedeki imar yetkisinin İBB Boğaziçi İmar Müdürlüğü'ne ait olduğu ortaya çıktı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, kaçak villanın inşaat faaliyetlilerini durdurduğunu ve 2 ayrı suç duyurusunda bulunduğunu açıkladı.
CHP'Lİ İBB'NİN BELGE OYUNUNU TAKVİM.COM.TR BOZDU
Öte yandan CHP'li İBB, kaçak villa skandalının ayyuka çıkması sonrası sistematik bir yalan süreci başlattı.
16 Ağustos'da suç duyurusunda bulunduğunu açıklayan İBB'nin aslında denetimden sonra suç duyurusunda bulunduğu (22 Ağustos) belirlendi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İstanbul İl Müdürlüğü'nün denetiminin ardından, İBB aceleyle geriye dönük bir yapı tadilat tutanağı oluşturduğu, tutanakta yer alması gereken birçok detayın ise eksik olması dikkat çekti.
CHP'li İBB'nin belge oyununu Takvim.com.tr deşifre etti.
SÖZDE 'ÇEVRECİ'LERİN İKİYÜZLÜLÜĞÜ
Öte yandan Boğaz'daki kaçak villa skandalı çevre hassasiyeti konusundaki çifte standardı hatta ikiyüzlülüğü çok net biçimde bir kez daha gözler önüne serdi.
Kaçak yapının tescillendiği, ağaç katliamının yapıldığı ve İBB'nin göz yumduğu olayda birkaç ağaç uğruna ülkeyi yangın yerine çevirenler, enerji arayışlarına bile çevre hassasiyetiyle karşı çıkanlar, orman yangınlarını siyasete alet edip susmayanlar 'üç maymun'u oynar oldu.
"BOĞAZ'IN SUÇ ORTAKLARI"
SABAH Gazetesi yazarı Mahmut Övür, konuya ilişkin "Boğaz'ın suç ortakları" başlıklı dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
"En ufak bir çevre sorununda yeri göğü inleten sivil toplum örgütleri nerede?" sorusunu soran Övür, "Bunun karşısında susanlar da bu acımasızlığın ortağı durumunda" dedi.
Övür'ün yazısından öne çıkanlar şu şekilde:
İstanbul Üsküdar Vaniköy'deki Boğaz'a bakan kaçak villa olayı, çevre hassasiyeti konusundaki çifte standardı hatta ikiyüzlülüğü çok net biçimde ortaya koydu.
İçinde kaçak bina var, ağaç katliamı yapılmış, ilgililer tarafından göz yumulmuş hatta korunmuş tam anlamıyla bir skandal... Daha beteri, milyon dolarlık bir kıyağın ne karşılığı yapıldığına dair iddialar da yenilir yutulur gibi değil.
Bu tablo sadece bir siyasi ekibin ihmalini değil, topyekûn bir siyasi zihniyetin çürümüşlüğünü gösteriyor. Birkaç ağaç uğruna ülkeyi yangın yerine çevirenler, enerji arayışlarına bile çevre hassasiyetiyle karşı çıkanlar, orman yangınlarını siyasete alet edip susmayanlar, ne yazık ki bu olay karşısında suspus oldular. Tıpkı Ege ve Akdeniz kıyılarının CHP'li yerel yöneticiler tarafından yoğun yapılaşmayla yaşanmaz hâle getirilmesi karşısında sustukları gibi...
'BU ZİRVEDİR ÜSTÜ YOKTUR'
Aynı şey bu kez, ülkenin gözbebeği Boğaziçi'nde Rus oligarkı Boris Borisenko'ya ait ormanlık arazide kaçak yapıya göz yumularak yapılacaktı. Ancak başaramadılar, Üsküdar'ın bir önceki Belediye Başkanı Hilmi Türkmen doğa katliamını kamuoyuna duyurarak engel oldu.
Türkmen'in şu sözleri ibretle okunmalı:
"Vaktiyle merhum bir bakanımızın eşi tadilat yapacağım diye bizden izin istemişti, kat atıldığını fark edip durdurmuş, yıkmıştık yapıyı. Bizim zamanımızda tek çivi çakılmasına izin vermedik Boğaz öngörünümüne. Şimdi orman kesip villa yapıyorlar! Bu zirvedir, daha üstü yoktur, genel durumun vahametini siz düşünün.
Tüm kamuoyuna sesleniyorum; kaçak yapıları yıkıyoruz diyerek ters algı yaparken, aslında korkunç bir talana imza atılıyor İstanbul'da. En büyük örneği işte budur. Vaniköy'de, dünyanın en değerli emlak bölgelerinden birinde bu kadar cüretkâr biçimde buna göz yumanlar, gözden biraz uzak yerlerde neler yapıyor, orasını da siz düşünün. Trol şebekelerinin, fondaş medyanın yalanlarına, sizi kandırmasına izin vermeyin."
CAFER MAHİROĞLU'NUN KAÇAK VİLLASI
Bu aslında ilk değil, bırakın gözden uzak yerleri, birkaç yıldır Sabah Gazetesi ısrarla yazdığı hâlde, Halk TV'nin sahibi Cafer Mahiroğlu'nun Boğaz'a nazır villası da kaçak büyütüldü. Şu hâle bakın, Mahiroğlu, 2020 yılında 4.5 milyon dolara satın aldığı 90 metrekarelik villayı, mühürlendiği hâlde 100 metrekare ekleyerek 190 metrekareye çıkardı ve dur diyen olmadığı gibi fondaş medya haber bile yapmadı.
İMAMOĞLU'NUN 'HALEF' İLAN ETTİĞİ SİNEM DEDETAŞ'IN SUSKUNLUĞUNUN ALTINDA NE YATIYOR?
Bu iki örnek karşısında, CHP örgütleri ile İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun şimdiden "halef" ilan ettiği Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş'ın susması ve ayağa kalkmaması şaşırtıcı değil. Çünkü bu ekibin "parayı" yönetme konusunda mahir olduklarını CHP'liler kongre ve kurultaylardan iyi biliyor.
BALYA BALYA DOLAR DEMEK
Peki en ufak bir çevre sorununda yeri göğü inleten sivil toplum örgütleri nerede?
Mesela Mimarlar Odası, Taksim Dayanışma Platformu neden susuyor? En vahimi ise TEMA yetkililerinin susması.
Sahi TEMA Vakfı Başkanı Deniz Ataç neden ortalarda yok? Her çevre meselesinde hemen ortaya atılan, zehir zemberek açıklamalar yapan Ataç'ın, neden CHP'li bir belediye söz konusu olunca sesi çıkmaz? Sık sık "doğanın siyaset üstü bir durum" olduğunu söyleyen Ataç, İstanbul'un doğasının siyaset üstü olmadığını mı düşünüyor?
Eski başkan Türkmen'in dediği gibi, Boğaz dünyanın en değerli emlak bölgelerinden biri. Kaçak her metrekaresi de balya balya dolar demek. Bu da siyasette paranın gücünü anlayanların iştahını kabartıyor. Üsküdar Vaniköy'deki villa inşaatında kaçak yapıya izin vermek ve yaklaşık 100 kayın ağacının kesildiği iddiası bu açgözlülüğü ve acımasızlığı gösteriyor.
Bunun karşısında susanlar da bu acımasızlığın ortağı durumunda.