'Yenidoğan Çetesi'nin çoğu üyelerinin tutuklanması ve 10 hastanenin kapısına kilit vurulması, soruşturmanın daha çok derinleştirileceğinin sinyallerini verdi.
Hemşire Hakan Doğukan Taşçı ve hemşire Hasan Basri Gök savcılıkta kirli oyunların hepsini anlatıp 'Pişmanım' dedi.
YETİŞKİNLER DE ÖLÜME SÜRÜKLENDİ
İstanbul'da tam 12 farklı hastanede 350 yatak kapasiteli yoğun bakım işletmeciliği yapan Fırat Sarı ile diğerlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) vurgununda, sadece bebeklerin değil bazı yetişkinlerin de yetkisiz doktorlar tarafından ölüme sürüklendiği iddia edildi. Telefon tapelerine göre geçmişe dönük çok sayıda şüpheli ölümün üstü kapatılarak takipsizlik kararı verildiği öne sürüldü.
ÖLEN BEBEKLER CANLI GİBİ GÖSTERİLDİ
İki hemşirenin telefon konuşmalarına göre 112 ambulansı olmadan bu hastanelere protokolsüz hasta kabul edildi. Ölen bebekler canlı gibi gösterildi. Canlıymış gibi göstermek için yarım saat önce ölen bir bebeğe CPR (yeniden canlandırma) yapıldı.
İddianamenin değerlendirme kısmında; "Hakan Doğukan Taşçı, hemşire Şenay Çalıkoğlu'nu arayarak 'Şenay bir CPR yapsanıza çocuğa' diyerek bebeğin öldüğünü anladıktan yarım saat sonra ölü bebeğe kalp masajı yapmasını isteyerek ölü bebeğin dönmesinin mümkün olmayacağının farkında olduğu halde kendilerine bir kurtuluş yolu arama eyleminde bulundukları değerlendirilmiştir." denildi
AKCİĞERLERİNDE ZATÜRRE VARMIŞ GİBİ GÖSTERİLDİ
Bazı hastanelerin Radyoloji bölümlerinde radyasyon ölçümü yapılmadı ve çalışanların çoğunda radyasyon kimliği yoktu. Kimsenin aklına gelmeyen inanılmaz vurgun olayında hastaların kan sonuçları ve akciğer raporları başka hastaların raporlarıyla değiştirildi. Hastanın akciğerinde hiçbir sorun olmamasına rağmen akciğerlerinde leke ve zatürre varmış gibi gösterilerek tedavi uygulandı.
Neredeyse bütün hastaların albümini normal olsa da albümin seviyesi düşük gösterildi. Albümin düşüklüğü, hastanın karaciğer ve böbreklerde sağlık sorunu olduğu anlamına geliyordu. Bu şekilde albümini fatura ederek SGK dolandırıldı. Hâlbuki albümin düşük olmadığı için hastalarda hiç ilaç kullanılmıyordu. SGK fatura edilen ücretleri hastanelere ödedi.
DOKTORSUZ DOĞUM YAPILDI
Telefon tapelerinde bir yoğun bakım işleticisinin 10 yılda yaklaşık 100 milyon lira vurgun yaptığı konuşmalarına yer verildi. Bazı hastanelerde akşamları anestezi doktoru yoktu. Anestezi doktorunun yerine yasak olmasına rağmen mesul müdürün kaşesi vurularak hastalara işlem yapıldı. Hastaların epikriz ve ÖBS'leri (Bebek Ölümleri İzleme Sistemi) doktor ya da hemşireler tarafından doldurulmadı.
Hasta bebeklere müdahale için yardımcı temizlik personeli gönderildi. Kamera kayıtlarının hard diskleri söküldü, silindi ya da polise 'Kamera kaydı yok' denildi. Yasaklı olmasına rağmen 20 bin liraya kürtaj yapıldı. Çok az kişinin bildiği bir olayda hastanede yangın çıkmıştı. Yangında hastane boşaltıldı. O sırada bir anne doğum masasında ameliyattaydı. İddiaya göre doktorsuz doğum yaptırıldı ve bebek öldü.
Bu olayı kapatmak için yalancı şahit tutuldu. Bir hastaneden çıkmaması gereken ve doktorlar tarafından doldurulmayan epikriz raporları, bir başka hastanede çalışan hemşireler tarafından dolduruldu.
İddianamede yine şu bilgiye yer verildi: "Hakan D.T. ile Hasan B.G. arasındaki konuşmada 'Kanka ölmüş, ölü teslim ettiler çocuğu abi. Böyle bir şey olamaz. Çocuk zenci diye fark etmemişler. Çocuk ölmüş, geldim baktım kanka. Çocuk ölü kanka' dediği ve hastanede bulunan sağlık personelinin bir bebeğin ölüp ölmediğini anlamayacak seviyede eğitimsiz ve bilinçsiz olduğu değerlendirilmiştir..."
ŞÜPHELİ ÖLÜM DİYE GEÇTİ
Öte yandan iddianamede vurgunun ve ölüm vakalarının sadece bebeklerle ilgili olmadığı anlaşıldı. İddiaya göre geçen Aralık ayında diploması askıya alınan, ameliyat yapması men edilen ve eline makas alması dahi yasak olan Doktor E.V, başka doktorların adına ameliyatlara giriyor ve obezite ameliyatları yapıyordu. 19 yaşındaki S.A. adlı genç bir kız da mide küçültme ameliyatı için masaya yattı. Obezite ameliyatını yasaklı Doktor E.V. yaptı ve hastayı taburcu etti. Genç kız ameliyattan birkaç gün sonra rahatsızlandı ve tekrar getirildiği aynı hastanede hayatını kaybetti. Bu olay polis kayıtlarına 'şüpheli ölüm' olarak girdi. Polis kamera kayıtlarını istedi.
DOKTORUN DİPLOMASI ASKIDAYDI
Hastane yönetimi de kendi arasında yaptığı konuşmada, " 'biz kamera kaydı yok diyelim, onun cezasını çekeceksek çekelim' diyerek kamera görüntülerini polise vermedi ve soruşturmanın üstü kapatıldı.
Bu olayla ilgili hastane yönetiminden iki kişi arasındaki konuşmalarda, "Adamın makas kullanma şeyi yok abi yetkisi yok" şeklindeki denilerek Doktor E.V.'nin diplomasının askıda olduğundan haberleri olduğu ve bilerek bu doktorun yaptığı ameliyatlara göz yumduğu öne sürüldü. Hastane kayıtlarında Doktor E.V'nin genç kızın obezite ameliyatına hiç katılmadı gibi gösterildiği iddia edildi. Ölümlü obezite olayı, başka hastanelerde çalışan üst düzey yetkililer arasında konuşmalara da konu oldu.
Doktor E.V. ile ilgili değerlendirmede, "Doktorun diplomasının askıda olduğu ve hastanelerde herhangi bir işlem yapamayacağı genel olarak biliniyordu ve bu durum sebebiyle hastanenin kapatılması gerektiğini başka hastaneler de aralarında konuşmuşlardı. Kamera görüntüsü verilmese de R. Hoca ameliyata girdi denilse de Doktor E.V'nin HTS kayıtları, ölen S.A'nın mide ameliyatı olduğu tarih ve bu tarihten önceki ve sonraki günlerde de ... hastanesinin bir çalışanı olmadığı halde bahse konu hastane civarında baz verdiği tespit edilmiştir" denildi.
DOKTOR E.V. "YASAKLI DÖNEMDE GÖZLEMCİ OLDUM"
Sabah'ta yer alan habere göre; Hayatını kaybeden S.A'nın obezite ameliyatıyla ilgili ifadesi alınan Doktor E.V., 2015'te yaptığı bir obezite ameliyatı nedeniyle Sağlık Bakanlığı tarafından 5 yıl önce geçici süreyle meslekten men cezası verildiğini anlattı. Bir süre pandemi nedeniyle cezasının kaldırıldığını ve daha sonra 2015'teki olay nedeniyle kararın kendisine tebliğ edildiğini ifadesinde anlatan Doktor E.V. " Bu süre içinde aktif olarak çalışmayı bıraktım.Lakin obezite nedeniyle referanslı olarak arayan hastaları, ölen S.A. da başka birisinin referansı ile gelmiştir. Bu hastaları güvendiğim Doktor Ş.Ç'ye yönlendirdim ve bizzat aktif olarak hastalarla ilgilendim. Meslekten men olayı devam ettiği için aktif olarak ameliyatlara katılmadım. Sadece izleyici durumunda oldum. Meslekten men olduğu süreçte kesinlikle hiçbir ameliyata aktif olarak girmedim. Gözlemci olarak yanlarında bulundum. S.A.'nın tüp mide ameliyatı Ş.Ç. tarafından yapılmıştır. Suçlamaları kabul etmem. Obezite cerrahisi dışında kalan diğer branş suçlamalarını da kabul etmiyorum ve diğer kişilerle ilgili hiçbir bağlantım ve bilgim yoktur" dedi.