Başkan Recep Tayyip Erdoğan, "Amerika'nın seçilmiş başkanı sayın Trump'la yaptığımız telefon görüşmesinde, hem kendisini tarihi seçim zaferinden dolayı tebrik ettik hem de Gazze ve Lübnan'daki katliama dikkat çektik. Değerli dostum Trump'tan ikinci başkanlık döneminde eski yönetimin hatalı politikalarını terk etmesini bekliyoruz." dedi.
Başkan Erdoğan, Kadın ve Demokrasi Vakfı (KADEM) tarafından Haliç Üniversitesi'nde "Yapay Zeka ve Kadın" temasıyla düzenlenen 6. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi'nin açılışındaki konuşmasında, zirveye katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Etkinlik için Türkiye'nin farklı şehirlerinden ve dünyanın dört bir yanından İstanbul'a gelen misafirleri selamlayan Erdoğan, KADEM'in iki yılda bir mutat olarak düzenlediği uluslararası zirvelerde birbirinden önemli konuların kendi alanlarında yetkin isimlerin iştirakiyle kapsamlı şekilde değerlendirildiğini ifade etti.
Erdoğan, söz konusu etkinliklerde adaletten kültürel kodlara, ailenin güçlendirilmesinden dijital çağın insana yönelik meydan okumalarına kadar pek çok meselenin ele alındığını vurgulayarak, "Zirvelerde kadınların iş, çalışma ve bireysel hayatlarında önlerine çıkan engellerin kaldırılması, daha adil bir sistemin inşasını hedefleyen çok sayıda karar, teklif ve tavsiye gündeme getirildi. Kadınlarla birlikte sivil toplum ve resmi kurumlarımız açısından da yol gösterici olan bu müktesebattan biz de istifade ettik ve ediyoruz." diye konuştu.
Zirvenin temasının "yapay zeka ve kadın" olarak belirlenmesini isabetli bulduğunu kaydeden Erdoğan, iki gün sürecek zirveye yurt içi ve dışından katılımcılarla bu tema ekseninde yapılacak tartışmaların ufuk açıcı olacağına inandığını dile getirdi.
Zirvenin kadınların yanı sıra tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni eden Erdoğan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı başta olmak üzere Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi'nin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.
Başkan Erdoğan, tarihin, dünyanın genel manada her 100 yılda bir kabuk değiştirdiğini, dönüştüğünü, yeni bir safhaya geçtiğini gösterdiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Çok değil iki asır önce başlayan Sanayi Devrimi ile birlikte hayatımızda keskin bir kırılma yaşandı. Fabrikalar, otomobiller, fotoğraf makineleri, aşılar, ilaçlar, telefon, radyo, televizyon derken insan hayatı kısa sürede köklü değişimlere sahne oldu. Ardından internetin ve bilişim teknolojilerinin hayatımıza girmesiyle çok daha farklı, çok daha derin bir değişim dalgasına kapıldık. Bugün artık yapay zekadan, insansız sistemlerden, robotik teknolojilerden, nesnelerin internetinden bahsediyoruz. Algoritmaların ve yapay zeka sistemlerinin yapabildikleri karşısında hayret etmekten hatta kimi zaman insanlığın geleceği adına endişe etmekten kendimizi alamıyoruz. Şurası da bir gerçek ki tüm bu değişimler beraberinde üretim ilişkilerinin, insan davranışlarının, insani beklentilerin de farklılaşmasını getirmektedir. Teknoloji kolay ve hızlı iletişim, bilgiye rahat ulaşım kadar doyumsuzluk da üretmekte, yeni istekleri ve yeni tüketim araçlarını hayatımıza sokmaktadır."
Erdoğan, Kadın ve Demokrasi Vakfı (KADEM) tarafından Haliç Üniversitesi'nde "Yapay Zeka ve Kadın" temasıyla düzenlenen 6. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi'nin açılışındaki konuşmasında, bundan 40-50 yıl önce eşyalardan ziyade insanların yaşamları, ne yapıp ettikleri, değerleri ve ortaya koydukları eserlerin ön planda olduğunu belirtti.
Sadece İslam aleminde değil, Batılı toplumlarda da mahremiyet duygusunun yaygın olduğunu dile getiren Erdoğan, "Göz hakkı, diğerkamlık, empati, fakir fukaranın da hukukunu gözetme gibi kavramlar fertlerin davranışlarında belirleyici rol oynuyordu. Var olmak ile görünür olmak, bütün bunlar arasında bu derece yüksek bir illiyet bağı kurulmuyordu. Günümüzde ise bireylerin hayata yaptıkları katkılar değil, neyi aldığı, neyi yediği, neyi paylaştığı daha çok gündeme geliyor." diye konuştu.
Başkan Erdoğan, "Gerçekle sanalın, algı ile olgunun, yalan ile gerçeğin yer değiştirdiği dijital kültürün insanın hayata bakış açısını alt üst ettiği bir dönemde yaşıyoruz. Dijitalleşmenin ortaya çıkardığı ürünlerin, sunduğu imkanların, getirdiği kolaylıkların ve konforun yanı sıra insanı nesnelleştirdiğini, insanın biricikliğini örselediğini çok net biçimde görüyoruz." ifadelerini kullandı.
Çok boyutlu bir dijital hegemonyanın hayatlarına daha fazla nüfuz ettiğine, üstelik etki alanının her geçen gün genişlediğine dikkati çeken Erdoğan, teknolojinin özellikle de yapay zekanın adaletsizlikleri derinleştiren yönünün kimi zaman göz ardı edildiğini vurguladı.
Erdoğan, yapılan ilmi araştırmaların yapay zekanın kötü uygulamaları tekrar edip toplumsal eşitsizlikleri pekiştirdiğini ortaya koyduğunun altını çizerek, yapay zeka teknolojileri ve algoritmaların mağdurları arasında ilk sırada kadınların yer aldığını kaydetti.
"REGÜLASYON EKSİKLİĞİ BAŞKA ALANLAR GİBİ BURADA DA EN CİDDİ SORUNDUR"
İş başvurularından sosyal medya platformlarına kadar birçok farklı mecrada kadınların yapay zekanın eşitsizlikleri artıran bu çirkin yüzüyle çok sık muhatap olduklarına işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Regülasyon eksikliği başka alanlar gibi burada da en ciddi sorundur. Elbette şunu tersine çevirmek bizim elimizdedir. Sadece dezavantajların önüne geçilmesinde değil, kadınların eşit haklara erişebilmesinde ve kendilerini geliştirebilmelerinde de yapay zekadan istifade edebiliriz. Bunun için yapay zeka algoritmalarında ve veri tabanlarında dezavantajlı kesimleri gözeten temel prensiplerin belirlenmesine ihtiyaç duyuluyor. Daha fazla mağduriyet oluşmadan, sorunlar daha fazla kronik hale gelmeden bu konuda evrensel bir deklarasyona imza atılması gerektiğine inanıyoruz."
KADEM'in Türkiye'de bu sürece öncülük etmesinde fayda olduğunu belirten Erdoğan, zirvenin bu alanda yeni bir dönemin başlangıcı ve ilk adımı olmasını temenni etti.
"Eşrefi mahlukat olan insanı merkeze almayan, ona hizmet etmeyen, insanı ve insani değerleri yüceltmeyen hiçbir gelişmenin, hiçbir yeniliğin cazibesi ne kadar yüksek olursa olsun kıymetiharbiyesi yoktur." diyen Erdoğan, şunları söyledi:
"Bilhassa kadınları dışlayan, kadınlara adaletsizlik yapan bir teknolojinin insanlığa hayrının dokunması mümkün değildir. Kadın emeğinin ucuz iş gücü olarak görüldüğü, kadının metalaştırıldığı, kadının sadece adının olduğu, siyasete, iş dünyasına, eğitime, devlet idaresine kadın elinin değmediği velhasıl kadının üretimden, toplumdan, siyasetten, akademiden dışlandığı bir sistem sadece eksik değildir. Böyle bir düzen aynı zamanda adaletsizdir, toplumun gücünün yarısını yok sayıyor demektir."
Başkan Erdoğan, Türkiye'de son 22 yılda hayatlarına en fazla dokundukları kesimin başında kadınların geldiğini, geriye dönüp baktıklarında gurur duydukları mücadelelerinden birinin kadınların hak ve hürriyetlerini genişletme yolunda verdikleri kararlı, çetin ve sancılı mücadele olduğunu kaydetti.
Bu konuda çok zorluk çektiklerini anlatan Erdoğan, "22 yıl boyunca çok ciddi engellerle karşılaştık. Vesayetin, baskının, sistemin hücrelerine kadar işlemiş yasakçı zihniyetin her çeşidiyle muhatap olduk. Kadınları zaten sahip olmaları gereken haklara kavuşturma çabalarımızda muhalefeti yanımızda değil hep tam karşımızda bulduk." dedi.
Erdoğan, Anayasa'nın apaçık hükümlerine rağmen kadınların yıllarca bu ülkede sırf başörtüsünden dolayı eğitim ve çalışma hayatından dışlandığını vurgulayarak, "Özgürlüğün ve özgür düşüncenin merkezi olması gereken üniversitelerin kapısına faşizmin simgesi olan ikna odaları kuruldu. Sadece kamu kurumlarında değil, kraldan çok kralcı davranan özel sektör kuruluşlarımızda da kadınlar özgürce çalışamadı. Mesleği ve inancı arasında tercih yapmaya zorlandı." diye konuştu.
"KADINLAR LEHİNE POZİTİF AYRIMCILIK YAPILMASINI ANAYASA KURALI HALİNE GETİRDİK"
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Başbakanlık görevlerinde eski Türkiye'nin dayatmalarıyla karşılaştıklarının altını çizen Erdoğan, bugün veya geçmişte beraber siyaset yaptığı yol arkadaşlarının kahir ekseriyetinin aynı sıkıntılarla yüzleştiğini belirtti.
Erdoğan, son 22 yılda verdikleri kararlı mücadele neticesinde tüm bunları Türk demokrasisine dair kötü birer hatıra olarak tamamen geride bıraktıklarına işaret eden Erdoğan, "Eğitim ve çalışma hayatı başta olmak üzere her alanda ülkemizin beşeri sermayesinin zenginleşmesinin önündeki tüm engelleri kaldırdık. Hayatın tüm alanlarında kadınlar arasındaki başörtülü ve başı açık ayrımına son verdik. Türkiye'yi yasakların, korkuların, baskıların ülkesi olmaktan çıkartıp, fırsat eşitliğinin, adaletin, özgürlüğün hakim olduğu bir yer haline dönüştürdük. Geçmişin hatalarını telafi etmek üzere kadınlar lehine pozitif ayrımcılık yapılmasını Anayasa kuralı haline getirdik." değerlendirmesini yaptı.
Reform paketleriyle, destek mekanizmalarıyla, teşviklerle, yasal ve idari düzenlemelerle kadının ekonomik ve sosyal statüsünü güçlendirdiklerini dile getiren Erdoğan, şiddete, özellikle kadına ve çocuğa yönelik kötü muameleye sıfır tolerans anlayışıyla yaklaştıklarını bildirdi.
Başkan Erdoğan, bu doğrultuda Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM), kadın konuk evi, Kadın Destek Uygulaması (KADES), elektronik kelepçe gibi devrim niteliğinde uygulamaları hayata geçirdiklerini kaydetti.
Attıkları adımların istihdam başta olmak üzere olumlu yansımalarına her alanda şahit olduklarını belirten Erdoğan, kadınların iş gücüne katılım oranlarında önemli ilerlemeler yaşandığını söyledi.
Erdoğan, "Mesela 2002 yılında yüzde 27,9 olan kadınların iş gücüne katılım oranı 2024 yılı Ağustos ayı itibarıyla yüzde 37,3'e çıktı. Kadın istihdam oranı yüzde 25,3'ten yüzde 33'e yükseldi. Bu rakamları yeterli görmediğimizi her vesileyle söylüyoruz. Amacımız 2028 yılı sonuna kadar kadın iş gücüne katılım oranını yüzde 40'ın, istihdamı da yüzde 36'nın üzerine çıkarmaktır." şeklinde konuştu.
KADIN VE ERKEKLER ARASINDAKİ EŞİTSİZLİĞİ GİDERMEK DEVLETİN ASLİ GÖREVİ
Başkan Erdoğan, Kadın ve Demokrasi Vakfı (KADEM) tarafından Haliç Üniversitesi'nde "Yapay Zeka ve Kadın" temasıyla düzenlenen 6. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi'nin açılışındaki konuşmasında, kadın ve erkekler arasındaki eşitsizliği gidermeyi devletin asli görevi olarak telakki ettiklerini söyledi.
Kadın politikalarında en ideali, en iyiyi, ülke, millet ve kadınlar için en hayırlı olanı hedeflediklerini belirten Erdoğan, "Şunu tüm kadınların bilmesini isterim. Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun odağında güçlü kadın ve erkek, güçlü aile ve toplum, güçlü Türkiye ilkesi vardır. Kadın ve erkeğin beraberce güçlü olduğu ailelerle toplumu ve ülkemizi inşallah daha da güçlendireceğiz." diye konuştu.
Başkan Erdoğan, kadınların insan onuruna yakışan bir hayat sürmeleri, her alanda aktif rol almaları, hak, fırsat ve imkanlardan adil ve eşit şekilde faydalanmaları için nerede eksiklik varsa kapatacaklarını anlatarak, "Yine bu konuda nerede hata varsa düzeltecek, nerede atmamız gereken adım varsa onu mutlaka uygulamaya geçireceğiz. Bunu da şimdiye kadar olduğu gibi yine sizlerle birlikte, yol ve kader arkadaşlarımız olan siz kadınlarla omuz omuza vererek başaracağız." ifadelerini kullandı.
"KADINLARIN VE ÇOCUKLARIN GAZZE'DEKİ SOYKIRIM KADAR DOĞRUDAN HEDEF ALINDIĞI BAŞKA BİR SAVAŞ HATIRLAMIYORUZ"
Erdoğan, dünyada yaşanan çatışma ve krizlerin yükünü daha çok kadınların çektiğinin kimsenin inkar edemeyeceği bir gerçek olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Savaşlar, çatışmalar, yıkımlar sadece şehirleri, sadece ülkeleri, haneleri vurmakla kalmıyor. Bunlarla birlikte masumları, çaresizleri, zayıfları, yaşlıları, çocukları ve en çok da kadınları hedef alıyor. Suriye'den Afganistan'a, Yemen'den Ukrayna'ya kadar pek çok çatışma bölgesinde bu gerçeği çok acı biçimde tecrübe ettik ancak son yıllarda kadınların ve çocukların Gazze'deki soykırım kadar doğrudan hedef alındığı başka bir savaş hatırlamıyoruz. Hastanelerden okullara, çadırlardan yardım sıralarına, ibadethanelerden evlere kadar önüne ne gelirse en ağır silahlarla saldıran, vuran, öldüren bir cinayet şebekesiyle karşı karşıyayız. Son 13 ayda Gazze'de katledilen 50 bini aşkın masumun üçte ikisini kadın ve çocuklar oluşturuyor. Buna rağmen silahların gölgesi altında, yoklukta yaşamaya, yaşatmaya, yuvasını korumaya, çocuklarının karınlarını doyurmaya çalışan kadınlar tam anlamıyla tarih yazıyor. Gazze'de bombaların, silahların altında çocuklarına, ailesine, yurtlarına, davasına kol kanat geren Gazze'nin, Filistin'in yiğit kadınları, ümmetin iftihar anıtı olarak devleşiyor."
Erdoğan, İstiklal Harbi'nde silah taşıyan Nene Hatunlar gibi Gazze'nin cengaver kadınlarının da İslam aleminin yapamadığını yaptığını, Filistin davasını şanla şerefle onurla sahiplendiğini, yükselttiğini belirterek, "Allah onlardan razı olsun diyorum. Rabb'im Gazzeli mazlum ve mağdurların yüzü suyu hürmetine Filistin davasını zaferle neticelendirsin diye dua ediyorum." dedi.
"SAVAŞ VE GERİLİMİN SONA ERMESİ İÇİN ELİMİZDEN GELEN GAYRETİ GÖSTERECEĞİZ"
Bir konuyu çok net söylemek istediğini vurgulayan Erdoğan, "Gazze'de ve Lübnan'da katliam durana, ateşkes ve barış tesis edilene kadar kardeşlerimize sahip çıkmayı sürdüreceğiz." diye konuştu.
İşgalcilerin saldırılarının başladığı günden bu yana katıldıkları tüm uluslararası toplantılarda, yaptıkları ikili görüşmelerde, Türkiye'deki hemen her programda Gazze'yi her zaman gündeme taşıdıklarının altını çizen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Gazze soykırımının unutulmasına ve unutturulmasına müsaade etmedik. Son olarak Türk Devletler Teşkilatı 11. Liderler Zirvesi ile Avrupa Siyasi Topluluğunun 5. Toplantısı'nda da Gazze gündemimizin ilk sırasındaydı. Çarşamba akşamı Macaristan'ın başkenti Budapeşte'deyken Amerika'nın seçilmiş başkanı sayın Trump'la yaptığımız telefon görüşmesinde, hem kendisini tarihi seçim zaferinden dolayı tebrik ettik hem de Gazze ve Lübnan'daki katliama dikkat çektik. Değerli dostum Trump'tan ikinci başkanlık döneminde eski yönetimin hatalı politikalarını terk etmesini bekliyoruz. Sayın Başkan'ın savaşları sonlandırma noktasında elini taşın altına koyacağına yürekten inanıyor, bunu da samimiyetle temenni ediyoruz. Daha fazla kan akmaması, özellikle kadın ve çocukların hayatına mal olan, onların hayatını mahveden bu çatışma, savaş ve gerilimin sona ermesi için biz de elimizden gelen her türlü gayreti göstereceğiz. Rabb'im yar ve yardımcımız olsun."
"İNANIYORUM Kİ GAZZE VE İŞGAL EDİLMİŞ FİLİSTİN TOPRAKLARI DA BİR GÜN ÖZGÜRLÜĞÜ TADACAKTIR"
Başkan Erdoğan, Karabağ Zaferi'nin 4. yıl dönümüne değinerek, şunları kaydetti:
"Bugün Karabağ Zaferi'nin 4'üncü yıl dönümünü büyük bir coşkuyla ve gururla kutlayan can Azerbaycan'ı, Azerbaycan halkının Zafer Günü'nü yürekten tebrik ediyorum. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev kardeşimin şahsında, 44 günlük vatan muharebesini zafere ulaştıran Azerbaycan Silahlı Kuvvetlerinin kahraman mensuplarını ülkem ve milletim adına hürmetle selamlıyorum. Adlarını tarihe şerefle yazdıran aziz şehitlerimizin tamamını rahmetle yad ediyor, asil ruhları şad olsun diyorum. Karabağ'ın semalarında nazlı hilal dalgalansın diye can veren o kahramanları her zaman şükranla anacağız. Her günü acıyla geçen 30 yıllık işgalin ardından Karabağ nasıl azatlığına kavuştuysa inanıyorum ki Gazze ve işgal edilmiş Filistin toprakları da bir gün özgürlüğü tadacaktır. Biz o kutlu günün gelmesi için azimle sabırla sarsılmaz bir imanla çalışacağız, hukuk ve hakkaniyet zemininde mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz."
Erdoğan, 6. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi'nin dünyaya çok önemli mesajlar vereceği inancıyla organizasyonda emeği geçenlere teşekkür ederek, yurt dışından ülkeye gelen misafirleri selamladı.
Başkan Erdoğan, konuşmasının ardından, KADEM yönetim kurulu ve mütevelli heyeti üyeleri ve zirveye konuşmacı olarak katılanlarla aile fotoğrafı çektirdi.
Zirvenin açılış programına, Başkan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, İstanbul Valisi Davut Gül, AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe de katıldı.