İsrail istihbaratının hedef aldığı Filistin vatandaşı ve Hamas bağlantılı kişilere ilişkin ele geçirdikleri gizli bilgileri İsrail İstihbarat Servisi Çevrimiçi Operasyon Merkezi (İÇOM) paylaştıkları iddia edilen 20 sanığın "zincirleme şekilde siyasal veya askeri casusluk" suçundan 45'er yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davanın ilk duruşması 19 Kasım'da görüldü. Duruşma bugün de devam edecek.
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesince Marmara Cezaevi Kampüsü karşısındaki duruşma salonlarında görülen duruşmaya, 15'i tutuklu 19 sanık ve tarafların avukatları katıldı.
Duruşmada verilen aranın ardından sanıkların savunmalarının alınmasına devam edildi.
Tutuklu sanıklardan Amal Sallamı Ep Sıala, Tunus vatandaşı olduğunu belirterek, tutuklu sanık eşi Morched Sıala ile yasal yollardan Ocak 2022'de Türkiye'ye, çocuklarını burada daha iyi yetiştirecekleri düşüncesiyle geldiklerini söyledi.
Kendisinin reklam ve pazarlama şirketinde çalıştığını, çevrimiçi Fransızca dersleri verdiğini, eşinin ise profesyonel fotoğrafçı olduğunu ifade eden sanık Sıala, Ataköy'deki bir diş kliniğinde de pazarlamacı olarak çalıştığını öne sürdü.
"BEN MOSSAD'I BİLMEM" YALANI
Reklam ve pazarlama şirketinde çalışan ve iyi derecede Fransızca bildiği halde Mossad'ı bilmediğini iddia eden sanık Sıala, iddianamede yer alan Süleymaniye Camii'nin videosunu çekmesi ve üzerine atılı diğer suçlara ilişkin, şunları kaydetti:
"Kızım çok küçük olduğu için Facebook'ta bir ilan gördüm. Emlak-gayrimenkul işi olduğunu söylediler ve videolar istediler. Kocamdan yardım istedim. Herhangi bir camiden Ramazan Bayramı için kutlama videosu istediler. Ben hasta olduğum için kocam çekti. Sonra bir site adı verdiler. Müşteriler buraya ulaşımın ve metronun yakın olup olmadığını öğrenmek istemişler, biz de bununla ilgili rapor yapıp gönderdik. Banka numaramı verdim onlar bana Bitcoin ödemesi yapmakta ısrar ettiler ve Bitcoin hesabı açmak için bana yardım ettiler. Birkaç ay sonra ben o parayı almak istedim, bana adres verip Karaköy'deki adresten çekebileceğimi söylediler. İki adet sim kartım var. Ben emniyette verdiğim raporları polislere gösterdim. Polisler bana bu kişilerin MOSSAD ajanı olduğunu söylediler. Ben MOSSAD'ı bilmem. İsrail'i sevmediğim için polislerin işine yarar diye her şeyi anlattım. Casus değilim hiçbir zaman olmayacağım."
Kanada'ya da gidebilecek imkanları olduğunu, 5 dil bildiğini, ancak İstanbul'u tercih ettiklerini öne süren sanık Sıala, "Ebu Sajjad benim iş arkadaşım. İş yok, müşteri yok, ama çok paraları var. Ben nasıl daha fazla ve güzel iş yapacağım bunu istiyordum. Baktım olmuyor istifa ettim. Samir isimli kişiyle beni Mustafa isimli arkadaşım tanıştırdı. Bunlarla hiç yüz yüze görüşmedim. Mustafa'yla bir kere iş yaptım parayı Samir'den Bitcoin olarak aldım. Ben bu durumdan çok rahatsızdım ama ekonomi için Bitcoin daha iyi gibi şeyler söylüyordu. Ben de kabul ettim. Ben Bitcoini yasal olmayan bir yol olarak bilmiyordum." ifadelerini kullandı.
Mahkeme başkanı, savunmasının ardından sanık Sıala'ya yönelik "Ya da bir tercihin daha var, Bitcoin almak istemiyorsan bunlarla iş yapmayabilirdin." ifadelerini kullandı.
"BÖYLE BİR SUÇLA ANILDIĞIM İÇİN UTANÇ DUYUYORUM"
Tutuklu sanık Kadir Aydın da savunmasında, kendisinin yabancı bir numaradan arandığını, telefonu açmadığını, numaranın dolandırıcı olduğunu düşündüğünü dile getirdi.
Birkaç gün sonra farklı bir hattan mesaj atıldığını, bu numarayı da engellediğini ifade eden sanık Aydın, şunları söyledi:
"Daha sonra birkaç gün aralıklarla 4-5 kez farklı numaralarla benimle iletişime geçmeye çalıştılar. Ben hepsini engelledim. Hiçbir şekilde iletişime geçmediğim numara yüzünden 11 aydır tutukluyum. Ben Filistin meselesi için Gazze'deki zulmün durdurulması için Sivil Toplum Kuruluşlarında (STK), Türkiye'nin en büyük STK'lerinden birinde, Anadolu Gençlik Derneği (AGD) çatısı altında bu çalışmaları yürüttüm. Benim böyle bir şeye hizmet etmem mümkün değildir, böyle bir suçla anıldığım için utanç duyuyorum. Hiçbir şekilde bu kişilerle iletişim kurmadım, engellediğim numaraya casusluk bilgisi vermekle itham ediliyorum. Bu suçlamaları kabul etmiyorum. Tahliyemi talep ediyorum."
"SEN KİME KİRA GÖNDERDİĞİNİ BİLMİYOR MUSUN?"
Tutuklu sanık Khaleel Ibrahım Younuz Basheer ise kendisinin ve ailesinin ekonomik durumunun kötü olduğunu öne sürdü.
İddianamede yer alan gönderdiği paralara ilişkin dekontların kira dekontu olduğunu iddia eden sanık Basheer, Ankara'da ikamet ettiği evin sahibinin "yaşlı teyze" olduğunu, kira bedeli olarak 5-6 kez kendisine, 1 kere de onun oğluna para gönderdiğini iddia etti.
Mahkeme başkanının ev sahibinin adını sorması üzerine sanık Basheer, ismini hatırlamadığını öne sürerek, "Hep oğlunun hesabına gönderiyorum, bana kadın olduğu söylendi." yanıtını verdi.
DALGA MI GEÇİYORSUN BENİMLE
Bunun üzerine mahkeme başkanı, "Sen kime kira gönderdiğini bilmiyor musun? Dalga mı geçiyorsun benimle? 5-6 kez hangisine para gönderdin?" sorusunu yöneltti.
Sanık Basheer ise casusluk yapmadığını iddia ederek, tahliyesini talep etti.
Mahkeme heyeti, savunması alınmayan 2 sanık ile sanık avukatlarının beyanlarının alınmasına devam edilmek üzere duruşmayı yarına erteledi.
İDDİANAMEDEN
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 16'sı tutuklu 20 sanığın, Türkiye'de ikamet eden yabancı uyruklulara yönelik İsrail Dış İstihbarat Servisi MOSSAD adına "uluslararası casusluk" faaliyeti yaptıkları belirtiliyor.
İddianamede, MOSSAD'ın birimi İÇOM'un, hedefindeki kişilerin bilgilerini ele geçirebilmek için sanıklarla haberleşme uygulamaları ile sosyal medya hesapları üzerinden iş ilanları vererek temas sağladığı, sonrasında da kendilerine ait 7 farklı numarayla sanıklarla iletişime geçtiği kaydediliyor.
Sanıklarla kesinlikle görüntülü veya sesli arama yapılmadığı belirtilen iddianamede, İsrail istihbarat biriminin, uzaktan kaynak temini ve sahadaki hedeflerine yönelik araştırma, keşif, fotoğraf, video doküman, takip, darp, yaralama, soygun, adam kaçırma gibi taktik bazda işler yapmayı amaçlayarak sanıklardan yararlandığı aktarılıyor.
İddianamede, sanıkların, İsrail istihbaratının hedef aldığı Filistin vatandaşı ve Hamas bağlantılı kişilerin adresleri ile görüntüleri dahil olmak üzere gizli bilgilerini ele geçirdikleri, sonrasında da bunları İsrail istihbarat görevlileri ile paylaştıkları belirtiliyor.
Sanıkların yaptıkları işler karşılığında İsrail istihbaratından özellikle terör örgütleri tarafından kullanılan "havale", "kripto para" ve "Western Union" sistemi üzerinden para aldıkları da iddianamede yer alıyor.
Özellikle İsrail'in hedefindeki kişilerin toplu olarak bulundukları ve yaşadıkları yerlerin tespit edilmeye çalışıldığı belirtilen iddianamede, "Dolayısıyla bir sonraki aşamada bu şahısların infaz edilmesi ve kaçırılması da dahil farklı eylemlerin gerçekleşebileceği değerlendirilmektedir. Ayrıca dosya kapsamında yer alan MASAK raporları da incelendiğinde şüphelilerin bu faaliyetleri kapsamında menfaat temin ettikleri ve suç karşılığında da kazanç sağladıkları da aşikardır." ifadeleri kullanılıyor.
İddianamede, sanıklar Abdalla Akkad, Abdelrahman Ahmed Mahmoud Ahmed Elsobky, Abdurrahman Gabbeş, Adı Alfunekh, Ahmed M. A. Alostaz, Ahmet Furkan Alalmış, Amal Sallamı Ep Sıala, Cemile Türk, Halid Heney, Hazem Mounır Amın Elgayyar, Hazım Abdelradı, Khalel Ibrahım Younus Basheer, Kadir Aydın, Luey Mektebi, Mahmud İzzettin, Mohamad Ahmad, Morched Sıala, Muhammed Bilik, Muhammed Ali Veys ve Muhammed Nur Derviş'in, "zincirleme şekilde siyasal veya askeri casusluk" suçundan 18 yıl 9'ar aydan 45'er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.