Suriye'de yıllardır hüküm süren kanlı Beşar Esad rejiminin sona ermesi ve güvenli bölgelerin oluşmasıyla birlikte mültecilerin ülkelerine dönüş süreci hız kazanıyor.
Ancak bu dönüş, beklenen sevincin yerine Türkiye'deki bazı kesimlerin acımasız eleştirileri ve hakaretleriyle gölgeleniyor.
HEM GELİRKEN SALDIRDILAR HEM GİDERKEN
Özellikle Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile CHP'ye yakın çevrelerin her fırsatta Türkiye'ye geldikleri için saldırdığı Suriyeliler aynı çevreler tarafından dönüş yolunda da hakaretlere maruz kaldı.
YAVAŞ DA KERVANA KATILDI
Bu kervana CHP'li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da katıldı. Yavaş, "Esad'ın zulmünü bahane ediyorlardı, o bahane kalmadı, gitsinler." şeklinde bir açıklama yaptı.
"MÜSLÜMANLARA DÜŞMANLAR"
Sabah yazarı Haşmet Babaoğlu bu durumu köşesine taşıyarak, "Müslümanlara düşmanlar..." çıkışını yaptı.
Haşmet Babaoğlu'nun "Çok ciddi bir mesele" başlığını attığı yazısı şu şekilde:
"Öfkeleniyoruz, üzülüyoruz...
Ama ne faydası var!
Kendi ülkenizin insanını; çocuğunuzun öğretmeni mesela, iş arkadaşınız, oturduğunuz sitede her gün karşılaşıp güler yüzle selamlaştıklarınız nasıl bu kadar "kötücül" olabiliyor, diye düşünüp üzülmez mi insan? (Kötücül dedim, çok severler bu kelimeyi, biz "kötü" deriz dümdüz.)
Suriye'den göç edenlere söylemediklerini bırakmadılar, şimdi aynı insanlar geri dönüyor ve acımasızca hakaretlerini sürdürüyorlar.
Bir tanesi sırıtkan emojiler koyarak "Bak sen, yürüyerek geldiler, arabayla gidiyorlar tatile, dönerler" yazmış Instagram'ına...
Aynı şeyleri Didim'e yerleşen emekli İngilizlere, Antalya'daki Rus ve Ukraynalılara söylemediklerine göre bu sosyal kesimin derdinin aslında Suriye, şu bu olmadığı açık...
Düşmanlar...
Müslümanlara düşmanlar...
Ve asıl önemlisi kahroluyorlar...
Bu coğrafyada doğduklarına kahroluyorlar.
Nasıl umarsız bir hastalık, düşünün...
Ve bu hastalık bulaşıcı olabilir, bu noktayı da ihmal etmeyin...
Çocuklarınızı koruyun!
Hadi iki, üç diploması ve kıytırıktan sosyal kimliği var diye "dünyayı ben yarattım havaları"na giren ama pek sıradan insanların ırkçılığını anladım, diyelim...
Veya memleketin iktisadi çıkmazlarında boğulmuş gençlerin çektiklerinin acısını sığınmacılara küfrederek çıkartacaklarını sanmalarını da anlarım bir dereceye kadar...
Siyasetçilere ne diyeyim?
Mansur Yavaş'ın hâli mesela...
Alaycı biçimde gülerek "Esad'ın zulmünü bahane ediyorlardı, o bahane kalmadığına göre, gitsinler" diyor...
Pes...
Esad'ın zulmünün "bahane" değil, gerçek bir olgu olduğunu Kılıçdaroğlu anlamaz, Özel bilmez, İmamoğlu umursamaz diyelim...
Lakin bu tavrı siz kendinize nasıl yakıştırıyorsunuz Mansur Başkan?
İnsanın aklından başka şeyler de geçiyor...
CHP, önemli büyükşehir belediyelerini aldığı gibi (ki Cumhur İttifakı buna yol açan yanlışlarını dövünerek gözden geçirmeli!) ülke yönetimine de ortak olsaydı mesela...
Hani "siyasi fiksiyon" yapsak, diyorum...
Zalim Esad'a "ikamet izni" vermez miydi?
Hatta birkaç yıl sonra Esad bir parti kurup epeyce taraftar toplasa, şaşar mıydınız?
Biz nasıl bu hâle geldik?
Çok ciddi bir mesele.."