61 yıllık kanlı Esad rejiminin devrilmesinin ardından Suriye'de tarihi günler yaşanmaya devam ediyor.
TÜRKİYE'DEN ŞAM PEŞ PEŞE ZİYARETLER
Başkan Erdoğan, Suriye'nin yeni yönetimine ihtiyaç duydukları her alanda yardım edilmesi için bakanlarına verdiğ talimat doğrultusunda Türkiye'den de peş peşe Şam'a ziyaretler gerçekleştirildi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Şam'ı ziyaret eden ilk Dışişleri Bakanı oldu. Hem Türkiye'nin yeni yönetimi tanıması hem de desteğini göstermesi açısından bu ziyaretin önemi oldukça büyüktü.
KASİYUN DAĞI'NDAN DÜNYAYA MESAJ
Bakan Fidan ve Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera Şam'ın kimliğiyle özdeşleşen 1200 metre yüksekliğinde ve şehri kuzeyden gören Kasiyun Dağı'ndan dünyaya tarihi bir mesaj verdi.
Bu dağ Şam kültürü için oldukça büyük öneme sahip. Eski zamanlardan beri bu dağdan şehir manzarasını seyretmek hem Şamlıların hem de kenti ziyaret edenlerin vazgeçilmez adetlerinden biri haline gelmiş durumda.
Şamlılar için Kasiyun Dağı'nın dini ve tarihi bir birçok değeri de var.
İlk insan Hz. Adem'in oğullarından Kabil'in kardeşi Habil'i burada öldürdüğüne inanılıyor.
KASİYUN DAĞI: TARİHTE İLK KANIN AKTIĞI NOKTA
Bu yüzden burası yeryüzünde "ilk kanın aktığı, ilk cinayetin işlendiği yer" olarak bilinmekte.
Mahir Esad'ın 4. Tümeni'nin kıyıcı birlikleri de bu dağa üsler kurduğu bilinmekte.
İç savaşın ardından Esad rejimi sivillerin bu dağa çıkışını yasaklamıştı.
ESAD'IN GİDİŞİYLE EŞDEĞER
Kanlı rejimin ardından başkente hakim bu noktaya geri dönüş Şamlılar için Esad'ın gidişiyle eşdeğer görülüyor.
20 Ağustos 2013 gecesi düzenlenen, kadın-çocuk 1360 sivilin hayatını kaybettiği korkunç kimyasal saldırısının füzelerinin de bu noktadan ateşlendiği iddia ediliyor.
Kasiyun Dağı'nın tüm stratejik ve tarihi değerlerinin yanı sıra bu noktada verilen barışçıl ve kucaklayıcı mesaj da oldukça büyük öneme sahip.
Türkiye'nin katkısı ve destekleriyle yeni Suriye yönetimi İntikamcı, dışlayıcı, reaksiyoner değil, tam tersine kucaklayıcı, kapsayıcı, farklı din ve mezheplere, etkin kökenlere karşı saygılı bir profil çiziyor. Bu noktada çekilen tarihi karenin de tam olarak bu mesajı vermek amacıyla seçildiği düşünülüyor.
Fidan'ın ziyareti sırasından Ahmet eş Şara'nın takım elbise ve kravatı ile modern bir yönetici profili çizmesi de Batı dünyasını oldukça şaşırtan bir diğer konuydu.
Yıllarca "cihadist" diye bir kavramın etrafında şartlandırılmış kitleler, Suriye'nin sosyolojik gerçeklerine hâkim, yol haritasını çoktan çizmiş bir ismi görmenin şaşkınlığını yaşıyorlar.
TÜRKİYE'NİN POLİTİKASI YAKINDAN İZLENİYOR
Türkiye'nin Suriye sahasını boş bırakmayan fakat Suriye'yi tek taraflı domine etmeyi içermeyen yüksek hassasiyeti politikası da AB, ABD, Rusya ve İran tarafından ise yakından izleniyor.
Bu ülkeler, "Arap olmayan bir aktör, nasıl olur da bir Arap ülkesinde bu kadar etkili olabildi?" diye soruyor ve "Arap Baharı geri mi geliyor?" kaygısı zihinlerinde yer ediniyor.
ABD'NİN İKİ ENDİŞESİ BULUNUYOR
Sabah Yazarı Okan Müderrisoğlu köşesinde; ABD'nin bu noktada iki endişesi olduğuna dikkat çekti.
Müderrisoğlu, o endişeleri şu şekilde sıraladı:
1- DEAŞ kampları ve örgütün canlanması ihtimali. Ankara El Hol Kampı'nın yönetimini devralabileceğini, DEAŞ'la her zeminde mücadele edeceğini açık açık duyurmuş bir konumda.
2- PYD/YPG'nin geleceği.
İRAN İÇERİYİ KARIŞTIRABİLİR
Suriye'yi her yönüyle bilen, riskleri öngören Türkiye, "Temkinli bir iyimserlik" içinde hareket ederken, Batılı ülkelerin altyapı ve maddi destek karşılığında siyasi şartlar ileri sürmesi, yüksek demokrasi standartları talep etmesi, kendisine müzahir gruplara imtiyazlı statü istemesinin muhtemel olduğuna dikkat çeken Müderrisoğlu, İran'ın içeriyi karıştırmasının da göz ardı edilmeyecek bir husus olduğunu vurguladı.
BAŞKAN ERDOĞAN ZİYARET EDECEK
Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi de önemli değerlendirmelerde bulundu.Selvi, Başkan Erdoğan'ın yatırımcı bakanların da yer aldığı kalabalık bir heyetle Şam'ı ziyaret edeceğini ileri sürdü.
ORTAK HAREKAT GÜNDEMDE
Selvi, Suriye'nin yeniden inşası konusunda Türkiye, elini taşın altına koyacağını belirterek PKK-YPG'nin silahı bırakarak tasfiye olmasının önemine dikkat çekti. Suriye'de geçici hükümet kurulduktan sonra PKK ve DEAŞ başta olmak üzere terör örgütlerine silahlarını bırakmaları ve Suriye ordusuna katılmaları yönünde çağrı yapılacağını belirten Selvi, "Uygun hareket eden terör örgütlerinin düzenli orduya katılması sağlanacak. Ancak PKK-YPG bu çağrıya olumsuz yanıt verdiği taktirde Suriye ordusu ve Türk Silahlı Kuvvetleri ortak harekat yaparak PKK-YPG'yi kontrol ettiği topraklardan çıkaracak." dedi.