TÜSİAD Başkanı Orhan Turhan ve Mehmet Ömer Arif Aras'a bir dava bir soruşturma!

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD), 13 Şubat 2025’te düzenlediği Olağan Genel Kurulu’nda yargıyı hedef alan ve toplumu manipüle eden açıklamalarla bir kez daha siyaset mühendisliği girişimlerini sergiledi. TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve YİK Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras hakkında "zincirleme şekilde basın ve yayın yoluyla yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçundan 5 yıl 6 ay 15'er güne kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı. Ayrıca şüpheliler hakkında "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" suçundan soruşturma yürütüldüğü öğrenildi.

Giriş Tarihi: Güncelleme Tarihi:
TÜSİAD Başkanı Orhan Turhan ve Mehmet Ömer Arif Aras'a bir dava bir soruşturma!

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) 13 Şubat'ta yargıyı hedef alan açıklamalar yaparak hükümete parmak sallamaya kalkıştı.

TÜSİAD'ın Olağan Genel Kurulu'nda "Politik Hayatta Olağanüstü Olaylar" başlıklı bir slayt gösterimi yapılırken TÜSİAD yönetimi, terör suçlarından dolayı kayyum atanan belediyelere, yargı üyelerini tehdit eden Ekrem İmamoğlu'na, toplumu manipüle eden Ümit Özdağ'a, medya sektöründe tekelleşme iddialarıyla anılan Ayşe Barım'a ve Gezi Parkı kalkışmasına açık destek verdi.

TÜSİAD Genel Kurulu'nda ʺPolitik Hayatta Olağanüstü Olaylarʺ başlıklı slayt açıldıTÜSİAD Genel Kurulu'nda ʺPolitik Hayatta Olağanüstü Olaylarʺ başlıklı slayt açıldı

SERMAYENİN ESKİ TÜRKİYE ALIŞKANLIĞI: SİYASET MÜHENDİSLİĞİ GİRİŞİMİ!
TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras ayrıca, disiplinsiz hareketleriyle Türk Silahlı Kuvvetleri'ne zarar veren teğmenlere ve gizli ses kayıtlarını servis eden CHP yandaşı Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş'a arka çıkarak yargıyı sorguladı.

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mehmet Ömer Arif ArasTÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Orhan TURAN ve Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mehmet Ömer Arif ARAS hakkında 13 Şubat 2025 Tarihinde düzenlenen TÜSİAD genel kurulunda yaptıkları konuşma sırasında yargıyı telkin ve yönlendirme ile gerçeğe aykırı, dezenformasyon içerikli beyanları nedeniyle, 'Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma' ve 'Adil Yargılamayı Etkilemeye Teşebbüs' suçlarından dolayı resen soruşturma başlatmıştı.

TÜSİAD başkanlarına dava açıldı!

DAVA AÇILDI
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, başlatılan soruşturma tamamlandı.

(TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras, dernek genel kurulundaki konuşmalarında kullandıkları ifadelere ilişkin başlatılan soruşturmada yurt dışı yasağı ve adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı (20 Şubat, Takvim.com.tr Arşiv)(TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras, dernek genel kurulundaki konuşmalarında kullandıkları ifadelere ilişkin başlatılan soruşturmada yurt dışı yasağı ve adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı (20 Şubat, Takvim.com.tr Arşiv)

Hazırlanan iddianamede, Turan ve Aras'ın "zincirleme şekilde basın ve yayın yoluyla yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçundan 1 yıl 10 ay 15'er günden 5 yıl 6 ay 15'er güne kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.

Ayrıca Turan ve Aras hakkında "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" suçundan soruşturma yürütüldüğü öğrenildi.

BAŞKAN ERDOĞAN TEPKİ GÖSTERMİŞTİ: ESKİ TÜRKİYE'Yİ ÖZLÜYOR OLABİLİRSİNİZ AMA YENİ TÜRKİYE'DE HADDİNİZİ BİLECEKSİNİZ

Başkan Recep Tayyio Erdoğan 19 Şubat'ta TBMM'de AK Parti Grup Toplantısı'nda yaptığı açıklamada TÜSİAD'ı yerden yere vurmuştu. Erdoğan, "Eski Türkiye'nin karanlık ve kaotik ikliminde senelerce borunuzu öttürmüş olabilirsiniz. Hukukun kapsama alanı dışında tutulduğunuz eski Türkiye'yi özlüyor da olabilirsiniz, ama yeni Türkiye'de haddinizi bileceksiniz. İş adamı derneğiyseniz, iş adamı derneği gibi davranmayı öğreneceksiniz." ifadelerini kullandı.

Erdoğan'ın 19 Şubat't yaptığı açıklama şu şekilde:

"TÜSİAD'ın haddi ziyadesiyle aşan ve buram buram provokasyon kokan açıklamalarına geçmeden önce şu gerçeğin altını çizmek istiyorum. Demokrasilerde hiç kimse layüsel değildir. Hiç kimse eleştiriden azade değildir. Tutarlı, yapıcı, iyi niyetli olması halinde biz de eleştirilere kulağımızı hiçbir zaman tıkamadık ve tıkamayız. Bugün, 'konuşan Türkiye' diye bir olgudan bahsediliyorsa, bunu mümkün hale getiren hiç şüphesiz, AK Parti'dir, hükümetlerimizdir. Demokrasimizin standartlarını yükselten, baskılara son veren, yasakları kaldıran bizim iktidarlarımızdır. Terörü ve şiddeti övmediği, hakaret içermediği, vesayet girişimlerine davetiye çıkarmadığı müddetçe her türlü fikrin rahatça tartışılmasını biz sağladık. Bütün bunları da CHP'nin ve vesayet odaklarının engellemelerine rağmen yaptık. Yasakların değil özgürlüklerin egemen olduğu bir Türkiye'nin inşası için verdiğimiz çetin mücadelenin en yakın şahidi bizatihi milletimizdir. Yasakların kalkmaması için mahkemeye koşanların bize demokrasi ve özgürlükler konusunda söyleyecek hiçbir sözü olamaz. TÜSİAD yönetiminin açıklamaları sonrasında emre amade uşak misali sıraya dizilen muhalefet figürlerini nazarı dikkate almıyoruz. Kraldan çok kralcı davrananların ederi, onlara sahiplerinin biçtiği değer kadardır. Kuklalarla işimiz olmaz, bizim muhatabımız kuklacılardır."

"MİLLETİN MUAZZEZ İRADESİNİN ÜSTÜNDE HİÇBİR GÜÇ TANIMADIK"
Erdoğan, çerçeveyi çizdikten sonra bazı hakikatleri daha rahat konuşabileceklerini aktararak, "TÜSİAD zihniyeti, siyasetin zayıf ve devletin onların tasallutu altında olduğu dönemlerin sembolüdür. Bu yapı kamunun kesesinden ve milletin sırtından elde edilen haksız kazançların yerli-milli üretim yerine distribütörlük yoluyla elde edilen imtiyazların gölgesinde büyümüş ve büyütülmüş iş adamlarıyla maruftur." dedi.

2002 öncesinde TÜSİAD zihniyetinin neye tekabül ettiğinin herkes tarafından hatırlandığını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bakınız bunlar eski Türkiye'de sadece paraya hükmediyorlardı, aynı zamanda siyaseti de istedikleri gibi dizayn ediyorlardı, çıkarlarına göre karar organlarını kontrol ediyor ve yönlendiriyorlardı, gazete manşetleri vasıtasıyla iktidarlara ayar veriyorlardı. Biz işte buna 'dur' dedik. Milletin muazzez iradesinin üstünde hiçbir güç tanımadık. Ekonomiyi rant ekonomisi olmaktan çıkarıp üretim ve ihracat ekonomisi haline dönüştürdük. Sermayenin renklere bölündüğü, ayrımcı yapıya son vererek Anadolu'nun bağrından yeni aktörlerin çıkmasını sağladık. Milletin kaynaklarını, keramete kendinden menkul bir avuç komprador burjuvazinin zenginleşmesi için değil tüm kesimleriyle milletin huzuru refahı, kalkınması ve esenliği için kullandık."

"HER DEMOKRASİ VE KALKINMA HAMLESİ TÜSİAD ZİHNİYETİNİ DAİMA RAHATSIZ ETMİŞTİR"
Başkan Erdoğan, iktidarları döneminde kişi başına gelirin 3 bin 600 dolardan bu sene 15 bin doların üzerine çıktığını belirterek, şöyle devam etti:

"Ey TÜSİAD, 3 bin 600'den 15 bin doların üzerine çıkan bir süreç var. Bu, AK Parti iktidarının döneminde oldu. Siz ya hesap bilmiyorsunuz ya da hesabınız bozuk. İhracatımız 36 milyar dolardan 2024 senesinde 262 milyar doları buldu. Derslik sayımız 2002'de sadece 367 bindi, biz bunu 735 bine çıkardık. Hastane yatak sayımız 164 binden 270 bine ulaştı. 6 bin 100 kilometre olan bölünmüş yol uzunluğumuz 30 bin kilometreye yaklaştı. Sosyal yardımlarla ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın yanında olduk. Daha burada sayamayacağımız nice çalışmayla refahı tabana yaydık. Elbette bu süreçte çok ciddi dirençle karşılaştık. Çıkarlarına dokunduklarımızın, rant musluklarını kestiklerimizin bel altı vuruşlarına ve operasyonlarına maruz kaldık. Bunların en başında TÜSİAD geliyordu. Türkiye'nin gerçek anlamdaki her demokrasi ve kalkınma hamlesi TÜSİAD zihniyetini daima rahatsız etmiştir. Nitekim bu kuruluşun darbeciler, cuntacılar, emperyalistler ve onların etki ajanlarının safında ülkemize ve milletimize karşı sergilediği üstenci, faşizan, nobran tavırlar toplumsal hafıza kayıtlarımızda mahfuzdur."

"HUKUKUN, ADALETİN, SAVCILARIN, HAKİMLERİN YETKİ ALANINDADIR"
Erdoğan, "Türkiye'nin bölgesinde siyasi, askeri ve sosyal gücünü genişletip tahkim ettiği, dünyada küresel sistemin yeniden inşası çağrılarına öncülük ettiği, içeride hayat pahalılığı ve enflasyona karşı kararlı bir program uyguladığı, tüm zorluklara rağmen yatırım, üretim, istihdam, ihracat hedefinden taviz vermediği, terörsüz Türkiye hedefi doğrultusunda her türlü riski alarak önemli adımlar attığı, velhasıl Türkiye Yüzyılı için gece-gündüz çalıştığı bir dönemde TÜSİAD'ın eski zihniyetinin yeniden tedavüle sokulmaya çalışıldığının farkındayız. Hep söylediğimiz ve gereğini yaptığımız gibi, başaramayacaksınız. Türkiye'nin terör örgütleriyle iltisaklı veya yolsuzluk batağına saplanmış, kendi ayıbını örtmek için sağa-sola taşan muhterislere teslim olmasını istiyorsanız bilin ki böyle bir şey asla gerçekleşmeyecek." şeklinde konuştu.

Türkiye'nin yerli ve milli üretimden vazgeçerek yeniden küresel ticaretin zayıf bir pazarı haline dönüşmesine müsaade etmeyeceklerini söyleyen Başkan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Türkiye'nin demokrasisini darbecilerin, ekonomisini sömürgecilerin, milli iradeyi sivil toplum ve siyasetçi görünümlü beşinci kol elemanlarının güdümüne sokmasını istiyorsanız, bilin ki böyle bir şeye canımız pahasına rıza göstermeyeceğiz. TÜSİAD'ın Türkiye'de güven iklimini bozan örnekler olarak verdiği her konu hukukun, adaletin, savcıların, hakimlerin yetki alanındadır. Hukuk devletine yürekten inananların safı, terör yardakçılarının, hırsızların, edep adap tanımaz provokatörlerin, disiplinsizlerin, sanat dünyasını esir alan marjinallerin yargı mensuplarını ve ailelerini tehdit eden kibir abidelerinin değil, hukuku uygulayanların yanı olmak zorundadır. Çöken, TÜSİAD'ın iddia ettiği gibi sistem değil, devletin zayıf, milletin fakir, bireylerin bezgin olduğu, buna karşılık kendilerinin altın devirlerini yaşadığı dönemlere ilişkin hayalleridir. Morali bozuk olan ülke değil, -TÜSİAD buraya dikkat et- imtiyazla büyüdükleri devirlerin ardından, devlet hazinesini istedikleri gibi paylaşamadıkları için iç sıkıntılar yaşayan TÜSİAD demirbaşlarıdır. Güven bunalımı yaşayan halkımız değil, sözünü ettikleri usulsüzlüklerin müsebbibi olan sadece para kazanma hırsıyla kuralsız iş yapmayı adet edinen TÜSİAD zihniyetidir."

"TÜSİAD, ŞU DEPREM AFETİNDE SİZ NE YAPTINIZ?"
Başkan Erdoğan, TÜSİAD'ın doğal afetler üzerinden hükümete bühtan ettiğini söyleyerek, "Yurt dışındaki afetlerde bırakın zararın tüm boyutlarını, can kayıplarının bile tam olarak açıklanmadığını bildikleri halde ileri geri konuşuyorlar. Oysa afetzedelerimizin yaralarını sarma konusunda Türkiye'nin başarısını sadece evi barkı yıkılan, düzeni bozulan kardeşlerimiz değil, bütün dünya çok iyi biliyor ve çabalarımızı takdir ediyor. Acaba ey TÜSİAD, şu deprem afetinde siz ne yaptınız? Acaba siz AFAD'ın yanında ne kadar destek verdiniz? Neyle oralarda bulundunuz? Ta Azerbaycan, Pakistan, bütün buralar burada yardıma koşarken, siz neredeydiniz? Zerre kadar vicdanları varsa çıkıp söylesinler. Dünyada bizim yaşadıklarımızın yarısını yaşasa ayakta kalabilen bir ülke olur muydu? Depremin üzerinden 2 yıl bile geçmeden 201 bin konutu teslim eden bir başka ülke daha var mıdır? Etrafı ateş çemberiyle kuşatılmışken, ekonomisini büyüten, ihracatını artıran, istihdamda kayıp yaşamayan, ulaşımda, sağlıkta, savunmada, yatırımlarda rekordan rekora koşan bir başka devlet gösterebilirler mi?" ifadesini kullandı.

Başkan Erdoğan AK Parti TBMM Grup Toplantısında konuştu (19 Şubat, Fotoğraf: AA)Başkan Erdoğan AK Parti TBMM Grup Toplantısında konuştu (19 Şubat, Fotoğraf: AA)

"SİYASETÇİLERE HAD BİLDİRDİKLERİ KİBİRLİ SİSTEM ÇÖKMÜŞTÜR"
Erdoğan, TÜSİAD'ın bu ülkede 50 yıldan fazla zamandır sebep olduğu siyasi, sosyal ve ekonomik maliyetlerin hesabını vermesi gerektiğini vurgulayarak, konuşmasına şöyle devam etti:

"Türkiye'nin son 22 yılda yaşadığı badireler karşısında dut yemiş bülbüle dönen TÜSİAD'ın şimdi birdenbire yarısı yalan, yarısı yanlış örneklerden oluşan hezeyanlarının gerisindeki saiki elbette tahmin ediyoruz. On yıllardır gönüllerinin rahat ettiği suskunluklar karşısında verdikleri örnekler devede kulak kalır. Susması gereken yerde konuşan, konuşması gereken yerde susan gönülleri değil, çıkarlardır, geri plandaki kirli hesaplardır. 'Çöktü' diyerek feveran ettikleri, yıllardır tıkır tıkır işleyen rant düzenleridir. İmtiyazlar üzerine bina ettikleri ayrıcalıklı sistem çökmüştür. Siyasetçilere had bildirdikleri kibirli sistem çökmüştür. İstikrarsızlık üzerinden paralarına para kattıkları sistem çökmüştür. Millet ekonomik krizlerle kıvranırken, zenginleştikleri sistem çökmüştür. Gazete manşetlerinden siyasete ayar verdikleri sistem çökmüştür. Biz bu makamlarda olduğumuz sürece de devletin kaynaklarının bir avuç seçkine aktığı eski sistemi geri getirmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Ekonomiyle, istihdamla, üretimle ilgili yapıcı fikirlerle gündeme gelmek yerine, siyaset mühendisliğine soyunanlara şunu hatırlatmak isterim; Türkiye sizin tapulu mülkünüz, millet sizin personeliniz, siyasetçiler de maaşlı elemanlarınız değildir. Eski Türkiye'nin karanlık ve kaotik ikliminde senelerce borunuzu öttürmüş olabilirsiniz. Hukukun kapsama alanı dışında tutulduğunuz eski Türkiye'yi özlüyor da olabilirsiniz, ama yeni Türkiye'de haddinizi bileceksiniz. İş adamı derneğiyseniz, iş adamı derneği gibi davranmayı öğreneceksiniz. Milleti kışkırtmayacak, devletin kurumlarını provoke etmeyecek, yargıyı baskı altına almaya kalkışmayacaksınız. Siyaset yapmaya çok hevesliyseniz ya parti kurarsınız ya da ağzınızdan çıkacak iki çift söze bakan muhalefet partilerinden birini seçersiniz."