Bakan Yılmaz Tunç, "İmralı'da tecrit" iddialarına ilişkin, "İmralı'da tecrit söz konusu değil. Geçmişte de hep tecrit olduğu, sağlık durumunun kötüye gittiğini söylediler ama onların hiçbirisinin olmadığı, orada yanında başka mahkumların da olduğu, sağlık durumunun kötü olmadığı, bunların bir dezenformasyon olduğu ortaya çıktı. Hükümlülerin cezaevindeki şartları bellidir. Yani hükümlüye göre bir şart, ayrım söz konusu değil. Orada sağlık şartları, yeme, içme, barınma şartları hepsi mevzuatımıza uygun şekilde yürütülüyor." diye konuştu.
NEVRUZ'DA VİDEO MESAJ MI OLACAK?
Adalet Bakanı Tunç, "Öcalan nevruzda görüntülü bir çağrıda bulunacak mı?" sorusuna, "Bizim ceza infaz mevzuatımızda hükümlülerin yakınlarıyla görüşebilmesi, dışarıyla nasıl temas edeceği belli şartlara bağlı. Mektup gönderebilir, telefonla görüşebilir. Bunlar mevzuatta olan hususlar. Ama bir videoyla, canlı bağlantıyla temas kurması söz konusu değil. Mektup gönderebilir. Hükümlüler mektup yazabilir, hükümlülere de mektup yazılabilir." yanıtını verdi.
"Mektup" konusunda henüz bir talebin bulunmadığına işaret eden Tunç, "Talep olursa mektup ile ilgili değerlendirme yapılabilir. Nevruzu kutlamak için bir mektup gönderecekse zaten o mektup bu çağrının ruhuna uygun olması lazım ki yoksa çağrının bir anlamı kalmaz. Çağrıyı bu sefer siz yırtıp atmış olursunuz. Dolayısıyla bunun sınırlarını aşmayan bir mesaj olabilir. O çağrının dışına taşan farklı bir şey olursa sürece zarar veren bir açıklama olur. Dolayısıyla o yola girilmez diye düşünüyorum." şeklinde konuştu.
Bakan Tunç, DEM Parti heyeti ile Öcalan görüşmesine ilişkin ise "Orada fotoğrafı da çekildi, videosu da alındı. Video, tamamen devletin güvenlik ve istihbaratı açısından çektiği bir video." açıklamasında bulundu.
"4/4 DÜZENLEMESİ MECLİSİMİZİN TAKDİRİDİR"
Adalet Bakanı Tunç, kamuoyunda "4/4" olarak bilinen mükerrirlere özgü infaz rejimine ilişkin soru üzerine, "Bu konu cezaevlerinde mükerrir durumda olanlarla ilgili yani tekraren basit suç işleyenlerin cezaevinde koşullu salıvermeden yararlanıp yararlanamayacağıyla ilgili bir husus." bilgisini paylaştı.
Ceza infaz mevzuatı kapsamında bir kişi, terör, cinsel suçlar, uyuşturucu suçu haricinde basit suçlar bakımından ilk kez suç işlediği zaman cezasının yarısını cezaevinde geçirirken, koşullu salıverilmesine son 1 yıl kalan hükümlülerin denetimli serbestlikten yararlandığını anımsatan Tunç, ikinci suç işlenmesi halinde cezasının 2/3'ünün, üçüncünün işlenmesi halinde ise cezasının tamamının yani 4/4'ünün cezaevinde geçirildiğini aktardı.
"Burada bir terör suçlusu ya da uyuşturucu suçlusunun cezasını 3/4'lük bölümünü cezaevinde geçiriyorken, basit suçlardan cezaevinde olanların cezalarını neden 4/4'ünü cezaevinde geçirdiklerine dair yakınmalar oluyor." diyen Tunç, "Cezaevinde bu durumda olanların cezalarının 3/4'ünü yatarak dışarı çıkma ümidiyle ıslah olmasının kolaylaşacağına dair çok sayıda başvuru yapılıyor. Bu konuda bir düzenleme yapılması hususu tabii ki milletvekillerimizin, yüce Meclisimizin takdiridir." ifadelerini kullandı.
"CHP ADINA DA KENDİSİ ADINA DA BİR TALİHSİZLİK"
Adalet Bakanı Tunç, bir başka soru üzerine, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkındaki ifadelerinin "çok çirkin" olduğunu belirterek, "Bu ülkenin Cumhurbaşkanı'na yönelik bir Belediye Başkanı'nın o şekilde ifadeler kullanması gerçekten CHP adına da kendisi adına da bir talihsizlik." değerlendirmesini yaptı.

Bakan Tunç, İmamoğlu hakkındaki yargı süreçlerine ilişkin de şunları kaydetti:
"İmamoğlu, sürekli kendisine karşı bir 'yargı tacizi' varmış algısı oluşturmaya çalışıyor. Yargılandığı konular belli. Birisi Yüksek Seçim Kurulu üyelerine söylediği ifade. İstinafta devam eden bir süreç. 'İstinaf niye karar vermiyor? Bir an önce karar versin' diyor. İstinaf ne zaman karar vereceğini sana sormayacak. Hem tarafsız ve bağımsız yargı diyorsun hem de 'Benim hakkımda kararı çabuk ver' diyorsun. Diğeri Ordu Valisi'ne söylediği kelime. Buradan biz söyleyemiyoruz. Ama o söylüyor. Yargıtayda o davadan ceza almıştı. Para cezasına çevrildi.
En son Esenyurt Belediye Başkanı ile ilgili soruşturma sonrasında İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı ile ilgili ve Sayın Cumhurbaşkanımız ile ilgili sözleri üzerine açılan dava, bir de diplomayla ilgili dava var. Diplomayla ilgili de kimin şikayetçi olduğu ortada. Yargının yürüttüğü soruşturmaları hedef alarak, yargı mensuplarına yönelik tehditkar ifadeler, yakışıksız kelimeler kullanırsanız bu olmaz. Bunu milletimiz de tasvip etmez. Sizin savunmanız var, itiraz mekanizmaları var, kararların verildiği anda başvuracağınız başka yollar var. Yargının yürüttüğü soruşturmalar üzerinden bir mağduriyet algısı oluşturup, 'Beni engellemek istiyorlar' gibi bir durumun içerisine giriyor. Hep birlikte görüyoruz; o aday adaylığı toplantılarındaki kullandığı ifadeler kabul edilebilir ifadeler değil."