Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'dan Suriye mesajı: Küllerinden doğuyor
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Antalya Diplomasi Forumu'nda yaptığı açıklamada, Suriye'nin küllerinden yeniden doğduğunu belirterek uluslararası meşruiyetin ve desteklerin önemine dikkat çekti. Gazze'deki katliamı ise insanlık testi olarak tanımlayan Cevdet Yılmaz, Türkiye'nin ilkesel duruşuyla Filistin davasının en güçlü savunucusu olmaya devam edeceğini vurguladı.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın himayesinde ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın ev sahipliğinde Antalya'da dördüncü kez düzenlenen Antalya Diplomasi Forumu 2025 (ADF) dün (11 Nisan) başladı. 13 Nisan'a kadar sürecek olan forumda birçok program ve görüşme gerçekleştiriliyor.
Cevdet Yılmaz'dan A Haber'e özel açıklamalar
Diplomasinin kalbinin attığı Antalya'da Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz A Haber'e konuştu.
Suriye'nin küllerinden doğduğuna dikkat çeken Yılmaz, Gazze için de mesaj verdi. Yılmaz, "Aslında Gazze bir insanlık testi, bir adeta insanları, ülkeleri sınıflandıran bir imtihan. Dolayısıyla buradaki duruş çok çok kıymetli." ifadelerini kullandı:
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz (AA)
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz şunları söyledi:
"Dünya bir geçiş sürecinde. İşte Soğuk Savaş bitti. İki kutuplu bir dünyadan tek kutuplu bir dünyaya gidildi ama sonrasında gerek ekonomik gelişmeler gerek siyasi gelişmelerle bugün artık çok kutuplu bir dünyada yaşıyoruz. Bölgesel gerilimlerin arttığı, özellikle bizim bölgemize baktığınızda jeopolitik gerginliklerin arttığı bir dönemdeyiz. Ama soğuk savaşa göre bugün ekonomik rekabetin çok daha yoğun bir şekilde yaşandığı bir dönemden geçiyoruz.

ADALETLİ VE DENGELİ DÜNYA OLUŞUMU
İşte Çin ve Uzak Doğu'nun yükselişi var. Putin döneminde Rusya'nın hem siyasi hem ekonomik toparlanma süreci var. Avrupa Birliği'ndeki gelişmeler, bütün bunlarla birlikte artık çok kutuplu bir dünyadayız. Ve ekonominin teknolojik dönüşümlerin damgasını vurduğu bir dönemden geçiyoruz. Burada iki yolu var dünyanın. Bir tanesi bu ekonomik paylaşım, rekabet, neyse savaşları, teknolojik savaşlar bizi daha yüksek jeopolitik gerilimlere götürebilir. Ve savaşlar, çatışmalar kaçınılmaz olur bu durumda. Diğer bir yol ise bu çok kutuplu dünyayı bir avantaja dönüştürüp daha adaletli, daha dengeli bir dünyanın oluşumu.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz (AA)
Bu da hem ikili ilişkilerden hem bölgesel ilişkilerden hem de küresel yönetişimden geçiyor. Bu noktada Cumhurbaşkanımızın öteden beri hep altını çizdiği dünya 5'ten büyüktür sözünün aslında ne kadar anlamlı olduğunu da görmüş oluyoruz.
ÖZEL KONUM GÜÇLÜ LİDERLİK
Dünyanın daha ilkesel, daha adaletli bir düzene ihtiyacı var. Ama maalesef bugün itibariyle onun çok uzağındayız. Bugün çatışmaların, kavgaların, rekabetin olduğu bir ortamdayız. Antalya Diplomasi Forumu vesilesiyle Türkiye aslında farklı bir yol olduğunu tüm dünyaya göstermiş oluyor. Bunu da neye dayanarak yapıyoruz? Bir taraftan güçlü, tecrübeli bir liderlikle yapıyoruz. Diğer taraftan da güçlü bir tarihi birikimle yapıyoruz. Olağanüstü bir coğrafyadayız. Üç kıtanın ortasındayız. Doğuyu da batıyı da Afrika'yı da Asya'yı da Avrupa'yı da anlayabilecek bir konumdayız. Özel bir konumumuz var. Güçlü bir liderliğimiz var.
İşte bu ortamda Türkiye'den farklı bir sesin yükseldiğini görüyoruz. Bu yıl yine 6000'in üzerinde katılımcının olduğu, 150 farklı ülkeden katılımcıların olduğu bir forum yaşıyoruz. Her yıl daha ileriye gidiyor bu forum ve buradan diplomasi, adalet, daha dengeli bir yapı, insanların geleceği için daha fazla dayanışma mesajları yükseliyor. Buna insanlığın çok ihtiyacı olduğunu ifade etmek isterim.
SURİYE KÜLLERİNDEN DOĞUYOR
Suriye tabiri caizse küllerinden yeniden doğuyor. 60 yıllık bir diktatörlük sona erdi. 13-14 yıllık bir iç savaş bitti. Şimdi yeni bir hükümet oluştu. İşte anayasa yapım süreci başladı. Dolayısıyla Suriye'nin her bakımdan yeniden yapılandığı bir döneme girdik. Devlet kurumlarıyla anayasasıyla işte fiziki altyapısıyla, ekonomisiyle Suriye yeniden inşa edilecek.

Bu yeni yönetimin uluslararası meşruiyeti önemli. Uluslararası sistemde bir aktör haline gelmesi son derece önemli. Hala biliyorsunuz geçmiş düzenden gelen yaptırımlar söz konusu. Bir diktatör rejime karşı konan yaptırımlar şimdi halkı cezalandırmaya dönmüş durumda. Bunların kaldırılması lazım. Yine bölgemizdeki aktörler başta olmak üzere uluslararası kurumların bütün çevrelerin Suriye'nin yeniden yapılanmasına destek olmaları lazım.
İSTİKRARLI SURİYE'Yİ DESTEKLEYECEĞİZ
İstikrarlı bir Suriye hem Suriyeliler için hem bütün bölgemiz için çok kıymetli. Türkiye için çok kıymetli. Güvenlik açısından da ekonomik refah açısından da biz bu bölgedeki ülkelerin kaderinin bir olduğuna inanıyoruz. İnşallah Türkiye'de Suriye'nin bu istikrarını yeniden yapılanmasını daha müreffeh bir gelecek inşa etmesini desteklemeye devam edecek. Çünkü Suriye güçlendikçe daha istikrarlı oldukça Suriye halkının refahı arttıkça bu bize de her bakımdan olumlu yansıyacaktır. Kardeşlik hukukumuzun da gereği, menfaatlerimizin de gereği daha istikrarlı, daha müreffeh bir tüm Suriye'dir ve bunu da destekleyeceğiz.
GAZZE'DEKİ SOYKIRIM: İNSANLIK TESTİ
Aslında Gazze bir insanlık testi, bir adeta insanları, ülkeleri sınıflandıran bir imtihan. Dolayısıyla buradaki duruş çok çok kıymetli. Cumhurbaşkanımız en açık, net bir şekilde, en gür şekilde Filistinlilerin haklı davasını bir kez daha ifade etti. Gazze'deki insanlık dışı saldırıları, oradaki insanlık dışı şartları tekrar ifade etti. Türkiye olarak duruşumuzu, ilkesel duruşumuzu ortaya koyduk. Bu çok kıymetli gerçekten. Şu veya bu gücün etkisiyle eğilip bükülmeden doğruyu en net şekilde, hakikati en net şekilde ortaya koymak çok kıymetli. Nitekim bundan çok rahatsızlık duyanları da hep birlikte görüyoruz. Cumhurbaşkanımızın bu hakikati en net şekilde, gür şekilde her platformda ifade etmesi birilerini çok rahatsız ediyor. Çünkü hakikatten korkuyorlar. Hakikatin dünya kamuoyunun gündemine gelmesinden korkuyorlar.

İNSANLIK İTTİFAKI ŞART
Biz burada şuna inanıyoruz: Bu sorunun çıkışı insanlık ittifakındadır. Erdemli, ilkeli insanların, adaleti savunan ilke insanların ve ülkelerin iş birliği ile çözülebilir. Burada İsrail'e her türlü baskının yapılması lazım ve bir an önce ateşkesin sağlanması lazım.
Türkiye olarak çok yüksek miktarda insani yardım yapıyoruz. Öncü bir ülkeyiz bu konumda. Bunu da sürdüreceğiz ama oradaki şartların buna elverişli hale gelmesi lazım ki daha fazla oradaki kardeşlerimize destek olalım. Ateşkes sağlandıktan sonra da esas mesele oradaki huzuru kalıcı hale getirmek. Bu da 1967 sınırlarında Birleşmiş Milletlerin kabul ettiği sınırlarda iki devletli bir çözümden geçiyor. Bu noktada da yine tüm dünyayı biz Filistin'i tanımaya, Filistin devletini tanımaya ve bu iki devletli çözüme davet ediyoruz. Cumhurbaşkanımız ilkesel bir bakış açısıyla, haklı bir bakış açısıyla bu politikamızı en gür şekilde ifade ediyor. Bundan sonra da bu sorun çözülünceye kadar Filistinli kardeşlerimizin yanında olmaya, Filistin'in haklı davasını bütün imkanlarımızla desteklemeye devam edeceğiz."
