İsrail, Suriye'nin batısındaki El-Kuseyr kasabasındaki yerleşim alanı ve sanayi bölgesine hava saldırısı düzenledi. Diğer yandan siyonist yönetim, Lübnan'da gerçekleştirdiği yoğun bombardımana devam ederek yeni bir tahliye emri yayımladı.
Orta Doğu'da gerilim had safhaya ulaşmış durumdayken, Lübnan Başbakanı Necib Mikati önümüzdeki saatlerde ateşkes olabileceğine dair bir açıklama yaptı. CNN'e konuşan bir kaynak ise Mikati'nin açıklamalarıyla tezat oluşturacak şekilde İran'ın İsrail'e misilleme yapacağını söyledi.
Lübnan haber ajansı NNA'ya göre İsrail savaş uçakları, Dahiye'nin Gubeyri, Kefaat, Seyyid Hadi Otoyolu, Mucteba, eski havalimanı yolu, Tehvita el-Gadir, Ruveys, Harik ve Muraycih bölgelerine saldırılar düzenledi.
Saldırılar, yangınların yanı sıra onlarca binanın yerle bir edilmesine ve hedeflenen bölgelerde büyük yıkıma neden oldu.
Haberde yoğun hava saldırılarında ölen ya da yaralananlara ilişkin bilgi verilmedi.
İsrail ordusundan Hizbullah’ın son misilleme saldırılarına dair yeni açıklama geldi. İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF) sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, Hizbullah’ın roketli saldırılarında 7 sivilin hayatını kaybettiği bildirildi. Saldırıların hangi bölgeleri hedef aldığına dair bilgi verilmeyen açıklamada, "Hizbullah’ın ölümcül saldırılarını yanıtsız bırakmayacağız" ifadeleri kullanıldı.
İsrail'deki bir televizyonda, ABD Başkan Yardımcısı ve Demokratların başkan adayı Kamala Harris için "terör destekçisi" ifadesinin kullanılması dikkati çekti.
Aşırı sağ görüşleriyle öne çıkan "Kanal 14" televizyonunda yayınlanan bir tartışma programında ABD'deki Başkanlık seçimleri ele alındı.
Başbakan Binyamin Netanyahu'ya da yakın olduğu söylenen Kanal 14'teki "Ulpan Hamişi" (Perşembe Oturumu) isimli tartışma programında Harris'i hedef alan bir alt yazı (KJ) kullanılması dikkati çekti.
KJ'de, "ABD'deki seçimlere bir haftadan az bir süre kaldı. (Batı) Kudüs'te 'terör destekçisi' Kamala Harris'in ABD Başkanı seçilmesi korkusu." ifadelerine yer verildi.
Harris'i hedef alan söz konusu alt yazıya ilişkin kanal yönetiminden henüz bir açıklama yapılmadı.
Birleşmiş Milletler (BM), 5 gün önce Gazze'nin kuzeyindeki Kemal Advan Hastanesine ulaştırdıkları tıbbi malzemelerin bombalanarak yok edildiğini duyurdu. BM Sözcüsü Stephane Dujarric, günlük basın toplantısında, Gazze'deki duruma ilişkin açıklamalarda bulundu.
Gazze'nin kuzeyinde kuşatmanın sürdüğünü belirten Dujarric, Kemal Advan Hastanesine tıbbi malzemenin Dünya Sağlık Örgütü ve BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) tarafından 5 gün önce götürüldüğünü söyledi. Hastanelere yönelik saldırılar nedeniyle arama kurtarma ekipleri ve sağlık personelinin görevlerini yerine getirmediğini ifade etti.
"HASTANELER AYAKTA KALMAYA ÇALIŞIYOR"
BM Sözcüsü, Kemal Advan Hastanesine ulaştırdıkları tıbbi malzemelerin bombalama sonucu yok edildiğini açıkladı. Hastanenin işlevsel olup olmadığına ilişkin soruya ise Dujarric, "Gazze'de işlevsel kelimesini kullanmak yanıltıcı olur. Hastaneler ayakta kalmaya çalışıyor." yanıtını verdi.
Gazze'nin kuzeyinde zorla yerinden edilmenin devam ettiğine dikkati çeken Dujarric, sadece bugün 300 Filistinlinin yerinden edildiğini, bunların arasında kadın, çocuk ve yaşlıların bulunduğunu bildirdi. BM Söz, çok kısıtlı insani yardım operasyonlarının dışında İsrail'in Gazze'ye yardım operasyonlarına izin vermediğini belirterek, bunun mevcut insani durumu iyice kötüleştirdiğini söyledi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail ordusunun yeni subaylarının mezuniyet töreninde konuştu. İsrail'in son saldırılarında İran'ın “yumuşak karnını” hedef aldığını söyleyen Netanyahu, “İran'daki rejimin liderlerinin küstah sözleri, İsrail'in bugün İran'da her zamankinden daha fazla hareket özgürlüğüne sahip olduğu gerçeğini örtemez. Gerektiğinde İran'ın her yerine ulaşabiliriz” dedi.
İsrail ordusunun en büyük hedefinin İran'ın nükleer silah elde etmesini engellemek olduğunu söyleyen Netanyahu, "Bu hedeften gözümüzü ayırmadık, ayırmıyoruz ve ayırmayacağız. Bazı nedenlerden dolayı bu hedefe ulaşmaya yönelik planlarımızı detaylandıramam” ifadesine yer verdi.
Gazze ve Lübnan'a yönelik saldırıların ne zaman sona ereceğine dair net bir tarih veremeyeceğini aktaran Netanyahu, “Zafer kazanmak için net hedefler belirliyorum” şeklinde konuştu.
İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Baalbek'te düzenlediği 5 hava saldırısında 7 kişi hayatını kaybetti, 14 kişi yaralandı.
Lübnan resmi ajansı NNA, İsrail savaş uçaklarının Baalbek ve yakınındaki Makne ile Türkmenlerin de yaşadığı Duris beldesine yönelik 5 hava saldırısı düzenlediğini bildirdi.
İki gündür Baalbek ve çevresindeki geniş bir alan için tahliye uyarısı yayınlayan İsrail'in, Makne'de düzenlediği saldırının tahliye uyarısı yapılmadan gerçekleştiği ve bu saldırıda 6 kişinin hayatını kaybettiği, 6 kişinin ise yaralandığı kaydedildi. Baalbek'teki saldırılarda ise 1 kadın yaşamını yitirirken, 5 kişi yaralandı. Duris'e düzenlenen saldırılarda can kaybı bildirilmezken 3 kişi yaralandı.
İsrail ordu sözcüsü Avichai Adrai, dün ve bugün X hesabından Baalbek ve çevresindeki beldeler için saldırı tehdidinde bulunmuştu. Dün İsrail'in saldırı tehdidinin ardından söz konusu bölgelerdeki halk güvenli alanlara gitmek için bulundukları yerleri terk etmişti.
Lübnan Başbakanı Necib Mikati ise İsrail ordusunun sivillere evlerini terk etmeleri ve bulundukları beldeleri boşaltmaları yönündeki uyarısını kınayarak bunu "İsrail düşmanı tarafından işlenen suçlar serisine eklenen bir başka savaş suçu" olarak niteledi.
İsrailli Haaretz gazetesinin sahibi Amos Schocken'in, Netanyahu hükümetini eleştirerek "Filistinli özgürlük savaşçıları" ifadesini kullandığı Londra'daki konferans konuşmasının ardından İsrail İçişleri Bakanlığı gazete ile ilişkileri askıya aldığını duyurdu.
İsrail İçişleri Bakanlığından yayımlanan açıklamada, Haaretz gazetesiyle yürütülen faaliyetlerin ve işbirliğinin bir sonraki duyuruya kadar askıya alındığı bildirildi.
Bakanlık açıklamasında, Schocken'in, İsrail ordusunun işgal altındaki Batı Şeria'da ve Gazze'de "ikinci Nekbe" yaşattığı açıklamasının ve "Filistinli özgürlük savaşçıları" ifadesinin kabul edilemez olduğu savunuldu.
Haaretz'in 27 Ekim'de Londra'da organize ettiği konferansta konuşan Amos Schocken, "(Netanyahu hükümeti), İsrail'in terörist olarak adlandırdığı Filistinli özgürlük savaşçılarına karşı savaşırken (yasa dışı) yerleşimleri savunmanın her iki tarafa da maliyetini göz ardı ediyor." açıklamasında bulunmuştu.
İsrail ordusunun saldırıları altındaki Gazze'de ve İsrail işgali topraklarda yaşananlara değinen Schocken, "Şu anda işgal altındaki topraklarda ve Gazze'nin bir kısmında yaşananlar bir anlamda ikinci bir Nekbe'dir." demişti.
Tel Aviv hükümetinin Filistinlilere karşı yürüttüğü politikayı eleştiren Schocken, "Netanyahu hükümeti, Filistin halkına zalim bir apartheid rejimi dayatmayı umursamıyor." diye konuşmuştu.
Ayrıca Schochen, "Bir Filistin devleti kurulmalıdır. Bence bunu başarmanın tek yolu İsrail'e, ona karşı çıkan liderlere ve yerleşimcilere karşı yaptırımlar uygulamaktır." ifadelerini kullanmıştı.
CNN International'a konuşan Hamas siyasi bürosundan Gazi Hamad, Hamas'ın kalıcı olmayan ve İsrail'in Gazze'den tamamen çekilmesini içermeyen bir ateşkes anlaşmasını reddedeceğini söyledi. Hamad, kanala anlaşmanın bu haliyle "kabul edilemez" olduğunu söyledi. Hamad, "Şu anda teklif edilen anlaşma taraflı, yetersiz ve Hamas'ın talepleriyle buluşmuyor" diye ekledi.
CNN'e bilgi veren ismi açıklanmayan bir kaynağa göre ABD ve İsrail geçtiğimiz günlerde yaptığı görüşmelerde bazı rehinelerin serbest bırakılması karşılığında bir ay süreli bir ateşkes üzerinde konuştu. Kaynak, rehine sayısının kesin olmadığını söylemekle birlikte, olası ateşkesin "altı haftadan kısa süreli bir ateşkes" olacağı bilgisini verdi.
BİR AÇIKLAMA DA NETANYAHU'DAN
Başbakanlık Basın Ofisinden yapılan açıklamaya göre, Netanyahu, Batı Kudüs'te ABD Başkanı Joe Biden'ın Kıdemli Danışmanı Amos Hochstein ve Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Orta Doğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü Brett McGurk ile görüştü.
Görüşmede Netanyahu, Hizbullah ile olası ateşkes konusuna ilişkin, "Asıl mesele kağıt üzerinde şu ya da bu anlaşma değil, İsrail'in anlaşmayı uygulama ve Lübnan'dan güvenliğine yönelik herhangi bir tehdidi engelleme becerisi ve kararlılığıdır. Bu, (İsrail'in kuzeyinde yerlerinden olan) sakinlerimizin güvenli bir şekilde evlerine dönmelerini sağlayacaktır." ifadelerini kullandı.
Katil İsrail ordusunun, işgal altındaki Batı Şeria'nın kuzeyindeki Tulkerim kentinde bulunan Nur Şems Mülteci Kampı'na düzenlediği baskında yaralanan 1 Filistinlinin daha hayatını kaybettiği açıklandı.
Filistin Kızılayından yapılan yazılı açıklamada, Nur Şems Mülteci Kampının El-Menşiyye Mahallesinde sabah saatlerinde başından şarapnel parçasıyla ağır yaralanan ve hastaneye kaldırılan Mutasım Ebu Iyşe'nin öldüğü ifade edildi.
İsrail ordusunun Lübnan'ın güneyine düzenlediği saldırıda 4 sağlık çalışanının daha öldüğü açıklandı.
Lübnan Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada, İsrail ordusunun Güney ilinin Sur ilçesine bağlı Derdağıyya kasabasında İslam Sağlık Kurumu ekiplerini hedef aldığı belirtildi. Saldırıda İslam Sağlık Kurumundan 4 ilk yardım görevlisinin hayatını kaybettiği aktarıldı.
İsrail ordusunun, Sur'a bağlı Sela kasabasında da aynı kuruma ait bir araca saldırı düzenlediği, aracın saldırı nedeniyle yandığı ancak içindeki sağlık çalışanlarının mucize eseri kurtulduğu ifade edildi.
İsrail'in kuzeyine düzenlenen roket saldırısında 2 kişinin öldüğü bildirildi. Ordudan yapılan açıklamada, İsrail'in kuzeyindeki Celile ve Hayfa bölgelerine atılan roketler nedeniyle sirenlerin çaldığı belirtildi.
Bölgeye yaklaşık 25 roket atıldığı, bunlardan bazılarının hava savunma sistemlerince engellendiği söylendi.
İsrail acil yardım servisi Kızıl Davut Yıldızı, roket saldırıları nedeniyle ülkenin kuzeyinde 2 kişinin öldüğünü duyurdu.
İsrail’in Lübnan’da düzenlediği saldırılara Hizbullah karşılık vermeye devam ediyor. Hizbulllah, İsrail’in kuzeyindeki Metula kasabasına roketli saldırı düzenledi. Metula Yerel Meclisi tarafından yapılan açıklamada, saldırıda 4’ü yabancı uyruklu işçi olmak üzere toplam 5 kişinin öldüğü iddia edildi. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) ise, 2 roketin Metula’da açık bir alana düştüğünün tespit edildiğini belirtti. IDF ayrıca orta, yukarı ve batı Celile bölgeleri üzerinde 30 roketin durdurulduğunu açıkladı.
Katil İsrail ordusu, İsrail Meclisinin faaliyetlerini durdurma kararı aldığı Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansının (UNRWA) işgal altındaki Batı Şeria'daki binasını tamamen yıktı.
Nur Şems Kampı Halk Komitesi Başkanı Nihad Çavuş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İsrail ordusunun kamptaki baskınını sürdürdüğünü söyledi. Çavuş, "İsrail ordusuna ait askeri buldozerler, kampta bulunan BM Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) merkezini yıktı. 200 metrekarelik bir alanın üzerine kurulu olan merkez, bölge sakinlerinin işlerinin ve ihtiyaçlarının görüldüğü yerdi." dedi.
İsrail'in UNRWA merkezine daha önce de saldırdığını belirten Çavuş, "UNRWA merkezi İsrail'in önceki saldırılarında kısmen yıkılmıştı, bugün işgalci İsrail ordusu merkezi tamamen yıktı." ifadesini kullandı. Merkezin içinde Nur Şems kampının yönetimi ve sağlık hizmetlerini kapsayan bölümlerin olduğunu hatırlatarak, merkezin artık kullanılamaz halde olduğunu belirtti.
The Washington Post gazetesindeki habere göre, Joe Biden yönetimi, İsrail'in, Gazze Şeridi'ndeki sivillere zarar veren saldırılarda ABD tarafından tedarik edilen silahları kullandığına dair "iddialara" ilişkin yaklaşık 500 rapor aldı. Raporlar, uluslararası yardım kuruluşlarından, kar amacı gütmeyen kuruluşlardan, medya raporlarından ve diğer görgü tanıklarından geliyor. Süreç hakkında bilgi sahibi insan hakları savunucularına göre, düzinelerce rapor, Gazze Şeridi'nde çok sayıda çocuğun öldürüldüğü İsrail saldırılarında ABD yapımı bomba parçalarının fotoğraf belgelerini de içeriyor. Uzmanlar, ABD'nin bu "iddiaların" hızlı şekilde soruşturulmasını gerektiren kendi politikalarına uymadığını vurguladı. İsimlerinin açıklanmasını istemeyen uzmanlar, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarını başlattığından bu yana ABD Dışişleri Bakanlığına gönderilen bu raporlardan bir kısmının ABD hukukunun ve uluslararası hukukun ihlali anlamına gelebileceğini belirtti.
ABD'li yayın kuruluşu CNN'in ismi açıklanmayan üst düzey bir kaynağa dayandırdığı habere göre, İran, 5 Kasım'daki ABD başkanlık seçimlerinden önce, İsrail'in topraklarına düzenlediği saldırıya misilleme yapacak. İran'daki müzakereler hakkında bilgi sahibi olan kaynak, "İslam Cumhuriyeti'nin Siyonist rejimin saldırganlığına cevabı 'kesin ve acı verici' olacak." dedi.
İsrail İran'ın kendilerine düzenleyebileceği misilleme için alarma geçmiş durumda. Üst düzey yöneticiler günlerdir Tahran'dan gelecek olası bir saldırıya sert cevap verileceğini vurguluyor.
Beyaz Saray Sözcüsü Karine Jean-Pierre ise İran'ın, İsrail'e karşılık vermemesi gerektiğini, karşılık vermesi durumunda İsrail'i savunacaklarını söyledi.
İsrail, Suriye'nin batısındaki hums ilene bağlı Lübnan sınırına yakın El-Kuseyr kasabasını vurdu. Suriye resmi haber ajansı tarafından yapılan açıklamada, hava saldırısında binaların hedef alındığı, yerleşim bölgesi ve sanayi bölgesinde maddi hasar meydana geldiği belirtildi. Saldırı nedeniyle yaralılar olduğu kaydedildi.
İran medyasında İran'ın caydırıcılığının artırması ne nükleer kullanması gerektiğine dikkat çekildi. Al-Akbar gazetesinde yayınlanan haberde; “Hizbullah hiçbir koşulda 1701 sayılı kararın hükümlerinde veya uygulama mekanizmalarında herhangi bir değişikliği kabul etmeyecektir." ifadeleri kullanıldı.
Financial Times (FT) de yer alan habere göre; ABD’li yetkililer ateşkes şartlarının yer aldığı belgenin gerçek olduğunu doğruladı ancak sızdırılan taslak üzerinde yeni düzenlemeler yapıldığı konusunda da uyarıda bulundu. Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü Sean Savett, “Ortada dolaşan çok sayıda rapor ve taslak var. Bunlar müzakerelerin mevcut durumunu yansıtmıyor” dedi.
İsrail, Lübnan'da yoğun saldırılarını sürdürüyor. Ülkede gerçekleştirdiği yoğun bombardımana devam eden İsrail güçleri, güney için yeni bir tahliye emri yayımladı.
İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) tarafından yapılan açıklamada, Lübnan'ın güneyindeki El Haouch, El Bazouriye, El Raşidiye Kampı, El Borgholiyeh, Bestiyyat, Houmayri, Irzay, El Matariyyah, El Kharayeb ve Ansar kasabalarının "derhal" boşaltılması emri verildi.
IDF Sözcüsü Avichay Adraee, ordunun yakında bu bölgelere karşı "güçlü bir şekilde harekete geçeceğini" belirtti. Adraee, "Güneye gitmeniz yasaktır. Güneye doğru herhangi bir hareket hayatınız için tehlikeli olabilir" ifadelerini kullandı.
İsrail basını, ateşkes anlaşmasının taslağı olduğu öne sürülen bir belge paylaştı. ABD'nin İsrail ve Hizbullah arasındaki ateşkes önerisi 60 günlük bir uygulama süresiyle başlıyor ve bu süre zarfında Lübnan ordusu sınır boyunca konuşlanması öngörülüyor.
Taslakta, "İsrail ordusu çatışmaların sona ermesinin ardından 7 gün içinde Lübnan'ı terk edecek" ve "Lübnan ordusu sınır boyunca konuşlanacak ve Lübnan'ın güneyinde Hizbullah'a ait silahlara el koyacak" ifadeleri yer alıyor. BM barış gücünün de bu pozisyon değişikliğini kolaylaştıracağı belirtildi. Nihai olarak İsrail sınırı boyunca 10 bin Lübnan askerinin konuşlanması bekleniyor.
Taslakta, 60 günün sonunda İsrail ve Lübnan, BM Güvenlik Konseyi'nin 1701 sayılı kararının tam olarak uygulanması ve sınır anlaşmazlıklarının çözüme kavuşturulması için ABD aracılığıyla dolaylı müzakereler yürüteceği belirtiliyor. Taslakta, ABD başkanlığında İtalya, Fransa, Almanya, İspanya, İngiltere, UNIFIL ve bölge ülkelerinin yer alacağı yeni bir Uluslararası İzleme ve Uygulama Mekanizması (IMEM) oluşturulacağı yer alıyor.
"İsrail'in sınır ihlallerine karşı harekete geçmesinin garanti altına alınacağı ve Lübnan topraklarından gelen tehditlere karşılık verebileceği" belirtilen taslakta, eğer Lübnan ya da IMEM silah sevkiyatı ya da üretimine müdahale etmezse İsrail'in ABD'ye danıştıktan sonra söz konusu hedefleri vurmasına izin verileceği yer alıyor.
Taslakta, İsrail'in Lübnan üzerinde istihbarat uçuşları yapmaya devam edebileceği ancak bu uçuşların çıplak gözle görülemeyeceği ya da ses duvarını aşmayacağı belirtildi.
İsrail polisi ile iç istihbarat teşkilatı Şin-Bet'ten (Şabak) yapılan ortak açıklamada, İsrailli Rafael Guliyev ve Lala Guliyev çiftinin, ülkede güvenlik ve ulusal altyapı bölgelerine ilişkin istihbarat topladığı öne sürüldü.
Açıklamada, Rafael'in, Mossad da dahil İsrail'deki güvenlik birimlerine ilişkin bilgi topladığı, İran'ın saldırı yapmayı planladığı Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsünde (INSS) çalışan bir akademisyeni takip ettiği belirtildi.
Ayrıca açıklamada, İran'da irtibatta olduğu kişilerin Rafael Guliyev'den bir suikastçı bulmasını istediği öne sürüldü.
İsrail savcılığından 21 Ekim'de yapılan açıklamada, İsrail'de "İran için casusluk yaptıkları" iddia edilen 7 kişinin tutuklandığı bildirilmişti.
İsrail'in Filistin ve Lübnan'a yönelik saldırılarına, İran yanlısı Şii silahlı grupların çatısı altında toplandığı Irak İslami Direnişi'nin misillemeleri sürüyor.
İslami Direniş tarafından yapılan açıklamada, işgal altındaki Golan Tepeleri'nde İsrail'e ait 2 stratejik hedefe saldırı gerçekleştirildiği bildirildi.
Ayrıca İsrail'in güneyi ve kuzeyinde bulunan 3 stratejik hedefe saldırı düzenlendiği aktarıldı. Saldırılarının "işgale (İsrail'e) karşı direnişi sürdürmek, Filistin ve Lübnan halkına destek olmak, işgalci rejimin çocuklar, kadınlar ve yaşlılar başta olmak üzere sivillere yönelik katliamlarına karşılık vermek amacıyla" yapıldığı vurgulandı.
İsrail hedeflerine yönelik saldırılarının artarak devam edeceği vurgulandı.
Lübnan Başbakanı Necip Mikati, dün ABD Başkanı Joe Biden'ın kıdemli danışmanı Amos Hochstein ile telefon görüşmesinin ardından El Cedid televizyonuna konuştu.
ABD seçimlerinin yapılacağı tarihi işaret eden Mikati, "Hochstein, benimle yaptığı telefon görüşmesinde, ay sonundan ve 5 Kasım'dan önce bir anlaşmaya varabileceğimizi söyledi. Elimizden gelen her şeyi yapıyoruz ve önümüzdeki saatlerde veya günlerde ateşkes sağlanacağı konusunda iyimserim" dedi.
İsrail'İn dün tahliye uyarısı yaptığı Lübnan'ın tarihi kenti Baalbek ve çevresindeki köylere yönelik saldırılarının bilançosu belli oldu.
Lübnan Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada, Baalbek'teki saldırılarda 8'i kadın olmak üzere 19 kişinin hayatını kaybettiği belirtildi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), İsrail'in Lübnan'da "açıkça savaş suçu içeren" 3 saldırısını, görgü tanıklarıyla görüşerek ve saldırılara ilişkin fotoğraf, video ve uydu görüntülerini analiz ederek, belgelediğini duyurdu.
HRW'den yapılan açıklamada, İsrail'in 3 Ekim'de Beyrut'un merkezindeki Başura Mahallesi'nde bulunan bir sivil savunma merkezine, 4 Ekim'de Lübnan'ın güneyindeki Marcayun Hastanesinin girişi yakınlarında İslami Sağlık Komitesine ait bir ambulansa ve yine Lübnan'ın güneyindeki Bint Cübeyl kasabasında bulunan Şehit Salah Gandur Hastanesine yönelik saldırılarının incelendiği belirtildi.
HRW'nin 7 Ekim'de İsrail ordusuna bulgularını özetleyen ve sorular yönelten bir mektup gönderdiği, ancak cevap alamadığı aktarılan açıklamada, İsrail'in Lübnan'da sağlık personeli, nakil araçları ve tesislerini hukuka aykırı bir şekilde vurarak 14 sağlık görevlisinin ölümüne neden olduğu açıkça savaş suçu içeren 3 saldırısının belgelendiği kaydedildi.
Açıklamada, "İsrail hükümeti Hizbullah'ı, savaşçıları taşımak için ambulansları, silah ve teçhizatı saklamak için de hastaneleri kullanmakla suçluyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü bu 3 tesisin saldırılar sırasında askeri amaçlarla kullanıldığını gösteren ve bu tesislerin uluslararası insancıl hukuk kapsamında korunan statülerinden mahrum bırakılmalarını haklı çıkaracak herhangi bir kanıt bulamadı." ifadelerine yer verildi.
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, Hizbullah lideri Naim Kasım'ın göreve seçilmesinden bu yana yaptığı ilk konuşma nedeniyle tebrik etti. Arakçi mesajında, "Lübnan ve Müslüman dünyasındaki parlak bilimsel ve mücadele sicilinizle, büyük şehit ve kahraman Seyyid Hasan Nasrallah'ın halefi olarak, konsey tarafından Lübnan İslam direniş hareketi Hizbullah'ın yeni Genel Sekreteri olarak seçilmenizden dolayı sizi içtenlikle kutluyorum, Allah ona rahmet etsin.
Şüphesiz bu değerli seçim, Hizbullah'ın terörist İsrail rejimine karşı mücadelesi sırasında sizin hareketin genel sekreteri olarak görev yaptığınız süre boyunca daha güçlü ve daha verimli bir şekilde gelişmeye devam edecek. Lübnanlı gençlerin cesareti sayesinde, yakında direniş cephesinin kötülük ve terör eksenine karşı verdiği savaşta nihai zaferine tanık olacağımıza ve dostlar ile düşmanların direnişin hayatta olduğunu ve hayatta kalacağını kabul edeceğine, direniş liderlerinin saf kanının mevcut ve gelecek nesillerin gençlerine ilham vermeye ve rehberlik etmeye devam edeceğine dair kesin bir inancım var" dedi.
Haberde, saldırı sonucu Filistinli çocuğun yaşamını yitirdiği ifade edildi.
Filistin Kızılayından yapılan açıklamada da İsrail'in, Nur Şems Mülteci Kampı'ndaki Filistinlileri hedef aldığı saldırıda bir gencin ağır yaralandığı bildirildi.
İşgal altındaki Batı Şeria'nın kuzeyinde bulunan Tulkerim Mülteci Kampı'nda İsrail güçlerinin açtığı ateş sonucu bir Filistinli hayatını kaybetti.
Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, "İsrail güçleri tarafından gerçek mermiyle vurularak öldürülen" kişinin cenazesinin Tulkerim Devlet Hastanesi'ne ulaştığı belirtildi.
Bakanlığın açıklamasında konuya ilişkin detaylı bilgi verilmedi.
Bu arada bazı aktivistler, sosyal medya paylaşımlarında İsrail kuvvetlerinin "Filistinlilere ait olduğu izlenimini verdikleri" sivil araçla Tulkerim Mülteci Kampı'na sızdıklarını ve Filistinli gence ateş açtıklarını bildirdi.
Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, İsrail'in Filistin topraklarına, Lübnan'a, Suriye'ye ve İran'a yönelik saldırılarının derhal durdurulması çağrısında bulundu.
Umman Dışişleri Bakanlığının açıklamasına göre, Cumhurbaşkanı Tebbun'un ziyareti sonrası iki ülke tarafından ortak açıklama yapıldı.
İsrail'in Filistin topraklarına, Lübnan'a, Suriye'ye ve İran'a yönelik saldırılarının derhal durdurulması gerektiğini vurgulayan iki lider, Filistinlilerin işgale son verme ve iki devletli çözüm temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devleti kurma hakkına sahip olduğuna dikkati çekti.
Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun, 3 günlük ziyaret kapsamında 28 Ekim'de Mısır'dan Umman'a gelmişti.
Arap Birliği, İsrail Meclisinin (Knesset), Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansının (UNRWA) işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki faaliyetlerine son verme kararına yanıt vermek amacıyla bugün Mısır'ın başkenti Kahire'de daimi delegeler düzeyinde olağanüstü toplantı yapılacağını duyurdu.
Arap Birliğinden yapılan yazılı açıklamada konuya ilişkin bilgi verildi.
Açıklamada, Ürdün'ün talebiyle "İsrail'in UNRWA'nın faaliyetlerini yasaklamasına tepkiyi tartışmak üzere" bugün Yemen'in başkanlığında Kahire'deki Arap Birliği Genel Merkezi'nde daimi delegeler düzeyinde olağanüstü toplantı yapılmasına karar verildiği belirtildi.
Birleşmiş Milletler (BM) Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese, İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarında bulunma hakkı olmadığını vurgulayarak, Tel Aviv yönetiminin, "Büyük İsrail" hedefini ilerlettiğini, yerli Filistin nüfusunu "yok etmekle tehdit ettiğini" belirtti.
Albanese, "Sömürgeciliğin bir parçası, sömürgeci temizlik dediğim şey, İsrail'in Büyük İsrail'i gerçekleştirme çabasında, işgal altındaki Filistin topraklarında Filistin kimliğinin varlığının bir kolektif olarak fiziksel veya ruhsal anlamını azaltmaya çalışmasıdır." dedi.
Raporunda BM'ye üye devletlere İsrail'in, "ırk ayrımcılığına dayalı devlet" olarak tanınması gerektiği tavsiyesinde bulunan Albanese, BM'ye sunduğu taslak kararın 7. paragrafının (b) bölümünde yapılması gerekenlerle ilgili şu ifadelere yer verdi:
"İsrail'i resmen bir ırkçı devlet ve uluslararası hukukun ısrarlı bir ihlalcisi olarak tanımak, Filistin'deki durumu kapsamlı bir şekilde ele almak için Irkçılığa Karşı Özel Komite'yi yeniden etkinleştirmek ve İsrail'i BM Şartı'nın 6. Maddesi uyarınca üyeliğinin askıya alınması olasılığı konusunda uyarmak."
Albanese, İsrail'in, işgal altındaki Filistinlileri "nefret edilen bir yük" olarak gördüğünü aktardığı bölümde ise İsrail'in, milyonlarca Filistinliyi nesiller boyunca "aşağılamalara, toplu katliamlara, toplu hapsetmelere, zorla yerinden edilmeye, ırk ayrımcılığına ve ırkçılığa" maruz bıraktığını ifade etti.
Fas'ta muhalefetteki Tevhit ve Islah Hareketi, Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un Fas meclisinde dün yaptığı konuşmada Hamas'ı "terörist" ve "barbar" şeklinde nitelendirmesine karşı yazılı açıklamada bulundu.
Macron'un açıklamalarının "son derece tehlikeli" ve Faslılar için provokatif olduğu belirtilen açıklamada, Fransa Cumhurbaşkanı'nın "Filistin direnişine saldırarak barbarlıkla suçladığı" kaydedildi.
Açıklamada, "Tarihin gerçeklerinin bariz bir şekilde çarpıtıldığı açıklama, Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından kınanan Siyonist işgalin suçlarının örtbas edilmesi ve meşrulaştırılmasıdır." ifadelerine yer verildi.
"İsrail'in suçlarını meşrulaştıran bu açıklama, Faslılar için vicdani açıdan son derece tehlikeli ve kışkırtıcıdır." ifadeleriyle Macron'a tepki gösterildi.
Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, ABD Başkanı Joe Biden'ın Kıdemli Danışmanı Amos Hochstein ile İsrail'in saldırılarını durdurmaya yönelik mutabakata varıldığını, mutabakatın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 1701 sayısı karar metninde değişiklik içermediğini belirtti.
Berri, Suudi Arabistan merkezli Şarku'l Avsat gazetesine yaptığı açıklamada, "1701 sayılı uluslararası kararın uygulanmasına hazırlık olarak Lübnan'ın güneyinde ülke ordusunun konuşlandırılması ve ateşkesle ilgili Hochstein ile varılan genel hatları herkese hatırlatmak istediğini" söyledi.
ABD Başkanı Joe Biden'ın Kıdemli Danışmanı Hochstein ile İsrail'in saldırılarını durdurmaya yönelik mutabakata varıldığını kaydeden Lübnan Meclis Başkanı, "1701 sayılı kararın metnini değiştirmeye niyetimiz yok, yazılanlar yazılmıştır, tek bir harfini dahi değiştirmeye niyetimiz yoktur." ifadesini kullandı.
Ateşkes, ordunun konuşlandırılması ve 1701 sayılı kararın uygulanmasına ilişkin tüm hususların yerine getirildiğini aktaran Berri, bu konular hakkında Hockstein'ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile anlaşmaya varmasını beklediklerini belirtti.
Lübnan'ın "Hockstein Netanyahu ile bir anlaşmaya varır varmaz, söz konusu anlaşmaya uymaya hazır olduğunu" vurgulayan Berri, "Top artık Netanyahu'nun kalesinde." dedi.
İsrail resmi devlet televizyonu KAN'da yer alan haberde, ABD Başkanı Joe Biden'ın Kıdemli Danışmanı Amos Hochstein ile Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Orta Doğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü Brett McGurk'un Lübnan'da ateşkes sağlanması çabaları kapsamında Perşembe günü İsrail'e gelmelerinin planlandığı belirtilmişti.
KAN'ın haberinde, "Hochstein'in ziyaretinin Lübnan'la çözüm müzakerelerinde ilerleme kaydedildiğini gösterdiği" ifade edildi.