8 yaşındaki Narin Güran cinayetinde son dakika gelişmeleri yaşanmaya devam ediyor.
Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinin Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolan ve 8 Eylül'de Eğertutmaz Deresi'nde cansız bedenine ulaşılan Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin tutuklu anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile komşuları Nevzat Bahtiyar, "iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanıyor.
SAVCI MÜTALAASINI AÇIKLADI
Savcı 14 sayfalık esas hakkındaki mütalaasını Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesine sundu.
Takvim, yaşananları anbean aktarıyor...
Mahkeme Başkanı, "Bugün karar çıkması zor hatta imkansız." dedi.
Arif Güran’ın avukatı konuşuyor:
"Bu baba, evladını nasıl kaybetti? Bunu bütün Türkiye biliyor. Evet, boğularak öldürüldü. Ancak kimin öldürdüğünü bilmiyor. Arif Güran, kızının adaleti için mücadele veriyor. Bizim burada tanıklık ettiğimiz acı ile ailesinin çektiği acı aynı değil. Söylediklerindeki kıymetli şeyleri es geçmememiz gerekiyor.
Biz bugün burada bir yargılama yapıyoruz. Bugün yaptığımız yargılamanın neticesinde birilerinin ceza alması mı, yoksa adaletin tecelli etmesi mi daha önemli?"
"En ağır olanı… Bu olayda acaba ne var? Burada yargılanan sanıklar bu olayın failleri mi? Adalet tecelli edecekse bunların irdelenmesi lazım.
Bir hırsız, elindeki mücevheri gömüyor, sonra 'Ben çalmadım, başkası verdi' diyor. Burada yargılananlar biri anne, biri amca, biri ağabey... Hakikaten çok çirkin ithamlarda bulunulan bir ortama dönüştü.
Bu normal bir yargılama değil. Bir annenin, bir ağabeyin kendi çocuğunu öldürmesinden bahsediliyor. Ve 'Arif Güran buna sessiz kalıyor' diyorlar. Eğer Arif Güran bilseydi, Nevzat’ı öldürürdü diyorlar.
Zaten bilmiyordu ki? Kim biliyordu?"
"Ben de sosyal medyayı takip ediyorum. Az önce bile baktım. 'Yine rol yapıyor' diyorlar. Hakikaten, insanın kalbi kapalıysa bir şey anlayamaz.
Arif Güran’a, 'Narin senin kızın değil, o bizim kızımız' diyorlar. Sen nasıl bir babadan daha ağır bir duygu hissedersin?"
Arif Güran'ın ifadeleri devam ederken Nevzat Bahtiyar'ın avukat Ali Eryılmaz araya girdi.
Ağabey Enes Güran, sesini yükseltti. Jandarma müdahale etti. Mahkeme Başkanı, salonu boşaltma kararı aldı.
Baba Arif Güran savcı mütalaasının ardından duruşmadaki ifadesinde şunları söyledi:
"Olay günü Batman’daydım. Sabah 08.30 gibi evden çıkıp davetiye dağıtmaya gittim. Akşamüstü beni komşum aradı, 'Neredesin?' dedi. 'Hayırdır?' dedim. 'Yok, sormak istedim' dedi. 'Bismil’deyim' dedim. Sonra, 'Narin gözükmüyor ama endişelenecek bir şey yok' dedi. Bu saatte Narin nasıl kaybolur dedim. Sonra bir telefon daha geldi, 'Narin kayıp' dediler. Ben oradan eve gelene kadar 3-4 kez kaza yapıyorduk.
Kızım benim için çok önemliydi. 5 oğlum vardı ama Narin benim için farklıydı. Annesi için de öyleydi. Eğer ben Narin’e ne kadar önem gösterdiysem, annesi bin kat daha fazla göstermiştir."
Burada şu an bir anneyi evladıyla sınıyorlar. Hem evladını aldılar hem sınıyorlar. Bunu yüce Allah biliyor. Ben 22 yıllık eşimi tanırım.
Biz köye yetiştik. Jandarma geldi, Allah razı olsun, köpekler geldi. Ben bir süre kendimden geçtim. 'Bu insanlar hepsi buradaysa benim kızımın başına bir şey gelmiştir' dedim. Herkese bağırdım, 'Ne oluyor?' diye. 'Narin gözükmüyor' dediler. 'Neden duruyorsunuz?' dedim, 'Herkes aramaya katılsın.'
O gece hiç durmadık. Köpek kanala, mısırın oraya nereye vurursa, ben oralara baktım. 20-30 genç ile mısırın içine girdik. Osman, Enes, Muhammed, oğullarım da oradaydı. Köydeki başıboş köpekler mi acaba kızıma saldırdı bile diye düşündüm.
Keşke ben bu dakikalarda ölsem. Mısırın içerisinde bir koştuk, 3-4 tur gidip geldik.
KIZIN BENİMLE TELEFONLARI
Gece saatlerinde Memorial Hastanesi’ne gittik. (Kaza yaptığı söylenen küçük kız çocuğu ile ilgili olarak.) Benim telefonumu her yere paylaşmışlar. Telefonum çalmaya başladı, sürekli arıyorlardı. Öyle bir hal aldı ki artık telefonuma cevap veremez hale geldim.
Sürekli ihbar geliyordu, 'Kızın benimle' diyenler bile oldu. Hatta bana çocuk sesi dinleten insanlar bile oldu.
NARİN GÖRMEMESİ GEREKEN BİR ŞEY Mİ GÖRDÜ
Jandarma bana kimle sorunum olmadığını sordu. Nevzat’ın olayını anlattım. Bana '50 bin TL için adam öldürmez' dediler. Ben de 'Size bildiğim her şeyi anlattım, başka husumetim yok' dedim.
En sonunda karakola gittiğim zaman, karakol komutanımız oradaydı, Emre Yarbay oradaydı. Ben orada iddia ettim, 'Kızım tepeye çıkmamış' dedim. Onlar da dedi ki, 'Narin, görmemesi gereken bir şey gördü ki, onlar Narin’e kıydı.'
Ben de dedim ki, 'Kızım 8 yaşında, ne görüp ne anlayacak?' Bana dediler ki, 'Erhan, Baran ve senin dışında herkesin haberi var.' Öyle bir şey mümkün değil dedim. Ama ısrarla, 'Narin görmemesi gereken bir şey gördü' dediler.
"Benim kızımın gideceği iki güzergah var: biri evimin önündeki patika, oradan okula gidiyor; diğeri de bakkala gideceği yol. Benim kızımın öyle 2 saat zaman geçirecek, başkaları görecek gibi söylemlere inanmıyorum dedim.
Sonra dediler ki, 'Bizim sana söylemememiz gereken bir şey söyleyeceğiz.' 'Söyleyin' dedim. Dediler ki, 'Şeyma Kaya 16.30’da senin kızını görmüş, İsa Kaya 18.30’da görmüş, Salim Güran ise 18.30’da Hüseyin amcanın oradan geçerek kızını alıp hızlıca gitmiş.'
"NİŞAN'A GİTTİK NARİN DE VARDI"
Dedim, 'Öyle bir şey olamaz. Salim’in 7 yaşında kızı var, Salim benim kızıma zarar vermez.' Dediler, 'Görgü tanıkları var.' Ama ben kendilerine, 'İnanmıyorum, ama siz öyle diyorsanız ben ne diyebilirim' dedim. Sonra Salim tutuklandı."
Ben ve hanımım karakola gittik. Sayın savcımız karakoldaydı. Oradaki komutan dedi ki, 'Savcı müsait değil, sonra gelirsiniz.' 'Tamam' dedim.
Sonra komutan dedi ki, 'Siz Salim’in aracını kullanıyor musunuz?' 'Hayır' dedim. 'Narin bu arabaya binmiş mi?' dedi.
Ben de dedim ki, 'Bu araba kapının önünde, kapısı açık bir araba.'
Sonra Yüksel’ sordu, 'Ne sordu?' Dedi. Anlattım. Yüksel de dedi ki, 'Nişan’a gitmiştik, Narin de binmişti.'
Sonra jandarma bana dedi ki, 'Bunu (nişan konusu) söylemeyeceksin.'"
Sayın Başkanım, yine beni çağırdılar, ifadeye gittim. 'Arif, kimden şüpheleniyorsun?' diyorlardı. Ben bu konuda her şeyi anlatmak zorundayım.
BENİ NEDEN ÖLDÜRMEDİN
Benim kızım kaçırılmış diye bir algı var. Şikayetler var, aramalar var. 'Ankara’da, İstanbul’da' diyorlardı. Hep 'Kızım kaçırılmış' diye söylendi.
Sonra yine geldiler, 'Arif, Narin Hüseyin amcanın evinden koşarak geliyor' dediler. Gösterdiler, 'Bu kız kaçıyor, neden arkasına bakıyor?' dediler. 'Ben bilmiyorum' dedim.
Sonra, 'Bu evde bir şey var' dediler. 'O zaman araştırın, siz ne diyorsanız ben hazırım' dedim."
Benim zoruma giden şudur: Bu vahşi (Nevzat Bahtiyar’ı işaret ederek) gelip benimle günlerce oturdu. Eğer Salim bunun başına silah dayadıysa, gelip bana söyleseydi, benim başımın tacıydı.
Sen benimle namaz kıldın, sen o namaza kurban ol, sen benim 8 yaşımdaki kuzumdan ne istedin? Ben uyuyamıyorum, her gece rüyamda kızım beni çağırıyor.
Beni neden öldürmedin, benim kızımı öldürdün?"
Böyle bir ahlaksızlık var mı? Sen benim yanımda günlerce namaz kıldın. (Nevzat Bahtihar’ı söylüyor) Bu namaz seni çarpsın. Ben bu dünyada da öbür dünyada da senin imanına davacıyım. Eğer bir insan önce kendi namusuna baksın.
Ben 22 yıllık evliyim, ailemi nasıl tanımam? Ama o an, o dakikalar, o saatler benim her şeyimi sildi.
Az önce Avukat Ali Eryılmaz, Erhan Güran’a diyor ki, 'Televizyonda arıyorsunuz kızınızı.' Sen benim namusumu konuşarak televizyona çıkıyorsun. Sen aynaya bak."
Mahkeme Başkanı Savcının mütalaasını okumasını istedi. Savcı mütalaasında "Narin boğularak öldürüldü. Herkes suç ortağı" dedi.
Cumhuriyet savcısı hazırladığı 14 sayfalık mütalaayı, celse arasında Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesine sundu.
Mütalaada, 21 Ağustos'ta saat 20.43'te aile tarafından 112 ihbar hattına Narin Güran'ın kaybolduğu yönünde yapılan ihbar neticesinde kayıp çocuk konusu olarak soruşturmaya başlanıldığı hatırlatılarak, sahada görev alan kolluk birimlerince aktarılan bilgiler neticesinde Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan değerlendirme neticesinde soruşturmanın derinleştirildiği bildirildi.
Ailenin bu aşamalarda kolluk görevlilerini yanlış yönlendirdiği ve çelişkili beyanlarda bulundukları aktarılan mütalaada, çocuğu kaybolan bir ailenin kamera kayıtlarından olay günü saat 15.11'de son kez görülen kızlarının kayıp olduğunu kolluk birimlerine saat 20.43'te haber vermesinin izahının olamayacağı kaydedildi.
Olay günü şehir dışında olduğu HTS kayıtları ve beyanlarla tespit edilen hakkında ayrıca soruşturma yürütülen Narin Güran'ın babası Arif Güran'a kızının kayıp olduğunun eşi ve çocukları da dahil hiçbir aile ferdi tarafından haber verilmediği, şahsın kızının kayıp olduğunu komşu köyden arkadaşının haber vermesiyle öğrendiği anımsatılan mütalaada, bu tür durumlarda böyle bir haberin babayla paylaşılacağı hususunun tartışmasız bir toplumsal gerçeklik olduğu belirtildi.
ÇELİŞKİLİ BEYANLAR VE OLAYIN AYDINLATILMASINI ENGELLEME GİRİŞİMLERİ
Mütalaada, şunlar kaydedildi:
"Arama faaliyetlerinin başında öncelikle kolluk görevlilerinin aile tarafından Narin Güran'ın son görüldüğü saat hususunda açıkça yanılgıya uğratıldığı, dosyanın aşamalarında yaklaşık 16.00 sıralarında Eğertutmaz Deresi'ne cansız bedenin bırakıldığı sabit olan Narin Güran'ın 17.40'ta kendilerine geldiğini söyleyen Maşallah, Birsen ve Melike Güran'ın beyanları, saat 18.47'de Narin'i gördüğüne ilişkin M.K. isimli çocuğun beyanı dikkate alındığında ailenin organize şekilde hareket ederek çocuk yaştaki tanıkların dahi bu şekilde beyan vermelerini sağlayarak, Narin'in bulunmasını ve olayın aydınlatılmasını engellemeye çalıştıkları, bazı aile üyelerinin jandarma personelini sessizce dinleyerek yapılacak işlemleri öğrenmeye çalıştıkları, yine bazı aile üyelerinin elektrik tellerinin birbirlerine çarpmasını sağlayarak yangın çıkarmaları, bazılarının ise ayak numarası itibarıyla uyumsuz olmasına rağmen buldukları veya tamamen kendi senaryoları olan bulduklarını iddia ettikleri terlikle kolluk personelini yanıltmaya çalıştıkları açıkça belirlenmiştir. Aile üyelerinin neredeyse tamamının olay gününe ait konuşma, mesaj içerikleri ile WhatsApp kayıtlarını silmiş olduklarının belirlenmesi karşısında aile üyelerinin başından itibaren olaydan haberdar oldukları ve ortaya çıkmasını engellemeye yönelik olarak yoğun çaba içerisinde oldukları şüpheye yer vermeyecek biçimde tespit edilmiştir. Bu husus Erhan Güran'ın ikametine ait kamera görüntüleriyle de ortaya konulmuştur. Bu tutumlarını kovuşturma aşamasında da ısrarla sürdürerek yargılamaya ve maddi gerçeğe katkıları bir yana, yargılamayı sürüncemede bırakmak adına ağız birliği yaparak birbirlerine karşı gösterdikleri hassasiyeti aile bireyi Narin Güran'ın ölümünün net bir biçimde ortaya çıkması noktasında göstermedikleri tereddüte mahal vermeyecek şekilde aşikardır.
OLAY GÜNÜNE İLİŞKİN KAMERA KAYITLARINDAN YAPILAN TESPİTLER
Mütalaada, Tavşantepe Mahallesi'nde Narin Güran'ın kaybolduğu 21 Ağustos gününe ilişkin kamera kayıtlarına ilişkin incelemede yapılan tespitlerle ilgili şu ifadeler yer aldı:
"Narin Güran'a ait en net son görüntünün Tavşantepe İlkokuluna ait kamera olduğu, Narin'in olay günü saat 15.11.10'da (kamera saatinin güncel saate göre yaklaşık 4 dakika ileri olduğu) kamera açısından çıkarak ikametine giden patikaya yöneldiğinin net tespiti karşısında Narin'e ait cansız bedenin bulunduğu yeri gösterir tüm kayıtlar ve deliller tekrar irdelenerek bu saat sonrasına yoğunlaşıldığında Tavşantepe Mahallesi'nin karşı kısmında bulunan çiftliğe ait kamera açısına olay günü saat 15.41.56'da şüpheli bir aracın girdiği, aracın 15.44.43 sıralarında Eğertutmaz Deresi'nin yakınında bulunan toprak yolda durduğu, kamera saatine göre 38 dakika 11 saniye sonra Eğertutmaz deresi civarından ayrıldığı, söz konusu aracın kırmızı renkli şahin marka araç olduğunun tespit edildiği, kamera kayıtlarının takibinde aracın kırmızı renkli şahin marka Ferhat Bahtiyar adına ruhsata kayıtlı ancak fiilen sanık Nevzat Bahtiyar'ı kullanımında olan araç olduğu gerek aşamalarda verilen beyanlar gerekse de kamera görüntülerinden açıkça belirlendi."
"SANIKLAR SALİM GÜRAN VE NEVZAT BAHTİYAR'IN OLAY SAATİNDE BİR ARADA OLDUKLARI" TESPİTİ
Mütalaada, tutuklu sanıklara ilişkin yapılan değerlendirmelere yer verildi.
Sanık amca Salim Güran'ın olayın en başından itibaren telefonundaki ses kayıtlarında Narin'in kaybolduğu saatle ilgili çelişkili beyanlarda bulunduğu, sanığın öncelikli amacının Narin'in bulunmasını ve ölümünün net bir biçimde ortaya çıkmasını engellemek olduğu, ses kayıt içeriklerinde jandarma personeline haber verirken köyde çingenelerin eski bir kırmızı araba görüldüklerine dair beyanlarda bulunarak ve Çarıklı Mahallesi'nde Nevzat Bahtiyar'ın akrabalarının evlerinde arama yapılmasını sağlayarak ilk günden itibaren olası bir olumsuz durumda ise eylemden sadece Nevzat Bahtiyar'ı sorumlu tutabilmek için bir organizasyon içerisinde olduğunun değerlendirildiği ifade edilen mütalaada, şöyle denildi:
"Nevzat Bahtiyar'ın cesedi bıraktığı aracın eski model şahin marka ve kırmızı renkli bir araç olmasının bu hususu açıkça ortaya koyduğu, şahsın telefonunda yapılan teknik incelemede cihazda yer alan kayıt programındaki olay gününe ilişkin kendince önemli gördüğü kayıtları silmesi, Whatsapp kayıtlarını silmesi hususlarını izah edemediği, alınan son savunmasında hayat kadınlarıyla görüştüğü yönündeki beyanının kayıt silme eylemine karşı geliştirilmiş bir savunma niteliği taşıdığı, bu durumu doğrulamak için de olay günü Narin'in cansız bedeninin gömülmesinden sonra hayat kadını olduğu değerlendirilen bir kişiye mesaj gönderdiği ve bu mesajın silinmeden telefonda bulunmasının da bu durumu kuvvetle ortaya koyduğu, Nevzat Bahtiyar ile olay günü saat 15.08 dışında hiç görüşmediğini beyan etmesine karşın HTS analizi ve dar alan baz çalışması yapılan bilirkişi raporunda yaklaşık olay saatinde bir arada oldukları ve birlikte hareket ettiklerinin açıkça ortaya konulduğu, fiilen kullandığı kendi beyan ile de sabit olan araçta yapılan incelemelerde şoför koltuğu oturma kısmında sürüntü şeklinde DNA profili ile sağ arka kapı iç kısmında kıl örneğinden elde edilen DNA profillerinin Narin'e ait olduğu açıkça belirlenmesinin sadece aracın kapılarının açık olması veya tüm çocukların arabaya binmiş olabilecekleriyle savunulmasının mümkün bulunmadığı anlaşılmıştır."
"SALİM GÜRAN'IN KULLANDIĞI ARAÇTA ELDE EDİLEN TEK DNA PROFİLİ NARİN'E AİT"
Mütalaada, DNA profiline ilişkin inceleme yapılırken araç içerisinde bulunması muhtemel tüm DNA profillerine dair çalışma yapıldığı, yalnızca belirlenmiş olan Narin Güran'a ait DNA profiline dair bir inceleme yapılmadığı, araçta elde edilen tek DNA profilinin Narin'e ait olduğu, sanığın kendi ailesine dair bir DNA profili dahi bulunamadığı, zira Narin'in babası Arif Güran'a ait araç içerisinde yapılan incelemede de herhangi bir DNA bulunamadığı, kendi babasına ait araçta dahi DNA bulgusu olmayan Narin'in DNA profilinin sanığa ait aracın iki bölümünde de çıkmasının hayatın olağan akışına açıkça aykırı olduğu ifade edildi.
Teknik olarak da DNA profilinin "kan, meni, doku, organ, kıl, idrar, tükürük ve vücut sıvısı" gibi biyolojik örneklerde bulunabileceği bilgisine yer verilen mütalaada, Nevzat Bahtiyar'ın Narin'in yerde yatar vaziyette iken ağzından sıvı geldiği yönündeki beyanında DNA profilinin biyolojik örnekten elde edilmiş olabileceği ve sanık Salim Güran'a bulaşması sonucu araçta bulunması hususlarını kuvvetle muhtemel ortaya koyduğu belirtildi.
Mütalaada, "Bu sebeplerle sanığın öldürme eylemi içerisinde olduğu ve delilleri karartmaya çalıştığı, dolayısıyla diğer sanıklarla birlikte Narin'in öldürülmesine ilişkin iştirak iradesi içerisinde olduğu." değerlendirmesine yer veridi.
"ENES GÜRAN'IN DOSYAYA İLİŞKİN KONUŞACAĞI ŞEKLİNDE AİLEYE TEHDİTVARİ KONUŞTUĞU" TESPİTİ
Sanık ağabey Enes Güran'ın olay günü ve sonrasında alınan beyanlarında Narin'in kaybolduğu saatle ilgili sürekli çelişkili beyanlarda bulunduğu, olay günü mahalle bakkalına giderek alışveriş yaptığı yönündeki beyanının mahalle bakkalının o gün dükkanını kapattığına dair beyanı karşısında açıkça gerçeğe aykırı olduğunun tespit edildiği belirtilen mütalaada, Enes Güran'ın Narin'in son kamera açısına girdiği saat 15.11 öncesinde ve sonrasında ikamette bulunduğunun HTS analiz raporu ve bilirkişi raporuyla sabit olduğu ifade edildi.
Mütalaada, sanık Enes Güran ile ilgili şu değerlendirmelerde bulunuldu:
"Sanığın gözlerinde bulunan morluklara ilişkin ilk olarak mısır tarlasında meydana geldiği yönündeki beyanları sonrasında kendisine sinirle vurmuş olabileceğini söyleyerek açıkça çelişkiye düşmüştür. Sırtında bulunan tırnak izine benzer izlere ilişkin ilk beyanlarında bir açıklamada bulunamaz iken adli tıpta sorulan öykü noktasında duvara vurduğu, sonrasında alınan beyanlarında arama çalışmalarında bazı yerlere girerken sırtının çizilmiş olabileceği yönündeki çelişkili beyanları, ceza infaz kurumunda bulunmakta iken görüş esnasında sürekli adli tıp raporlarının çıkıp çıkmadığını sorması nedeniyle üstü örtülü bir şekilde Narin'in cesedi üzerinde kendisine ait herhangi bir DNA çıkıp çıkmayacağı hususunda tedirgin olduğu, Narin Güran'ın diş fırçasını kullanması gibi bir durumdan bahsetmesi ve kardeşi Eren'i kimseye bir şey anlatmaması şeklinde tembih etmesi, yine aynı şekilde ağabeyi Baran Güran ile cezaevinden yapmış olduğu telefon görüşmesinde kendisine ısrarla görüş için avukat gönderilmesini istediği, olası herhangi bir gecikmede aileye dosyaya ilişkin konuşacağı şeklinde tehditvari cümleler kurduğu tespit edilmiştir. Tanık Hediye Güran'ın aşamalardaki beyanlarında zamana ilişkin tutarlı ifadelerin bulunmadığı, olayın cereyan ettiği saatlere ilişkin Enes Güran'ı korumak maksadıyla Enes'in uyuduğuna yönelik çelişkili beyanlarda bulunduğu, aile bireylerinin ve Enes'in arkadaşları olan tanıkların çelişkili beyanları dikkate alındığında sanığın olayın en başından itibaren ısrarla çelişkili beyanlar ile tutum ve davranışlarda bulunduğu, eyleme iştirak etmiş olmanın korkusuyla bu şekilde davrandığının açıkça mahkeme huzurunda da görüldüğü, dolayısıyla diğer sanıklarla birlikte Narin'in öldürülmesine ilişkin iştirak iradesi içerisinde olduğu anlaşılmıştır."
Diyarbakır'da Narin Güran cinayeti davasında Cumhuriyet savcısı esas hakkındaki mütalaasında, 4 sanık hakkında "iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi.
Merkez Bağlar ilçesinin Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolan ve 8 Eylül'de Eğertutmaz Deresi'nde cansız bedenine ulaşılan Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin tutuklu amca Salim, anne Yüksel ve ağabey Enes Güran ile komşuları Nevzat Bahtiyar'ın "iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan yargılandığı davada, Cumhuriyet savcısı hazırladığı 14 sayfalık esas hakkındaki mütalaayı, celse arasında Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesine sundu.
Mütalaada, sanık Yüksel Güran'ın 2 Eylül'de düzenlenen tutanak içeriğinde de belirtildiği gibi olay günü ilk saatlerden itibaren "Narin'in vefat ettiğini bildiği" şeklinde hal ve tavırlar sergilediği, üzüntünün yanı sıra korku ve endişe barındıran sözler söylediği, "Enes'i nasıl kurtarabilirim?" şeklinde beyanlarının olduğu aktarıldı.
Narin'in cansız bedenine ulaşıldığı gün çıkan tartışmada kardeşi Yasemin'in "Doğruyu söyleseydiniz böyle olmazdı." şeklindeki sözlerine yer verilen mütalaada, şunlar kaydedildi:
"Sanık Nevzat Bahtiyar'ın ifade ve savunmalarında, Narin'in cansız bedenini Salim Güran'dan alıp götürdüğü esnada yukarı doğru yani Arif Güran'ın evine doğru baktığında Yüksel Güran'ın yüzünü ellerinin arasına bırakmış şekilde ağlayarak baktığını gördüğü şeklindeki ifadeleri, sanık Yüksel Güran'ın olayın başından beri bir anne içgüdüsü ile kızının kaybolduğu gibi bir davranışta bulunmayıp kızı Narin'in ölümünü kabullenişine dair hareketler sergilemesi dikkate alındığında sanığın diğer sanıklarla birlikte Narin'in öldürülmesine ilişkin iştirak iradesi içerisinde olduğu anlaşılmıştır."
"NEVZAT BAHTİYAR İLE SALİM GÜRAN'IN NARİN'İN İKAMETİNE GİRDİKLERİ" TESPİTİ
Nevzat Bahtiyar'ın, Narin'in cansız bedenini Salim Güran'dan alarak çuval içerisinde Eğertutmaz Deresi'ne bıraktığı yönündeki beyanlarına yer verilen mütalaada, çocuğun cansız bedeninin bulunduğu çuval ile Nevzat Bahtiyar'ın ahırında bulunan çuvalların benzer ve numaralarının ardışık olduğunun tespit edildiği hatırlatıldı.
Dosyadaki mevcut kamera kayıtları ve HTS-daraltılmış baz raporundan Nevzat Bahtiyar'ın fiilen kullandığı kırmızı arabayla Narin'in cansız bedenini beyan ettiği gibi söz konusu ikametten alıp Eğertutmaz Deresi'ne gittiğinin belirlendiği ifade edilen mütalaada, Bahtiyar'ın olay günü ve olay saatinde arkadaşı olan Salim Güran ile birlikte Narin Güran'ın ikametine girdiklerinin ve birlikte hareket ettiklerinin tespiti karşısında kovuşturma aşamasında da sürdürdüğü tutumu göz önüne alınarak, diğer sanıklarla Narin'in öldürülmesine ilişkin iştirak iradesi içerisinde olduğunun tespit edildiği belirtildi.
Salim Güran ve Nevzat Bahtiyar'ın kullandıkları araçlarda yapılan detaylı incelemelerde alınan toprak numunelerine ilişkin Van Jandarma Kriminal Laboratuvarının 16 Eylül tarihli raporuna yer verilen mütalaada, raporda her iki araç içerisinden alınan toprak numunelerinin benzer olduklarının tespit edildiğine işaret edildi.
Tutuklu sanıkların daha önce verdiği ifadelerinin de yer aldığı mütalaada, "daraltılmış baz" ile ilgili ek bilirkişi raporu, Ulusal Kriminal Büro raporu ve Adli Tıp Kurumu raporuna yer verildi.
"SANIKLARIN OLAY SAATİNDE ZAMAN VE MEKAN BİRLİKTELİĞİ İÇERİSİNDE OLDUKLARI" TESPİTİ
Sanıkların eylemleri noktasında iştirak tanımı değerlendirildiğinde, müşterek faillikte fiil üzerinde ortak hakimiyet kurulduğu için her bir suç ortağının "fail" konumunda olduğuna dikkati çekilen mütalaada, şu bilgiler paylaşıldı:
"Fiil üzerinde ortak hakimiyetin kurulup kurulmadığının belirlenmesinde suç ortaklarının suçun icrasında üstlendikleri roller ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulmalıdır. Suç ortaklarının, suçun işlenmesinde yaptıkları katkının, diğerinin fiilini tamamladığı durumlarda da müşterek faillik söz konusu olacaktır. Kişinin eyleminin, bir suça katılma aşamasına ulaşıp ulaşmadığı, ulaşmışsa da suça katılma düzeyinin belirlenmesi için eylemin bir aşamasındaki durumun değil, eylemin yapılmasında verilen kararın, bu kararın icra ediliş biçiminin, olay öncesi, olay sırası ve sonraki davranışların da dikkate alınıp, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekir. Müşterek faillikte aranan en önemli unsurlardan birisi, kişinin suçun işlenişi sırasında fiil üzerinde ortak hakimiyetinin bulunmasıdır. Bu halde, suçun gerçekleştirilmesi amacıyla fiilin icrasına katkıda bulunan suç ortaklarının tamamının, bu katkıları dolayısıyla sorumlulukları bulunmaktadır. Bu hususlar doğrultusunda, dosya içeriğinde soruşturma ve kovuşturma boyunca bulunan ve sunulan tüm kamera görüntüleri, ifade tutanakları, adli tıp raporları, olay yeri inceleme raporları, HTS kayıtları, HTS daraltılmış baz analiz raporu ve bu yönde desteklenen bilirkişi raporu, kriminal raporlar, Ulusal Kriminal Büro raporu, görüşme kayıtları, cep telefonları üzerinde yapılan inceleme neticesinde elde edilen veriler, kolluk tutanakları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, olay günü sanıklar Enes, Salim ve Yüksel Güran ile Nevzat Bahtiyar'ın olay saatinde Arif Güran'ın evi ve civarında bulundukları daraltılmış baz analiz raporu ve bilirkişi raporuyla tespit edildi.
Ayrıca Ulusal Kriminal Büronun raporu ile de desteklenen ahır ve ev bölgesinde olay saatinde gerçek canlı hareketleri mevcut olup Narin'in de ahır ev bölgesine ulaştığının belirlendiği, bu bağlamda sanıkların olayın sonuna kadar zaman ve mekan birlikteliği içerisinde oldukları ve bu eyleme taraftar olmadıklarını gösterecek şekilde engelleyici bir irade ortaya koymadıkları gibi fikir ve eylem birlikteliği içerisinde hareket ederek bildikleri gerçeği açıklamamak suretiyle Narin'in öldürülme saikinin kesin bir şekilde belirlenememesine sebebiyet vererek iştirak iradelerini ortaya koydukları anlaşılmıştır. Sanıkların kasten öldürme suçunun işlenmesinde suçun icrasını kolaylaştırma iradeleri yanında suçun işlenmesi sonrasındaki tutumları da göz önüne alındığında Narin'i boğmak suretiyle ölümüne sebebiyet verdikleri ve üzerlerine atılı suçu müşterek fail olarak işledikleri anlaşılmaktadır."
Mütalaada, üzerlerine atılı "iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçunu işleyen sanıklar Enes ve Yüksel Güran'ın eylemine uyan Türk Ceza Kanunu'nun 37/1 maddesi delaletiyle Türk Ceza Kanunu'nun 82/1-d,e, 53/1 ve 63. sevk maddeleri uyarınca, sanıklar Salim Güran ve Nevzat Bahtiyar'ın eylemine uyan Türk Ceza Kanunu'nun 37/1 maddesi delaletiyle Türk Ceza Kanunu 82/1-e, 53/1 ve 63. sevk maddeleri uyarınca ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmaları, alacakları ceza miktarı nazara alındığında hükümle birlikte sanıkların tutukluluk hallerinin devam edilmesi talep edildi.
"AİLE BİREYLERİNİN TOPLANTI GÖRÜNTÜSÜ" İLE İLGİLİ SUÇ DUYURUSU
Dava dosyasına eklenen "aile bireylerinin toplantı görüntüsü"nün incelenmek üzere Van Kriminal Şube Müdürlüğüne gönderildiği anımsatılan mütalaada, şöyle denildi:
"İlgili videoların ses iyileştirilmeleri ve söz konusu konuşmaların Türkçe tercümesi yapılmak üzere rapor talep edilen Erhan Güran'ın ikametindeki kamera görüntülerinde yer alan kişilerin eylemlerinin 'kasten yaralama', 'tehdit', 'suçluyu kayırma', 'suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme' suçları yönünden suç ve suç unsuru teşkil ettiği değerlendirildiğinden Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusuna bulunulmasına kamu adına talep ve mütalaa olunur."
Sanık Enes Güran kürsüye çıktı.
Mahkeme Başkanı: Söylemek istediğin bir şey var mı?
Enes Güran: Yok.
Enes Güran yerine geçti.
Salim Güran yerine oturdu. Yerine sanık Yüksel Güran geldi.
Mahkeme Başkanı: Araştırılmasını istediğiniz bir şey var mı?
Yüksel Güran: Narin'in katilini istiyorum.
Yerine geçerken Nevzat Bahtiyar’a, "Adam değilsin Nevzat. Adam ol adam" sözleri ile tepki gösterdi. Mahkeme başkanı müdahale etti.
Amca Salim Güran ifade veriyor.
Salim Güran: "Şakir Başçavuş, komutanım diyorum. Özellikle Dara 2 kamerası için ısrar ediyorum. Ama orada Necmeddin Kaya (akrabası) var, o Nevzat Bahtiyar’ın akrabası."
Mahkeme Başkanı: "Korucu, askeriye kamerasını silebilir mi?"
Salim Güran: Hayır, ama “Necmeddin’i de tanımıyorum” demişti.
Salim Güran: "Kolluk kuvvetlerinin tutanaklarını kabul etmiyorum. O kameraları istiyorum."
Avukat Adnan Ataş: Necmettin Kaya sizin de akrabanız mı?
Salim Güran: Uzaktan akraba ama Nevzat’a daha yakın.
Avukat Adnan Ataş: Dara 2’ye gitmişsiniz.
Salim Güran: Hayır, gitmedim.
Avukat Adnan Ataş: WhatsApp kayıtlarını sildiğiniz söylendi. Mermi için sildim dediniz, doğru mu?
Salim Güran: Evet, bu cevabı verdim.
Avukat Adnan Ataş: Savcılıkta verdiğiniz ifadede “Narin arabaya binmedi” dediniz.
Salim Güran: Bana sordular, ben de olay gününe dair cevap verdim.
Avukat Ali Eryılmaz: Salim Bey, iki eli doluyken cep telefonunu nereye koyar?
Salim Güran: Nevzat’ın eşiyle fotoğraf çektiren bu avukata cevap vermiyorum.
Avukat Ali Eryılmaz: Cinayet günü Nevzat’ı senin evinin orada gördün mü?
Salim Güran: Bu avukata cevap vermiyorum.
Daha sonra Nevzat Bahtiyar huzura alındı. Mahkeme başkanının sorularına, Bahtiyar şöyle cevap verdi:
-Araştırılmasını istediğiniz bir şey var mı?
Bahtiyar: Yok.
-Eklemek istediğin bir şey var mı?
Bahtiyar: Yok.
-Geçen celse dışında söylemek istediğin bir şey var mı?
Bahtiyar: Hayır.
Narin'i sen mi öldürdün?
Bahtiyar: Hayır.
Bahtiyar, avukatların sorularına ise şöyle yanıt verdi:
- (Olay günü) Oğlun Muhammed evde miydi?
Bahtiyar: Hatırlamıyorum.
- Salim, oğlunun hangi futbol okuluna gittiğini nereden biliyor?
Bahtiyar: Bilmiyorum, kaydetmedim. Büyük oğlum onu kaydetti, ben bilmiyorum.
-Salim bunu bilebilir mi?
Bahtiyar: Bilmiyorum.
- 28 Ağustos'ta ne yaptığını hatırlıyor musun?
Bahtiyar: Üzerinden 4 ay geçmiş, hatırlamıyorum.
-Oğlun, cesedi ahırın yan tarafından bırakıldığını nereden biliyor?
Bahtiyar: Ben kimseye söylemedim.
-Ona cezaevinde anlattın mı?
Bahtiyar: Hatırlamıyorum.
-Narin'in bulunduğu gün köye gittin mi?
Bahtiyar: Hayır.
-Kamera kayıtlarında Salim'in köydeki ilişkileri soruluyor. 'Orada yok' diyorsunuz. Ancak daha sonraki açıklamalarda var diyorsunuz?
Bahtiyar: Hatırlamıyorum.
-Narin'in cenazesini alıp evden çıktın, sonrasını anlatır mısın?
Bahtiyar: Ben cenazeyi aldım, araca bıraktım. O sırada Salim geldi, battaniyeyi aldı. O sırada nereye gittiğini bilmiyorum.
-O araç neredeydi?
Bahtiyar: Bilmiyorum.
-Narin'in çantasını dereye götürme esnasında açtın mı?
Bahtiyar: Hayır, sadece kemerini aldım, torbayı bağladım.
- Olay günün Necmettin Kaya ile 00.30'da telefonla görüştünüz. Ne konuştuğunuzu hatırlıyor musunuz?
Bahtiyar: Hayır.
- 'Salim aracıyla cami yolunu kullanarak geldi, battaniyeyi orada teslim aldı' dediniz. Bunu açıklayın.
Bahtiyar: Cami yolundan geldi. (Haritadan gösterilmesinin istenmesi üzerine) Hatırlamıyorum. Uzunbahçe tarafına olay günü dışında gitmedim.
-Narin'in raporunda iç çamaşırında PSA bulunmuş. Sperm öncesi bir bulgu.
Bahtiyar: Ben öyle bir şey yapmadım. Narin'in üzerine bir taş bıraktım.
-Orada 38 dakika ne yaptınız?
Bahtiyar: İlk önce ip aradım. Çuvalın ağzını kapatmak için bekledim. Çuvalın içindeki kancayı ben koymadım, beni takip etmiş olabilirler.
-Siz bu cinayeti Salim Güran'ın işlediğini ve ailenin de size iftira ettiğini mi düşünüyorsunuz?
Bahtiyar: Salim, kendi ağzıyla bana Narin'i öldürdüğünü söyledi. Bana niye iftira attıklarını bilmiyorum.
Erhan Güran'ın ardından Baba Arif Güran kürsüye getirildi.
Mahkeme başkanının tanık beyanlarına söyleyeceği bir şeyin olup olmadığını sorması üzerine Arif Güran, "O videoda ben de vardım. Yemeğe gittik. 'Atasoy orada olduğu için biz onu çağırın' dedik. O adam, sabit. Akşam 6,5'ta köye girdiği için kimi gördüğünü sormak için çağırdık. Atasoy ile konuştuğumuzda inkar etti, ağabeyim de bir-iki tokat vurdu" dedi.
Oğlu Enes'in neden olmadığı sorusuna ise "Aile komple toplanacak diye bir şey planlanmadığı için Enes de yoktu. Oraya yemeğe gittik, özellikle planlanmış bir toplantıya değil. Benim kızım gitmiş, ruhum gitmiş. 'Allah için çağırın, benim kızımla ilgili bilgi versin' dedim. Ama maalesef kimse görmemiş kızımı. Bütün tesadüfler benim kızımın ölümüne mi denk geldi? Benim kızım Türkiye'ye mal oldu. Bu kadar önemli bir dosyada Dara2 kameranın bozulması o güne mi denk geldi?' diye konuştu.
Van'da kaybolduktan 18 gün sonra cansız bedeni bulunan 21 yaşındaki üniversite öğrencisi Rojin'in babası Nizamettin Kabaiş, Narin Güran cinayetinin ikinci duruşmasının görüldüğü Diyarbakır Adliyesi önüne gelip, açıklamalarda bulundu.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti Osmaniye Milletvekili Derya Yanık, beraberindeki heyet ile Narin Güran cinayeti davasının ikinci duruşmasına katıldı.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti Osmaniye Milletvekili Derya Yanık, Narin Güran cinayeti davasına ilişkin, "Ümit ediyoruz ki maddi gerçek ortaya çıkacak, suçlular kimse gerekli cezalandırmalar, gerekli kararlar verilecek." dedi.
Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin tutuklu 4 sanığın yargılandığı davanın ikinci duruşmasını komisyon üyesi milletvekilleriyle takip eden Yanık, Diyarbakır Adliyesi önünde gazetecilere, komisyon olarak en başından itibaren duruşmayı yakından takip etiklerini söyledi.
Bugün de duruşmayı komisyon olarak izlemek istediklerini belirten Yanık, maddi gerçeği ortaya çıkaracak olanın mahkeme olduğunu ifade etti.
"SUÇLULARIN ORTAYA ÇIKACAĞINI ÜMİT EDİYORUZ"
Yanık, sözlerini şöyle sürdürdü:
"En başından itibaren süreci takip eden ve bugün de mahkemede bizzat gözlemleme şansı elde ettiğimiz için açık yüreklilikle söyleyebiliriz, gerek soruşturma evresi gerek şu anda yargılama evresinde, delillerin tamamının toplanması maddi gerçeğe ulaşma noktasında bütün ilgili birimler ellerinden geleni yapmışlar. Mahkeme heyetimizin de dosyaya çok hakim. Titizlikle, detayları dahi ortaya çıkarabilmek için elinden gelen çabayı ortaya koyduğunu görüyoruz. Ümit ediyoruz ki maddi gerçek ortaya çıkacak, suçlular kimse gerekli cezalandırmalar, gerekli kararlar verilecek. Dolayısıyla takdir edersiniz ki bu anlamda bir ihsas-ı reyde bulunmamız şu aşamada çok yanlış olur. O yüzden bu konuda hem ben hem arkadaşlarım, komisyon olarak son derece titizlik gösteriyoruz. Ve kurumlarımızın, mahkememizin, yargı mensuplarımızın, kolluk güçlerimizin geçmişte ve bugüne kadar yaptıkları çalışmalarla maddi gerçeğin ve suçluların ortaya çıkacağını ümit ediyoruz ve bekliyoruz. Bütün kamuoyu ve Türkiye olarak bunu bekliyoruz."
"Olayın tam ve açık bir biçimde ortaya çıkarılmasına katkıda bulunacağını düşündüğümüz tanıkların maddi gerçeği ortaya çıkarmak için yeterince katkıda bulunmamalarını doğrusu toplum ve kamu güvenliği açısından üzüntüyle karşıladığımı ifade etmem gerekiyor." diyen Yanık, Narin'in kendisine "tanıdık bir ortamda" hayatını kaybettiğinden emin olduklarını söyledi.
"Belki aile içinde belki aile dışında onu bilmiyoruz." ifadesini kullanan Yanık, çocukların kendilerini en güvende hissettikleri, hissetmeleri gereken ortamlarda bu tür olayların yaşanıyor olmasının son derece üzüntü verici olduğunu bildirdi.
Derya Yanık, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu olarak sonuna kadar süreci bir gözlemci olarak takip edeceklerini anlatarak, şunları kaydetti:
"Türk milleti, Türkiye kamuoyu, 85 milyon Narin'in kaybolduğu haberi basında yer bulduktan itibaren cesedi bulununcaya kadar ve bugün de sorumluların ortaya çıkarılması, cezalarını alması noktasında yargılama sürerken tam bir duyarlılık, çok yüksek bir farkındalık sergiledi. Bu elim olayın belki teselli olacağımız tek tarafı bu olabilir. Çocuklarımıza yönelik tehditlerde, çocuklarımıza yönelik şiddet olaylarında bu yüksek farkındalık, çocuklarımızı korurken, korumak isterken sığınacağımız en büyük güvence olacak."
Evine güvenlik nedeniyle Narin Güran kaybolduktan sonra kamera taktığı belirtilen amca Erhan Güran, Çoban Ahmet Akgün ile ilgili konuyu anlatıyor:
Erhan Güran: Ben köyün çıkışına gittim. Hayvanlar geldiği zaman tek başınaydı. Dedim, ‘Kızımız kayıp, bize yardımcı ol. Hiç kimseyi mi görmedin?’ dedim. ‘Benim yanımdan kaçtı! Kaçınca ben peşinden gittim. Eve gitti, kendini kilitledi.’ Astsubayı çağırdım, ‘Bu adam şüpheli hareketler yapıyor’ dedim. Ama bir şey yapmadılar. Ertesi gün yine beni görünce gelmedi. Yine şüphelendim ondan. Benim evimin altından hayvanları geçiriyordu. Dedim, ‘Ahmet’i çağırın konuşalım.’ Ahmet kaçtı. Sonra Ahmet’i getirdiler. Onlar getirince sorduk, ‘Hiç kimseyi görmedim’ dedi. Sen gözü kapalı mı eve gidiyorsun?”
Erhan Güran: Bu aile senaryo kurmuyor. Senaryo bu ailenin üzerine kurulmuş.
Mahkeme Başkanı: Ben geçen celse senin gözünün içine bakarak sordum, aile toplantısı yapıldı mı diye, ‘Hayır’ dediniz. Siz böyle yaparsanız bu senaryoları duyarsınız. Siz bizden bir şey gizliyorsunuz.
Erhan Güran: Biz bir şey gizlemiyoruz.
Mahkeme başkanı:Çobanı bir araya getirip dövdünüz mü? Şiddette uyguladığınız mı?
Erhan Güran: Bulunsun diye birkaç tokat atılmış, yalan söyledi için.
Mahkeme başkanı: “Şerefsizin şerefsizi” diyenler var mı?
Erhan Güran: Ben dedim, duymadım.
Mahkeme Başkanı: Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, görüntü için suç duyurusunda bulunacak.
Erhan Güran: Bizi idam da edebilirler ama kızımızı öldürmekle suçlamasınlar.
Savcı: Arka tarafa niye götürüyorsunuz? Arka taraftaki gizem ne?
Erhan Güran: Belki orada konuşur dedik.
Savcı: O kadar dövmeye yani?
Erhan Güran: O kadar dövme yok.
Savcı: Şimdi, mahkeme dışında da sizi bayağı izledim. Her seferinde kesinlikle ‘Arka tarafa gitmedim’ dediniz.
Erhan Güran: Ben gittim zaten.
Mahkeme başkanı: Ne yaptınız?
Erhan Güran: Çoban dedi ki, ‘Ben Erhan’a konuşacağım.’ Gittim, sonra yine önemli bir şey söylemedi.
Erhan Güran: Çoban (Ahmet Akgün) sürekli benden kaçıyordu. Ben ona bir şey yapmamıştım ki.
Erhan Güran: Ben o kamerayı, herhangi bir suçlama olur diye taktırmıştım zaten. Hayatımda ilk defa kamera taktırdım. Ayın dördünde taktırdım. Kesinlikle hiçbir müdahale edilmedi kameraya.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı: Siz çobandan şüphelendiniz yani?
Erhan Güran: Evet
Avukat: Neden kolluğa bildirmediniz?
Erhan Güran: Bildirdim. ‘Ben bundan şüpheleniyorum’ dedim. Astsubayı çağırdılar. O da geldi, ‘Gerçekten şüpheli’ dedi. O zaman daha sorgulamamıştık.
Erhan Güran: Çoban beni çağırdı.
Savcı: Dayak esnasında mı?
Erhan Güran: Evet.
Savcı: İki saniye önce ‘Yerimden kalkmadım’ demiştin.
Erhan Güran: Bana İsa Kaya’yı gördüğünü söyledi. Bana bir bayan ismi daha söyledi.
Savcı: Hangi bayan ismi?
Duruşmayı takip eden avukatlardan İrem Nur Yılmaz ve Sinem Ermiş değerlendirmelerde bulundu.
Avukatların değerlendirmeleri şu şekildeydi:
Enes oldukça rahat görünüyor. Bir önceki duruşmada da kendisini oldukça iyi ifade etmişti. Bunun nedeni ifadesini ezberlemiş olmasından veya cinayetle alakası olmamasından kaynaklı olabilir. Davanın uzayacağını düşünüyoruz.
Mahkeme başkanı tarafından bazı aile bireylerinin katılımıyla yapılan toplantıya ilişkin görüntünün izleneceği belirtildi.
Bunun üzerine sanık avukatı Mustafa Demir söz alarak, "Celse arasında hukuksuz bir şekilde video geldi. Bu nedenle bu konuda işlem yapılmamasını talep ediyoruz." dedi.
Mahkeme başkanı, söz konusu görüntünün Erhan Güran'ın evine taktırdığı kamera görüntüsü olduğunu, bir ihbar üzerine görüntünün Diyarbakır Barosu'na geldiğini ve baronun görüntüyü mahkemeye sunduğunu hatırlattı.
Ortada bir muğlak durum kalmaması için görüntünün dosyaya eklediklerini ifade eden mahkeme başkanı, sanık avukatının talebinin reddine karar verdiklerini bildirdi.
Duruşmada, daha sonra Narin Güran'ın cansız bedeninin bulunduğu 8 Eylül'den bir gün önce Tavşantepe Mahallesi'nde amca Erhan Güran'ın evinin bahçesinde bazı aile bireylerinin katılımıyla yapılan toplantıya ilişkin kaydedilen görüntünün bir kısmı izlendi.
"BANA VURDULAR. KARNIM DİREĞE ÇARPTI. GÖMLEĞİMİ YIRTTILAR"
Görüntünün ardından Tavşantepe Mahallesi'nde çobanlık yapan Ahmet Akgün (33) tanık olarak dinlendi.
Mahkeme başkanının, "Görüntüde yer alan kişi sen misin?" sorusu üzerine Ahmet Akgün, görüntüde yer alan kişinin kendisi olduğunu belirtti.
Mahkeme başkanının, "Ahmet bey sizi neden çağırdılar?" sorusuna Ahmet Akgün, "Erhan ağabeyin evine beni çağırdılar. Bana, 'Sen de dışardasın, çobanlık yapıyorsun, bir şey gördün mü?' dediler. Yabancı araba hiç görmedim." beyanında bulundu.
Mahkeme başkanının, "Narin'i olay günü gördün mü?" sorusuna Ahmet Akgün, Narin'i görmediğini ileri sürdü.
Mahkeme başkanının, "Sana neden inanmıyorlar, seni arka tarafa çektiler, ne yaptılar?" sorusuna Ahmet Akgün, "Bana vurdular. Karnım direğe çarptı. Gömleğimi yırttılar." diyerek ağladı.
Mahkeme başkanının, "Kız muhabbeti nedir?" sorusu üzerine Ahmet Akgün, şöyle konuştu:
"Kız görmedim. Enes'in (Narin'in ağabeyi) kızla birlikte olduğuna şahit olmadım. Namusum ve şerefim üzerine kimseyi görmedim. Ahırda bile kimseyi görmedim. Ahır zaten uzaktadır."
Başkanın, "Enes'in kız getirdiğini gördün mü, olaydan sonra kimse sana baskı yaptı mı?" sorularını Ahmet A, "görmedim" ve "yok" şeklinde yanıtladı.
Mahkeme başkanının, "Seni neden çağırdılar?" sorusu üzerine Ahmet A, "Hayvanları otlatıyorum. Güran ailesinden bazıları bana 'gel' dediler. Ben de hayvanların işlerini bitirdikten sonra elimi yüzümü yıkayıp gittim. Ne için gittiğimi de bilmiyordum." ifadelerini kullandı.
Başkanın, "Savcıya bir şey söyleme diye tehdit ettiler mi?" sorusunu Ahmet A, "Bana bir şey söylemediler." diye yanıtladı.
Savcının, "Güranlarla alakalı bir iletişimin var mı, Salim, Yüksel, Enes ve Nevzat' tanıyor musun?" sorularını Ahmet A, "Güranlarla bir işim yok. Köylümüz olduğu için tanıyorum." şeklinde cevapladı.
Savcının, "Salim ile Nevzat'ın arası nasıldı?" sorusu üzerine Ahmet A, Salim Güran ve Nevzat Bahtiyar'ın kardeş gibi olduklarını kaydetti.
Savcının, "Çağırdıklarında beni de döverler diye korktum' demişsin" ifadesini kullanması üzerine Ahmet A, "Erhan ağabeyler belki beni de döverler diye korktum. Çünkü kızları kaybolmuş diye." dedi.
Savcının, "Seni dövmek için kimler arkaya götürdü?" sorusu üzerine Ahmet A, şu ifadeleri kullandı:
"Kurtuluş, Salih, Ömer ve Baran götürdü. Dövdüler. Ben ne ise doğru söylüyorum. Bir şey bilmiyorum. O günden sonra ben de çok üzüldüm. Yemek yiyemedim. Ben çoban olduğum için çok dolaşırım bölgede. Bir şey görüp görmediğimi soruyorlar."
Savcının, "Enes'i sana çok soruyorlar. Neden duymadım diyorsun? Kürtçe bilmesem de Türkçe biliyorum. Enes ismi çok geçiyor." sorusu üzerine Ahmet A, "Ben ne diyeceğimi bilmiyorum ki. Bana, 'Enes'i gördün mü?' diyorlar. Ben, Enes'i nereden göreceğim. Sabah 06.00'da gidiyorum. Akşam dönüyorum. Çobanım. Kimseye zararım olmaz." diye konuştu.
Avukat Nahit Eren'in, "Narin'i öldürüldüğü gün herhangi bir araç gördün mü? Hayvanları dereye götürdün mü?" sorusunu üzerine Ahmet Akgün, hayvanlarını dereye götürmediğini ve araç görmediğini savundu.
Eren'in, "Toplantıda hakaret ve küfürleri duydun mu, sana edildi mi?" sorusunu Ahmet Akgün, "Hayır, bana böyle bir laf edilmedi." şeklinde yanıtladı.
Eren'in, "Aile, bir cinayetin sebebini sorguluyor. Sana hareketliliği soruyorlar. Başka bir adamı soruyorlar." demesi üzerine Ahmet Akgün, "Hatırlamıyorum. Bilmiyorum." dedi.
Eren'in, "Kürtçe soru soruyor. Şerefsiz Enes diye söylemleri duydun mu?" sorusu üzerine Ahmet Akgün, duymadığını iddia etti.
AHMET AKGÜN AĞLADI
Avukat Eren'in "Erhan elini masaya vuruyor, 'Biz bir şey duyduk. Biz onu buraya getireceğiz. Konuş eşeğin oğlu konuş.' dediler." demesi üzerine Ahmet Akgün, ağladı.
Ahmet Akgün, "Okumam yazmam yok. Allah'ın fakir kuluyum. Bir şey bilmiyorum. Benden ne istiyorsunuz?" ifadelerini kullandı.
Mahkeme başkanının, "Neden sana soruyorlar, hakaret ediyorlar?" sorusu üzerine Ahmet Akgün, "Gücüm yetmiyor. Allah hakkımızı bırakmasın." diye konuştu.
Tutuklu sanık Nevzat Bahtiyar'ın avukatı Adnan Ataş'ın, "Suç duyurusunda bulundun mu?" sorusuna Ahmet Akgün, suç duyurusunda bulunmadığını aktardı.
Duruşmada söz alan tutuklu sanık Enes Güran'ın, "Benim ismimi kim orada kullandı? Hakkımda ne konuşmuşlar?" demesi üzerine Ahmet Akgün, "Bilmiyorum. O kadar insanın arasında sana neden iftira edeyim ki." diye konuştu.
Tutuklu sanık Yüksel Güran'ın avukatı Yılmaz Demiroğlu'nun, "Adam veya kadın gördün mü?" sorusunu Ahmet A, "Ben trafik polisi değilim ki kimlik sorayım. Kimseyi görmedim." diye yanıtladı.
'SİLAH ÇEKİP KAFASINA MI DAYAYAYIM'
Nevzat Bahtiyar'ın avukatı Ali Eryılmaz'ın 'Bu son tanığımız, iyi değerlendirmemiz lazım' cümlesi üzerine, mahkeme başkanı, "Ne yapayım silah çekip kafasına mı dayayayım?" dedi. Daha sonra Akgün'e dönerek, "Bu arada silahım yok" dedi. Akgün mahkeme başkanına, "Beni öldürsen de canım sana feda olsun" yanıtını verdi. Yüksel Güran'ın avukatı Yılmaz Demiroğlu'nun 'Kadını ya da adamı gördün mü' sorusu üzerine de Akgün, "Trafik polisi değilim, görmedim. Olay sırasında Eren'i de duymadım" diye konuştu.
Salim Güran'ın işçisi 15 yaşından küçük Ramazan Atasoy'un ifadesinin ardından çoban Ahmet Akgün duruşma salonuna getirildi.
Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesinde, tutuklu sanıklar anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile Narin'in cansız bedenini Eğertutmaz Deresi'ne sakladığını itiraf eden Nevzat Bahtiyar'ın yargılandığı davanın duruşmasında kimlik tespitlerinin ardından 1'i tutuklu 3 kişinin "tanık" olarak dinlenilmesine geçildi.
İlk olarak amca Salim Güran'ın işçisi tutuklu şüpheli 15 yaşındaki Ramazan Atasoy adli gözlem odasından tanık olarak dinlendi.
Ramazan Atasoy, olay gününe ilişkin, şunları söyledi:
"Tarlaya gittik. Salim Güran da tarlaya geldi. Saat 08.00-09.00 gibi geldi yanımıza. Bir saat kaldıktan sonra gitti. Daha sonra 15.00-16.00 gibi Salim tarlaya yanımıza geldi. Oturduk biraz, çay yaptık. Babamı aradı Salim. Babam da kendisine yemek yiyip geleceğini söyledi. Salim Güran ile çay içerken babam yanımıza geldi. Salim Güran her gün nasılsa o gün de öyle görünüyordu. Daha sonra Salim üstünü değiştirmek için yanımızdan ayrıldı. Kıyafetlerinin kirli olduğunu söyledi. Akşam 18.00 gibi de ben, Salim ve babam yemek yapıp yedik. Birisi Salim Güran'ı o sırada aradı. Kim olduğunu hatırlamıyorum. Kız kaybolmuş dediler. Salim 'Bu saat kız kaybolma saati midir?' diyerek araca binip gitti babamla. Onlar gidince ben ve kardeşim tarlada kaldık."
Duruşmada, Salim Güran ile telefon görüşmesine ilişkin ses kayıtları da dinletilen Ramazan Atasoy, "Mısır tarlasındaki fıskiyeler yere düşüyor. Onu konuşmuşuz. Orada bir fıskiye düşmüş. Onu söylemiş. Olay günü mü konuştuk, hatırlamıyorum. Sadece o gün değil her zaman arardı." dedi.
Mahkeme başkanının, "Tutuklandığında tutulan bir tutanakta Salim'e küfrederek, 'Senin yüzünden başımız belaya girdi. Komutanım Salim geldiğinde kıyafetleri kirliydi, ayakları ıslaktı.' diyerek ağlamışsın. Neden böyle yaptın?" sorusu üzerine Ramazan Atasoy, "Komutanlar karakolda sorduğunda ayakları ıslak olduğuna dair sorularına yok demiştim. Ben böyle bir şey demedim. Salim'in ayaklarına fazla bakmadım ama normaldi. Fazla dikkatimi çekmedi." beyanında bulundu.
Mahkeme başkanının "Kaçak elektrik için kullandığınız bir alet mi var?" diye sorması üzerine kaçak elektrikle ilgili bir şey bilmediğini öne sürdü.
Mahkeme başkanının, "'Salim 15.00-16.00 gibi yanımıza geldi.' dedin. 15.52 gibi telefon görüşmen oldu. Neden yanında olduğunu söyledin?" sorusunu ise Ramazan Atasoy, "Salim Güran bir kez kıyafetini değiştirmek için eve gidip geldi. 15 dakika sürdü. Bu saat 18.00 gibiydi." karşılığını verdi.
Savcının, "Salim ile 15.52'de telefon görüşmeni hatırlıyor musun? Babanı iki kez aramış. Buna ilişkin ne diyorsun?" diye sorması üzerine Ramazan Atasoy, "Salim 15.00-16.00 gibi yanımdaydı. Hatırlamıyorum. Tahmini olarak söylemişim. Saatleri net hatırlamıyorum." dedi.
Mahkeme başkanının, "Salim yanına geldikten sonra ne zaman aradı?" sorusuna ise "Yanıma gelir gelmez babamı sorarak aradı." ifadesini kullandı.
Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren'in, "Sana soruşturma aşamasında herhangi bir telkinde bulunuldu mu? Saatler konusunda kimse sana uyarılarda bulundu mu?" sorusuna ise Ramazan Atasoy, "Kimse bana bir şey söylemedi. Saat konusunda kimse uyarıda bulunmadı." dedi.
Ramazan Atasoy, Eren'in, "Tarlada baban ve Salim'in dışında başka kimseyi gördün mü?" sorusuna da "Köyden birileri vardı. İnek ve hindilerini getiriyordu. Ben ve küçük kardeşim vardık. Birkaç kuzumuz vardı. Kardeşim ona bakıyordu." yanıtını verdi.
Eren'in, "Salim kıyafet değiştirmek için mi gitti? Üzerindeki kıyafetleri hatırlıyor musun?" sorusuna Ramazan Atasoy, kıyafetleri net hatırlamadığını belirtti.
Avukat Aydın Özdemir'in, "Tutuklandığında ağlaman, bağırman oldu mu?" sorusu üzerine Ramazan Atasoy, karakolda bir kez ağladığını belirtti.
Ramazan Atasoy, Özdemir'in "Salim Güran saat 16.00-18.00 arasında uzun süreli yanınızdan ayrıldı mı?" sorusuna, "15.00-16.00 arası yanımıza geldi. Uzun bir süre yanımızdan ayrılmadı." karşılığını verdi.
Mahkeme başkanının, "Olay günü elektrikçi hiç yanınıza geldi mi?" sorusu üzerine Ramazan Atasoy, hatırlamadığını ileri sürdü.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığını temsilen duruşmaya katılan avukatların, "Olay günü Salim Güran senin kız kardeşlerini hiç eve bıraktı mı?" sorusu üzerine Ramazan Atasoy, "Olay günü böyle bir şey olmadı. Olaydan 1-2 gün önce bıraktığını hatırlıyorum." beyanında bulundu.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığını temsilen duruşmaya katılan avukatların, "Salim ile telefon görüşmesinde sen neredeydin?" diye sorması üzerine Ramazan Atasoy, yukarıdaki tarlada olduğunu öne sürdü.
Salim Güran'ın avukatı Onur Akdağ'ın, okuma yazma bilip bilmediğini sorması üzerine Ramazan Atasoy, "Okumam ve yazmam normal." dedi.
Yüksel Güran'ın avukatı Yılmaz Demiroğlu'nun "Olay günü akşama doğru 'DEDAŞ'tan görevliler geldi' şeklinde baban Salim'i aradı mı?" şeklinde soru yöneltmesi üzerine Ramazan Atasoy, "Olay günü olup olmadığını hatırlamıyorum. Daha önce bir araç geldiğinde babam aramıştı. Olay günü olup olmadığını bilmiyorum. Çingeneler de gelip gidiyordu." ifadelerini kullandı.
Nevzat Bahtiyar'ın avukatı Adnan Ataş'ın olay günü öğleden sonra hangi tarlada olduğunu sorması üzerine Ramazan Atasoy, Salim Güran yanına geldiğinde 'yukarı tarla' olarak belirttiği yerde olduğunu, orada kaldığını ileri sürdü.
Ramazan Atasoy, Ataş'ın "Aşağı tarlada tümsek tepe gibi bir yer var mı?" sorusuna, bildiği böyle bir tümsek tepe olmadığını belirtti.
Nevzat Bahtiyar'ın avukatı Ali Eryılmaz'ın "Salim Güran'ın kayınpederini tanıyor musun?" sorusu üzerine Ramazan Atasoy, o kişiyi tanımadığını öne sürdü.
Eryılmaz'ın olay günü Salim Güran'ı kayınpederinin çiftliğine gidip gitmediğini sorması üzerine Ramazan Atasoy, "Ben ve Salim bir kez çiftliğe gittik, orası olabilir, bilmiyorum. Olay günü de olabilir olay günü olmayabilir de. Fıskiyeleri bırakmak için gittik. Mahfuz diye biriyle konuştu. 'Mahfuz ineklerin pisliğini buraya bırak.' dedi. Saati de hatırlamıyorum." yanıtını verdi.
Mahkeme Başkanı, yargılama öncesinde herkesi uyardı.
Başkan, “Herkes küresel olacak. Güran ailesi, ilk duruşmada yaptığı gibi saygısızlık durumunda, tamamen dışarı çıkarılacak” dedi.
Mahkeme salonuna sanıklar, ayrı ayrı oturtuldu. Nevzat Bahtiyar, ilk duruşmada giydiği kıyafetle salona girdi.
Amca Salim Güran, anne Yüksel Güran ve ağabey Enes Güran ile cesedi taşıdığı tespit edilen komşuları Nevzat Bahtiyar, başta olmak üzere tutuklu sanıklar cezaevinden adliyeye sevk edildi.
Karar çıkması beklenen, duruşma saat 09.00'da başlayacak.
İkinci duruşma için alınan ek kararda, sanık avukatlarının celse arasındaki talepleri doğrultusunda biri tutuklu üç kişinin tanık sıfatıyla dinlenilmesine karar verildi.
Mahkeme tarafından verilen kararda, amca Erhan Güran ve çoban A.A.’nın (33) duruşmaya zorla getirilmesi, amca Salim Güran’ın işçisi tutuklu şüpheli 15 yaşındaki suça sürüklenen çocuk R.A.’nın ise cezaevinden celbi için karar verildi.
Mahkeme dosyasına giren aile meclisi görüntülerinde amca Erhan Güran ile evinde yapılan toplantıda sorular sorup, daha sonra gönderdikleri çoban A.A.’nın görüntüleri ortaya çıkmıştı.
Amca Salim Güran’ın işçisi R.A. ise ilk duruşmada “Tanıklık yapmak istemiyorum.” deyince, salondan çıkarılmıştı.
Dosyanın gizlilik kapsamında delillerinin ifşa edilmemesini belirten Şahin, "Dosyaya giren gizlilik kapsamındaki delillerin ifşa edilmesi gibi sonucu akamete uğratacak tutumlardan kaçınılması şarttır. Yasamızda ve tüm yayıncılarımızın imza vererek onayladığı görsel işitsel medya etik ilkeleri" sarihtir. Bu ilkelere riayet etmeyen sorumsuz yayıncılar hakkında gerekli yasal yaptırımlar uygulanacaktır. Önemle hatırlatır, ilkeli habercilerimize teşekkür eder, başarılar dilerim" ifadelerine yer verdi.
Narin Güran cinayeti davasının duruşması öncesi mahkeme salonu ve adliye çevresinde geniş güvenlik önlemi alındı.
Polis ekipleri, adliye çevresine bariyerler yerleştirdi. Duruşma boyunca alana giriş-çıkışlar, polis kontrolünde olacak. Alana girmek isteyenler, üzerleri aranarak alınacak.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 23 şüpheliden aralarında anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile komşuları Nevzat Bahtiyar'ın da bulunduğu 12 kişi tutuklandı.
Yüksel, Enes ve Salim Güran ile Nevzat Bahtiyar hakkında yürütülen soruşturma tamamlanmış, 4 sanık hakkında "iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle hazırlanan iddianame, Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesince 23 Ekim'de kabul edildi.
Sanıkların yargılanmasına 7 Kasım'da başlanmış, 3 gün süren ilk duruşma, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilerek 26 Aralık'a ertelendi.
İlk duruşmanın ardından Cumhuriyet savcısı hazırladığı 14 sayfalık mütalaayı celse arasında mahkemeye sunuldu.