SGK'dan para almak, devleti dolandırmak için bebekleri göz göre göre ölüme sürükleyen Yenidoğan Çetesi bugün altıncı kez hakim karşısına çıkıyor.
Duruşma saat 10.00 itibarıyla başlayacak. Peki davanın önceki oturumlarında neler yaşandı? İşte dakika dakika Yenidoğan çetesi davası...
İstanbul'da yenidoğan bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, haksız kazanç sağlayan ve kusurlu davranışlarda bulunarak ölümlerine neden olan Fırat Sarı ve İlker Gönen'in aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanığın yargılandığı dava beşinci duruşmasında sanık Doktor İlker Gönen dahil 3 kişinin daha savunması alındı. Mahkeme alınan savunmaların ardından duruşmayı örgüt lideri Fırat Sarı'nın savunması alınmak üzere yarın sabah saat 10.00'a erteledi.
İlker Gönen'in sorulara itiraz etmesi üzerine Mahkeme Başkanı tepki gösterdi. Başkan, "Soru da mı soramayacağız?" dedi.
Mahkeme Başkanı: Sanığın eğitimine dair soru soracaktım.
Sanık Avukatı: İtiraz ediyorum.
Sanık Avukatına tepki gösteren Mahkeme Başkanı: Her soruya itiraz mı edeceksiniz? Soru bile soramayacak mıyız?
Suçlamaları reddeden İlker Gönen, "Bizim idam sehpasını uzman görüşü kurdu, medya ise sandalyeye tekmeyi vurdu. Kimse uzman görüşünün nasıl hazırlandığını bilmiyor. Sayın savcımız, SGK suçlamasını üç temele oturtmuş. Ancak burada çalışan doktorlar hasta yatırma kararı vermez. Bu suçlamalar tamamen asılsızdır. Uzman görüşü yüzünden medya ve televizyonların, kararlarını peşin hükümle verdiğini düşünüyorum. Benim ölümlerde herhangi bir ihmâlim yok" dedi.
Sanık: Bebek Karakoç mesela… Beslememekten sorumlu tutuluyorum. Bebek bana geliyor, bağırsağında yırtık var. Bebek 18 saattir sevk bekliyor ve bana ulaşıyor. Ameliyat ediliyor, ancak 64 günün sonunda vefat ediyor. Hemşire, “Ağzından mama geldi,” diyor. Uzman görüşü, “Bebek beslenemediği için öldü,” şeklinde. Hadi beni suçladınız, peki o hastanede bebek 64 gün hayatta kalmışken, o hastanenin danışman hekimini neden suçlamıyorsunuz?
Uzman hekimler gelir, durumu değerlendirir ama diğer hekimleri neden sorgulamıyorlar? Bebek Karakoç öldükten sonra polis geliyor, cenaze Adli Tıp Morgu’na götürülüyor ve otopsi yapılıyor. 9 uzman hekim oy birliğiyle, “Bebek beslenemediği için değil, bağırsaklarının yırtılması ve akciğer sorunları nedeniyle öldü” diyor. Ama savcı, bu rapor yerine başka bir uzman görüşüne bakarak, “Bebeğe mama verilmemiş” diye karar veriyor.
İkinci olarak, Bebek Muhammet’te ötanazi yapmakla suçlanıyorum. İddia şu: “Kalp masajı yapmayın dedim.” İlker Bey’in, “Kalp masajı yapma,” dediği söyleniyor. Ancak epikriz raporunda, 1 saat boyunca kalp masajı yapıldığı yazıyor. Bebek, Avcılar Hospital’da doğuyor ve oksijensiz doğduğu belirtiliyor. Görüntülü konuşmalarla bana ulaşıyorlar. Fakat bu konuşma, benim “Kalp masajı yapmayın,” dediğimi iddia ediyor. Ama dediğim gibi, raporlara göre 1 saat boyunca kalp masajı yapılmış.
Üçüncü olarak, Bebek Kadan… Herkesin hatası olabilir. Benim de hatam olabilir. Ancak bebek katili olamam. Bebek doğuyor, Dr. Dursun ve hemşire Cansu bana bir film atıyorlar. Filmlerde bir şey belli olmuyor. Daha sonra Fırat Sarı beni arıyor ve akciğer patlamasını görmediğimi iddia ediyor. Ancak hastanın filmlerinde akciğer patlaması olmadığı açıkça görülüyor. Buna rağmen katillikle suçlanıyorum.
Dördüncü olarak, Bebek Helvacı... Bebeğe adrenalin verilmesini durdurmakla suçlanıyorum. Bebek zaten ölmüştü, serumları çekilmişti. Ben de “Adrenalini kapatın” dedim. Bu yüzden, “Adrenalini kapatın diyerek bebeği öldürdü” diye suçlanıyorum.
Beşinci olarak Bebek Karaduman... Bebek Akraba evliliği nedeniyle genetik sorunlarla doğmuş bir bebek. Bu bebekle ilgili de ölümle suçlanıyorum. Ölen Karaduman Bebek’ten kan almakla suçlandım. Ben, Yenidoğan uzmanlarının eksik olduğunu biliyorum. Uzman görüşünün sonuç bölümünde şu ifadeler yer alıyor:
“Doktorun fiziki olarak olmadığı yerlerde ölümler artar.” İstanbul’da 24 saat Yenidoğan uzmanı bulunduran hastane sayısı sadece üçtür. Benim tıbbi olarak suçlandığım yalnızca bir hasta var, o da kontrol ettiğim bir bebek. Diğer vakalarda ise pasif ötanazi ile suçlanıyorum.
Mahkeme, 20 dakikalık aradan sonra tekrar başladı. Sanık sandalyesine Dr. İlker Gönen geçti.
Mahkeme Başkanı: Hakkınızda dolandırıcılık, sahtecilik ve örgüt kurma suçlaması var. Savunma yapacak mısınız?
Sanık: Savunma yapacağım. Fırat Sarı ile bir hocamın aracılığıyla tanıştım. 2022 Temmuz ayında Durak Sarı beni aradı. “Ben firma kurdum, danışan doktora ihtiyacım var,” dedi. Yenidoğan ünitesinde uzman doktora ihtiyacı olduğunu anlattı. Ben de araştırdım. Neredeyse bütün doktorlar özel hastanelerde bu şekilde çalışıyor. Dış firmalar bu tür hizmetleri alıyor. Bunun üzerine, Yenidoğan ünitesinde Fırat Sarı ile çalışmaya başladım. Mert ile de Fırat Sarı vasıtasıyla tanıştım.
En çok küvöz Kanuni Sultan Süleyman Hastanesi’nde var ama o bile yetmez; İstanbul’daki devlet hastanelerinin hepsi doludur. Bu yüzden özel hastanelere sevk yapılır. Kanuni’de yıllarca çalışırken, sevk beklerken hayatını kaybeden bebekler olduğunu biliyorum. Sevk işlemi kolay bir süreç değil.
Mert ile yaptığım konuşmalar, genellikle tıp merkezlerinden alınan bebeklere ilişkindir. Asla 112’den hasta almadık. İddianamede yer alan bilgiler, eğer otopsiye dayanıyorsa doğrudur; yoruma dayalıysa doğru değildir. Utançla söylüyorum, 5 bebeğin ölümünden sorumluyum.
5 bebeğin ölümünden sorumlu Dursun Eryılmaz, savunmasına başladı ve bebeklerle ilgili şunları söyledi:
•Birinci Bebek : “29.11.2023 tarihinde eks (hayatını kaybetti). Gerekli müdahaleyi yaptım.”
•Karakoç Bebek: “Yalova’da doğmuş, bağırsaklarında çürüme olmuş, yenidoğan ünitesine sevk edilmiş. Çocuk cerrahisi ameliyata karar verdi. Beslenmeye başlatıldı ama kilo kaybetti çünkü bağırsakları erimişti, bu doğuştan gelen bir durumdu. Bu bebeğin başında da ben vardım, gerekli müdahalelerde bulundum. Ancak aile, polisin gelmesinden tedirgin oldu. Basında bizi linç ettiler ama otopsi sonucu ölüm nedeninin farklı olduğu ortaya çıktı.”
•Karaduman Bebek: “27.11.2023’te kan şekeri düşüklüğü nedeniyle sevk edildi, tedavisine başlandı. Akraba evliliği tespit edildi. 28.11.2023’te eks oldu. 45 dakika boyunca canlandırma işlemi yapıldı ancak bana haber verilmedi. Olay yerine gittiğimde İlker Bey hastanedeydi ve durumu anlattı. Uzman raporunda, ölüm sonrası alındığı söylenen tahlillerin önceden alınmış olduğu belirtilmiş.”
•Kadan Bebek: Dursun Eryılmaz bu bebekten bahsederken avukatı araya girdi ve “Bu bebekle ilgili iddianamede sorumlu değiliz,” dedi. Dursun Eryılmaz savunmasına şöyle devam etti:
•Süleymanoğlu Bebek: “Hatırlamıyorum, dosya elime gelirse daha net bilgi verebilirim. Bebek solunum sıkıntısı ile gelmiştir. Kalp hastası olduğu ortaya çıkmış. Baştan bilinseydi kimse almazdı. 112’ye bildirildi.”
Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı’yı tanıyor musun?
Dursun Eryılmaz: Tanıyorum.
Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı’nın yanında mı çalışıyordun?
Dursun Eryılmaz: Hayır, ben hastanede çalışıyordum.
Mahkeme Başkanı: Kollukta “yanında çalışıyordum” demişsin.
Dursun Eryılmaz: Yanlış yazılmış.
Mahkeme Başkanı: Siz nerede çalışıyordunuz?
Dursun Eryılmaz: Bağcılar Medilife Hastanesi’nde.
Mahkeme Başkanı: Karaduman Bebeğe İlker Gönen’in talimatıyla müdahale edildiği tapelerde mevcut. Ancak epikrizde sizin imzanız var.
Dursun Eryılmaz: İlker Gönen danışman hekimimiz. Bizim üzerimizde. Ona danıştık. Ancak epikrizi ben yazdım, aynı gün.
Ambulans şoförü olarak çalışan ve örgüt lideri olmakla suçlanan Gıyasettin Mert Özdemir, tutuklanmadan önce Sultangazi Medigold Hastanesi’nde çalıştığını belirtmişti. Söz konusu duruma ilişkin hastaneden yalanlama geldi.
Kaya Bebeğin avukatı, 112 ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir’in, Fehmi Alperen ile Kaya bebek hakkındaki konuşmaları salonda okuyor.
Kaya bebeğin avukatı:
“Sanki bebek ölümleri çok rutin gibi konuşuyorsunuz. Ne diyeceksiniz?”
Fehmi Alperen’in avukatı soruya itiraz etti.
Güney hastanesi avukatı da soruya itiraz etti. Soruların yönlendirilmeli olduğunu belirtti.
Mahkeme Başkanı:
Bu sorunun sorulmasına karar verildi. Cevap ver.
Gıyasettin Mert Özdemir:
Böyle bir durum sözkonusu değildir.
Üye Hakim:
Bahsettiğiniz aracı şahıslar kim?
Gıyasettin Mert Özdemir:
Gaziosmanpaşa ve Florya Medikalpark, Emrah Dulkaya, Asya Hastanesi’nden Şahin Bayraktar.
Üye Hakim:
Başka?
Gıyasettin Mert Özdemir:
Aklıma bu kadar geldi.
Üye Hakim:
Dosyadan bir isim?
Gıyasettin Mert Özdemir:
Serdar Yüksel de var.
Üye Hakim:
Ne iş yapıyor?
Gıyasettin Mert Özdemir:
Okan Üniversitesi’nde çalışıyor.
Üye Hakim:
Peki, Renas Kılıç aracı şahıs mı?
Gıyasettin Mert Özdemir:
Hayır, kendisini tanımıyorum.
Mahkeme Başkanı:
Çağla Durmuş ile konuşuyorsunuz, "Herkes nerede çalıştığımızı biliyor, çok ortalığız" diyorsun. Ne demek bu?
Gıyasettin Mert Özdemir:
Çünkü benim resmi görevim 112 ambulans şoförlüğü. Ama hasta sevki yaptığım için bunun bilinmesini istemiyordum.
Mahkeme Başkanı:
Kendin için mi endişe ediyorsun sadece?
Gıyasettin Mert Özdemir:
Evet, kendim için.
Mahkeme Başkanı:
Mehmet Gürül ile Fırat Sarı arasında bir görüşme var. Mehmet Gürül, Fırat’a "Mert’e kaç para verdin?" diye soruyor. Fırat da "20 bin artı eşine sigorta" diyor. Az önce eşinin sigortasının Fırat Sarı tarafından yapılmadığını söylemiştin.
Gıyasettin Mert Özdemir:
Başta anlattım, diğer kişilere böyle söylenmesi gerektiğini söyledim.
Mahkeme Başkanı:
Çam Sakura’da doğumlar azalmış diyorsun. Nereden biliyorsun?
Gıyasettin Mert Özdemir:
Belki tanıdığım kadın doğum doktoru vardır, oradan biliyorumdur.
Mahkeme başkanı, Fırat Sarı ile tapelerini okudu.
Gıyasettin Mert Özdemir:
Taburcu sevkleri ile ilgili işgüzarca konuşmalarımı kabul ediyorum.
Mahkeme Başkanı:
Sen konuşmanın başında sadece Fırat Sarı değil, başka yerlere de yönlendirme yaptığını söyledin. Oradaki taburcu sayılarını kontrol ediyor muydun?
Gıyasettin Mert Özdemir:
Evet.
Mahkeme Başkanı:
Fırat Sarı, "Sana ne benim taburcu sayımdan" demiyor muydu?
Mahkeme Başkanı:
Sen hastaların taburcu olmamasını niye istemiyorsun? Seni neden ilgilendiriyor?
Gıyasettin Mert Özdemir:
Hastanelerde boşluk var mı yok mu diye bunaldığım oluyordu.
Mahkeme Başkanı:
Murat Mantuş ile Fırat Sarı arasında bir konuşma geçiyor. "Hasta sayısında azalma var" diyor, "Mert ile konuştum, sayıyı artırır" diyor. Neden?
Gıyasettin Mert Özdemir:
Hasta yönlendirmesi yaptığım için böyle bir görüşme.
Mahkeme Başkanı:
Fırat Sarı ile görüşüyor muydun?
Gıyasettin Mert Özdemir:
Hep görüşüyordum, yoğun bakım ünitesi çalıştırdığı için.
Sanık Özdemir'in mesleği dışında yaptığı işleri anlattığı esnada mahkeme başkanı, "Sen 112'de çalışıyordun, demek ki çok boş vaktin oluyor ki bu kadar iş yapıyorsun. 'TAG kullanıyordum, onu yapıyordum, bunu yapıyordum.' diyorsun." dedi.
Sanık ise 12 saat çalışıp 36 saat izin yaptıklarını ve konuşmayı çok sevdiğini söyledi.
Kaya bebek Güney Hastanesi'ne yatırıldığında hastanede Doktor Şeyhmus Çelik'in olduğunu ancak sonra istifa ettiğinin söylendiğini iddia eden Özdemir, "O dönem Doktor Ümit Kaya'yı sağlık çevrem çok fazla olduğundan dolayı hastaneye yönlendirdim. Bir gün sonrasında anlaşma yapmayacağını, vazgeçtiğini söyledi. Hastanede doktor olmadığından değil. Poliklinik yapan doktor bebeğe baktırılıyor. Rıza ve eşi Hilda Keykubad'ı hastaneyle görüştürmek için yönlendirmesini yaptım. Hastane bir doktorla anlaştığı zaman SGK kaydı hemen çıkıyor diye bir şey yok. Hastaya bakan hekim, hastalara bakmaya devam ediyor." şeklinde konuştu.
Sanığın, bebeğin ölümüne ilişkin hastaneye yönelik yapılan denetimlerle ilgili savcının art niyetli olduğuna dair iddialarda bulunması üzerine mahkeme başkanı tepki gösterdi.
Mahkeme Başkanı:
Mustafa Kazan’dan ne kadar aldın? (Bağcılar Şafak Hastanesi)
Gıyasettin Mert Özdemir:
1 kere 67 bin, bir keresinde de 45-50 bin TL aldım. Hasta sevki için.
Özdemir, Fırat Sarı'nın işletmesini yaptığı Bağcılar Şafak Hastanesi, Bağcılar Medilife Hastanesi ve Özel TRG Hospitalist Hastanesine hasta gönderdiğini belirterek, Reyap Hastanesi, Çorlu'daki hastane ve Silivri'deki Kolon Hastanesi'yle bağlantısının olmadığını, Avcılar Hastanesini hatırlamadığını, ağırlıklı olarak da doktor olan sanık İlker Gönen'le iletişim halinde olduğunu söyledi.
Çapraz sorgusunda, çevresi geniş olduğu için hastaları kolay bulduğunu anlatan Özdemir, "Suçlama hastanın 112'ye bildirilmemesiyle ilgili. 112'ye bildirilmeyen hastanın hangi verileri 112'de olur?" dedi.
Suriyeli bebekler yerine Türk bebeklerin istenmesiyle ilgili konuşmalara ilişkin Özdemir, "Konuşmayı hatırlamıyorum. 112 nakil birimince, Suriyeli hasta kabul etmeyen özel hastanelere Türk hastaları da sevk edilmiyor. Bu da Suriyeli hasta kabul ettiği için Türk hasta kabul ettiğine dair bir konuşma." ifadelerini kullandı.
Özdemir, "Hasta başına 10 bin lira aldığım doğru değildir. Hastaları sevk ettikten sonra hastaneler bana para gönderiyordu. Neye göre belirlediklerini bilmiyorum." dedi.
Bir telefon konuşmasında "Fırat Sarı'ya 'Taburcuları durdurmamız lazım.' diyorsun, neden durduruyorsun? Taburcular senin yetkinde mi?" sorusuna Özdemir, "Bu konuşmaların işgüzarca olduğunu kabul ettim zaten." yanıtını verdi.
Şafak Hastanesinden ödeme aldığını kabul eden sanık, "Bir kere 67 bin 500 lira aldım. Bu zaten tapelerde var. Tapelerde olmayan 45-50 bin kadar da ikinci kez almıştım." ifadelerini kullandı.
Özdemir telefonları dinlemelerinde, erişkinler için de hasta yönlendirmesi yapmasına rağmen sadece yenidoğan sevklerinin tape kayıtlarına yer verildiğini belirtti.
Örgüt yöneticisi olmadığını savunan Özdemir, "Hiyerarşik bir yapı yoktur. Hemşirelere doktorlara talimat veriyor olmam lazım. Bu suçlama artık komik duruma düşmüştür." dedi.
Özdemir, 12 senedir sağlık sektöründe çalıştığını, 7-8 yıl da yoğun bakım hemşireliği yaptığını da belirterek, şöyle devam etti:
"Örgüt yöneticisi vasfına beni soktukları için adını sanını bilmediğim, hiçbir sürecine dahil olmadığım bebeklerin ölümüyle ilgili yargılanıyorum ama bu konudaki savunmamı sadece tek bebek üzerinden yapıyorum. Diğer bebeklerle ilgim yoktur. Kaya bebek, bir bebek sevki değil, gebe sevkidir. Gebe 28 haftalık olarak Esencan Hastanesine gidiyor. Kritik gebelik teşhisi yapılıyor. 112 nakil birimi teorik olarak İstanbul'da hiçbir özel hastaneye sevk yapmamaktadır kamu hastaneleri dolu olmadığında. Dört, belki beş saat boyunca gebe 112 nakil birimine bildirilmiştir. İstanbul'da hiçbir kamu hastanesinde yer bulunamamıştır. Bu vakayı kimsenin kabul etmediğini belirtmek isterim. Güney Hastanesi hastayı kabul etti, sevk süreci başladı. Nakil, Güney Hastanesinin ambulansıyla yapılmıştır."
Hasta nakillerinden maddi kazanç elde ettiğini ifade eden Özdemir, "Hasta yönlendirmesi yaptığım için Medicence Şirketinden, Fırat Sarı'dan, Birinci Hastanesi ve Bağcılar Şafak Hastanesinden ödeme aldım. Esenler Güney Hastanesiyle ilgili hiçbir maddi menfaatim yoktur. Birinci Hastanesinde muhasebeyle muhatap oluyordum. Hastane yönetiminden Ali Aksu'yla anlaştım. Medicence'de doktor Fırat Sarı'yla anlaştım. Net bir tutar, hasta başına şunu alıyorum gibi bir şey yok. Hastaneler kendi nezdinde değerlendirdiği tutarı ödüyor. Bağcılar Şafak Hastanesinde görüşmeyi Mustafa Kazan'la yaptım." şeklinde konuştu.
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin konferans salonunda yapılan duruşmanın sabahki bölümünde organize suç örgütünün elebaşlarından 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü tutuklu sanık Gıyasettin Mert Özdemir'in savunması alındı.
Suçlamaları reddeden Özdemir, hasta yönlendirmesinden dolayı maddi kazancı olduğunu kabul etti.
Özdemir, İstanbul'daki 112 birimlerinde acil çağrı merkezi ile 112 merkezinin ayrı olduğunu belirterek, tıp merkezindeki sevk algoritmasını anlattı.
İstanbul'da kuvözlü 4 ambulans olduğunu söyleyen Özdemir, "Bu ekibin hastaneye gelmeleri 2-3 saat sürmektedir. Bu tıp merkezlerindeki sevk süreci burada bitmez. Ekipler direkt yenidoğana götüremezler, 112 bir kamu hastanesine götürür. Yeniden sevk işlemi başlatılır. Hasta için tekrar kamu taraması yapılır ondan sonra tekrar sevki sağlanır. Hastanın yoğun bakımı olan bir servise gitmesi 5-6 saat sürmektedir." dedi.
Hastanın bir an önce yoğun bakıma ulaşması için bu prosedürlerin uygulanmaması gerektiğini ve bunun hastanın menfaatine olduğunu savunan Özdemir, "Bu yüzden benim gibi aracılık yapan insanlarla iletişime geçilmektedir. Bu şekilde sevk süresi 5-6 saat süreceğine 30-45 dakikada gerçekleştirilebilmektedir." ifadelerini kullandı.
Özdemir, hasta için kendisine danışıldığında zaten tüm kamu kurumlarıyla ilgili tarama yapıldığını ve yer bulunamadığında sevk işleminin gerçekleştirildiğini anlatarak, ambulans şoförü olduğu için soruşturma savcısı tarafından hakkında art niyetle algı operasyonu yapıldığını öne sürdü.
Söz konusu ithamların 112 sistemine zarar verdiğini ve çalışanları zan altında bıraktığını kaydeden Özdemir, "İstanbul 112 biriminin yaptığı sevklerin usule uygun olduğu belirtilmiş olmasına rağmen kasıtlı ve art niyetli algı operasyonuyla medyaya bu şekilde yansıtılmaktadır. 112 ambulans şoförü ve örgüt yöneticisi olarak buradayım ama sadece Fırat Sarı'nın danışmanlık yaptığı hastanelere hasta yönlendirmiyordum. Ben, sağlık çevrem olduğundan dolayı hasta yönlendirmesi yaptığımı kabul ediyorum." diye konuştu.
İstanbul'da yenidoğan bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, haksız kazanç sağlayan ve kusurlu davranışlarda bulunarak ölümlerine neden olan Fırat Sarı ve İlker Gönen'in aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanığın yargılandığı dava beşinci gününde devam ediyor.
Bakırköy Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi Salonu'nun kapasitesinin yetersiz olması sebebiyle konferans salonunda görülüyor. Duruşmaya, Fırat Sarı ve İlker Gönenin de aralarında bulunduğu 22 tutuklu sanık, 14 tutuksuz sanık ve taraf avukatları hazır bulundu. Bazı tutuksuz sanıklar ise, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.
İstanbul'da, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddia edilen 47 sanığın yargılandığı davanın duruşması, 4. gününde savunmaların alınmasına devam edildi.
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin konferans salonunda yapılan duruşmaya, organize suç örgütü elebaşı Fırat Sarı'nın da aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 36 sanık ile avukatları katıldı. Bazı tutuksuz sanıklar ise bulundukları şehirlerdeki adliyelerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi ile duruşmaya bağlandı.
Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda, bir üniversitenin iş geliştirme yöneticisi olan ve davaya konu il dışından yapılan sevklerle ilgilendiği öne sürülen tutuklu sanık Serdar Yüksel savunma yaptı.
Yüksel, 23 yıldır sağlıkçı olduğunu belirterek, "Örgüt üyesi değilim. Örgütün olup olmadığını bile basından, iddianameden öğrendim. Örgütle ilgili herhangi bir çalışmam yok. Beraatimi istiyorum. Kamuyu asla zarara uğratmadım. Buraya nasıl geldim anlamış değilim." dedi.
Davadaki diğer sanıklardan para alıp almadığı sorulan sanık Yüksel, "Gıyasettin Mert Özdemir ile Fırat Sarı'dan 10-12 kez para aldım. Hastalar için verilen paralar değildi. Hasta başı para almadım. Hastaneler teşekkür bazında da para yollarlar." diye konuştu.
Fırat Sarı'dan aldığı paraların "borç" olduğunu öne süren Yüksel, hasta sevklerine ilişkin de "Benim yaptığım yönlendirmelerden İstanbul 112'nin haberi var." ifadesini kullandı.
NET ŞEKİLDE CEVAP VER ÇOK UZATIYORSUN
Mahkeme başkanı, çapraz sorgusu yapıldığı esnada verdiği cevaplardan dolayı Yüksel'e, "Net şekilde cevap ver çok uzatıyorsun. Sana hastane soruluyor oradaki doktoru anlatıyorsun." şeklinde uyarıda bulundu.
Soruşturma kapsamında savcılıkta alınan ifadesinde, kendi hesabına gelen paralarla ilgili susma hakkını neden kullandığının sorulması üzerine Yüksel, utanç duyduğunu söyledi.
Sanık Yüksel, utanç duymasının aldığı paralarla ilgisinin olup olmadığı sorusuna ise "Evet, keşke almasaydım." yanıtını verdi.
"BUNLAR BİR SÜRE SONRA AĞIR GELİYOR"
Tutuklu sanık Sümeyye Nur Taşçı, örgüt olarak herhangi bir faaliyette bulunmadığını ve sadece sanık Fırat Sarı'nın asistanı olarak görev yaptığını savundu.
Sarı'nın vekaletinin kendisine olduğunu ifade eden Taşçı, Medisense isimli şirkette evde sağlık hizmetleriyle ilgili bir bölüm kurmak isteyen Sarı'nın, gerekli işlemleri yapması için kendisine vekalet verdiğini anlattı.
Taşçı, bu vekaletle evde sağlık hizmetleri bölümünün açılması için işlemleri yaptığını, ayrıca sanık Sarı gidemediği zaman şirketle ilgili ev ile araba alım satım işlemleriyle de ilgilendiğini söyledi.
Fırat Sarı'nın "motivasyon" adı altında hemşire ve doktorlara gönderdiği paraları hesaplara kendisinin yatırdığını dile getiren Taşçı, "Fırat Sarı para yatırmayla tek tek uğraşamadığı için asistanı olarak benim yapmamı söyledi. Ben kendi kendime bir işlem yapmadım. Ne kadar göndereceğimi de o söyledi." dedi.
Diğer sanıkların hesaplarına gelen paralarla ilgili "motivasyon ücreti" dediklerini, ancak hiçbirinin bunu doğru düzgün anlatmadığını belirten Taşçı, "Hemşirelik basit bir iş değil. Hemşirelik dediğiniz sadece hasta bakıp çıktığınız bir şey değil. Özel hastaneler bazında söylüyorum, 3 hasta bakmanız gerekiyorsa 4 hasta bakıyorsunuz, 2 dosya bakmanız gerekiyorsa 4 dosya bakıyorsunuz. Bunu dosya olarak söylüyorum ama daha fazla bir iş yükü var. Hastanelerde her zaman çok iş, az para şeklinde çalışılıyor. Bunlar bir süre sonra ağır geliyor." ifadesini kullandı.
Taşçı, az ücret aldıkları gerekçesiyle hastaneden çıkmak istediklerinde, Fırat Sarı'nın kendilerine işten çıkmamaları için söz konusu paraları gönderdiğini öne sürdü.
Sanık Taşçı, Reyap Hastanesi'nde sorumlu hemşire olarak çalıştığı dönemde gelen ücretlerin içinde diğer hemşirelerin de ücretleri olduğunu, bu paraları onlara dağıttığını anlattı.
Duruşma savcısı, sanık Taşçı'ya çapraz sorgusunda, "İki tane şirketi olan, geliri gayet iyi olan Fırat Sarı neden asistanından borç alsın?" sorusunu yöneltti.
Sanık Taşçı ise, "Asistanı olduğum dönemde borç vermedim. Hep isterdi. Biz kızlarla banko dediğimiz yerde otururken gelip 'Paranız var mı.' diye sorardı. Biz de kendi aramızda konuşurduk." ifadesini kullandı.
Mahkeme başkanının Taşçı'ya soru sorduğu sırada sanık avukatı soruya itiraz etti.
Bunun üzerine mahkeme başkanı, "Başkanın sorusuna itiraz edilirse biz nasıl sorgu yapacağız. Ben yıllardır hakimlik yapıyorum ilk defa değil." dedi.
Verilen aranın ardından devam edilen duruşmada, "yenidoğan çetesi" soruşturmasını yürüten savcı Yavuz Engin'in makamında ölümle tehdit edilmesine ilişkin tutuklanan Mustafa Kemal Zengin'in ifadesinde tahliyesi için savcıya gittiğini öne sürdüğü tutuklu sanık hemşire Tuğçe Toptemel'in savunması alındı.
Toptemel, yakınlarını kaybedenlere başsağlığı dileyerek, bu durumdan dolayı üzgün olduğunu söyledi.
Sanık Hakan Doğukan Taşçı ile aralarında 4 kez para transferi olduğunu ifade eden Toptemel, bunların tamamen şirket parası olması sebebiyle hiçbir çıkarı bulunmadığını savundu.
Toptemel, hastanede gece çocuk doktoru olmadığını, Taşçı'nın gece kendisini doktor olarak tanıttığını, gündüz çalışan doktor sanık Şeyhmus Çelik'in de bunu bildiğini belirtti.
"BENDEN BEBEĞİN VİDEOSUNU İSTEDİ"
6 aylık Michelle Nwandı Opara'nın yenidoğan yoğun bakımında ölümüyle ilgili konuşan Toptemel, "Mesaim geceydi. Monitör ötmeye başlayınca Hakan Doğukan Taşçı'yı aradım, monitörün yanlış olduğunu, ilaçları kapattığımı, kalbini hissedemediğini söyledim. Benden bebeğin videosunu istedi. 'Bir şey yapılacak mı?' diye sordum. Kan şekerine bakılmasını söyledi." ifadesini kullandı.
Toptemel, bebeğin kan şekerine bakıp hemen müdahaleye başladığını belirterek, "15 dakika boyunca kalp masajına devam ettim. Bebeğin nabzını kontrol ettim, tekrar kan gazı almaya başladım. Alma sebebim, kötü olduğuna dair elimde bir şey olması." dedi.
Nöbetten çıkarken Taşçı'yı yeniden aradığını ve "Bebeğin nabzını hissediyorum, bir şey yapılacak mı?" diye sorduğunu belirten Toptemel, Taşçı'nın kendisine "Hayır" cevabını verdiğini söyledi.
Bu esnada Taşçı'nın sesinin uykulu gelmesi ve kendisini çok ciddiye almaması sebebiyle diğer hemşirelerin de duyması için telefonu hoparlöre aldığını anlatan Toptemel, "6 aylık bebeğin yenidoğan yoğun bakımında olmaması gerektiğini sorguladım. Hemşireler, bebeği Fırat Sarı ve Hakan Doğukan Taşçı'nın kabul ettiğini söylediler. Ben Hakan Doğukan Taşçı'yı dinlemeden bebeğe müdahale ettim. Yine olsa yine yapardım, pişman değilim. İhmalim olduğunu düşünmüyorum." diye konuştu.
Toptemel, kimseyi suçlamak için konuşmadığını belirterek, "Nöbetten çıktıktan sonra kim ne yaptı bilmiyorum. Ben mesai saatimden fazla duruyorsam, mesai saatinde insanların hastanede olması gerekiyor diye düşünüyorum. Öncesinde bebeğin iki kez kalbi durmuş. Bize asla bu bilgi verilmedi. Bize verilen epikriz de bebeğin beslenmesi ve ilaçları alması gerektiği yönündeydi." dedi.
Kendisi gece nöbetine geldiğinde bebeğin entübe edilmiş ve makineye bağlı olduğunu kaydeden Toptemel, ilaçların etkisinde olan bebeği, elleri de kısıtlanmış şekilde teslim aldıklarını belirtti.
Toptemel, çapraz sorgusunda, "6 aylık bebek kuvöze alınıyor mu?" sorusu üzerine, "Hayır, ben bunun yasal olmadığını söylüyorum. 6 aylık, 6,5 kiloya yakın bir bebekten bahsediyoruz. Bu yasal değil, bu hastayı kim kabul etti diye sorguladığımda Hakan ve Fırat Sarı'nın kabul ettiğini söylediler. Doktor kabul ettiği için karşı çıkamadım." diye konuştu.
Gece doktoru olmadığı için nöbetlerde Hakan Doğukan Taşçı ile iletişime geçtiklerini söyleyen Toptemel, Taşçı'nın kendisinden talimat alınmasını istediğini belirtti.
Toptemel, bebek ölümünün geç fark edildiğine yönelik beyanların yalan olduğunu ve buna katılmadığını söyleyerek, "Vicdanım bu konuda gerçekten rahat. Benim 08.00'de alanı teslim etmem lazım ama sorumlu hemşire 10.00'da işe geliyor. Sorumlular gelene kadar bebeğin başında bekledim. Bebeğe müdahale ettiğim için buradayım ama etmeseydim de burada olacaktım." dedi.
Duruşma savcısının, "Hakan Doğukan'ı bebeğin annesine doktor olarak tanıştırıyorsun, bu ciddi bir durum, neden bunu yapıyorsun?" sorusunu Toptemel, "Biz talimatlara uyuyoruz. Talimatlara uymazsak işten çıkartırlar. Bana bu şekilde talimat verdi." diye yanıtladı.
"ÇOCUĞU ÖLDÜR DESE ÖLDÜRECEK MİSİN?"
Toptemel, savcının "Talimatın sınırı vardır, çocuğu öldür dese öldürecek misin?" demesi üzerine, "Her talimata uymadığımı açıklamadım. Bu talimatta aileler bizi sıkıştırdığı için mahcup duruma düşüyoruz. O da bu anlardan bir tanesi. Talimata zorunlu kaldığım anlardan bir tanesi." diye konuştu.
Kaya bebeğin ailesinin avukatı İsmail Kılıç, sanığa "Vicdanınızın rahat olduğunu söylüyorsunuz. Peki bebeğin öldüğünü duyduktan sonra şikayette bulunmayı düşünmediniz mi? Hastanede doktor yok, ekipman yok, hemşire yok. Hastanenin üst birimine ya da savcılığa şikayette bulunmayı düşünmediniz mi?" sorusunu yöneltti.
Sanık Toptemel de "Şikayette bulunmadım. Bizde çocuk doktoru yoktu, bunu hep söylüyorum. Ölümler tabii ki oluyordu. Opara bebeğin ölümü beklenmeyen bir ölümdü. Susmak zorunda kaldım. 10 yıldır yenidoğan hemşiresiyim, bugüne kadar yoğun bakıma doktorun gelip bebeğe müdahale ettiğini görmedim." yanıtını verdi.
Toptemel'e çapraz sorgu yapıldığı sırada bir kısım sanık avukatları, tutuksuz sanık Şeyhmus Çelik'in, avukatının yanına gelerek sorulmasını istediği soruları söylediğini, avukatının da Toptemel'e bu soruları yönelttiğini belirtti.
Avukatlar, bu şekilde sanık Çelik'in direkt olarak sanık Toptemel'e soru sorduğunu dile getirerek, duruma itiraz etti. Çelik, durumun ortaya çıkması üzerine avukatının yanından kalkarak, tutuksuz sanıkların bulunduğu sıraya geçti.
Yaklaşık 9 saat süren ve 5 sanığın dinlenildiği duruşma, sanık savunmalarının alınmasına devam edilmek üzere bugün saat 09.30'a ertelendi.