Ticaret Bakanlığınca, deprem bölgelerine yardım götüren ya da deprem bölgesinden yola çıkan vatandaşlara fahiş fiyatla çorba satan Adana'daki bir yol üzeri dinlenme tesisine, 1 milyon 860 bin lira idari para cezası kesildi.
Bakanlıktan yapılan açıklamada, ülkede yaşanan büyük depremin ardından deprem bölgelerine yardım götüren ya da deprem bölgesinden yurdun diğer bölgelerine gitmeye çalışan vatandaşlara bir yol üzeri dinlenme tesisinin fahiş fiyatla çorba satışı yaptığına dair sosyal medyada görüntülerin yer aldığı anımsatıldı.
Bu işletmeyle ilgili Bakanlığa çok sayıda şikayet başvurusunun ulaştığına işaret edilen açıklamada, "Ticaret İl Müdürlüğümüzce fahiş fiyat ve fiyat etiketi yönetmeliği kapsamında yapılan denetimlerde bahse konu yol üzeri dinlenme tesisi işletmesine toplam 1 milyon 860 bin lira idari para cezası uygulanmasına karar verilmiştir. Bu minvalde Ticaret Bakanlığımızın denetimleri aralıksız devam etmektedir." ifadeleri kullanıldı.
ÇOK AĞIR CEZALAR VERİLMELİ
Konuyu köşesine taşıyan Takvim gazetesi yazarı Faruk Erdem, "Ama para cezası yeter mi o tartışılır. Bu insanlar bir daha ticaret hayatında olmamalı. Mutlaka kapatma dahil çok ağır cezalar verilmeli. Verilmeli ki bir daha acılarımız üzerinden kimse para kazanmaya çalışmasın…" ifadelerini kullandı.
Afet bölgesinde fırsatçılık yapanlara ağır cezaların verildiğini belirten Erdem, "Hırsızlık suçu normal zamanda 1-3 yıl hapis iken afet bölgesinde yardım malzemelerine karşı olursa 3-7 yıla çıkıyor. Afetin getirdiği kargaşadan faydalanarak yapılırsa bu kez 5-10 yıla çıkıyor. Dolandırıcılık suçu afet zamanlarında ve bölgede olursa 5 yıl yerine 10 yıla kadar çıkan hapis cezası ile cezalandırılıyor. Yağmacıların cezası da normal zamanlarda 10 yıla kadar hapis iken afet bölgesinde 15 yıla kadar çıkıyor. Piyasayı bozucu yalan haber yayanların cezaları da afet bölgeleri ile ilgili olduğunda 3'te 1 oranında artırılıyor. Stok yapanların cezası da 3 yıla kadar hapis gerektiriyor." ifadelerini kullandı.
İşte Faruk Erdem'in bugünkü yazısı:
BORSADA, İNTERNETTE, ENKAZ BAŞINDA, YOLLARDA…. HER YERDELER… PEKİ CEZALARI NE? UTANMAZLARA PARA CEZASI YETMEZ…
Türkiye tarifsiz bir acı içinde. Binlerce kardeşimizi kaybettik, yaralılarımız var, binlerce insanımız, canımız enkaz altında. Milyonlar tek yürek olmuş depremzedelere yardım için çırpınıyor. İmkanı olan kalkıp gidiyor, olmayan burada 'ne yaparım' derdinde. Parasıyla, emeğiyle, eşyasıyla yardıma koşuyor. Hiçbir şey yapamasa dua ediyor.
İçimizdeki ayrık otları ise fırsat peşinde…
İlk günden başladılar….
Önce Borsa'da gördük onları. Yitirdiğimiz canlardan bile utanmayanlar çimento ve beton hisselerine saldırıp para kazanma derdine düştüler. Bu yüzsüzleri 'durdurun' çağrıları yaptık. Borsa İstanbul ancak üçüncü gün kapandı. Şimdi bu iki üç gün içinde bu alımları yapanlar belirlenmeli… Bazen yaptığınız iş hukuka uygun olsa da ahlaka aykırıdır ve vicdanları yaralar…
İlk gün ahlaksızları bununla bitmedi. Deprem felaketi sonrasında gerekli malzemelerin fiyatlarını 3-4 kat artıran insanlıktan nasibini almamış yaratıklar çıktı ortaya…
Battaniye, ısıtıcı, tüp, mont eldiven ne lazımsa bunun üzerinden para kazanmaya çalıştılar.
Evindeki tek sobayı söküp yetkililere getiren ve "içine odun da koyayım mı" diye soran o eli öpülesi cennetlik annemizden de utanmadılar…
Zaten utanma duygusu olsa yaparlar mı?
Bitti mi?
Elbette bitmedi…