"HEDEFİMİZ HASAR GÖREN ŞEHİRLERİMİZİ ADETA SIFIRDAN KURMAKTIR"
Sayıları hızla artan konteyner kentlerimizde zor şartlarda hayata tutunma mücadelesi veren depremzedelerimize nispeten daha iyi barınma imkanları sağlıyoruz. Kalıcı konutlarımızın inşasına da her gün yeni temeller atarak devam ediyoruz. Amacımız ilk etapta bir yıl içinde 244 bin konut ve 75 bin köy evinden oluşan 319 bin haneyi tamamlayarak hemen hak sahiplerine teslim etmektir. Esas hedefimiz ise toplamda 800 binden fazla konutu barındıran yıkık, yıkılacak, ağır hasarlı, orta hasarlı 270 bin binayı ortadan kaldırarak depremde hasar gören şehirlerimizi adeta sıfırdan kurmaktır. İnşa ve ihya faaliyetlerimizi kadim şehircilik geleneklerimizi yaşatan, tarihi ve kültürel değerlerimizi koruyan bir anlayışla yürütüyoruz.
Tüm bu konutları etap etap tamamlayarak 3,5 milyon insanımıza yeni, güvenli, huzurlu hayat alanları oluşturana kadar durup dinlenmeden çalışmakta kararlıyız. Aynı şekilde ülkemiz genelinde uyguladığımız kentsel dönüşüm projeleri ile afete dirençli şehirlerin inşasını hızlandırıyoruz.
Biz tüm dikkatimizi depremin yaralarını sarmaya ve şehirlerimizi yeniden inşa ve ihya ederek insanlarımızı bir an önce yuvalaranı kavuşturmaya vermişken seçim takvimi de işlemeyi sürdürüyor. Üstelik bizim bu süreçte dünyada eşi benzeri görülmemiş bir yıkımın yaralarını yine dünyada eşine rastlanmamış süratle saracak bir program uygulamamız gerekiyor. Tabiki depremin doğrudan ve dolaylı etkilerinin üstesinden bir an önce gelerek bölgeyi ve ülkemizi en kısa sürede normalleştirmenin yolu güçlü bir siyasi irade tarafından alınacak kararların dirayetle uygulanmasından geçiyor. Seçim sürecinin uzamasının beraberinde getireceği siyasi gerilimler ve belirsizlikler ister istemez deprem yaralarının sarılmasına ve ülkenin kayıplarının telafisine yönelik çalışmaların aksamasına yol açma riski taşıyor.
Sadece son bir haftanın siyasi gündemi dahi tek başına bu tehdidin ne kadar reel, büyük ve endişe verici olduğunu göstermeye yeterlidir. Ülkenin bir bölümü yaşadığı can kayıplarının ve yıkımın altında adeta feryat ederken, öteki taraftaki bir kesimin kendi siyasi hesapları uğruna sergilediği aymazlığın faturasını milletimizin tamamının sırtına yükleyemeyiz. Kabine toplantımızın ardandan yaptığımız açıklamada da belirttiğim gibi Türkiye'nin ne vakit kaybına, ne dikkat dağınıklığına, ne de enerjisini gereksiz yere harcamaya tahammülü vardır. Depremzedelerimizin yaralarını sarmak, felaketin tüm izlerini silmek, şehirlerimizi yeniden inşa etmek, üretimi ve istihdamı tekrar yükseltmek için ülkemizin seçim gündemini bir an önce geride bırakması şarttır. Bu anlayışla ve anayasanın bize verdiği yetki ile daha önce açıkladığımız seçimleri 14 Mayıs tarihinde yenileme kararımızı uygulamaya geçiriyoruz.
Biraz önce imzaladığmız kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasıyla birlikte Yüksek Seçim Kurulu, seçim takvimini hazırlayıp ilan edecektir. Bugün mükerrer sayıda yayınlanması da muhakkak olacaktır. Bu vesileyle olayın ne kadar hızla devam ettiğini özellikle hatırlatmak istiyorum. Seçim sürecinde gündemimiz yine depremzedelerin yaralarının sarılması ile bu felaketin ekonomik ve sosyal zararlarının telafisi çalışmalarından oluşacak.
Tabi parlamentoda ana muhalefetin bazı temsilcilerinin garip garip konuşmalarını dinliyorum. Bizim bölgeye ne zaman gittiğimizden haberi olmayan bu garipler bu zavallılar daha bizim ikinci gün, ilk gün arkadaşlarım Bakan arkadaşlarım tamamiyle deprem bölgelerindeydi. Bürokratlarımız, teknokratlarımız hepsi deprem bölgelerindeydi. Tüm bunlarla beraber belediye başkanlarımız deprem bölgelerindeydi. Ben de hemen ikinci gün deprem bölgesine ulaştım. Bir turu böyle tamamladıktan sonra ardından ikinci turda da Cumhur İttifakı olarak Devlet bey ile beraber buraları dolaşmaya başladık. Aynı şekilde Sayın Destici ile beraber de dolaştık. Biz yaralıyız, biz dertliyiz, hanımefendi konuşuyor. Öyle senin konuştuğun gibi değil. Hatay milletvekiliymiş, Hatay milletvekili olmak seni bir yere kadar bağlar. Fakat Hatay milletvekili olmanın ötesinde Cumhurbaşkanı olarak biz sadece Hatay değil 11 ilin 11'inde de aynı hassasiyetle çalışmalarımızı sürdürdük, sürdürüyoruz ve sürdüreceğiz. İşte bu sabah Kırıkhan'dan bir hanım kardeşim aradı. Adalet Bakanımıza, Cumhurbaşkanımız ile görüşmek istiyorum dedi. Adalet Bakanım da bana bu durumu iletti. Kendisini aradım, görüştüm. O ne anlayıştır, o ne kadar güzel bir yaklaşımdır. Cumhurbaşkanım bizim hiçbir şu anda sıkıntımız yok. Herşey geliyor, ben çadırda kalıyorum. Çadırda kalmama rağmen halimden memnunum. Konteynerler gelirse daha iyi olur. Ama şikayetçi değilim. İşte bu da bu milletin bir evladı. Doğma büyüme Hataylıyım dedi, Kırıkhanlı. Bir ona bakıyorum, bir de milletvekili olarak parlamentoya gelmiş olan bayana bakıyorum. Dürüst olalım dürüst.
AK PARTİ'DEN ADAY OLANLAR AFAD'A BAĞIŞ YAPACAK
Partimize adaylık başvurusu yapacak herkes önce, belirlenecek asgari tutarı AFAD'ın deprem yardım hesaplarına bağış olarak yatıracaktır.
Türkiye, 6 Şubat depremlerinin yol açtığı yıkıntıları kaldırmadan, ekonomik, sosyal ve psikolojik kayıplarını telafi etmeden geleceğine güvenle bakamaz.
14 Mayıs süreci, kısır siyasi çekişmelerin, yalan, iftira kampanyalarının mecrası haline dönüştürülürse, 85 milyon insanımız önünde vebale gireriz.
Türkiye için hemen şimdi, diyerek 14 Mayıs'ı, 6 Şubat yıkımının izlerini silecek hayırlı bir yarışa dönüştürmek istiyoruz.
Cumhur İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı olarak bizimle yarışacak ve TBMM'de temsil için mücadele edecek herkesten bu samimi çağrımıza destek bekliyoruz.
Hazırladığımız bütün müzikleri yasaklıyoruz, müziksiz bir kampanya olacak, ikili görüşmeler suretiyle bu kampanyamızı sürdüreceğiz.