7'li koalisyonun ekonomi planı: Kamu bankalarını çökertmek! Finansal krize kapı aralayacak

HDP'nin katılımıyla 7'lı koalisyona dönüşen muhalefet bloku, sadece sosyal ve toplumsal anlamda değil vaatleriyle ekonomik anlamda yıkımın yol haritasını çiziyor. Kamuoyuna açıklanan mutabakat metninde, dış borç ve faize dayanan ekonomi politikasını duyuran koalisyon, detaylarda kamu bankacılığını çökertecek adımların sinyali verdi. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan AK Parti Genel Başkan Ekonomi İşleri Başkanı Nurettin Canikli, faaliyet alanının daraltılması ve etkisiz hale getirilmesinin vaat edildiğini açıklayarak sonuçlarının finansal krize yol açacağı uyarısında bulundu.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :27 Mart 2023 , 14:55 Güncelleme Tarihi :27 Mart 2023 , 15:39
7’li koalisyonun ekonomi planı: Kamu bankalarını çökertmek! Finansal krize kapı aralayacak

İÇİNDEKİLER

Kamu bankalarının Türkiye ekonomisi için adeta bir koruma kalkanı ve güvenlik mekanizması oluşturduğunu belirten AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Ekonomi İşleri Başkanı Nurettin Canikli, 7'li koalisyonun hedeflerinin finansal yıkıma yol açacağı uyarısında bulundu.

7'li koalisyonun ekonomi programında IMF'den borçlanma yapacakları yönündeki değerlendirmelerin ardından Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Genel Başkan Yardımcısı ve Ekonomi İşleri Başkanı Nurettin Canikli "Kamu Bankaları ve 7'li Masa" başlıklı yeni bir değerlendirmeyi sosyal medyadan paylaştı.

"ETKİSİZ HALE GETİRİLECEK"
Canikli, sosyal medyadan yaptığı açıklamada, "7'li masanın mutabakat metnindeki ekonomik programında, Ziraat Bankası ve Halk Bankası'nın küçültülmesi, faaliyet alanının daraltılması ve etkisiz hale getirilmesi vaat edilmektedir.

7'li masa, mutabakat metninde kamu bankaları ile ilgili olarak 'Ziraat Bankası'nı çiftçinin, Halk Bankası'nı esnaf ve KOBİ'lerin bankası yapacaklarını açıklamaktadırlar.

Açıkçası 7'li masanın hedefi, Ziraat Bankası'nın bankacılık faaliyetlerini sadece tarımla ve çiftçilerle sınırlandırmaktır. Bu durumda Ziraat Bankası, tarım dışındaki bir alana ve çiftçilerin dışındaki hiçbir gerçek ve tüzel kişiye kredi ve finansman imkânı sunamayacak, yatırım yapamayacaktır" dedi.

"HALK BANKASI GÜCÜNÜ KAYBEDECEK"
Canikli yaptığı açıklamada, "Ocak-2023 sonu itibariyle Ziraat Bankası nakdi kredilerin yüzde 26.4'ünü tarım sektörüne, yüzde 73.6'sını tarım dışı sektörlere kullandırmıştır. Ziraat Bankası, tarımın ve çiftçilerin tüm kredi taleplerini karşılamakta, artan kaynaklarını başta imalat sektörü olmak üzere diğer sektörlere kullandırmaktadır.

Benzer bir tablo Halk Bankası için de geçerlidir. Halk Bankası'nın nakdi kredilerinin yüzde 46'si esnaf ve KOBİ'ler tarafından kullanılmakta, yüzde 54'ü ise diğer sektörlerin finansman ihtiyaçları için aktarılmaktadır. Eğer, Ziraat Bankası'nın faaliyeti tarımla ve çiftçilerle sınırlandırılırsa, Ziraat Bankası yüzde 75 oranında küçülecek, etkisizleşecek ve finansal aracı kurumlar arasındaki ağırlığını kaybedecektir.

Aynı şekilde, Halk Bankası'nın faaliyetlerinin sadece esnaf ve KOBİ'lerle sınırlandırılması, Halk Bankası'nın bir banka olarak zayıflaması, gücünü kaybetmesi ve aktiflerini yandan daha fazla azaltması anlamına gelmektedir" ifadelerini kullandı.

"KREDİ VEREMEYECEKLER"
Yapılan açıklamada Canikli sözlerini şöyle sürdürdü: "Ziraat Bankası ve Halk Bankası, reel sektörün yatırım amaçlı finansman/kredi ihtiyacını düşük faiz oranı ile karşılayan iki Devlet Bankası'dır. On binlerce yatırımın arkasında Ziraat ve Halk Bankası'nın sağladığı finansman kolaylığı bulunmaktadır.

Özellikle yüksek enflasyon döneminde enflasyon oranının çok altında bir faiz oranı ile kullandırdıkları yatırım kredileri, üretimin ve istihdamın önünü açmış, yüksek enflasyon ortamına rağmen milli gelirde bir daralma yaşanmamış, resesyon tehlikesi ortaya çıkmamıştır.

7'li masanın ekonomik programında Ziraat Bankası ve Halk Bankası'nın imalat sanayiine, üretime, ihracata, hizmetler sektörüne kredi veremeyecekleri öngörülmektedir."

"YABANCI SERMAYE HAKİM OLACAK"
Canikli şu ifadeleri kullandı: "Diğer taraftan Ziraat Bankası ve Halk Bankası, küresel ölçekli ve diş kaynaklı finansal şoklara karşı para piyasalarında bir çöküş yaşanmasını engellemişlerdir. Özellikle döviz piyasasına yönelik manipülasyonların bertaraf edilmesinde Ziraat Bankası ve Halk Bankası hayati ve kritik fonksiyon ifa etmişlerdir.

Döviz piyasasında meydana gelen aşırı oynaklık ve türbülans dönemlerinde yabancı sermayeli bankalar, genellikle, sermayelerini garanti altına almak amacıyla yurt dışına döviz transfer edebilmektedirler. Bu da döviz piyasasındaki dalgalanmaların boyutunu artırabilmekte ve döviz kurlarında ani yükselişlere neden olabilmektedir. Yani, yabancı sermayeli bankalar yangına körükle gidebilmektedirler. Bu gibi dönemlerde Ziraat Bankası ve Halk Bankası, piyasanın sakinleştirilebilmesi için güçlü kaynak ve finansal imkânlarını devreye sokarak piyasaların çöküşünü engelleyebilmektedirler.

Ziraat Bankası ve Halk Bankası özellikle 2018 yılından bu yana finansal şoklar ve finansal saldırılara karşı döviz piyasasına döviz likiditesi sağlayarak etkin bir şekilde mücadele etmişlerdir. 7'li masanın Ziraat Bankası ve Halk Bankası'nın para piyasalarında etkili bir aktör olmaktan çıkartılmaya çalışılması sadece neo-liberal politikaların uygulamaya konulması çabasından ibaret değildir. Ziraat Bankası'nın zayıflatılması ve yüzde 75 oranda küçültülmesi halinde yabancı sermayeli bankalar para piyasasına hakim olacaklardır."

"HİÇBİR ÜLKE RIZA GÖSTERMEZ"
Canikli, 7'lı koalisyonun ekonomi programındaki kamu bankaları açısından değerlendirilmesiyle ilgili "Ziraat Bankası dışarıda bırakıldığında yabancı sermayeli bankaların ağırlığı % 50'nin üzerine çıkmaktadır. Bu durumda para piyasalarındaki kurallar tamamen yabancı sermayeli bankalar tarafından belirlenir hale gelmektedir. Bu ifadeler yabancı sermaye düşmanlığı ya da karşıtlığı olarak algılanmamalıdır.

Hiçbir ülke, en stratejik sektörlerden birisi olan finans sisteminin yabancı finans kuruluşları tarafından domine edilmesine rıza göstermez. Hatta sadece stratejik sektörler değil, hiçbir sektörde ağırlığın % 50'den fazla oranda yabancı sermayenin kontrolüne geçmesine izin verilmez. Bu tespit ABD ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere tüm gelişmiş ülkeler için geçerlidir. Bunun nedeni çok basittir.

Ekonomik dalgalanma ve şokların yaşandığı dönemlerde yabancı sermayeli bankaların menfaatleri ile bulundukları ülkenin menfaatleri çatıştığında ki çoğu zaman bu çatışma ortaya çıkar, yabancı sermayeli bankalar kendi çıkarlarının gereğini yapmakta ve ekonomik krizi büyütecek kararlar almaktadırlar.

Yerli özel bankaların sermaye güçleri ve operasyon kapasitelerinin ise, yabancı sermayeli bankaların güçlü sermaye yapısına ve küresel ölçekte desteklenen operasyon kapasitelerine karşı koyma imkânı bulunmamaktadır. Böyle bir tabloda ancak gücünü Devletten alan (Ziraat Bankası gibi) kamu bankaları Ülkenin çıkarlarını koruyan işlemleri gerçekleştirebilirler. Kısacası, yabancı bankaların kontrolündeki Türkiye Finans Sistemi, rüzgârın önündeki misl-i hazan gibi savrulur- gider" diye konuştu.

"SERMAYENİN SÖZCÜLÜĞÜNE SOYUNDULAR"
Açıklamasına sosyal medyadan devam eden Canikli, "7'li masa, yabancı sermayeli bankaların avukatlığını yapmakta o kadar ileri gidiyor ki, kamu bankalarının özellikle reel sektöre sağladıkları düşük faizli yatırım kredilerinin, rekabet ortamını bozduğunu iddia ediyor. Bu konuda 7'li masa, mutabakat metninin' Finans Sektörü Politikaları başlığı altında aynen şu ifadeyi kullanmaktadır: Kamu bankalarının sektör içinde adil rekabeti bozmalarını engelleyeceğiz.'

Kamu bankaları sektör içinde adil rekabeti nasıl bozmaktadır? 7'li masaya göre kamu bankalar reel sektöre, üretim ve istihdama düşük faizli kredi sağlayarak rekabeti bozmaktadır. 7'li masa, Ziraat Bankası başta olmak üzere kamu bankalarının imalat sektörü yatırımlarına sağladıkları düşük faizli kredi sağlamasından çok büyük rahatsızlık duymaktadır. Bu nedenle kamu bankalarının etkisiz hale getirilmesini ve küçültülmesini hedeflemektedirler. Bu vaadi ile 7'li masa, yabancı sermayeli bankaların yani küresel sermayenin sözcülüğüne ve avukatlığına soyunmuş durumdadır" ifadelerini kullandı.

"FİNANS SİSTEMİNİ KORUMASIZ BIRAKACAKLAR"
Canikli değerlendirmesini şöyle sonlandırdı: "Özellikle son 2 yıldan bu yana, kamu bankalarının üretime sağladığı düşük faizli finansman kolaylığı sayesinde Türkiye ekonomisi, küresel şoklara rağmen güçlü büyüme performansını sürdürmüş ve çok büyük istihdam kapasitesi oluşturabilmiştir.

Kamu bankaları, küresel sermayenin, para piyasaları başta olmak üzere finansal sistem üzerinde kontrolü ele geçirerek ulusal hükümetleri oyun dışına itmeyi hedefleyen politikalarının önündeki yegâne engeldir. Bu anlamda kamu bankaları Türkiye ekonomisi için adeta bir koruma kalkanı ve güvenlik mekanizması oluşturmaktadırlar. 7'li masa bu güvenlik mekanizmasını ortadan kaldırmayı ve Türkiye finans sistemini korumasız bırakmayı vaat etmektedir."

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN