100 bin imzayı toplayan Memeleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, cumhurbaşkanı adayı oldu. Adaylığının öncesinde kendisine çağrıda bulunan çok sayıda sözde sanatçı ve fondaş gazeteci, 100 bin imzanın ardından adeta saldırıya geçti. İnce'ye ağır sözlerle yüklenen isimler, adaylıktan vazgeçmesi için adeta İnce'yi tehdide başladılar.
YANDAŞ ÜNLÜLER HAKARET BAŞLADI
24 Haziran 2018 seçimlerinde, "Bir kar yağar ince ince marşı" twee'tiyle oyunu Muharrem İnce'ye vereceğini belli eden Athena grubu solisti, bu kez sert ifadelerle eleştiride bulundu.
Sosyal medya hesabından, İnce'nin videosunu paylaşarak yorum yapan Özoğuz, şu ifadelere yer verdi:
Sayın Muharrem İnce, siz ve geçici partiniz bir projesiniz ve hepimiz bunu gün gibi biliyoruz. Toplanılan imzaları hangi cenahtan hangi sepele nasıl topladığınız da aşikar. Şunu bilin bu ülkede Atatürk'ün hiçbir çocuğu size asla oy vermeyecektir!
Sözde sanatçı.
Öte yandan aynı videoya oyuncu Şahan Gökbakar da yorum yaptı.
İnce'yi eleştiren isimlerden biri olan Gökbakar da şu ifadeleri kullandı:
Woooowww mükemmel bir konuşma! Metin yazarınız aynı olabilir mi? Bu laflar çok tanıdık. Beyaz elbiseli hanımefendinin mimikleri konuşmanın özeti...
Not: yarın açıklama gelir, "konuşmaya ağız bükmedi, parti lahmacunumuzdan yediği için takılan maydanozu çıkartıyordu."
Muharrem İnce'nin adaylığının muhalefete yaradığını düşünen ünlü isimler, tepkilerini sürdürürken bir tepki de oyuncu Gonca Vuslateri'den geldi.
2018 yılında İnce'yi desteklediğini belirten Vuslateri, "Muharrem İnce'ye pozitif baktığım günlerimin Allah tertemiz belasını versin." ifadeleriyle paylaşımda bulundu.
Söz konusu paylaşım, kısa sürede büyük bir etkileşim aldı.
TEPKİ ÜZERİNE TEPKİ GELİYOR
Öte yandan İnce'ye daha önce destek veren isimlerden Fazıl Say da sosyal medya hesaplarından Muharrem İnce'yi hedef aldı.
"KARDEŞİN DEĞİLİM BABANIN ARKADAŞIYIM"
İnce, kendisi hedef alan Kılıçdaroğlu cephesine sert sözlerle yüklenmişti. Nevşin Mengü, İsmail Saymaz ve Fatih Portakal gibi isimler İnce'yi adaylıktan çekilmememesi ve oy böldüğü gerekçeleriyle hedef almıştı. İnce'nin verdiği cevaplar sosyal medyada çokça konuşuldu. Memleket Partisi Genel Başkanı, bir kez daha sert sözlerle bu isimleri eleştirdi.
İnce'nin sözleri şu şekilde:
"Nevşin Mengü. Bir şey yazmış aradım. Yazdığının doğru olmadığını, böyle bir şey yazmaması gerektiğini söyledim.
'Yazarım kardeşim' dedi.
'Ben senin kardeşin değilim. Babanın arkadaşıyım' dedim Telefonu suratıma kapattı. Ben Nevşin Mengü'den 20 yaş büyüğüm. Bu yaptığı terbiyesizlikti. 'Kardeşim' diyen ve böyle konuşamayacağını söyleyen birinin suratına telefon kapatanla siz olsanız bir daha konuşur musunuz!
"HER ÇAĞRILDIĞIM PROGRAMA KATILMAK ZORUNDA MIYIM"
Fatih Portakal ile aslında bir sorun yaşamadık. Bir konu ile ilgili aradı konuştuk. Sonra programına davet etti. Sosyal medyada yayın yaptığı bir program. Katılmayacağımı söyledim. Kızdı. 'Her çağrıldığım programa konuk olmak zorunda mıyız?' dedim.
Bir daha da konuşmadık.
"CHP BASIN SÖZCÜSÜYLE İŞİM OLMAZ"
İsmail Saymaz'ı ise bir partinin gazetecisi olarak görüyorum. CHP sözcüsü gibi. Her şeyi CHP adına yapıyor. CHP kulislerinde dolaşıyor. Bu kadar partili olduğunuz zaman gazeteci olmuyor siyasi taraf oluyorsunuz. Aramızdaki sorun bu. Kendisi CHP basın sözcüsü olduğu için onunla işim olmaz.
İBRETLİK VAKA!
Yaşanan saldırıları köşesine taşıyan Sabah gazetesi yazarı Okan Müderrisoğlu, masayı dağıttığında Akşener'e ardından aday olduğu için İnce'ye yönelik linç girşiminin 6'lı koalisyonun iktidara gelmesi durumunda yaşananlar için adete ibrat olduğunu belirtti.
Müderrisoğlu'nun yazısında önemli bölümler şu şekilde:
Emin olun, 6'lı Masa ve yanına kurdukları Sofra'ya oturttukları HDP kadar, kayıt dışı siyaset unsurları da bugünkü denklemde çok önemli. Bunlara ister CHP'li medya mensupları deyin ister sanatçı, ister eski siyasetçi veya iş insanı... Hepsinin ortak özellikleri, "sosyal medya öfkesini örgütlemelerinde ve Ankara'daki genel merkezleri baskı altına alan agresif karakterlerinde!" düğümleniyor.
Bakınız...
Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, cumhurbaşkanı adayı olmak için gereken 100 bin imzayı toplayınca ortaya çıkan mahalle baskısı, öyle demokrasi isteyenlerin, hak, hukuk, adalet çağrısı yapanların alet olacakları türden değil. Esasen, "linç harekâtından" İYİ Parti Başkanı Meral Akşener de fazlasıyla nasibini almıştı.
Masa'dan kalktığı dakika, Masa'yı şekillendiren, pek de yakından tanımadığı figürlerin, haliyle karşı mahallenin itibar suikastına uğramıştı. Oysa Muharrem İnce, yıllardır idealleri için mücadele ettiğini sandığını CHP'lilerin saldırılarına maruz kalıyor. Üstelik FETÖ'nün bu ülkenin başına bela ettiği metotlarla, algı operasyonuna karşı durmaya çabalıyor.
Meseleyi, CHP kanadı ve uzantılarının iç meselesi gibi görenler yanılırlar. İnce'yi, adaylıktan çekilmeye zorlayan ataklar, kullanılan dil, sahneye çıkarılan sivri isimler... Her biri, "Bir bölen" olarak gördükleri İnce'ye yönelttikleri kin duyguları ile esasen seçim sonrasının provasını da yapmış oluyorlar. Bir başka anlatımla, İnce örnek olayı dikkatlice analiz edildiğinde bir "pilot proje" ile karşı karşıya kaldığımız çok açık.
Nedir o proje?
Sevgi kelebeği görünümlü siyasilerin ve etraflarına toplananların her birinin aslında "intikam duygusu" ile yanıp tutuşmaları. Ülkeye barış ve huzur getirmekten ziyade "azgın azınlığın hislerine teslim olarak" önce devletten, sonra milleten rövanş alma kararlılıkları. "Her şey çok güzel olacak" masalı ile İstanbul'da sergilenen dışlama ve ötekileştirmenin, eğer fırsat bulurlarsa ülkenin her kurumuna ve her yanına yayılacağını şimdiden ilân etmeleri.
Yeri gelmişken...
Demek ki ne imiş? Muharrem İnce küçümsendiği kadar bir faktör değil, Masa ve HDP için baş ağrıtan ciddi aktörmüş!
Demek ki ne imiş? Muharrem İnce, "Eski bir öğretmen yeni bir politikacı. Muharrem İnce gel bakayım buraya" denilerek 5 yıl önce zoraki cumhurbaşkanı adayı yapılan, eziklenmiş kişi değilmiş!
Demek ki ne imiş? Muharrem İnce, Masa ve Sofra dengelerini etkileyebilecek kadar mesafe kat etmiş ve bunun dezenformasyon hikayelerindeki gibi AK Parti ile alakası yokmuş.
Kaldı ki... Siyaset bu, sağı solu belli olmaz...
Mayıs 2018'de adaylığı duyurulurken Kemal Kılıçdaroğlu için, "Kendisini eleştirmiş, karşısında aday olmuş birisini cumhurbaşkanı göstermek her babayiğidin harcı değildir" diye öven Muharrem İnce, son dakikada siyasetin inceliklerine göre manevra da yapabilir. Orası, kendi bileceği iştir. Nihayetinde sel gider kumu kalır.
Fakat...
Akşener'in yaşadıkları, İnce'nin katlandıkları, Türkiye'nin başına gelebileceklerin de bir özetidir. Gücü eline geçirenin başlangıçtaki niyeti yönetmek değil, devr-i sabıktır. Halihazırda hukuk devletinin işleyişinden şikayet edenlerin, imkân bulurlarsa hukuku ayaklar altına alacaklarını teyit eden tehlikeli beyanları, yıllara sari hastalıklı siyasal bilinç altının dışa vurumudur. İbret alınması gereken manzara da burasıdır!
Okan Müderrisoğlu'nun yazısını okumak için tıklayınız...