Geçmişin izlerini taşıyan yaklaşık 3 dakikalık film, hikayesiyle yüreklere dokundu.
"DÜNYANIN EN İYİ 20 TABANCASINDAN BİRİ"
Türkiye'nin yerli ve milli ilk silahı olan "Killigil"in üretimi, fabrika aşaması ve sonrasında gerçeğe dönüşen hayallerinin hikayesi anlatıldı.
Hikayede şu detaylarla canlandırıldı:
Çocuktum, heyecandan uyuyamaz erkenden Nuri Paşa'nın fabrikasına giderdim. Dedemin silah arkadaşıydı, büyük müteşebbisti. En büyük arzusu bu ülkenin kendi silahını üretmesiydi, üretti de… benim en büyük hayalim de, vatanı onun ürettiği silahlarla müdafaa etmekti. O gün coşkuyla kendi tasarlayıp ürettiği Killigil tabancasını anlattı bana. Dünyanın en iyi 20 tabancasından biridir hala.
"O KADAR GURURLUYDUM Kİ..."
Ertesi hafta Nuri Paşa, fabrikaya gelmedi. Atina'da zehirlediklerini duydum. Vazgeçmedi, tehditlere, teşebbüslere rağmen yine geldi. O fabrikada ürettiği top mermilerini, el bombalarını, tüfekleri dinledim ondan. O kadar gururluydum ki; artık bu memleket her şeyini kendi üretiyordu. Ta ki o güne dek…
"BELKİ 50 YIL KAYBETTİK AMA BUGÜNLERE GELDİK"
Nuri Paşa, o gün (Haliç 1949) uluslararası bir komploya kurban gitti. Fabrikayı havaya uçurdular. Bu memleketin geleceğini, Nuri Killigil'in bedeninden geriye kalanlarla birlikte küçücük bir tabuta sığdırdılar. O tabut bizim neslimizin hayallerinin de mezarı oldu. Belki 50 yıl kaybettik ama bugünlere geldik.