Kemal Kılıçaroğlu'nun Atatürk Havalimanı için açıkladığı uzay ve havacılık projesinin atlından CIA taşeronu ABD'li şirket çıktı. Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan, muhtemel tehlikeye dikkat çekerek Kılıçdaroğlu'nun hayalinde devlet kurumlarını Batı emperyalizmine teslim etmek olduğunu yazdı.
ATATÜRK HAVALİMANI'NI PEŞKEŞ ÇEKECEK
Koalisyonun ortak Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından "Atatürk Havalimanı" başlıklı bir video paylaştı. Kılıçdaroğlu, Atatürk Havalimanı'nın havacılık ve uzay üssü haline getireceklerini açıkladı. Kılıçdaroğlu, projeyi ABD'de faaliyet gösteren Türk şirketin yapacağını söyledi.
ŞİRKET CIA'NIN TAŞERONU ÇIKTI
Kılıçdaroğlu'nun, "Atatürk Havalimanı'nı birlikte havacılık-uzay merkezi yapacağız" dediği Özmen ailesinin şirketlerinin CIA'ye elektronik istihbarat, Gözetleme ve Keşif hizmetleri verdiği ortaya çıktı.
Eren Özmen'in sahibi olduğu Sierra Nevada Corp'un N3097 imalat numaralı Dornier tipi özel uçağının Libya ve Suriye'de ABD Özel Kuvvetler çalışanlarını taşıdığı görüntüler daha önce kamuoyuna yansımıştı.
CIA bağlantılı ISR Sierra Nevada Corp B300 N60125 Suriye sınırına yakın izleme görüntüleri kayıtlara geçti.
ABD'DEN 410 MİLYON DOLARLIK İHALE
Ayrıca, Özmen ailesinin yakın zamanda ABD devletinden 410 milyon dolarlık yeni bir ihale aldığı, bugüne kadar ise toplamda 15,3 milyar dolarlık ihale aldıkları ortaya çıktı.
ANAHTAR TESLİM ATATÜRK HAVALİMANI
Yaşanan gelişmeleri köşesine taşıyan Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan, Kılıçdaroğlu'nun planının sadece Atatürk Havalimanı'nın değil MİT'ten Emniyet'e, TSK'dan Merkez Bankası'na kritik kurumları Batılı emperyalistlere teslim etmek olduğunu söyledi.
Kaplan'ın yazısından önemli bölümler şu şekilde:
Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya üzerinden "Atatürk Havalimanı" başlıklı bir video yayınladı ve "hayatının en büyük projelerinden birisi" olduğunu söylediği havacılık ve uzay çalışmaları merkezi projesinden bahsetti.
Kılıçdaroğlu, bahsettiği merkezin kurulması ve geliştirilmesi için birlikte çalışacağı isimleri de açıkladı: "Bu projeyi başarılarıyla dünyaca tanınan(!) Amerika'daki Sierra Nevada Şirketi'nin (SNC) sahipleri Eren Özmen ve Fatih Özmen'le birlikte yapacağız. Google'a bu isimleri yazın, ne cevherlerimiz var görün!"
Bahsedilen isimler ve şirket hakkında basit bir araştırma yaptıktan sonra ulaşılan sonuçlar gerçekten bir cevher niteliğinde. Sierra Nevada; CIA ile birlikte çalışan, onlara keşif ve gözetleme hizmeti veren, hatta ABD'nin Libya ve Suriye işgallerinde uçakları ile ABD Özel Kuvvetler çalışanlarını taşıyan bir Amerikan savunma şirketi.
ABD'den aldığı toplam ihale tutarı 15.3 milyar dolar civarında. Yani Kemal Bey'in "hayatının en büyük projelerinden birisi", Atatürk Havalimanı'nın anahtarını ABD'li bir savunma şirketine teslim etmek.
90'LARIN ANAHTAR SİYASETİ
Yıllardır havacılık üzerine çalışan ve yerli imkânlarla dünyada çığır açan yeni bir teknolojiyle hava araçları üreten Baykar, HAVELSAN, TUSAŞ, Vestel gibi şirketlerimizin Kılıçdaroğlu tarafından görmezden gelinmesini ve ittifakı içerisinden özellikle insansız hava araçları üretimine dair yapılan ihanet boyutundaki eleştirileri bir kenara koyuyorum.
Kılıçdaroğlu'nun şu an yaptığı şey, 90'lı yılların siyasetine damga vuran anahtar vaadinin aynısı.
90'ların karanlık ve istikrarsız koalisyon dönemlerine damga vuran bir seçim vaadi vardı: "Anahtarlar." Ağzını açan her siyasetçi, iktidar oldukları takdirde insanlara vereceği ev, araba, yazlık vs. anahtarlarından bahsederlerdi. Vaat edilen anahtar sayısı her seçimde artar ve tekrarlanırdı.
BATI EMPERYALİZMİNE TESLİM EDECEK
Aynı anahtar vaadini Kılıçdaroğlu şu an alenen Batılı ortaklarına veriyor. ABD'nin müttefiki olan PKK'nın siyasi uzantısıyla aynı masada oturan ve yine ABD'nin güdümündeki FETÖ iltisaklı isimlere milletvekili listelerinde yer veren bu ittifakın vermeyi vaat ettiği anahtar sadece Atatürk Havalimanı'nki değil. Olası iktidarlarında MİT'ten Emniyet'e, TSK'dan Merkez Bankası'na kadar tüm kurumların anahtarları fiilen Batı emperyalizminin eline pamuklara sarılı bir şekilde teslim edilecek.
Hükümetin ve milletin 15 Temmuz'a kadar gerekirse canını vererek mücadele ettiği ve büyük oranda yönetim sisteminin içinden temizlediği yapı, 14 Mayıs'ta seçimi Kılıçdaroğlu'nun kazanması halinde yeniden göreve gelecek. Kullandıkları "yüksek teknoloji" sayesinde de Kılıçdaroğlu'nun Amerikalı danışmanları oturdukları yerden Türkiye'yi izleyebilecekler.
Hilal Kaplan'ın yazısını okumak için tıklayınız...