Türkiye'nin muhalefet sorunu: Kriz, kirli pazarlık, parti içi mücadele...

Seçimden ağır bir hezimetle çıkan muhalefet, kurdukları kirli pazarlıklara dayalı ortaklığın günahını çıkartıyor. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, CHP'den 15 vekil istemesini hayatının "en büyük pişmanlığı" nitelendirerek, Kurultay'da öfkesini parti için muhalefete yöneltti. DEVA, "İttifaka katkı sağladık, aldığımız vekiller bize helal" sözleriyle eleştirileri savurma peşinde. Koalisyonun büyük ortağı CHP ise, "değişim" sancılarıyla kendisine siyasi rotaya çizmeye çalışıyor. İktidarın yerel seçim hazırlıklarını sürdürdüğü ve bir yandan hizmetleri vatandaşlarına ulaştırdığı noktada, Türkiye 'muhalefet' sorunuyla karşı karşıya. Sabah gazetesi yazarı Burhanettin Duran, yaşanan krizle ilgili olarak "Muhalefetsiz Türkiye" sorunu, muhasebesini yapamayan ve siyaset üretemeyen muhalefet partilerinin krizinin sonucu." değerlendirmesinde bulundu.

Giriş Tarihi :27 Haziran 2023 , 07:59 Güncelleme Tarihi :27 Haziran 2023 , 08:07
Türkiye’nin muhalefet sorunu: Kriz, kirli pazarlık, parti içi mücadele...

İÇİNDEKİLER

Genel seçimlerde Başkan Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhur İttifakı karşısında ağır bir hezimete uğrayan 7'li koalisyon adeta kendi derdine düştü. Ortaklar birbirlerini suçlamaya başlarken, bir yandan parti içi kazanlar kaynıyor. Yİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin kurultayında hem parti içi muhalefete, hem de ortağı CHP'ye sert sözlerle yüklendi. CHP'de ise; "genel başkan değişimi" başta olmak üzere partide kapsamlı dönüşüm için başlayan kriz, Kemal Kılıçdaroğlu ve Ekrem İmamoğlu'nu karşı karşıya getirmiş durumda. Koalisyona oy getiremeyen küçük partiler, kazandıkları vekillerin "helal" olduğu savunmasına geçti.

Sabah gazetesi yazarı Burhanettin Duran, CHP ile İYİ Parti'de yaşanan liderlik sancısını ve Türkiye muhalefetinin yaşadığı derin krizi ele aldı. Yaklaşan yerel seçimler öncesi "Muhalefetsiz Türkiye" sorununun, muhasebesini yapamayan ve siyaset üretemeyen muhalif anlayış olarak niteledi.

HANDİKAPLI FORMÜLLER
Duran'ın yazısından önemli bölümler şu şekilde:
Muhalefet partilerinde seçim yenilgisinin muhasebesi devam ediyor.

Millet İttifakı şimdilik dağıldı, yerel seçimler öncesi partiler iç hesaplaşmaları ile meşgul.

CHP, genel başkan ve ideoloji değişimi arayışları arasına sıkıştı.

Partide "devrim" isteyenlerin sesi yükselse bile CHP, Kılıçdaroğlu'nun "helalleşme", "sağa açılma" ve "sağ muhafazakâr partilerle koalisyon kurma" siyasetinin ötesine gidebilecek bir perspektif oluşturmaktan henüz uzak... "Kılıçdaroğlu ile yerel seçimlere kadar devam", "İmamoğlu'nun genel başkanlığı üstlenmesi" ve "yerel seçim sonrasına kadar İmamoğlu'nun emanetçisi" formüllerinin hepsinin handikapları var.

CHP bu handikaplarla uğraşırken zaten hayal kırıklığı içerisindeki seçmenini daha da yabancılaştırarak İstanbul ve Ankara başta olmak üzere birçok büyükşehir belediyesini kaybedebilir. Millet İttifakı'nın diğer büyük partisi İyi Parti ise genel başkanlık krizi yaşamadığı için yeni dönem siyasetini daha hızlı belirleyebilme imkânına sahip.

AKŞENER'İN BÜYÜK PİŞMANLIĞI
Partisinin Üçüncü Olağan Kurultayı'nı geçtiğimiz cumartesi yapan Akşener'in konuşması "öfkeli" bulundu.

CHP'den 15 vekil istemesini hayatının "en büyük pişmanlığı" olarak belirten Akşener, bu bedelin bir türlü ödenemeyerek Ömer Seyfettin'in diyetine dönmesinden duyduğu rahatsızlığı vurguladı. Ve "İstanbul seçimini HDP kazandırdı" değerlendirmesini kendisini en çok üzen şey olarak niteledi. Akşener, seçim yenilgisini İyi Parti'ye bağlayanlara da "Bundan sonra size hayatta başarılar dilerim" diyerek rest çekti.

Yine de Akşener'in asıl öfkesi kendi partisi içindeki çekişmelere, iddialara ve makam hırsı gösterenlere yönelikti.

CHP'ye yönelik eleştirileri 6'lı Masa'dan kalktığı dönemdeki "kumar masası" söyleminden çok daha sınırlıydı.

Halbuki Akşener, siyaseti daha iyi anladığını Kılıçdaroğlu ve 6'lı Masa'nın diğer genel başkanlarının yüzüne vurabilirdi.

"Kazanacak aday ısrarımı şimdi anladınız mı?" diye sorabilirdi. Bunu en azından şimdilik yapmadı.

ORTAYA VİZYON KOYAMADI
Akşener beklenenden daha sınırlı eleştiri yaparak yerel seçimlerde CHP ile yeniden ittifaka girmenin önünü kapatmadı.

Partideki gücünü konsolide etti, muhaliflere aman vermeyeceğini netleştirdi ve böylece CHP çevrelerinin kendisine yeni eleştiriler getirmesini bir ölçüde durdurdu. Akşener'in Kılıçdaroğlu'nun adaylığına karşı çıkması ve İmamoğlu ile Yavaş'ı sıklıkla gündeme getirerek CHP içine karışması hâlâ hafızalarda.

Seküler seçmene hitap anlamında Akşener, CHP ile ilişkisini dikkatli yönetmek zorunda. Akşener'in seçim muhasebesinin yeni bir çizgi çizmek için çok zayıf kaldığını söylemeliyim.

Yani Akşener, partisini merkez sağda birinci parti yapabilecek yeni dönem siyasetinin ne olacağına dair bir vizyon ortaya koymadı. Siyasi seçeneklerinin önünü kısmen açtı ancak şimdilik durumu Cumhur İttifakı'na yaklaşmaktan uzak.

Akşener, Cumhur ve Millet ittifaklarına alternatif bir üçüncü yola mı girer yoksa yeni sürüm Millet İttifakı için partisinin pazarlığını güçlendirme peşinde mi önümüzdeki dönemde göreceğiz. Bu siyasetsizlik sendromu tüm muhalefetin sorunu aslında.

SİYASETSİZLİK SORUNU
CHP, HDP, İyi Parti ve diğer küçük sağ partiler dâhil tüm muhalefetin içine düştüğü krizden çıkış görünmüyor.

Bu kriz, mayıs seçimlerinde sinerji ve ortak siyasi vizyon oluşturamama kriziydi. Seçim sonrası muhalefet partilerinde yaşananlar bu krizden kurtuluşa değil, daha ciddi savrulmalara işaret ediyor.

DEVA ve diğer sağ partilerin "İttifaka katkı sağladık, aldığımız vekiller bize helal" söylemine sığınmasına sebep olan siyasi öfke ortamı muhalefeti toparlanma sinerjisinden uzaklaştırıyor.

"Muhalefetsiz Türkiye" sorunu, muhasebesini yapamayan ve siyaset üretemeyen muhalefet partilerinin krizinin sonucu.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN