ŞÜKÜR NAMAZI FAZİLETLERİ NELERDİR?
Efendimiz(s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Her kim şu benim aldığım gibi abdest alır ve aklından bir şey geçirmeyerek iki rekat namaz kılarsa geçmiş günahları af olunur." (Buhari, Vudû, 14)
Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Bilâl'e:
"Bilâl! Müslüman olduktan sonra yaptığın ibadetler arasında en fazla sevap beklediğin hangisidir? Çünkü ben cennette, senin ayakkabılarının tıkırtısını önümde duydum" diye sordu.
Bilâl de:
– Gece veya gündüz abdest aldıktan sonra bu abdestle kılabildiğim kadar namaz kılarım. En fazla sevap beklediğim ibadet budur, dedi.
Buhârî, Teheccüd 17, Tevhîd 47; Müslim, Fezâilü's-sahâbe 108
İSLAMİYET'TE ŞÜKRETMENİN ÖNEMİ
Şükür; verilen herhangi bir nimetten dolayı, bu nimeti verene karşı söz, fiil veya kalp ile gösterilen saygı ve karşılık, iyiliğin kıymetini bilme ve iyilik yapana bu hissi gösterme, nimet ve iyiliği anıp sahibini övmedir. Sözlükte yapılan iyiliği bilmek ve onu yaymak, iyilik edeni iyiliğiyle övmek; minnettarlık anlamında kullanılır. Allah'tan veya insanlardan gelen nimet ve iyilikten dolayı minnettarlığını ifade eder.
Yüce Allah'ın verdiği nimetlerden yararlanan her insanın vicdanında, bir minnettarlık ve şükran hissinin uyanması gerekir. Bu hissin ifadesi olan hamd ve şükür, hem sözle, hem de fiilî olarak yerine getirilmelidir. Nitekim Sevgili Peygamberimiz, "Her şeyin bir zekâtı vardır, bedenin zekâtı da oruçtur" buyurarak, her nimetin söz ve fiille yapılan bir şükrü, bir zekâtı olduğuna işaret etmişlerdir. O halde, Allah'ın verdiği nimetlere şükür için sadece, "Çok şükür, hamd olsun" demek yeterli olmaz. Çünkü sözle yapılan hamd ve şükrün fiilen de yapılması gerekir.
Kur'an-ı Kerim'de şükür kelimesi ve türevleri yetmiş beş yerde geçer. Bunların çoğunda Allah'ın nimetleri ve ihsanlarından söz edilir, dolayısıyla insanların Allah'a şükretmesi gerektiği bildirilir ve şükredenlere verilecek mükafatlar anlatılır. İslam alimleri de şükretmek konusunda önemli yol göstericilerden olmuşlardır. Şükür konusu ağırlıklı biçimde tasavvufi eserlerde incelenmiş olup bunların en önemlisi Gazali'nin İhyâʾü ʿulûmi'd-dîn'idir. Kırk ana bölümden oluşan eserin 32. bölümü "Sabır ve Şükür" başlığını taşır. Gazali'ye göre Allah, razı olduğu ve olmadığı şeyleri ayırt etmesini sağlamak için katından gönderdiği vahiy bilgileriyle insana kalp basireti vermiştir.
Hadislerde şükür kavramı hem "verdiği nimetten dolayı kulun Allah'a minnettar olması" hem "Allah'ın kullarının şükrüne karşılık vermesi, iyiliklerini ödüllendirmesi" hem de "insanların birbirine teşekkür etmesi" mânasında geçmektedir.