Anita Taylor'ın "Moonraker" isimli sergisi, Fırat Arapoğlu küratörlüğünde Vision Art Platform'da!
Taylor'ın resimleri, kadın bakış açısıyla yeniden anlatılan tarihsel anlatıların görsel yeniden yorumları olarak ortaya çıkmaktadır. Paris'te Musée de Cluny'deki Dame à la Licorne duvar halılarından esinlenen A mon seul desir (Tek Arzum) serisi, Ortaçağ kadını ve tek boynuzlu at ikonografisini feminist eleştiri ve yeniden yorumlamayla ele alıyor. Benzer şekilde, Tristan & Yseut ve Hercules & Deianira üzerine çalışmaları, klasik mitoloji ve Rönesans resim sanatının alanlarına girerek mitolojik hikâye anlatımı ile fail, güç ve temsil gibi çağdaş meseleler arasında paralellikler kuruyor. Bu resim ve çizimler, alegori ve gerçekliğin karşılıklı etkileşimini vurgulayarak, tarihin ataerkil okumalarına meydan okuyan 'kadın hikayelerini' dokuyor.
Taylor'ın feminist bakış açısı, onu Artemisia Gentileschi ve Judy Chicago'nun eserlerini yankılayarak kadın bakışını yeniden tanımlayan kadın sanatçılar soyuyla aynı hizaya getiriyor. Taylor, kadın kahramanları merkeze alarak ve klasik anlatıları yeniden ele alarak, geçmiş ve bugün arasında bir diyalog kuruyor ve toplumsal cinsiyet, güç ve kimlikle ilgili kalıcı soruları ele alıyor.
Hem desen hem de resimlerinde Taylor, olayların geliştiği katmanlı mekânlar inşa etmek için perde, tül ve sahne gibi aksesuarlar kullanarak teatral bir duyarlılık ortaya koymaktadır. Barok sanatı ve Romantik edebiyatı anımsatan bu görsel araçlar, ışık ve gölgenin, gizlenme ve açığa çıkmanın dramatik etkileşimini çağrıştırıyor. Sanatçının Moonraker serisinde olduğu gibi işlerindeki perdeler, görülen ve görülmeyen, varlık ve yokluk arasındaki eşikleri işaret eden sınır işaretleri olarak işlev görüyor.
Doğu ve Batı, geçmiş ve bugün gibi ikilikleri bünyesinde barındıran İstanbul'da Taylor'ın çalışmalarının sergilenmesi yeni yankılar uyandırmaktadır. İstanbul'un Bizans mozaikleri, Türk-Osmanlı halıları ve Modernist akımlar gibi tarih katmanları, sanatçının anlatı ve vücut bulma arayışına dokunaklı bir zemin sunuyor. Örneğin "Tanıklık: Aşıklı Höyük" desenleri bu bağlamda özellikle yankı uyandırıyor ve ortak tanıklık eylemi aracılığıyla antik ve çağdaş olanı birbirine bağlıyor.