Sinema ve dizi sektörünün tekeli Ayşe Barım ve kurgu ilişkilerin perde arkası: Dışında kalana ekmek yok | Elinde kasetler mi var?

Sinema ve dizi sektörü, Serenay Sarıkaya gibi birçok ünlü ismin menajeri Ayşe Barım'ın sektördeki kirli ağı ile sarsıldı. Barım'ın sanat dünyasında tekel oluşturduğu, sistem dışına itilen sanatçıların itiraflarıyla gün yüzüne çıktı. Ekonomik ve ideolojik manipülasyonlarla kitleleri etkilediği öne sürülen bu sistemin, yıllardır diziler ve sanatçılar üzerinden kamuoyunu yönlendirdiği iddia ediliyor... Ayrıca, Barım'ın elinde ünlülere ait görüntüler içeren bir kaset arşivi bulunduğu ve bunu şantaj amacıyla kullandığı da öne sürüldü. İşte Takvim.com.tr'nin deşifre ettiği perde arkasındaki gerçekler...
Giriş Tarihi: 09.01.2025 23:42 Güncelleme Tarihi: 10.01.2025 13:28

Sanat dünyası, son günlerde gündeme bomba gibi düşen bir skandalla çalkalanıyor.


İŞ ADAMINDAN 5 MİLYON EURO ALDI
Sosyal medyada yer alan iddialara göre, ünlü menajer Ayşe Barım, bir kadın oyuncuyu, eşcinsel bir şarkıcıyla sevgili gibi göstermek karşılığında şarkıcının sevgilisi olan iş insanından 5 milyon euro aldı. Bu olay, sanat camiasında uzun süredir bilinen bir sır olmasına rağmen, ilk kez geniş bir kitleye ulaşarak büyük bir yankı uyandırdı.

BARIM'DAN ÜNLÜ ŞARKICIYA KARİYER PLANI
İddialara göre, menajer Ayşe Barım, sektördeki güçlü konumunu kullanarak, ünlü bir şarkıcının kariyerini yeniden şekillendirmek için bir plan yaptı. Bu plan kapsamında, milyonlarca kadın hayranı olan şarkıcıya "erkeksi bir imaj" kazandırmak için, menajerin ajansındaki bir kadın oyuncuyla "ilişkideymiş" gibi gösterildi. Bu süreçte, şarkıcının gerçek sevgilisi olan iş insanından alınan paralar imaj çalışmasında için kullanıldı. Daha sonra, plan gereği bu kurgusal ilişkinin "ayrılık" haberleriyle sonlandırılması öngörülüyordu.

Bu tür imaj çalışmalarının sanat dünyasının alışılmış bir parçası olduğu biliniyor. Ancak olay, toplum mühendisliği boyutuyla ciddi bir tepki topluyor.

Sanatçılar üzerinden yapılan bu manipülasyonlar, sadece sektörün içindekilere değil, toplumu da bilinçli bir yönlendirme olarak değerlendiriliyor.

AYŞE BARIM BU TEKELİ NASIL KURDU?
Sanat dünyasında adeta bir tekel kurduğu iddia edilen Ayşe Barım, hem menajerlik hem de yapımcılık dünyasında önemli bir güç olarak görülüyor.

Özellikle 2000'li yıllarda AK Parti'nin kalkınma hareketiyle büyüyen sektör, Türkiye'yi ABD'den sonra dünyanın en büyük ikinci dizi üreticisi haline getirdi. Ancak muhafazakar kesim, bu süreçte sektörün dışında kalmayı tercih etti ve sektörde belirli bir ideolojik görüşün hakimiyeti kuruldu. Bu yapı, reklam gelirlerini kontrol etmekle kalmayıp, toplumun kültürel ve siyasi dinamiklerini şekillendirmek için de araçsallaştırıldı.

REKLAMDAN TOPLUM MÜHENDİSLİĞİNE
Sanat dünyasında dönen milyarlarca dolarlık reklam pastası, bu sistemin ana kaynağı olarak gösteriliyor. Televizyon kanalları, yapım şirketleri ve menajerlik ajansları arasında paylaşılan bu devasa gelir, sektörün işleyişini belirliyor. Ancak sistem sadece ekonomik değil, ideolojik olarak da toplumu etkilemek için kullanılıyor.

SİYASİ ELEŞTİRİ YAPMAYAN SİSTEMİN DIŞINDA KALIYOR
Gezi Parkı olayları sırasında ünlü oyuncuların toplu halde bir araya gelmesi, seçim dönemlerinde sosyal medya üzerinden verilen mesajlar, ödül törenlerinde yapılan siyasi eleştiriler, bu sistemin görünür sonuçlarından sadece birkaçı. Sistem içinde yer alan oyuncular, bu mekanizmanın dışına çıkmaları durumunda kariyerlerini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalıyor.

HERKESE GÜNAYDIN

Sektördeki yapının kurbanlarından olduğunu yıllar önce dile getiren Ümit Erdim de bir paylaşım yaptı. Erdim, "Ben 6 yıl önce bunları söylediğimde bana 'zayıflayınca iş bulamadı o yüzden böyle konuşuyor' dediler. Herkese günaydın." ifadelerini kullandı.

Oyuncu Deniz Işın, sosyal medyada kadın dayanışması çağrısı yapanlara sert tepki gösterdi. Işın, "Kadın dayanışması istediğiniz kadın yüzünden kaç tane kadın oyuncunun hakkına girildiğini düşündünüz mü hiç? Kendisi bizzat işlerime engel olmaya kalktı, tanıdığım çok yetenekli kadın oyuncuların önünü kesti. Eğer bi mafyalaşma varsa kadın ve insan hakları savunucusu olarak en çok sizin ses çıkarmanız gerek. Kime kimi peşkeş çekti bilemem ama şaşırmam. Sırası geldi diye delirmeyin elbet kokusu çıkacaktı." diyerek işlerine engel olunduğunu açıkladı.

KÜLTÜREL HEGEMONYA MI, EKONOMİK TEKEL Mİ?
Ünlü isimlerin deşifre ettiği sektördeki bu yapı, yıllardır kültürel hegemonya eleştirileriyle de gündeme geliyor. Ancak son skandal, sanat dünyasındaki bu düzenin aslında ekonomik çıkarlar ve manipülasyon üzerine kurulu bir sistem olduğunu ortaya koydu. Oyuncuların reklam gelirlerinden sponsorluklara kadar kazançlarının büyük bir kısmı, sistem içinde belirli bir paylaşım düzenine göre aktarılıyor.

SANAT DÜNYASININ KURGU YAŞAMI
Ayrıca, toplum mühendisliği boyutuyla da dikkat çeken bu yapı, sanat dünyasının gerçek yaşamında da bir kurgunun hakim olduğunu gösteriyor. Sistem dışına itilmiş sanatçıların itirafları, sektörün içinde dönen oyunları ve manipülasyonları gün yüzüne çıkarıyor. Bu sayede toplum, yıllardır izlediği dizilerin ve sanatçıların arkasındaki gerçeklerin de bir kurgu olduğunu öğrenmiş durumda.

SANAT DÜNYASINDA AYŞE BARIM ETKİSİ
Sistemin "kaptanı" olarak görülen Ayşe Barım, ID İletişim adlı menajerlik ajansının sahibi ve sanat camiasında uzun süredir etkili bir figür. Gezi Olayları'ndan bu yana sanatçıları organize etmek, yönlendirmek ve kamuoyu oluşturmak konusunda oynadığı rolle dikkat çekiyor. Rekabet Kurumu'nun başlattığı soruşturma sonrasında Barım'ın ve ID İletişim'in sektördeki rolü daha fazla tartışılacak gibi görünüyor. Türkiye'nin en popüler isimlerinin menajerliğini üstlenen Barım'ın sahibi olduğu ajans Serenay Sarıkaya, Aslı Enver, Cansu Dere, Halit Ergenç, Merve Dizdar gibi ünlülerin yanı sıra Hazal Kaya ve Ali Atay gibi isimlerle çalışıyor.

İddialar arasında Barım'ın, ajansına bağlı oyuncuları ve sanatçıları nasıl ünlü ettiği, nasıl yönlendirdiği ve bu kişilerin siyasi olaylar sırasında nasıl kullanıldığı yer alıyor. Bu sistem, sanatçıların birer sembol haline getirilip kitlelere yönelik manipülasyonlarda araçsallaştırılmasına dayanıyor.

KASET ARŞİVİ Mİ VAR?
Ayşe Barım ile ilgili benzer iddiaların 2017 yılında da bir sosyal medya kullanıcısı tarafından gündeme getirildiği ortaya çıktı.

Belçika'da düzenlenen Türkiye karşıtı bir toplantıdan bahseden kullanıcı bu toplantıya birçok tanınan ismin katıldığını bunlardan birinin de "dizi yapımcısı A.B isimli kadın" olduğunu öne sürdü. Bu kadının Ayşe Barım olduğu ifade ediliyor.

Söz konusu iddialar arasında en dikkat çekeni ise; Barım'ın elinde bir çok ünlünün kasedi olduğu ve bunları şantaj malzemesi olarak kullanıp ünlüleri yönlendirmesi...

CİNSELLİKTEN UYUŞTURUCU VE ŞİDDETE...
Sosyal medya kullanıcısının öne sürdüğü o iddia şu şekilde:

"Alman ortaklı medyanın eski(!) çalışanı sözde dizi ve film yapımcısı A.B isimli bir kadın da toplantıdaki isimlerdendi.

Bu A.B isimli kadının marifetleri saymakla bitmez. Sadece dizi film yapımcısı değil çok da iyi bir gizli çekim video arşivi var.

İhanet toplantısında öyle isimler saydı ki biz dahi şaşırdık. AB'nin elinde piyasadaki eski ve yeni birçok ünlünün kaseti varmış.

AB'nin elindeki kasetler sadece cinsel içerikli değil uyuşturucu kullanım veya satım anları, şiddet ve yaralama videoları...

A.B kendinden çok emin bir şekilde "siz rahat olun Gezi'de ne yaptıysam şimdi daha iyisini yapıcam, elleri mahkum" diyerek kahkaha attı."

DİJİTAL MEDYADA BU YAPIYI KORUYAN BİR GÜÇ MÜ VAR
Ayrıca bazı kullanıcılar kendilerinin Ayşe Barım ile ilgili yıllar önce attığı paylaşımların bilgi verilmeden engellendiğini iddia ediyor. Bir kullanıcı ise sistemi deşifre eden kendi paylaşımlarını yeniden paylaşmak istediğinde bunu yapamadığını öne sürdü.

GEZİ OLAYLARI VE PELİN ÖZKAN'IN ROLÜ
Öte yandan 2013 Mayıs'ında Gezi Olayları sırasında, Ayşe Barım'ın sanatçılarla yürüttüğü çalışmanın arkasındaki ikinci ismin Pelin Özkan olduğu iddia ediliyor. Özkan, MediaCat dergisinin sahibi olarak, reklam, iletişim ve PR dünyasında büyük bir güce sahipti. Gezi'yi "sivil bir olay" olarak göstermek için ajanslarını sürece dahil etti ve fikirleri markalaştırarak "Gezi için Yaratıcı Fikirler" kampanyasını başlattı.

Bu süreçte Pelin Özkan, Gezi Olayları'nı dünya medyasında olumlu bir şekilde lanse etmek ve Türkiye'de geniş bir kitleyi bu hareketin meşru olduğuna inandırmak için çaba harcadı. Barım ve Özkan'ın ortak çalışmaları, Gezi'ye destek vermeyen sanatçıların ve ajansların dışlanmasıyla sonuçlandı. Bazı sanatçılar AK Parti projelerinden çekildi, konserlerini iptal etti, hatta AK Parti'ye yakın firmaların reklam planlamaları bile zora sokuldu.

KARANLIK VE PUSLU BİR SİSTEMİN İÇİNDE
Ayşe Barım ve Pelin Özkan, Türkiye'nin dizi, sinema ve medya sektörlerindeki karanlık düzenin önemli aktörleri olarak gösteriliyor. İki isim, sanatçıları ve medyayı organize ederek geniş çaplı manipülasyonların bir parçası oldu.

DİSNEY PLUS'IN ATATÜRK SANSÜRÜ VE SESSİZ KALAN OYUNCU DÜNYASI
Sanat camiası, ticari ilişkilerin büyüklüğü nedeniyle toplumun ortak değerleri konusunda da net tavır almaktan çekiniyor. Disney'in Atatürk dizisini yayınlamama kararının ardından, sözde Atatürk sevgisiyle bilinen birçok ünlünün sessiz kalması, bu baskının bir sonucu olarak görülüyor.

SUSKUNLUK VE BASKININ İZLERİ: PARA ATATÜRK SEVGİSİNİ SATIN ALDI
Sanatçıların, yüksek gelirli projelerinin zarar görmemesi için bu konuda açıklama yapmaktan kaçındığı belirtiliyor. Örneğin, Serenay Sarıkaya'nın bölüm başına 1.2 milyon TL aldığı bir sektörde, bu gelirlerin tehlikeye atılmaması için sessizlik tercih ediliyor. Hazal Kaya gibi isimlerin bu süreçte sosyal medyada aktif olmaması ve gözlerden uzak bir yaşam sürmeleri de dikkat çekmişti.

Sanat dünyasının yıllardır muhafazakar yaşam biçimini baskıcı ve özgürlükleri kısıtlayıcı olarak eleştirdiği biliniyor. Ancak, bugün gelinen noktada, sektördeki sessizlik ve baskının boyutları muhafazakar kesimde farklı bir bakış açısı oluşturdu. Sanatçıların sessizliğini ibretlik bir tablo olarak değerlendiren bu kesim, yaşananları bir tür ironik durum olarak yorumluyor.

Bu karanlık sistem, sanatçıların birer propaganda aracına dönüştürüldüğü, reklam ve medya gücünün siyasi amaçlarla kullanıldığı bir düzeni işaret ediyor. Anlatılanlar, Türkiye'nin medya ve sanat dünyasındaki sorunlu yapıyı bir kez daha gözler önüne seriyor.

Gelecekte bu isimlerin sektördeki etkilerinin nasıl devam edeceği merak konusu. Ancak bir gerçek var ki, bu manipülasyonlar ve toplum mühendisliği çalışmaları Türkiye'nin sanat ve medya tarihinde önemli bir yer tutmaya devam edecek.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.